Şimdi Ara

zyban (sigarayı bırakma ilacı) (6. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
267
Cevap
7
Favori
229.676
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sigaranın size kesinlikle hiçbir şey vermediği harika bir gerçektir.

    Sigara içmenin dezavantajları avantajlarından daha fazladır demiyoruz, bunun öyle olduğunu her tiryaki bilir. Sigara içmenin kesinlikle size hiçbir şey vermediğini yani hiç bir avantajı olmadığıdır.

    Çoğu tiryaki neden sigara içtiğine mantıklı bir açıklama getirmek gereğini duyar fakat yaptığı tüm açıklamalar ve saydığı tüm sebepler aldatmaca ve yanılgıdan ibarettir. Yani gerçek sebep değildir!

    İlk olarak bu aldatmaca ve yanılgıları ortadan kaldırmak son derece önemlidir. Sigarayı bıraktığınızda aslında hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda olmadığınızı fark etmeniz için sigara sorunuyla yüzleşmekten çekinmeyin ve kendinize şu soruları soru lütfen:



    Sigara içmek bana ne veriyor?
    Gerçekten keyif alıyor muyum?
    Bu şeyleri yaşam boyunca ağzıma sokup kendimi zehirlemek ve üstüne bir de bunun için servet harcamak zorunda mıyım?


    İyi haber şu ki: bu hayattan keyif alabilmeniz için bu kanser çubuklarını ağzınıza sokmak zorunda değilsiniz!
  • Peki ama bırakmak neden bu kadar zor ve neden sigara içmek zorundayız? (Sigara tiryakileri yaşamları boyunca bu soruların cevaplarını bulmaya çalışırlar!)

    Bazısı sigaranın eksikliğini şiddetli bir şekilde duymaktan korkar. Aslında nikotin eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar hafiftir ki birçok tiryaki uyuşturucu bağımlısı olduğunu fark etmeden yaşayıp ölür.
    Bazısı sigaranın çok eğlenceli olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Sigara pis ve iğrenç bir şeydir. Sigarayı yalnızca zevk için içtiğini sanan bir tiryakiye sigarası bittiğinde içtiği marka yoksa onun yerine hiç sevmediği bir markayı içip içmeyeceğini sorun. Sigara tiryakileri hiçbir şey içmemektense en nefret ettikleri markayı bile “keyifle” içerler. Bunun keyifle bir ilgisi yoktur. İnsanlar dondurma yemekten zevk alırlar ama hiçbir zaman günde yirmi tane dondurma yeme gereksinimi duymayız. Hayatta zevk aldığımız başka şeyleri yapmadığımız zaman çaresizlik içinde kıvranmayız.
    Bazısı sigara içme nedenlerini psikolojinin derinliğine inip, “Freudyen sendromlarda” veya “anne kucağındaki bebek” dönemlerde arar. Aslında durum tam tersidir. Sigara içmeye başlamamızın asıl nedeni yetişkin ve olgun olduğumuzu göstermek istememizdir. Herkesin önünde bir emzik emmek zorunda olsak utancımızdan ölürdük.
    Bazıları bunun tam tersini, burnundan dumanı içine çekmenin ya da ateş solumanın maço izlenimi verdiğini düşünür. Bu düşüncenin aslı yoktur, çünkü kulak deliğinde yanan bir sigara saçma olurdu. Kansere yol açan katranı ciğerlere doldurmak ise çok daha saçmadır.
    Bazısı, “El alışkanlığı,” der. Öyleyse neden ucunu yakıp içine çekiyorsun?
    Bazısı, “Ağız alışkanlığı,” der. Öyleyse neden yakıp içine çekiyorsun?
    “Dumanın ciğerlerime girerken verdiği duygu,” derler. Berbat bir duygu o ve adına “boğulma” denir.
    Birçok kişi sigara içmenin can sıkıntısını geçirdiğini savunur. Nerdeyse saat başı gün be gün aynı şeye yapmaktan daha sıkıcı ne olabilir? Sigaranın ilgi çekici bir tarafı yoktur. Yoksa şöyle bişey hiç duydunuz mu: “vay canına, dün bir sigara içtim, acaip heyecanlıydı..”
    Bazıları sırf arkadaşları içiyor diye içtiklerini söylerler. Kimse gerçekten o kadar aptal olamaz. Eğer öyleyse, dua etsinler de arkadaşları baş ağrısından kurtulmak için başlarını kesmeye kalkmasınlar!
    Bu konuya biraz kafa yoran tiryakilerin çoğu sonunda bir alışkanlık olduğu sonucuna varır. Bu gerçek sebep değildir ama bütün mantıklı nedenleri eledikten sonra geriye kalan tek mazaret budur. Fakat ne yazık ki bu açıklama da aynı derecede mantıksızdır. Yaşamımızında pek çok alışkanlığımızı değiştiririz, bunların bazıları çok da eğlencelidir. Sigara içmenin bir alışkanlık olduğu ve alışkanlıkların değiştirilmesinin zor olduğuna inanmamız konusunda beynimiz yıkanmıştır. Alışkanlıkları kırmak gerçekten bu kadar zor mudur? Yemek alışkanlığımızı örnek alalım: Normalde sabah ve öğlen yemek yemekten pek fazla bir zevk almayan, sadece yenilmesi gerekiyor diye yiğen, yalnızca bir öğünde zevkle yemek yiyen (ki o da akşam yemeğidir) bir çok kişi; tatilde en çok sevdiği öğün kahvaltıya dönüşür. Tatil bitip normal hayata geri dönüldüğünde ise en ufak bir çaba harcamadan eski alışkanlık devam eder. Alışkanlıkların terk edilmesinin zor olduğunun yanlış bir düşünce olduğu açıktır. Şu bir gerçektir ki bizler hayatımızda sürekli başka alışkanlıklar kazanıp türlü alışkanlılarımızı terk ederiz.
  • Neden içiyorsun?” sorusuna en sık verilen cevaplar:

    Keyifim
    Stresime iyi geliyor
    Can sıkıntıma iyi geliyor
    Rahatlatıyor
    Konsantrasyonumu arttırıyor
    Alışkanlık
    Sosyalleşme
    Kilo kontrolü sağlıyor


    Şu an “benim durumum çok farkı”, benim için bunların hiç biri geçerli değil diyenleri duyar gibi olduk J

    Evet, Binlerce tiryakiye neden sigara içtikleri sorulduğunda, yanıtlar çok farklıdır. Oysaki gerçek sebep hep aynıdır!

    Hepimiz genellikle sosyal baskılar ve sosyal arkadaş ortamları gibi saçma sapan nedenler yüzünden sigaraya başlıyoruz. Peki oltaya yakalandığımızı fark ettiğimizde neden hâlâ sigara içmeye devam ediyoruz?

    Sigara içenler genelde, neden sigara içtiğini bilmez. Gerçek nedeni bilselerdi sigarayı bırakırlardı.

    Sigara içen herkes kalbinin derinliklerinde aptalca birşey yaptığının farkındadır. Oltaya yakalanmadan önce sigara içmeye gerek duymadığını bilir. Birçok tiryaki ilk sigarasının tadının ne kadar iğrenç olduğunu ve bağımlı olabilmek için ne denli çaba harcadığını hâlâ anımsar. Tiryakiler sigara içmeyenlerin aslında hiçbir şey kaçırmadıklarının farkındadırlar ve kendileriyle alay etmelerine çok kızarlar.

    Tiryakilerin sigara içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni iki faktörün kurnazca bileşimidir.

    1. NİKOTİN BAĞIMLILIĞI (fizyolojik bağımlılık)

    2. BEYİN YIKAMALAR (psikolojik bağımlılık)

  • Bağımlılık ve Sigara Birkaç yıl önce sigaraya başlamış bir gence sorduğumuzda “neden içiyorsun bunları? “yaa nebileyim, keyifli, hoşuma gidiyor, bazen başımı döndürüyor, öylesine işte, arkadaşlarımla olunca eğlenceli..” diyecektir.

    10-15 yıldır sigara içen birisine sorun “yaa alışkanlık işte, iyi anımda da kötü anımda da hep yanımda, onsuz bir kahve düşünemiyorum, tek keyifim, tek yaramazlığım, kimse sigarama laf etmesin çok seviyorum” gibi cevaplar verecektir.

    20 yıl ve daha uzun süredir sigara içenlere sorduğumuzda “alllah kahretsin, hayatımda herşeyi halledebiliyorum da şu sigara çok farklı, kaç kere bırakmaya denedim olmuyor, kurtulmak istiyorum olmuyor, artık nefesim kesiliyor, yavaş yavaş zararlarını görmeye başladım ama yine de bırakamıyorum, bırakmayı düşündüğüm an sanki daha fazla içiyorum…”

  • Zararlarını bile bile sigara içmek: Sigaranın sağlığımıza verdiği zararın korkusu aslında bize sigarayı bıraktıracak bir etken olması gerekirdi, değil mi?

    Mantık sahibi aklımız “Bırak şu illeti artık. Bak kendini öldürüyorsun, aptal mısın?” der. Fakat aslında bu bir bakıma işimizi daha da güçleştirir.

    Sigarayı, örneğin sinirli veya heyecanlı olduğumuz zamanlarda içeriz. Sigara içen birine sigaranın kendisini öldüreceğini söyleyin, ilk yapacağı şey bir sigara yakmak olur.

    Buna en çarpıcı örnek İngiltere’nin ünlü kanser tedavi merkezi Royal Marsden Hastanesi’dir. Hastanenin önünde, ülkedeki diğer herhangi bir hastanenin önündekinden daha fazla izmarit vardır, kanserli hastalarını ziyarete gelen sigara içicileri, odayı terk ettikten sonra ilk yaptıkları şey, farkında olmadan bir sigara yakmaktır.

    Sigaranın sağlımıza verdiği zaraları bilmek bugüne kadar sigarayı bırakabilmeniz için hiçbir işe yaramamasının iki sebebi vardır:

    1. Tiryakiler sigaranın sağlık açısından yarattığı risklerin bilincinde olduklarını düşünürler ama bu doğru değildir.

    2. Bu bildiklerini de zaten düşünmezler veya görmezden gelirler.

    Bu hemen herkes için geçerlidir. Kafamızda her an bir patlama olmasını beklerken ve bu işin sonuçlarına katlanmaya hazır olduğumuza inanırken yalnızca kendinimizi aldatırız.

    Paketinizden bir sonraki sigaranızı aldığınızda kırmızı bir lamba yansa ve uyarı sesi, “Evet, bu sigara bardağı taşıran son damla olacak. Şansın varmış, olacaklar hakkında önceden uyarılıyorsun. Şimdiye kadar ucuz atlattın fakat tek bir tane daha sigara içersen beynin uçacak!” deseydi ne olurdu sizce? Hemen bir sigaraya uzanırdınız!

    Yanıt konusunda kuşkunuz varsa trafiğin yoğun olduğu bir anayola çıkın, gözleriniz kapalı olarak kenarda durun ve sigarayı bırakmakla gözleriniz kapalı bir şekilde bu yolu karşıdan karşıya geçmek arasında bir seçim yapmak zorunda olduğunuzu düşünün.

    Nasıl bir seçim yapacağınız konusunda hiç kuşku yok.



    Her tiryakinin yaşamı boyunca yaptığı: bir sabah uyanıp sigaradan nefret etme umuduyla gerçekleri gözmezlikten gelirler. Tiryakiler sigaranın sağlık açısından yarattığı riskleri düşünmezler, düşünseler “alışkanlığın” keyfini çıkarma yanılsaması dahi kalmaz.

    Böylece şok etkisi yaratan sigara karşıtı kampanya filmlerin neden bu kadar başarısız olduğu açıklanmış oluyor. Çünkü bu filmleri sigara içmeyen insanlar seyredebiliyor ancak. Bu aynı zamanda tiryakilerin günde kırk tane sigara içen ve seksen yaşına gelen amcalarını neden anımsayıp nikotin yüzünden genç yaşlarında ölen binlerce insanı umursamadıklarını açıklar.



    Tiryakilerin bir otobüs altında kalma olasılığı yüzbinlerde bir olduğu halde bu konuda çok dikkatlidirler. Oysa sağlığa zarar verme olasılığı neredeyse kesin olan nikotinin riskine hiç aldırmadan katlanır ve bu zararları görmezlikten gelirler. Ünlü bir İngiliz golf oyuncusu, uçaktan korktuğu için Amerika’daki turnuvalara katılmazdı ama golf sahasına birbiri ardına sigara içerek çıkardı. Ne garip değil mi? Uçağın düşme olasılığı yüzbinlerde birken ufak bir teknik arızadan kuşkulanıp uçağa binmekten korkarız fakat sigaranın dörtte bir oranındaki yüksek riskini umursamadan göze alırız.



    Sigara hakkındaki yaygın başka bir efsane de sigara öksürüğüdür.

    Sigara içen gençlerin çoğu öksürmedikleri için sağlıkları açısından endişe etmezler. Aslında durum tam tersidir. Öksürük yabancı maddeleri akciğerlerden dışarı atan doğal bir güvenlik sistemidir. Öksürüğün kendisi bir hastalık değil yalnızca bir belirtidir. Sigara içenler ciğerlerindeki kansere yol açan katran dolu zehirli maddeleri dışarıya atmak için öksürürler.

    Şöyle bir düşünün. Güzel bir arabanız olsa ve bu arabayı hiç acımadan paslanmaya bıraksanız yakında bir pas yığını olup işinize yaramayacak hale geleceğinden aptallık etmiş olursunuz. Yine de bu yüzden dünyanın sonu gelmez; paranız varsa yeni bir tane alırsınız. Bedeniniz sizi yaşamınız boyunca taşıyan araçtır. Hepimiz sağlığın en önemli nimet olduğunu düşünürüz. Bunun ne kadar önemli olduğunu bütün hasta milyarderler onaylayabilirler. Çoğumuz geçmişte yaşadığımız bir hastalık ya da kaza süresince iyileşmek için çok dua etmişizdir. (NE ÇABUK UNUTURUZ.) Sigara içen biri olarak elinizde bir tek olan ve yaşam için gereksinim duyduğunuz aracınızı paslanmaya bırakmakla yetinmiyor aynı zamanda sistemli bir şekilde yok ediyorsunuz.

    Aklınızı başınıza toplayın! Kimse sizi sigara içmeye zorlamaz. Unutmayın: SİGARANIN SİZE HİÇBİR YARARI YOKTUR.

    Başınızı bir dakikalığına gömdüğünüz kumdan çıkarın ve kendinize sorun, bundan sonra içeceğiniz ilk sigaranın vücudunuzda kansere yol açacağını kesin olarak bilseniz o sigarayı içer misiniz?

    Hastalığın kendisini unutun (biraz zor ama) gözünüzün önüne bir kanser kliniğine gittiğinizi ve o korkunç testlere girdiğinizi getirmeye çalışın – ışın tedavisi vs. Artık yaşamınızın geri kalan kısmını değil ölümünüzü planlamaya başlıyorsunuz. Ailenize ve sevdiklerinize ne olacak, hayallerinize ve planlarınıza ne olacak?

    Sık sık kansere yakalanmış insanlar görürüz. Kendilerinin başına geleceğini hiç düşünmemişlerdir. İşin en acı veren yanı kanserin kendisinden çok, insanın kansere kendisi yüzünden yakalndığını bilmesidir.



    Sigara içtiğimiz sürece hep, ”Yarın bırakacağım,” deriz. Kendinizi sonunda gerçekten bırakan insanların yerine koymaya çalışın. Sigarayı gerçek haliyle görür ve yaşamlarının gerisini, “Neden kendimi bu kadar zaman sigara içmek zorunda hissetmişim? Keşke zamanı geriye alabilsem!” diyerek geçirirler.

    Sigaranın sağlığa verdiği zararlar hakkında birçok istatistik yapıldı. Fakat tiryakiler sigarayı bırakmaya karar vermedikleri sürece bunlarla ilgilenmezler. Yasal olarak zorunlu olan uyarı yazısı da bir zaman kaybıdır, çünkü insanlar büyük bir umursamazlıkla o yazıyı okumazlar, yanlışlıkla okuduklarında bile ilk yaptıkları şey bir sigara yakmak olur.

    Tiryakiler tıpkı bir mayına basmak gibi sigaranın da bazı insanların sağlığına zarar verip bazılarınınkine vermediğini sanırlar. Şunu aklınızdan çıkarmayın: her sigara nefesinde –şu anda sigara içiyorsanız– içinize kansere yol açan katranlı maddeler çekiyor ve ciğerlerinizi bunlarla dolduruyorsunuz. Nikotinin yol açtığı en kötü hastalık kanser değildir –daha kalp hastalıkları, atardamar sertleşmesi, amfizem, anjin, tromboz, kronik bronşit ve astım var.

    Tiryakiler bir de sigaranın korkunç etkilerinin abartıldığı yanılgısına düşerler. Tam tersine. Sigaranın bir numaralı ölüm nedeni olduğuna hiç kuşku yoktur. Sigaranın yol açtığı ya da kısmen etki ettiği birçok ölüm vakalarında sigara neden olarak gösterilmez ya da istatistiklere öyle geçmez.

    Bazı tahminlere göre evlerde çıkan yangınların yüzde kırk dördü sigaradan kaynaklanıyormuş. Acaba insanın bir sigara yakmak için gözünü bir anlığına yoldan ayırdığı anda meydana gelen trafik kazaları ne kadardır?

    Dikkatli araba kullananların bile başına gelmişdir: Araba kullanırken sigarayı yakmaya çalışırken birden o sigara düşer –hep de koltukların arasına düşer. Birçok tiryaki araba kullanırken aynı şeyi yapıyordur; bir eliyle yanan sigarayı ararken öbürü ile direksiyonu tutmaya çalışıyordur.

    Beynimizi yıkayan o asılsız inançlar yüz katlı bir binadan düşen bir adamın mantığını benimsememize neden olur. Düşerken ellinci katta, “Şimdilik daha bir şey yok” dediği duyulur. Şimdiye kadar bir şey olmadı diye bir sonraki sigarada da olmayacak diye düşünürüz.

    Olaya bir de tersten bakmaya çalışın. “Sigara içmek” yaşam boyu süren bir zincirdir ve her sigara bir diğerini istetir. Sigaraya başladığınızda ucunda bomba olan bir ipi ateşlemiş olursunuz yalnız İPİN NE KADAR UZUN OLDUĞUNU BİLEMEZSİNİZ ve her içtiğiniz sigara ile bombaya bir adım daha yaklaşmış olursunuz. BOMBANIN İÇTİĞİNİZ BİR SONRAKİ SİGARA İLE PATLAMAYACAĞINI NEREDEN BİLİYORSUNUZ?
  • Pasif sigara içicilik (passive smoking, second hand smoking) nedir? Pasif sigara içicilik ortam havasıyla birlikte sigara dumanını ister istemez içine çekmektir. Araştırma sonuçlarına göre, pasif sigara içiciliği aktif sigara içmekte olduğu kadar ciddi sağlık risklerine yol açar. Özellikle sürekli pasif sigara içiciliğine mahruz kalan kişiler için durum daha da tehlikelidir. Dünya Sağlık Örgütü sigarayı en yüksek derecede kanserojen olarak tanımlamıştır. Sigaranın %20sini sigarayı içen direk çiğerlerine çekerken, sigarada yanan ve duman haline dönüşen %80’nini pasiv içici solmak zorunda kalır. Böylece pasif içicilikte özellikle zararlı olan bu %80dir. Bu duman 950derece ile 500 derece sıcaklığı halinde yanar ve böylece binlerce zehirli ve kanserojen madde oluşturur. Sigara içen kişi sigarasından ne kadar az içine çekerse ortamda bulun pasif içici o kadar daha fazla zarar görür. Bu sonuçlar puro ve pipo için de geçerlidir.

    Sigara içen ve sigara dumanına mahruz kalan kişileri Kotinin değerleri (nikotin’in kan da dönüştüğü madde)

    Tipik Kotinin değerleri:
    Sigara içen 1.000–2.500 ng/ml
    Sigara kullanmayan:
    Hiç bir dumana mahruz kalmayan: 1,7 ng/ml
    Pasif sigara içicilik: 2,6 ng/ml
    Restoran çalışanları: 5,6 ng/ml
    Gece kulubü çalışanları: 24 ng/ml
    Bar çalışanları: 45 ng/ml
    Pasif sigara içiciliğini zararları

    Doğmamış bebekte gelişim bozuklukları
    Bebeklerde düşük doğum kilosu
    Yükselmiş ani bebek ölümü riski (%50)
    Çocuklarda hem bedensel hem zihinsel gelişim bozukluğu
    Çocuklarda orta kulak enfeksiyonları
    Solunum yoları enfeksiyonları
    Astım
    Yüksek kalp krizi riski
    Her türlü kanser riski, daha fazla akçiğer tümörleri, rahim kanseri
  • NİKOTİN VE SİGARA :



    Sigara içenler içmeyenlerden daha aktif ve sosyal insanlar olduğunu düşünüyor musunuz?
    Bir çok ortam ikiye bölünür: Sigara içenler ve içmeyenler. Sizce hangi grup daha çok eğlenir?
    Çocuğunuz varsa hangi grupta olmasını tercih edersiniz?
    Sigara içmeyenler bu hayatta birşeyleri eksik yaşıyorlar diye düşündüğünüz oluyor mu?
    Sigara içen aradaşlarınız ve içmeyen arkadaşlarınız arasında bir fark görüyor musunuz?
    Az içenler ve ağır tiryakiler, sizce biri daha bağımlı diğeri daha az bağımlı mı?
    Biraz bağımlıyım diye bişey olabilir mi? Biraz hamileyim olabilir mi?






    “Şu iğrenç şeyleri niye içerler hiç anlamam..kendilerini zehirlerler üstüne bir de para verirler…kokusu dayanılır gibi değil..” sigara içmeyen bir kişi için sigara içen birisini anlamak çok güçtür!

    Sigara içenlerde “şu yemeğin üstüne de sigara bi başka güzel oluyor..içmeyenlerde bu zevki alamıyor işte” derler, sigaralarını yakarlar, derin bir nefes alırlar ve “Ne şanslıyız, bizim fazladan bir ödülmüz var, sigara içmeyen zavallıların ödülü yok,” diye düşünürler.

    Sigara içmeyen “zavallının” ödüle ihtiyacı yoktur. İnsan bedeni kendimizi saat başı zehirlemek üzere yaratılmamıştır. Ne acıdır ki, tiryakiler sigara içerken bile sigara içmeyenlerin yaşamları boyunca sahip olduğu iç huzur ve özgüvene sahip değildiller.

    Olamazlar çünkü Nikotin bağımlılığı ciddi bir rahatsızlıktır.



    Nikotin Nedir?



    Tütünün içindeki renksiz yağlı bileşim nikotin tiryakiyi sigaraya bağlayan uyuşturucu maddedir. İnsanlığın bildiği uyuşturucu maddelerin hepsinden daha hızlı bağımlılık yaratır; tek bir sigara bile bağımlılık için yeterli olur.

    Sigaradan çekilen her nefes ciğerlerden beyne ufak bir doz nikotin taşır ve bu doz etkisini bir bağımlının damarlarına enjekte ettiği eroinden daha çabuk gösterir.

    İnsan bir sigaradan ortalama olarak yirmi nefes çekerse bir tek sigaradan yirmi doz uyuşturucu madde almış olur.

    Nikotin etkisini çabuk gösteren bir uyuşturucu maddedir ve kandaki nikotin miktarı sigara içtikten genelde yarım saat sonra yarıya, bir saat sonra ise dörtte bire düşer. Bu da birçok tiryakinin neden günde yaklaşık yirmi tane sigara içtiğini açıklar.

    Sigaranızı söndürür söndürmez nikotin hızla vücudunuzu terk etmeye başlar ve Nikotinin verdiği rahatsızlık nedeniyle tekrar sigara içmek ister.



    Nikotinin atılmasını hisseder miyiz?

    Nikotinin yarattığı özlem duygusu (geri çekilme spazmları) konusunda yaygın olan bir çok yanlış bilgi vardır. Tiryakiler nikotin eksikliğinin yarattığı acıların sigarayı bırakmaya çalışırken yaşanan o korkunç sarsıntı (travma) olduğunu sanırlar. Aslında bu özlem duygusu öncelikle zihinseldir, tiryaki zevk ya da destek diye bildiği şeyden yoksun kaldığını düşünür.
    Nikotin eksikliğinin yarattığı gerçek özlem duygusu o kadar zayıftır ki çoğu tiryaki uyuşturucu madde bağımlısı olduğunu fark etmeden yaşar ve ölür. “Nikotin bağımlısı” dediğimizde “kötü bir alışkanlığa” başladığımızı düşünürüz. Çoğu tiryakinin uyuşturucu maddelerden ödü kopar, oysa kendileri uyuşturucu madde bağımlısıdır. Allah’tan kurtulması kolay bir uyuşturucu fakat insan önce bağımlı olduğunu kabul etmek zorundadır.
    Nikotini kesmek hiçbir fiziksel ağrı vermez.
    Yalnızca bir şeyin eksildiğini anımsatan boş, huzursuz bir duygu belirir. Bu yüzden birçok tiryaki sigaranın ellerle ilgisi olduğunu sanır.
    Bu huzursuz duygu uzun sürerse tiryaki sinirli, gergin, güvensiz ve hassas hale gelir.
    Aynen açlık gibidir –ama bu sefer bir zehire –NİKOTİN’e.
    Bir sigara yaktıktan yedi saniye sonra vücuda taze nikotin girer ve özlem sona erer; böylece sigaranın tiryakiye verdiği rahatlama ve güven duygusu sağlanmış olur.

    Sigaraya başladığımız ilk günlerde sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu ile sigaranın verdiği rahatlama duygusu o kadar hafiftir ki varlıklarını fark etmeyiz bile. Düzenli olarak sigara içmeye başladığımızda ya sigaradan tat almaya başladığımızı ya da “alışkanlık” edindiğimizi sanırız. Ama asıl gerçek tuzağa düştümüzdür.

    Tiryakilerin hepsi hiç gereği olmadığı halde saçma sapan nedenlerden dolayı sigaraya başlarlar. Az sigara da içsek çok sigara da içsek devam etmemizin tek nedeni Nikotin bağımlılığıdır.

    Sigara konusu bir dizi bilmecedir. Bütün tiryakiler aslında aptalca bişey yaptıklarını ve şeytani bir şey tarafından tuzağa düşürüldüklerinin farkındadırlar. Sigara içmenin en acıklı yanı, sigara içen insanın sigaradan aldığı tek keyfin, sigaraya bağımlılık kazanmadan önce sahip olduğu iç huzura, sükûnet ve özgüvene kavuşmaya çalışmasıdır.

    Nikotin zincirleriyle bağlanmadan önce fiziksel açıdan hiçbir eksiğimiz yoktur. Derken vücudumuza nikotin vermeye başlarız. Her sigara söndürüşümüzde nikotinin etkisi kaybolur ve bedenimiz bir bozukluk duyar –bu fiziksel bir ağrı değildir. Biz bu duygunun farkına bile varmayız ama o bedenimizin içinde su damlatan bir musluk gibidir. Mantığımız bunu anlayamaz, anlamak zorunda da değildir. Bildiğimiz tek şey bir sigara istediğimizdir, sigarayı yaktığımızda aşerme gider ve kendimizi o an için hoşnut ve güvenli hissederiz aynen –sigaraya başlamadan önceki gibi. Fakat bu doyum geçicidir, çünkü artık aşermemizi gidermek için sürekli daha fazla nikotin vermek zorundayız. Bir sigarayı söndürür söndürmez açlık yeniden başlar ve kısır döngü devam eder. KIRMADIĞINIZ TAKTİRDE bu kısır döngü yaşam boyu sürer.



    Bir tiryakinin olayı gerçek yüzüyle görmemesinin üç ana nedeni vardır.



    1. Yaşamımız boyunca beynimize bir sürü asılsız düşünce işlenir, ve beynimiz yıkanır. Bu beyin yıkamalar bize sigara içicilerinin sigarada harika bir keyif aldıklarını ve zor anlarda destek olduklarını söyler. Neden sorgulasın ki? Bunca insan bu kadar zararına rağmen bu kadar parayı boşuna harcıyor olamaz ya!


    2. Nikotin çekilmesinde beden de farkedilebilir bir ağrı yoktur. O yalnızca boş, güvensiz duygudur. Aynı açlık yada stres gibi.


    3. Sigara içicilerinin sigara tuzağını gerçek yüzüyle görmemelerinin asıl sebebi herşeyin ters çalışmasıdır. Sigara içmediğimiz zaman o boşlık duygusu yaşanır. Ama ilk günlerde oltaya yakalanma süreci çok yavaş ve sinsi olduğu için, bu boşlık duygusu da bildiğimiz açlık ve stres duygularına benzediği için, bu boşlık duygusunu normal kabul ederiz ve bunun asıl suclusunun, yani yaratıcısının bir önceki sigara olduğunu anlamayız! Sigarayı yaktığınız anda, anında bir güçlenme, daha az gergin ve rahatlamış hissedersiniz ve bunu sigaranın yaptığını zannedersiniz. Herşey tersten yürür. İnsan sigara içmediği zaman o boşluk duygusunu yaşar ve sigarayı suçlamaz bir sigara yakar yakmaz rahatlar. Bu yüzden sigaranın ona güç verdiği yada destek olduğu yanılgısınsa düşer.
    Sigara içmek alışkanlık değildir. Yaşamımızda her türlü alışkanlığımız olur, bazıları çok da eğlencelidir. Fakat iğrenç bir tadı olan, bir servete mal olan, pis ve tiksindirici bulduğumuz ve zaten kurtulmak istediğimiz bir alışkanlığı kolaylıkla bırakmamız gerekirken neden bu kadar zorlanırız? Çünkü bu bir “alışkanlık” değil, bir UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞIDIR.

    Sigaraya ilk başladığımızda içmeyi öğrenmemiz gerekir. Daha nasıl olduğunu anlayamadan yalnızca düzenli olarak sigara satın almakla kalmaz aynı zamanda sürekli sigaraya gereksinim duymaya başlarız. Sigaramız olmadığında paniğe kapılır, giderek daha fazla sigara içeriz.

    Sigarayı artırmamızın nedeni vücudun her uyuşturucu maddede olduğu gibi nikotinin etkilerine bağışıklık kazanması ve sonuç olarak giderek daha fazla nikotine gereksinim duymamızdır. Kısa bir süre sonra sigara, doğurduğu açlık duygusunu tam anlamıyla dindirmemeye başlar; öyle ki bir sigara yaktıktan sonra kendimizi bir an öncesine göre daha iyi hissetmemize rağmen sigara içerken bile içmediğiniz zamanlardakinden daha sinirli ve gerginizdir.

    Aslında durum daha da kötüdür, çünkü nikotin vücuttan çok çabuk –sigara biter bitmez– çıkmaya başlar. İnsanların sıkıntılı anlarında bir sigarayı söndürüp öbürünü yakmalarının nedeni budur işte.



    Nikotin yalnızca bir uyuşturucu madde değil aynı zamanda zararlı böceklere karşı kullanılan etkisi çok güçlü bir zehirdir (ansiklopediye bakabilirsiniz). Bir sigaranın içerdiği nikotin miktarı doğrudan doğruya damarlarınıza verilirse, bu sizi öldürür. Tütün aynı zamanda karbonmonoksit dahil başka birçok zehir de içerir ve tütün bitkisi “öldürücü avrat otu” bitkisiyle aynı ailedendir.

    Pipo ya da puroya geçme hayalleriniz varsa, tütünün her türü nikotin içerir ve okuduklarınız her türlü nikotin içeren cisimler (sakızlar, vücuda yapıştırılan bantlar, çeşitli spreyler)için geçerlidir!

    İnsan vücudu yer yüzündeki en sofistike nesnedir. Amipler ve solucanlar dahil hiçbir canlı türü besinle zehir arasındaki farkı bilmeden yaşayamaz.

    Binlerce yıldır devam eden doğal seçim sürecinde insan vücudu ve beyni yemekle zehir arasındaki ayrımı yapacak teknikleri ve zehri dışarıya atacak yöntemleri geliştirmiştir.

    Bağımlılık kazanmadan önce kimse tütünün kokusundan ve tadından hoşlanmaz. Herhangi bir çocuğun ya da hayvanın yüzüne, -tabi bağımlı olmadan önce- tütün dumanı üflediğinizde öksürmeye ve tükürmeye başladığını görürsünüz.

    İlk sigaramızı içtiğimizde içimize çektiğimiz duman öksürmemize neden olur. Çok içersek başımız dönmeye başlar ve kendimizi iyi hissetmemeye başlarız. Vücudumuz bize bu yolla, “BANA ZEHİR VERİYORSUN. YAPMA,” der. İşte tiryaki olup olmama bu noktada belli olur. Sigaraya genellikle fiziksel ve ruhsal bakımdan zayıf insanların başladığı doğru değildir. İlk sigaralarından nefret edenler çok şanslıdır, ciğerleri dumanla başa çıkamayanların ya da bu zor öğrenme sürecini, dumanı öksürmeden içine çekmeyi öğrenmeyi göze alamayanların yaşamları kurtulmuş olur.

    Nikotin tuzağına düşmek için çok çaba harcarız. Gençleri durdurmak bu yüzden zordur. Sigara içmeyi öğrenme aşamasında oldukları için sigaranın tadını hâlâ iğrenç bulurlar ve ne zaman isterlerse bırakabileceklerini sanırlar. Neden bizden öğrenmezler? Biz neden anne babamızdan öğrenmedik ki?

    Birçok tiryaki tütünün tadından ve kokusundan gerçekten keyif aldığını sanır. Bu bir yanılgıdır. Sigara içmeyi öğrendiğimizde nikotin alabilmek için vücudumuza kötü kokuya ve kötü tada karşı duyarsız olmayı öğretiriz, tıpkı kendilerine iğne yapmaktan hoşlandığını sanan eroinmanlar gibi. Eroin eksikliğinin yarattığı geri çekilme spazmları oldukça şiddetlidir ve eroinmanların gerçekte zevk aldıkları tek şey bu acının dinmesidir.

    Tiryaki nikotinine kavuşabilmek için beynine kötü tat ve kötü kokuyu kapatmayı öğretir.

    Sigarayı bırakmış binlerce kişi doktorların verdiği o iğrenç nikotinli sakızlara bağımlıdırlar, birçoğu hâlâ sigara içtiği halde.



    Bazı tiryakiler uyuşturucu bağımlısı olduklarını öğrendiklerinde paniğe kapılırlar, bu durumun bırakmalarını daha da zorlaştıracağını sanırlar.



    Aslında gerçek durum iki nedenden dolayı o kadar kötü değildir:



    1. Sigaranın dezavantajlarının avantajlarından çok daha fazla olduğunu bilmemize rağmen birçoğumuzun sigara içmeye devam etmesinin nedeni sigaranın bize gerçekten zevk verdiğine ya da bir şekilde yardımcı olduğuna inanmamızdır. Sigarayı bıraksak bir boşluk doğacağını ve yaşamımızın belirli kesimlerinin bir daha eskisi gibi olamayacağını sanırız. Bu bir yanılgıdır. Gerçek, sigaranın bize hiçbir şey vermediğidir; bizden alır götürür...
  • Ömür boyu mahruz kaldığımız beyin yıkamaları sakın küçümsemeyin!

    Reklamcılar bilinçaltının yönlendirme gücünü çok iyi bilirler; bu yüzden yollar bizi adım adım takip eden büyük reklam afişleriyle, gazetelerin her sayfası ise ilanlarla doludur. O kadar para boşuna mı harcanıyor sanıyorsunuz? O reklamlar size sigara aldırtmıyor mu?

    Çocukluğumuzdan beri her gün sigaranın bizi rahatlattığına, bize cesaret ve güven verdiğine ve dünyadaki en değerli şeyin sigara olduğuna dair mesajlar alırız.

    Abarttığımızı mı sanıyorsunuz?

    Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin en son arzuları nedir? Doğru, bir sigara. Bunun bizde bıraktığı etki çok derindir. Bilincimiz fark etmese de “uyuyan partnerimiz” mesajı alacak zamanı bulur. Buradaki mesaj: “Dünyadaki en değerli şey, en son düşüncem ve en son yaptığım şey bir sigara içmektir.”
    Bütün savaş filmlerinde yaralılara bir sigara verilir. Savaştan dolayı herşey biter, ne yiyecek kalır, ne su, ne ilaç ama sigara ve çakmak herzaman vardır. Garip değil mi?
    Bu son zamanlarda değişti mi sanıyorsunuz? Hayır, kocaman reklam panoları ve gazete ilanları çocuklarımızın beynine işlemeye devam ediyor, farkında mısınız?
    Sözüm ona televizyonda sigara reklamı yapılması yasak. Televizyonun en çok izlendiği saatlerde gösterilen filmlerde oyuncuların büyük bir keyifle sigaralarını yaktıklarını görüyoruz.
    Bugün reklamcılığın en sinsi yanı sigarayı spor olayları ve zenginlik ile bağdaştırmaktır. Bunu da doğal olarak tütün devleri finanse ediyor.
    Yarış arabaları model ve isimlerini sigara markalarından alıyorlar –ya da tam tersi mi?
    Birçok çizgi filmiinde dahi sigara içiliyor! Kim içiyor? Tabi ki kahraman rolünde yaratılmış olan içiyor!
    Julia Roberts’ler, Sylvester Stallon’ler gerçek hayatta yakınlarına bile yaklaştıramazsınız ancak filmlerinde içerler.
    Son yıllarda izlediğiniz filmlerdeki sigara sahnelerini hatırlıyor musunuz? Sigara içen ve içmeyenler bunları gördüğünü belki fark etmez bile fakat “uyuyan partner” amacı çok açık olan bu gizli reklamları sabırla sindirir. Titanic, Matrix ve buna benzer gişe satışları çok yüksek olan filmleri hatırlayaın, hepsinde içiliyor ve özenle seçilmiş sahneler ve kişiler içiyor!




    Bir de sözde karşıtı reklamlar yapılıyor; Kanserin tehlikesi, kesilmiş bacaklar, kötü kokan nefes vs. Bunların hiçbiri sigara içenleri sigaradan vazgeçiremiyor. Mantıklı düşünürsek vazgeçirmesi gerekir ama vazgeçirtemiyor. Gençleri sigaraya başlamaktan bile alıkoyamıyor. Aslında değişen en ufak bir şey yok. Tuzak dün ne idiyse bugün de o.

    Genç erkekler güçlü bir izlenim bırakmaya, Bred Pitt ya da Teoman’ın görüntüsüne özenerek sigaraya başlarlar. (Oysa güçlü olma duygusu ilk sigaranın verdiği en son duygudur. İnsan aslında içine çekmeye cesaret edemez ve çok çektiğinde önce baş dönmesi sonra mide bulantısından yakınır). Aslında o anda yapmak istediği tek şey diğer çocuklardan uzaklaşıp o pis sigaraları fırlatıp atmak ve bu ne iğrenç şey, neyini içiyorsunuz demek olur.

    Kızlar havalı, çekici, modern genç kadın olma amacındadırlar. Sigaralarından ufak ufak nefesler çekerken ne kadar komik göründüklerini hepimiz görmüşüzdür. Erkekler güçlü, kızlar da havalı ve modern görünmeyi öğrendikten sonra sigaraya hiç başlamamış olmayı dilerler. Kadınların sigara içerken gerçekten havalı göründüklerini mi yoksa bunun özellikle “yaratılmış” bir uydurma “imaj” mı olduğunu düşünüyor sunuz? çmemenin ne kadar mükemmel olduğuna ikna edememek siz



    Bu beyin yıkama olayında en etkili faktör aslında tiryakilerin kendileridir. Sigara içen insanların zayıf iradeli ve zayıf bedenli kişiler oldukları doğru değildir.

    O zehirle başa çıkmak için iyi bir performans gerekir.

    Tiryakiler sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ısrarla ortaya koyan istatistikleri görmezlikten gelirler. Herkesin günde iki paket sigara içen, yaşamı boyunca bir gün bile hastalanmamış ve en az seksen yaşına gelmiş bir amcası vardır. Kimse genç yaşlarda ölen diğer yüzlerce tiryakiyi ya da o amcanın sigara içmeseydi hâlâ yaşayacağını aklına bile getirmez.

    Arkadaşlarınız arasında küçük bir anket yaptığınızda çoğu tiryakinin güçlü kişiliklere sahip insanlar olduğunu görürsünüz. Çoğunlukla serbest çalışan, yönetim pozisyonlarında bulunan ya da doktor, avukat, polis, öğretmen, hemşire, sekreter gibi belli bir eğitim gerektiren mesleklerde çalışan, diğer bir deyişle yaşamları stres dolu kişilerdir. Tiryakilerin düştüğü en büyük yanılgı sigaranın stresi hafiflettiğidir. Bu yüzden sigara sorumluluk sahibi olan ve stresli bir yaşam süren ve aynı zamanda hayranlık duyulan ve taklit edilen baskın insan tipi ile sık sık bağdaştırılır. Can sıkıntısı sigara içmenin ikinci nedeni olarak bilindiğinden bağımlılığın yaygın olduğu bir başka grup da tekdüze iş yapan kişilerdir. Sigaranın can sıkıntısını geçirdiği düşüncesi de bir yanılgıdır.

    Beynimizi yıkayan aldatmacaların boyutları inanılmayacak kadar büyüktür. Toplumumuz tiner gibi uçucu madde bağımlılığını ve eroin bağımlılığını dışlar oysa yılda tinerden ölenlerin sayısı onu, eroinden ölenlerin sayısı yüzü bulmaz.

    Fakat nikotin adında başka bir uyuşturucu vardır ki, yüzde altmıştan fazlamız yaşamında bir kez bağımlılık kazanır ve çoğu, yaşamının sonuna dek bu yüzden çok para harcar. İnsanlar fark etmeden gelirlerinin büyük bir kısmını sigaraya harcarlar ve sigara her yıl binlerce kişinin yaşamını mahveder. Batı toplumunda trafik kazaları, yangınlar dahil bir numaralı ölüm nedeni sigaradır.



    Son yıllarda genel kanı biraz değişti ve sigara içmek sağlığa zarar verebilen biraz antisosyal bir alışkanlık olarak nitelendirilmeye başlandı. Fakat hâlâ her markette, büfede yaldızlı paketler içinde yasal olarak satılmaya devam ediliyor. Sigara içenlerden trilyonlarca tütün vergisi alınıyor ve tütün endüstrisi yalnızca reklam için yılda yüzlerce milyar harcıyor.



    Öncelikle o parlak yüzlü paketlerin içine bakın da orada ne kadar pislik ve zehir gizli bir görün.

    Kristal küllükler veya altın çakmaklar ya da kandırılmış milyonlarca kişi yüzünden aklınızın karıştırılmasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları yöneltin:

    Ben niye sigara içiyorum?

    Gerçekten içmek zorundamıyım?

    HAYIR, TABİİ Kİ İÇMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ.



    Sigaranın en kötü yanı sağlığa ve cüzdana verdiği zarar değil, insanda yarattığı psikolojik etkidir. İnsan sigara içmeye devam edebilmek için akla gelebilecek her tür açıklamayı arar. Başarısızlıkla sona eren bir sigarayı bırakma girişiminden sonra zararının daha az olduğuna inanarak pipoya geçenleri düşünün.

    Pipo tütünlerinin bazıları gerçekten iğrençtir. Kokusu gayet hoş olabilir ama içimi bir felakettir. Piponun ucunda, alt kısımda kahverengi bir su birikir. İnsan yanlışlıkla pipoyu eğdiğinde daha farkına varmadan o pis suyu yutuverir ve içinden kusmak gelir.

    Pipo içmeyi öğrenmek bazen aylar sürer. Peki, bu üç ay içinde neden bir gün oturup da kendimize bu işkenceyi niye yaptığımzıı sormayız?

    Pipo içmeyi öğrenen bir sigara tiryakisi dünyanın en mutlu insanı olur. Birçoğu pipoyu tadını sevdiği için içtiğini sanır. Daha önce piposuz gayet mutlu bir şekilde yaşarken bu zevki öğrenmek için neden bu kadar eziyet çekerler acaba? Çünkü nikotine bağımlılık kazanır kazanmaz beynimizi yıkayan boş inançların etkisi iki katına çıkar. İnsan bilinçaltında vücudunun nikotine bağımlı olduğunu bilir ve diğer her şeyi aklından çıkarır. İnsanların sigara içmeye devam etmelerinin nedeni vücuttaki nikotin miktarının azalır azalmaz ortaya çıkardığı yoksunluk ve güvensizlik duygusundan korkmalarıdır. Bu korkunun farkında olmamanız korkunuz yok demek değildir.



    Sigaraya başlamamızın tek nedeni sigara içen diğer binlerce insanlardır.

    Bize sigaranın dünyanın parasına mal olan, ölüme yol açan pis, iğrenç bir alışkanlık olduğunu söylemelerine rağmen biz onların hiç keyif almadıklarına inanamayız. Ağzımızın suyunu akıtan sigaranın enfes değil iğrenç tadıdır. O ilk sigaranın tadı iğrenç olduğundan hiçbir zaman bağımlı olmayacağımızı zannederiz ancak içmezsek bir şeyden yoksun kaldığımızı sanırız. Alışmak için o kadar zahmet çektikten sonra o yoksun kalınan şeyin ne olduğunu kimse bilmez. Ne zaman sigara içen bir insan görsek, “Bu işte kesin bir şey olmalı, yoksa içmezdi” diye düşünürüz. Sigarayı bıraktığımız zaman bile bir parti ya da toplantıda sigarasını yakan birini görünce içimizi bir yoksunluk duygusu kaplar ve, “O kendini güvenli hissediyor, yakıveriyor bir tane,” diye kıskanırken sigaraya yeniden başlayıveririz.



    Bu aldatmacaların gücünü hafife almamamız ve etkilerinin farkında olmamız gerekir. Hepimiz uyuşturucudan bu denli korkarken bağımlılık yaratan bir numaralı uyuşturucunun esiri olmamız ne büyük bir çelişkidir

    Bir şeyden yoksun kalan sigara içmeyenler değil, tiryakilerdir! Bütün yaşamı boyunca aşağıdaki unsurları tüketirler:

    SAĞLIK

    ENERJİ

    VARLIK

    İÇ HUZUR

    ÖZGÜVEN

    CESARET

    ÖZSAYGI

    MUTLULUK

    ÖZGÜRLÜK

    Bu verdiği şeylerin karşılığında ise ne alır?

    Hiç sigara içmeyenlerin sürekli sahip oldukları iç huzur ve özgüvene kavuşma hayalinden başka KESİNLİKLE HİÇBİR ŞEY.



    Mini Uygulama:



    Bir hafta boyunca karşılaştığınız tüm tiryakilere lütfen neden sigra içtiklerini sorun!
    Aldığınız cevapları beyninizde iki kategoriye ayırmaya çalışın lütfen:
    Gerçek sebep/Bahane

  • Sigara içenler içmeyenlerden daha iyi konsantre olurlar mı?
    Uzun süren toplantılarda ilk ara vermek isteyenler kimler: sigara içenler mi, içmeyenler mi?
    Sigara gerçekten konsantrasyonu arttırsaydı çocuklarımızın ve gençlerin özellikle sınav dönemlerinde bir kaçtane içmesini istemez miydik?
    Sigara neden konsantrasyonu arttırsın ki?
    Sigaranın içersinde hangi madde böyle bir beceriye sahip acaba diye sordunuz mu kendinize hiç?


    Şunları bilmekte fayda var..



    İnsan beyni muhteşem bir organdır!

    Beynimizin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için ihtiyacı olan iki şey vardır: besin ve oksijen. Bu ne demek: aç karna ve oksijensiz bir ortamda uzun süre konsantre olamayaz.

    Bu kadar basitJ yani konsantre olabilmemiz için ekstra bir malzemeye ihtiyacımız yok!



    Sigara konsantrasyona yardımcı olmaz, sigaranın içersinde herhangi bir madde konsantrasyonumuzu arttıracak beceriye sahip değildir.



    Bir şeye konsantre olmaya çalışmak ne demek? Uzun süre odaklanabilmek demek. İnsan beyni odaklanma gücüne sahiptir. Herkes konsantre çalıştığı süreleri bilir, okadar iyizdir ki bu konuda, dikkatimizi dağatacak herşeyden otomatik olarak kaçınmaya çalışırsınız, örneğin üşüdüğünüzü ya da sıcaktan rahatsız olduğunuzu, hatta uykumuz geldiğini bile fark etmezsiniz. Gerçek anlamda konsantre bir şekilde çalışan ağar tiryakiler bile bazen sigarayı unuturlar. Saatler sonra “nasıl dayandım ben bu kadar uzun süre” diye şaşırdığınız zamanlar olmuştur.



    Gerçek nedir?

    Bu kadar güçlü bir yeteneğe zaten sahipken tiryakilerin yaşadığı nedir?

    Tek sorun vücütlarının ortalama saat başı nikotin istemsidir. Konsantre olmaya çalıştıklarında düşünme gereği bile duymadan otomatik olarak sigaralarını yakarlar, böylece yine bir süreliğine ihtiyaçlarını gidermiş olur, yapmaları gereken işi yaparlar ve bu arada sigara içtiklerini unutmuşlardır bile.Hiç bir sorun yok gibi görünür. Sorun olduğunu nezaman anlarlar? Sigara içme isteği olupta içemedikleri zaman! O zaman işte hayat durur!

    Sigara konsantrasyon yeteneğini arttırmaz. Tam tersine yok bile eder! Sigara içenler konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, baş ağrısı, genel uyuşukluk ve zihinsel yorgunluk gibi rahatsızlıkları yaşarlar ve bunu stresli ve yoğun hayatlarına bağlaralar. Nedense sigara kullanıyor olmaları kimsenin aklına gelmez!

    Halbuki yavaş yavaş zehirle doldurduğumuz damarlarımızın tıkanması tüm organlarımızda olduğu gibi beynimize de yeterli oksijen gitmesini her geçen gün daha fazla engeller. Uzun süre konsatre olamamaların asıl sebebi budur!



    Sigarayı kendi “iradesi” ile bırakanlar çabalarına rağmen en sık konsantrasyon yüzünden başarısızlığa uğrarlar. Gerginlik ve moral bozukluğuyla bile başedebilirken önemli bir şeye konsantre olmaya çalıştığklarında sigarayı çok aradıklarını söylerler. Diğer yandan ise sınavlarında veya uzun sürecek toplantı önceleri sigara içemeyeceklerini bilmek panik yaratır “üç saat boyunca sigarasız nasıl konsantre olacağım?”. Buna rağmen sınavların hepsini geçerler ve toplantılarını gayet iyi yönetirler ve bunları yaptıkları süresince hiç sigara içmeyi düşünmezler. Demek ki mecbur kalınca sigarasız yapabiliyorlarmış.



    Tiryakilerin sigarayı bırakmaya çalıştıklarında konsantre olmakta çektikleri güçlükler nikotin eksikliğinden kaynaklanmaz. Sigara içen bir kişi beyni durduğu zaman ne yapar? Daha yakmamışsa hemen bir sigara yakar. Fakat sorununu bu şekilde kesinlikle çözemez; o zaman ne yapar? Yapması gereken şeyi: sigara içmeyen insanlar gibi sorununa bir çözüm yolu bulmaya çalışır. Bir tiryaki sigaraya hiçbir zaman toz kondurmaz. Sigarayı bırakır bırakmaz yaşamında ters giden her şeyin sigara içmemesinden kaynaklandığına inanır. Kafası durduğu bir anda tüm normal insanlar gibi uğraşmaya devam edeceğine, “Bir sigara içebilseydim sorunum çözülürdü,” diye düşünür. Derken sigarayı bırakma kararını sorgulamaya başlar.

    Sigaranın konsantrasyonu gerçekten arttırdığına inanıyorsanız sigarasızlık hiçbir zaman konsantre olamamanızı garantiler. Sorun nikotin eksikliğinin yarattığı fiziksel bir şeyden değil şüphe etmekten kaynaklanır. Unutmayın ki: sigaranın eksikliğini sigara içenler duyar içmeyenler değil.

    Bu okuduklarınızı %100 kabul ediyorsanız, son sigaranızı söndürüp günlük sigara tüketimimi bir günde sıfıra indirdiğiniz zaman konsantrasyon konusunda hiçbir güçlükle karşılaşmayacaksınız.





    Mini Test (sigara içenler için):



    Bir işe başlamadan önce sigara içmek isterim?
    Evet/Hayır



    Bir işe ara verdiğimde sigara içmek isterim?
    Evet/Hayır



    Bir işi bitirdiğim zaman sigara içmek isterim?
    Evet /Hayır



    Muhtemelen tüm soruları EVET ile cevaplandırdınızJ Nasıl bir mucizevi bir şeydir bu sigara, hem harekete geçirir, hem konsantrasyon sağlar, hem dinlendirir, hem öyle bir keyiftir ki bir işimiz bittiğinde bir ödül olarak kullanırız?

    Artık uyanın lütfen! O işe başlasınız da başlamasınızda, ara verseniz de vermeseniz de, iş bitse de bitmesede “o sigaralar” içilecek, çünkü içilmek zorunda, çünkü söz konusu olan durum kötü bir alışkanlık falan değil, bir MADDE BAĞIMLILIĞI!
  • Fazla sigara içtim.. Sigarayı çok seviyorum..



    Okumaya başlamadan önce biraz düşünmenizi istiyoruz:

    Sevdiğiniz herkesin bol bol sigara içmesini istiyorsunuz değil mi?
    İstemez misiniz? Bu kadar çok sevdiği bişey istemez mi insan herkes yapsın?
    Çocuğunuza, anne-babanıza, kardeşlerinize, arkadaşlarınıza sık sık sigara hediye ediyorsunuzdur?
    Etmiyor musunuz? Neden? Genelde sevdiğimiz “şeyleri” sevdiklerimize de vermek isteriz?
    Sigarayı gerçekten sevdiğiniz için mi içtiğinizi zannediyorsunuz?




    Şunları bilmekte fayda var..



    “Ben sigara içmeyi çok seviyorum, pek de bırakmayı düşünmüyorum..”diyen bir çok insanla yaşadığımız diyalog:

    Uzman: “Çocuğunuz var mı?”

    Tiryaki: “Evet, neden sordunuz?”

    Uzman: “Sigarayı sevdiğinizi ve çok keyifle içtiğinizi söylüyorsunuz, bu durumda çocuğunuzun da bu keyifi kaçırmamasını istiyorsunuzdur, birran evvel başlasın o da..”

    Tiryaki: “Aman aman, allah korusun, umarım hiç başlamaz..”

    Uzman: “Neden böyle diyorsunuz? İnsan çok keyif aldığı bişey istemez mi çocuğu da yapsın, o da keyif alsın?



    Evet, duruma bu açıdan baktığıızda anlarız ki aslında her tiryaki çıkamadığı bir “tuzağın” içinde olduğunun farkındadır ve “yavrusu” aynı tuzağa düşsün istemez.



    Sinsi Tuzak

    Sigara, insan ve doğa tarafından tasarlanmış en sinsi, en kurnaz tuzaktır. Bizi başlangıçta bu tuzağa düşüren, tuzağın içindeki binlerce yetişkindir. Hepsinin çok eğlenceli, çok keyif alarak yaptıkları bişey olduğunu zannederiz. Halbuki bize sık sık söylemişlerdir. Sigaranın dünyanın parasına mal olan, hastalıklara yol açan pis, iğrenç bir alışkanlık olduğunu söylemelerine rağmen biz onların hiç keyif almadıklarına inanamayız. Hatta bu tuzağa düşebilmek için de baya baya uğraşırız.

    Yemi, peyniri olmayan tek tuzak sigaradır. Ağzımızın suyunu akıtan sigaranın enfes değil iğrenç tadıdır. O ilk sigaranın tadı iğrenç olduğundan beynimiz hiçbir zaman bağımlılık kazanamayacağımız kanısına varır ve zevk almadığımızdan dolayı ne zaman istersek o zaman bırakabileceğimizi düşünürüz. Bunun böyle olmadığını anladığımızda ise aradan yıllar geçmiştir ve biz çoktan tuzağın dibine kadar inmişizdir. Bile bile lades böyle bişey.

    Sağlıklı düşünen bir yetişkinin beyni gün boyunca ortalama 20 defa yaptığı bişeyi kendine açıklamak zorundadır. Sigara içmemiz için “mantıklı” hiçbir açıklama bulamadığımızdan duygusal bir açıklama bularak, kendimizi yatıştırırız.

    “Madem ben bu kadar zararlı olduğunu bile bile halen içiyorsam, demekki benim için çok özel bişey, demek ki –SEVİYORUM”.

    Bir kişi karşınızda “seviyorum” derse, diyebilecek hiç birşeyiniz kalmıyor. Hepiniz hayatınızdan veya çevrenizden bilirisiniz bu durumu:

    “Bu adam/kadın/arkadaş/iş/hobi hiç sana göre değil, bak seni çok üzüyor ve çok yoruyor ve bu hiç bir zaman değişmeyecek, biraz düşün lütfen” dersiniz, “Ne yapayım, seviyorum işte..”der ve bu konuşma orda biter!



    Bugüne kadar tek bir sigaranızı bile sevdiğiniz veya keyif aldığınız için içmediniz! Bu gerçeği kabul etmenin ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyoruz.

    Sigara içmeniz için tek bir gerçek sebep var: Madde bağımlılığı.

    Bunun dışında kendimize ve çevremize inandırmaya çalıştığımız herşey yalan. Madde bağımlılıkların ortak özelliklerinden biri de bir süre sonra hem kendimize hem çevremze yalan söyletmesidir. Bu da kabul edilmesi zor bir gerçek daha..





    Mini Test:



    Eğer vücudunuzda bir düğme olsaydı,

    bu düğmeye basınca ertesi sabah hayatınızda hiç sigara içmemiş gibi uyansaydınız, bu düğmeye basar mıydınız?



    Evet, her sigara içicisi bunu zaman zaman hayel eder, değil mi?

    Neden sevdiğimiz birşeyden hem kurtulmak, hem de hiç yapmamış olmak isteriz ki?

    Çünkü o yaptığımız “şey” sevdiğimiz bişey değil!
  • Damarlarda Sigara Sigaranın zararlarını herkes çok iyi bildiğini zanneder halbuki bilemediğimiz o kadar çok şey varki….

    Damarın iç yüzeyini kaplayan, kanla damar duvarı ve altındaki dokular arasında bariyer görevi yapan endotelin, vücudun en aktif ve en geniş dokusu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Oğuz, korumaya yönelik çalışmalar hakkında bilgi verdi. Endotelin kanın damar duvarına yapışmasını önlediğinin altını çizen Prof. Dr. Oğuz, damarların sağlıklı olmasının endokrin dokusuyla yakından ilgili olduğunu vurguladı.
    Damar sertliği gibi hastalıkların endotel dokusundaki tahribatla başladığını bildiren Prof. Dr. Oğuz, şöyle devam etti: “Endotelin korunması damar hastalıklarının önlenmesinde birinci amaçtır. Sigara, yüksek tansiyon ve kolesterol, endotel dokusunun, dolayısıyla damarların baş düşmanıdır. Düzenli yaşam tarzı, sağlıklı beslenme, fiziksel egzersiz ve mümkün olduğunca stresten uzak kalmak damar sağlığını korur.” Sigara hayatımızın her anında bir kabus..
    Sayfa Bana Dn Dişler de sigara içiyor Sigaranın ağızda sıcaklığı artırarak, mikropların üremesi için elverişli bir ortam oluşturduğu, bu nedenle sigara içen kişilerin dişlerinin daha hızlı çürüdüğü bildirildi.

    Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Durmuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sigaranın, akciğer ve mide kanserleri dışında, ağız ve diş sağlığı için de büyük zararlar oluşturduğunu söyledi.

    Doç. Dr. Durmuş, sigara çok tüketildiği zaman dişlerin üzerinde kalıntılar oluşturduğunu, bunun diş çürükleri ve diş eti hastalıklarına yol açan bakterilerin üremesine zemin hazırladığını kaydetti.

    Sigaranın ağız bölgesi için en büyük zararının ise ağız sıcaklığını artırması olduğunu dile getiren Doç. Dr. Durmuş, ``Sigara, ağızda sıcaklığı artırarak mikropların üremesi için elverişli bir ortam oluşturuyor. Bu nedenle sigara içen kişilerin dişleri çok daha hızlı çürüyor`` dedi.

    Sigaranın özellikle soğuk içeceklerle birlikte tüketilmesinin oluşacak sıcak-soğuk farkı nedeniyle dişlerdeki tahribatı artırdığını anlatan Doç. Dr. Durmuş, şunları kaydetti:

    ``Bu şekilde soğuk içeceklerle birlikte sigara içilirse, diş minesinde mikro düzeyde çatlaklar oluşur. Bu da dişlerin kolayca çürümesini beraberinde getirir. İçilen birkaç sigara bile ağız ve diş sağlığı için zararlıdır. Ancak sigaranın daha büyük boyutlarda ağız ve diş sağlığını etkilemesi, günde bir paket ve üzerinde sigara içilmesi durumunda gerçekleşir. Tiryaki düzeyinde sigara içenlerde dilin tat alma noktalarında duyu kayıpları oluşur. Sigara, burun bölgesinde de koku alma özelliğini azaltarak kişinin yemeklerden tat alma düzeyini düşürür. Bu nedenle kişi, yemekleri daha şekerli ve daha tuzlu olarak tüketir. Bu da sadece ağız bölgesine zarar vermekle kalmaz vücuttaki bazı organların da olumsuz etkilenmesine yol açar.``

    Doç. Dr. Durmuş, sigaranın boğaz bölgesinde de enfeksiyonlara neden olabildiğini, özellikle kronik faranjitin en önemli nedenleri arasında sigaranın geldiğini sözlerine sözlerine ekledi.
  • Aman yavrum sigara içmesin “Aman yavrum içmesin” diye tüm anne babaların içinden geçer.



    Yarunuzun sigara içmesi sadece içinizdeki bir endişe olarak kalmasın. Sigara veya herhangi başka bir tütün ürünün çocuğunuzun hayatına girmesine izin vermeyin.

    Anne babalar çocuklarını sigaradan korumaya çalışırken, bazen hatta içmelerine sebep olabiliyorlar. Bu konuda öğrenebileceğiniz birkaç önemli ve bilinçli davranışla yavrunuzun sigaraya başlama ihtimalini düşerebilirisiniz!

    Sakın “çocuğum sigarayı denemek için daha çok küçük..” yanılgısına düşmeyin. Sigaraya başlama yaşı ülkemiz dahil tüm dünyada 11’e düştü ve araştırma sonuçlarına göre deneyen her üçüncü çocuk sigara bağımlısı oluyor. Arkadaşları çocuğunuza en az bir kez, muhtemelen birkaç kez (genelde denetene kadar) sigara ikram edecektir.

    Sigarayla çocuğunuzun arasındaki en güçlü duvar “SİZ” olabilirsiniz.

    Anne baba olarak çocuğunuzla sigara arasındaki en güçlü duvar olduğunuzun bilincine varmanız, bu konuda sorumluluk almanız ve bilinçli davranmanız son derece önemlidir.

    Bazı konuları çocuklarımızla konuşmak çok zordur, örn. uyuşturucu, alkol, sigara veya cinsellik. Bu zorlanma hatta konuşmaktan kaçınmamıza bile sebep olur.

    Halbuki araştırma sonuçlarına bakıldığında, bu konuları doğru, bilinçli ve samimi konuşabilen ailelerin çocukları bu konularda sorun yaşamalarını yarı yarıya indiriyor.

    Ve ne kadar sık ve erken konuşulursa o kadar da etkili olduğu biliniyor.

    Çocuğunuzun sigaraya başlamasını önlemek ve sağlıklı, özgür bir hayat yaşamasını istiyorsanız, çocuğunuza yaşayabileceği tehlikeleri fark ettirmek sizin sorumluluğunuzdır.

    Sigaraya başlamasını önlemek için size ipuçları:

    Sigaradan korumak için Olmazsa Olmazlar..



    1. Sigara içilmeyen bir ortam yaratın.

    Evinizde sigara içmeyin. Pasif sigara içiciliğini engelleyin.
    Yakınlarınız, arkadaşlarınız, misafirleriniz istedikleri yerde sigara içebilirler ama çocuğunuzun yanında sigara içmelerine asla izin vermeyin.
    Sigara içmek normal bir davranışmış gibi davranmayın.
    Evinize gelenleri sigara konusunda uyarın.
    Hem fiziksel hem görsel olarak sigaranın olmaması son derece önemli!
    2. Kendiniz sigara içiyorsanız hemen bırakın.

    Sigara konusunda örnek olun, sigara içiyorsanız hemen kurtulun.
    İyi çocuklarınız olsun istiyorsanız, iyi bir yetişkin olun. Çocuklarınızın insanları sevmelerini istiyorsanız, siz insanları sevin. Çocuklarınızın kibar olmalarını istiyorsanız, siz kibar olun. Çocuklarınızın ne olmasını istiyorsanız siz de o olun.
    Söyledikleriniz de önemlidir, ama davranışlarınız daha önemlidir.
    3. Sigara Hakkında Eğitin.

    Mümkün olduğu kadar sigara konusunu ele almaya erken başlayın,
    Öğretmenleriyle işbirliği içinde olun (sigara konusunun düzenli ele alınmasını hatırlatın, projeleri destekleyin, veli toplantısında gündem yaratın)
    Onun sigara içmesi sizin için nasıl bir hayal kırıklığı olacağını açıkça ifade edin, ama lütfen tüm bunları yaparken ona ders verirmiş gibi değil, anlayışlı, kararlı ve sakin olun..
    Gençlerin genelde neden sigaraya başladıklarını çok iyi anladığınızı da ifade edin (bir gruba ait olma, havalı ve büyük görünme, merak ve deneme arzusu, bir veya birkaç arkadaşları var içen, isyan etme/yasaklara karşı olma/ farklı olma)
    4. Sigaranın “çok normal” bir şey olduğunu asla yaşatmayın.

    Örn. yolda birilerini sigara içerken gördünüz, tam yakmak üzere veya sigarasını yola attı, bu gördüklerinizle ilgili ne hissediyorsanız söyleyin,
    Örn. Süpermarkette veya bakkalınızda ki sigara raflarının önünden geçerken bunların satışları hakkında düşündükleriniz paylaşın,
    Örn. Trafikte sigara içilen araçlar gördüğünüzde, ne kadar pis kokuyor olacağını dile getirin ve
    tüm bu konularda kendisinin de fikri ne sorun.
    5. Sigara hakkında konuşma fırsatları yaratın.

    Bir film sahnesinde veya televizyonda güçlü, havalı, gösterişli, sportif ve benzeri olumluluklarla gösterilen sigara içicileri aslında tam tersi kişiler olduğunu hemen vurgulayın,
    Antramandan alırken, yemek yerken, alışveriş merkezinde bir dinlenme molasında, ve benzeri durumlarda sigara içilmeyen bölümleri tercih edin ve neden burada oturmayı tercih ettiğinizi açıklayın,
    Akşam yatmadan önce sohbetinde gençlerin sigara içme konusunda ne düşündüğünü kendisine açıkça sorabilirisiniz
    6. Çevresiyle baş etmeyi öğretin.

    En güçlü sigaraya başlama sebeplerinden biri arkadaş baskısıdır.
    Sigaraya “Hayır” diyebilmesi için onun da hoşuna gidebileceği birkaç cümle bulun birlikte. Hazırlıksız yakalanmsın. Bazen yoğun baskı altında yaratıcı bir cevap aklına gelmeye bilir, ama ufak bir hazırlık ile bu tarz durumlarla daha rahat baş edebilirler.
    Mizah kullanmayı öğretebilirsiniz:
    “Yok sağol…

    …Dişlerim beyaz kalsın istiyorum”

    …Sigara bu kıyafetime uymuyor”

    …Kız arkadaşım kül tablasıyla öpüşmeyi sevmiyor”

    Baskıyı tersine çevirmeyi öğretebilirisiniz:
    “Havalı gözükmek için sigaraya ihtiyacın mı var senin?”

    Soru sorarak cevap vermeyi öğretebilirsiniz:
    “Bu kadar kötü kokan bir şeyi neden deneyeyim ki?

    “Sen sigara içen bir atlet tanıyor musun?

    “Neden ciğerlerime öyle pis bir şey göndereyim ki?

    Konuyu değiştirmeyi öğretebilirisiniz
    “Abi geçen gün harika bir film seyrettim”

    “Yeni açılan …..’e gittin mi?”

    7. Pasif içiciliği her ortamda engelleyin.


    21.yüzylın Anne Babaları olun artık!

    21.yüzyılın Anne ve Babaları sigara içmiyor.
  • Ara sıra sigara içenler :: Çok sigara içenler ara sıra sigara içenleri genellikle kıskanırlar. Buna hiç gerek yoktur. Ara sıra sigara içenler bir bakıma daha çok bağımlıdırlar ve asıl acınacak durumda olan onlardır. Gerçi sağlık açısından daha az risk alırlar ve daha az para harcarlar ama diğer bakımdan daha kötü durumdadırlar.

    Tiryakilerin hiçbirinin sigaradan zevk almadığını unutmayın. Tiryakilerin zevk aldıkları tek şey sigara özlemini gidermektir. Bu yüzden zamanla birbiri ardına sigara içmeye başlarlar.

    Birbiri ardına sigara içmeyi engelleyen üç ana neden vardır.

    PARA: Birçok tiryakinin daha fazla sigara satın alabilmesi için yeterli parası yoktur.
    SAĞLIK: Kendisini sigara özleminden kurtarmak için
    vücuduna zehir vermek zorundadır. Vücudunun bu

    zehirle başa çıkma kapasitesi insandan insana ve

    kişinin o andaki durumuna göre değişir. Bu sigara

    tüketimini otomatik olarak kısıtlar.

    DİSİPLİN: Bu disiplin toplum, iş yeri, arkadaşları,
    yakınları ya da kafasındaki sürekli çekişmeden dolayı

    kendisinden kaynaklanır.

    Bu aşamada bazı terimleri tanımlamak yerinde olur.

    SİGARA İÇMEYENLER: Hiçbir zaman tuzağa düşmemiş fakat bu yüzden de övünülecek yanları olmayan, sadece tanrının lütfunu üzerinde taşıyan kişilerdir. Başlangıçta kimse bağımlılık kazanacağını sanmaz. Sigara içmeyen bazı kişiler ara sıra bir sigara içerler.



    ARA SIRA SİGARA İÇENLER: Bunlar iki gruba ayrılırlar:

    Farkında olmadığı halde tuzağa düşmüş tiryakiler.
    Onları kıskanmaya hiç gerek yoktur. Onlar daha

    merdivenin ilk basamağındadırlar ve büyük bir

    olasılıkla yakında ağır birer tiryaki olacaklardır.

    Bütün alkoliklerin arada sırada içki içerek başladığını unutmayın, aynı şekilde bütün içiciler de arada sırada sigara içerek başlarlar.

    Anımsayın: Siz de ara sıra içerek başlamıştınız.

    Eskiden çok sigara içen ve sigarayı tamamen
    bırakamayacağını düşünen kişilerdir. En acınacak

    durumda olan bunlardır. Bunlar üzerinde ayrı ayrı

    durulması gereken alt gruplara ayrılırlar.



    GÜNDE BEŞ TANE SİGARA İÇENLER: Sigara onun için gerçekten bir zevkse neden yalnızca beş tane içer? Bağımlı değilse ve kolaylıkla bırakabiliyorsa neden içmeye devam eder? Unutmayın, “alışkanlık” insanın kafasını duvara vurmasıdır, acı yok olduktan sonra bir rahatlama duygusu belirir. Günde yalnızca beş tane sigara içen tiryaki sigara özleminin verdiği stresi günde bir saat bile gideremez. Günün geri kalan bölümünü ve yaşamının büyük bir kısmını farkında olmadan kafasını duvara vurarak geçirir. Parası yetmediği veya sağlığını düşündüğü için yalnızca beş tane sigara içer. Koyu bir tiryakiyi sigaranın zevk vermediğine inandırmak kolaydır da gelin bir de ara sıra içen birini inandırmaya çalışın. Şimdiye kadar sigarayı azaltmaya çalışmış herkes bunun gerçek bir eziyet ve yaşamının geri kalanını bağımlı olarak geçirmenin bir garantisi olduğunu iyi bilir.



    YALNIZCA SABAHLARI VE AKŞAMLARI SİGARA İÇENLER: Günün bir yarısında sigarasızlık özlemi çekerek kendine ceza verir diğer yarısında bu özlemi giderir. Zevk alıyorsa neden bütün gün sigara içmediğini, almıyorsa neden içtiğini bir sorun kendisine.



    ALTI AY İÇEN ALTI AY İÇMEYENLER: (Ya da “İstediğim an bırakabilirim, şimdiye kadar binlerce kez bıraktım.”) Sigaradan o kadar zevk alıyorsa neden altı ay boyunca içmez? Zevk almıyorsa neden altı ay sonra tekrar başlar? Aslında bağımlılığından hiçbir zaman kurtulamaz. Gerçi bedensel alışkanlığından kurtulur ama asıl sorun –o inandırıldığı aldatmacalar– etkisini hâlâ sürdürür. Sigarayı her bırakışında artık bir daha başlamamayı umar ama bir süre sonra yine tuzağa düşer. Birçok tiryaki sık sık bırakıp sonra tekrar başlayanları kıskanır. “İnsanın istediği zaman sigara içip istemediği zaman içmemeyi böyle kontrol edebilmesi ne güzel bir şey,” diye düşünür. Aslında bu tür tiryakiler hiçbir şeyi kontrol edemezler. Sigara içtikleri zaman içmemeyi isterler. Bırakmanın bütün angaryasını yaşadıktan sonra yoksunluk duygusu başlar ve tekrar tuzağa düşüp sigara içmemeyi istemeye başlarlar. Her bakımdan en kötü durumu seçmiş olurlar. Sigara içerken içmemeyi isterler sigarayı bırakmayı başardıklarında ise tekrar başlamak isterler. Şöyle bir düşündüğünüzde bütün tiryakilerin aynı durumda olduğunu fark edersiniz. Sigara içebildikleri zamanlar ya bunu gayet normal karşılarlar ya da keşke içmesek derler. İçemedikleri zamanlar sigaranın değeri artar. Tiryakinin içinde bulunduğu iğrenç ikilem işte budur. Bu ikilemden kurtulamaz çünkü hâlâ bir efsane, bir hayal peşindedir. Tek çıkar yol sigarayla birlikte bu hayalden de vazgeçmektir.



    YALNIZCA ÖZEL ANLARDA SİGARA İÇENLER: Evet işin başında hepimiz yalnızca özel anlarda içeriz. Bu özel anların bu kadar çabuk artması ne garip değil mi? Daha ne olduğumuzu anlamadan sürekli içmeye başlarız.



    SİGARAYI BIRAKMIŞ FAKAT HÂLÂ ARA SIRA BİR SİGARA YA DA PURO İÇENLER: Bir bakımdan en kötü durumda olanlar bunlardır. Ya sürekli bir şeyden yoksun kaldıkları duygusu içindedirler ya da ara sıra içilen puroların sayısı artar. Tiryaki karanlığın içine giden ince bir ipin üzerinde yürümektedir. Er ya da geç ağır bir tiryaki olacaktır. Sigaraya başladığı zaman düştüğü tuzağa düşmüştür.
  • Sigarayı bırakmak zor mu? Bir tiryakinin bağımlılığından ne kadar kolay kurtulacağını belirleyen sonsuz etken vardır. Herkesin karakteri, işi, yaşam koşulları ve sigarayı bırakmak için seçtiği zaman farklıdır.

    Belirli meslek sahipleri için daha zor olabilir, ama yanlış inançlar ortadan kalkınca bu fark kaybolur. Bunu birkaç örnekle açıklamaya çalışayım.

    Tıp alanında çalışan kişiler için daha zor olduğu söylenir. Oysa sağlık açısından etkilerini daha iyi bildikleri ve bunlarla her gün karşılaştıkları için doktorların sigarayı bırakmaları daha kolay olmalı diye düşünürüz. Onları sigarayı bırakmaya zorlayan nedenler daha güçlüdür ama aşağıdaki nedenlerden dolayı bırakmaları daha kolay olmaz:



    1. Sağlık açısından risklerin sürekli bilincinde olmak

    korku yaratır. Bu korku sigara özlemini gidermemizi

    gerektiren durumlardan birini doğurur.

    2. Doktorlar mesleklerinden dolayı büyük bir stres

    içindedirler ve çalışırken ortaya çıkan sigarasızlığın yarattığı stres ile uğraşmak istemezler.

    3. Bir de suçluluk duygusunun verdiği stres eklenir.

    Doktorlar insanlara iyi örnek olmak zorundadırlar.

    Bu baskı özveri duygusunu güçlendirir.



    Doktor sigara özlemini ancak gerçekten hak ettiği ve günlük stresin geçici olarak yok olduğu aralarda giderebilir. Bu yüzden de sigara onun için çok değerlidir. Doktorlar ister istemez uzun süre sigarasız kalan ve ancak ara sıra sigara içen tiryakiler kategorisine girerler. Tiryaki “irade yönteminde” özveride bulunduğuna inandığı için kendini kötü hisseder. Ne verdiği aradan, ne de içtiği çay ya da kahveden zevk alır. Böylece özveride bulunduğuna daha çok inanmaya başlar ve belli çağrışımlardan dolayı her şeyin sorumlusunun sigara olduğunu düşünür. Bu aldatmacalardan kurtulup sigara içemediğiniz için üzülmekten vazgeçerseniz vücudunuz nikotin isterken bile siz büyük bir zevkle kahvenizi içebilirsiniz.

    Bir başka zor durum da can sıkıntısıdır, özellikle de stresle bir araya geldiği zaman. Bunun tipik örneklerini şoförler ve küçük çocukları olan ev kadınları yaşarlar. İşleri stresli fakat monotondur. Sigarayı “irade yöntemi” ile bırakmaya çalışan bir ev kadını “yoksun kaldığı” şeyi anımsayacak çok zamanı olduğundan depresyon duygusu hisseder.

    Doğru mantık kullanıldığında bu durumun da üstesinden gelinir. Sigarayı bıraktığınızı düşünmekten korkmayın. Sigarayı düşündüğünüzde o lanet canavardan kurtulduğunuz için mutlu olun. Olaya pozitif bakarsanız sigarasızlık bir eğlenceye dönüşür.

  • Şarkılarda sigara “Son bir sigara içelim sonra git gideceksen..”,

    “benim en iyi dostum içkim sigaram onlar da terk ederdi olmasa param..”, “oooo oooo mastika mastika, ooooo oooo sigarası marlbora..”

    “sigaramın dumanı altında yana yana en sonunda küüüül oldum.”,

    “yak bi sigara sende düşlerin içinde pembe,yak bi sigara sende elbet gülecek yüzlere, yak bi sigara sende dumanı ruhum olsun,yak bi sigara sende kardeş hayal gerçek olsun”,

    “İçtigim şaraptı hayalin , yakar 1 cigara biterim dumanında bitip gideriim.. İçime seni cekerim of..”,

    “kahvaltım anlamsızdı, ilk sigaram bile tatsızdı”,

    “bitip tükenmez sigaram ciğerim nefessiz kalmış...”,
    ”ah bir ateş ver, sigaramı yakayım. Sen salın gel, ben boyuna bakayım.”
    ”yak bir sigara kül olsun dertler ucunda”
    ” sigaram gibisin en tutkulu keyfimsin”…

    “son sigaramsın veremem ellere çekmeye kıyamam içime”..
    ”bak şimdi ne oldu kadehim boş bu son sigara bir seni bitiremedim içimdesin kadah kadeh duman duman..”
    ”anılarla doldu taştı boş odam andıkça kanadı içimde yaram bir hayalin vardı bir desigaram seni içtim durdum sabaha kadar ..”
    ”sigaramın yarısını ben içtim yarısını rüzgar yaramla oynama güzelim altında ateş var”
    ”geceler katran karası geceler ellerim tütün kokar gecelerde..”
    ”Bardağımdaki çay gibi ,Yudum yudum içtim seni, Sigaramda duman gibi
    Ciğerime çektim seni..”

    “ Sabahlar uzak, Bu sevda tuzak bana, Çok zaman geçti, Sabrım yok yarınlara
    Kaçıncı hasret, Kaçıncı yalnızlığım, Sigaramın ucunda..”

    Tanju Okan, Sezen Aksu, Şebnem Ferah, Harun Kolçak, Haluk levent, Yeşim Salkım, Kayahan ve ve ve. Hepsinin sigarayla ilgili maalesef söylediği bişeyler olmuş…
  • Şeker ve sigara : Sigaraların içersinde şeker oduğunu biliyor muydunuz? Hatta kakao, bal, şerbetler, şuruplar, vanilya.. neden mi sigaralarda bunlar var? Çünkü çocuklarımız sigarayı ilk denediklerinde tadını beğensinler diye! Sıgara şirketlerinin yeni hedef kitlesi ergenlik çağı öncesi çocuklar(kendi raporlarında alıntı!!). Türkiye’de sigaraya başlama yaşı 10’a düştü.

    Tabi ki bu şekerli maddeler tütünü sadece daha içebilir hale getirmiyor. Özellikle tatlı maddeler dumana dönüşürken, yani yanarken çok yüksek derece kanserojen maddeler ortaya çıkıyor. Ayrica sigara içersindeki şeker ve diğer tatlandırıcılar sigara dumanınla doğrudan içorganlarımıza ulaşırken, tüm bu maddelerin bronşlarımızın en iç kısımlarına iyice yapışmasını sağlıyor.
  • yılda (11-19 yaş arası) 5 milyon genç sigaraya başladı.
    Sigara içme yaşı 11'lere indi.
    Sigara, son derece prestij kazandı, bilinç altlarına yerleşti.
    Sigara içmek doğal bir davranış oldu. Hiçbir kapalı yerde, sigara içen hiçbir kimseyi uyaramazdınız.
    Savaşılması imkansız görünen sosyal ve ekonomik bir dev imajı oluşturuldu.
    Türkiye'de Sigaradan Ölümler

    Peki sigaradan daha öncelikli sorun var mı? Bir toplumsal sorunu neye göre sıralamalıyız. Şüphesiz ölçümüz insan hayatı ve sağlığına verdiği zarar ölçü olarak alındığında: Hiçbir şey, sigara kadar ülkemizde insanlarımıza zarar vermemektedir. Ölçümüz insan hayatıdır.Her yıl ülkemizde 100.000 insanımızı erken yaşlarda sigaraya kurban vermekteyiz eğer önlem alınmazsa önümüzdeki 20 yılda bu sayı 250.000'e çıkacak.Her yıl ülkemizde 100 bin kişinin ölmesi karşısında kılı kıpırdamayanlar var. Her yıl 100 bin kişi ne anlama geliyor?Her gün 1 uçak düşüyor ve 300 kişi ölüyor.

    Her yıl yüz bin nüfuslu bir şehrimize bir atom bombası atılıyor

    Her gün içi dolu 6 otobüs uçuruma yuvarlanıyor kimse sağ kalmıyor.

    Ülkemizde en çok ölüme sebep veren diğer toplumsal sorunlarla karşılaştıracak olursak, sigarayı daha iyi tanıyabiliriz. Ülkemizde sonucu ölüm olan toplumsal belli başlı diğer sorunlarla karşılaştırılacak olunursa :
    Bilinen terör yılda 2-3 bin insanımızın
    Trafik terörü yılda 6-7 bin insanımızın
    Sigara terörü yılda 100 bin insanımızın hayatına mal olmaktadır.
    Sigaranın yol açtığı ölümler; trafik, terör, iş kazaları vb. tüm ölümlerin toplamından beş kat daha fazladır.
  • İradem sigarayi bırakmaya yetmiyor Sizce sigarayı bıraktığınız …

    ilk günlerde kendinizi kötü hissetmezseniz,
    gergin günler yaşamazsanız,
    hayatınızdan hemen daha fazla keyif almaya başlarsanız,
    stresli durumlarda sigara aklınıza bile gelmese,
    kendinize güveniniz artsa,
    konsantrasyon bozukluğu yerine konsantrasynunuzda ciddi bir artış yaşasanız,
    içen arkadaşlarınızın yanında kendinizi yoksun hissetmezseniz
    …yine de iradeye ihtiyaç duyar mısınız?

    Sizce sigarayı bu kadar kolay bırakmanın bir yolu var mı?
    Bu konuyu yeterince araştırdınızı mı düşünyorsunuz?






    İradeyle Sigara Bırakılmaz, Bırakılsa da İşkencedir!



    Toplumumuzda sigarayı bırakmanın çok güç olduğu düşüncesi yaygındır, hatta hayatında hiç sigara içmemiş insanlar bile buna inanırlar.

    Sigarayı bırakmayı öğütleyen kitaplar bile bırakmanın ne kadar zor olduğuyla başlar. Aslında bırakmak o kadar kolaydır ki.

    Evet, bu son cümleye kuşkuyla yaklaşmanız çok doğal fakat olayı iyice bir düşünün lütfen:

    Sigarayı bırakmak için yapmanız gereken tek şey sigara içmemektir. Kimse sizi sigara içmeye zorlamaz (kendiniz hariç tabii), yaşamak için yemek ve içmek gibi sigara içmek zorunda değilsiniz.

    Bırakmak istiyorsanız neden güçlük çekesiniz ki? Hiç zor bir şey değil.

    Tiryakiler irade gücü yöntemiyle bırakmaya çalıştıklarında olayı kendi kendilerine güçleştirirler. Sigara irade gücüyle bırakılmaz! Sigara içen insanlar zaten iradesi güçlü insanlardır. Sigara irade gücüyle bırakılsaydı, bir çoğu zaten kolaylıkla bırakırdı. Ancak sorun iradeyle çözülecek bir sorun değil!



    Kendi iradesiyel bırakan tiryakilerin çektiği eziyet zihinsel bir şeydir ve yanlış inanışladan kaynaklanır. Fiziksel bir ağrı yoktur ama etkisi yinede çok güçlüdür. İnsanın kendisini perişan ve güvensiz hissetmesine yol açar. Tiryaki sigarayı unutmak bir yana sigaradan başka bir şey düşünemez olur. Günlerce hatta haftalarca ağır depresyonlara girer. Düşüncelerinde hep kuşku ve korku vardır.

    “Bu delirten istek daha ne kadar sürecek?”

    “Bir daha mutlu olabilecek miyim?”

    “Bir daha uyanmak isteyecek miyim?”

    “Bir daha yediğim yemeklerden zevk alabilecek miyim?”

    “Gelecekte stresle nasıl başa çıkacağım?”

    “Sosyal bir ortamda bir daha zevk alabilecek miyim?”

    Tiryaki her şeyin hemen ilerlemesini bekler fakat içinde bulunduğu derin keder sürdükçe sigaranın değeri daha da artar.

    Sigarayı irade yöntemiyle bırakmayı başarmış olanlar beyinlerini zorlayan “asılsız” inançlar yüzünden uzun süre sıkılır ve zorlanırlar. Bedensel bağımlılık sona erdikten çok sonra tiryaki hâlâ sigara özleminden yakınır. Yeterince dayanırsa artık bir daha başlamayacağına inanmaya başlar.

    İradeyle bırakmış tiryakilerin sadece %2si başarılı olmuştur ve çok güç ve zahmetli olan bu yolda yaşamları boyunca sigara konusunda hassas kalırlar. Uzun zaman sigara içmeyenlerin tekrar başlamalarının nedeni budur işte.



    Şimdi sigara sorununuzu bir ele alalım:

    Hiçbirimiz sigara içicisi olmaya karar vermeyiz. İlk içtiğimiz sigaralar yalnızca bir denemedir ve tatları iğrenç olduğundan ne zaman istersek o zaman bırakabileceğimizi sanırız. İlk sigaralarımızı genellikle canımız istediği zaman ve çoğunlukla sigara içen başka insanlarla birlikteyken sosyal ortamlarda içeriz.

    Ne olduğunu daha doğru dürüst anlamadan düzenli olarak sigara almaya ve sürekli sigara içmeye başlarız (istemesek bile). Sigara içmek hayatımızın bir parçası olur. Yanımızda sigara bulundurduğumuzdan emin olmak isteriz, çünkü bulunmaması veya azalması bizi uzursuz eder, hatta panik yaratır.

    Bağımlı olduğumuzu anlamamız çoğunlukla uzun yıllar sürer!

    Genellikle, ancak sigarayı bırakma girişiminde bulunduğumuz zaman bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu fark ederiz. İlk bırakma girişimlerimiz daha sigaraya yeni başladığımız zamanlarda olur, çoğunlukla para sıkıntısı yüzünden (genç bir erkek bir kızla tanışır, para biriktirmek ve sigaraya değil onunla harcamamak ister) ya da sağlık yüzünden (genç hâlâ aktif bir sporcudur ve nefesinin daraldığını fark eder).

    Neden ne olursa olsun stresli bir durum yaşanılıacak diye beklenir. Bırakır bırakmaz vücut nikotin ister, böylece tiryakinin canı sigara ister, içmediğinden dolayı da içinde bulunduğu stres artar. Stresli durumlarda kendisine destek olan yardımcısı artık olmadığından üç kat eziyet çeker. İşkence dolu bir süreden sonra ya bir tavizde bulunup “daha az içmeye” niyetlenir ya da “yanlış zaman” seçmiş olduğu sonucunu çıkarıp “daha az stresli olduğu bir anı beklemeye” karar verir. Oysa stres olmadığı zaman sigarayı bırakmaya da gerek kalmaz; bir dahaki stres durumunda tiryaki bir girişimde daha bulunur. Doğru zaman bir türlü gelmez çünkü yaşam giderek daha az değil daha çok stresli bir hale gelir. Anne babamızın evinden çıkar, evleniriz, kendi evimizi kurarız, borçlanırız, çocuklarımız olur, işimizdeki sorumluluğumuz artar vs. Tabiki tiryakilerin yaşamında stres hiç azalmaz..

    Tiryaki başlangıçta yaşadığı başarısızlıklar sonucunda bir sabah kalkıp sigara içmek istememe olasılığına inanmaya başlar. Bu umut genellikle sigarayı bırakmış diğer kişilerden duyduğu hikâyelerden kaynaklanır (örneğin “grip olmuştum iyileştikten sonra artık canım sigara içmek istemedi”).

    Kendinizi kandırmayın. Bu tür söylentileri araştırırsanız olayın öyle dışarıdan göründüğü gibi basit olmadığını anlarsınız. Çoğu durumda tiryaki kendini zaten sigarayı bırakmaya hazırlamış oluyor ve gribi yalnızca bir bahane olarak kullanıyor. Bir çok tiryaki ne zaman grip olsa sigara içmesini engellediği için dört gözle iyileşmeyi bekler.

    Sigarayı “birden bire” bırakan insanların çoğu bir şok yaşamıştır. Ya yakın bir akrabaları sigara yüzünden ölmüştür ya da sağlıkla ilgili bir sorun yüzünden korkmuşlardır. “Bir gün aniden sigarayı bırakmaya karar verdim. Ne mükemmel bir insanım,” demek çok kolaydır.

    Kendinizi kandırmayı bırakın! Öyle bir şey kendiliğinden olmaz; sizin de biraz katkıda bulunmanız gerekir.



    Sigarayı irade gücü yöntemi ile bırakmak neden bu kadar zordur ? Yaşamımızın çoğunu gerçekleri görmezlikten gelip “yarın bırakacağım” diyerek geçiririz.

    Bazen bir şey sigarayı bırakma girişimde bulunmamıza neden olur. Sağlıkla ilgili sorunlar, parasal nedenler, sosyal saygınlık ya da son zamanlarda çok fazla nefes darlığı çekmişizdir ve aslında sigaradan zevk almadığımızı fark etmişizdir.

    Neden ne olursa olsun gözlerimizi açıp sigaranın olumlu ve olumsuz yanlarını tartmaya başlarız ve aslında yaşamımız boyunca bildiğimiz sonuca tekrar varırız. Zaten mantıklı düşündükten sonra bir tek mantıklı kanıya varılabilir: SİGARAYI BIRAKMAK!

    Tiryaki sigara içmezse daha iyi olacağını bildiği halde sigarayı bıraktığında bir özveride bulunduğu duygusuna kapılır. Bu gerçi bir yanılgıdır ama çok etkili bir yanılgıdır. Sigaranın yaşamın iyi ve kötü anlarında kendisine destek olduğuna inanır.

    Hem toplumun beynine işlediği hem de kendi bağımlılığının yarattığı boş inançları aklına yerleştirmiştir.

    Bunlara bir de sigarayı bırakmanın ne kadar güç olduğu konusundaki daha da etkili yanılgı eklenir:

    Aylardır sigara içmeyen ve hâlâ sigara diye ölen tiryakileri duyar. Bunlar mutlu olmasını bilmeyen insanlardır, önce sigarayı bırakırlar sonra da yaşamlarının geri kalan bölümünü sigara içmek isteyerek geçirirler.
    Yıllarca sigara içmeden mutlu bir şekilde yaşarken bir gün bir sigara içip tekrar bağımlı olan tiryakileri de bilir.
    Büyük bir olasılıkla hastalıkları iyice ilerlemiş olan, kendilerine gözle görülür bir şekilde zarar veren ve sigaradan zevk almadıkları belli olan tiryakilerde tanıyordur – fakat yine de sigara içmeye devam eder.
    Ayrıca bunların bir ya da daha fazlasını kendi de yaşamıştır.


    İşe, “Yaşasın! Duydun mu? Ben artık sigara içmek zorunda değilim,” diye başlayacağına birçok tiryaki arkadaşları ve yakınlarından özür dilemeye bile başlar: “Bak sigarayı bırakmaya çalışıyorum. Önümüzdeki haftalarda herhalde gergin olurum lütfen biraz anlayış göster!” Bu tür girişimler başlamadan başarısız olur.

    Tiryakinin birkaç gün sigarasız dayandığını kabul edelim. Ciğerlerindeki tıkanıklık kısa bir süre sonra kaybolur. Birkaç gündür sigara almadığı için cebinde parası vardır. Sigarayı bırakmak istemesinin nedenleri bir anda aklından çıkar. Bu, araba kullanırken kötü bir kaza görmeye benzer. Bir süre yavaş kullanırız fakat acelemiz olduğu bir an yine her şeyi unutup gaza basarız.

    Diğer taraftan vücudunuz nikotinsiz kalmıştır. Bedeninizde bir ağrı yoktur; bir soğuk algınlığı yaşasanız benzer hissedeceksiniz ancak bunun yüzünden gitmemezlik ederdiniz ne de depresyonlara girerdiniz. Gülerek geçiştirirdiniz. Oysa tiryakinin düşündüğü tek şey bir sigara isteğidir. Bunun neden bu kadar önemli olduğunu kendi de anlamaz. Birkaç saat ya da gün önce sigarayı bırakmanın nedenlerini sayan kişi tekrar başlamak için bahaneler bulmaya çalışır ve şu gibi şeyler söylemeye başlar:



    Yaşam çok kısa. Yarın bir bomba patlayabilir ya da bir arabanın altında kalabilirim. Zaten çok uzun süredir içiyorum. Hem bugünlerde artık her şeyin kansere yol açtığını söylüyorlar.
    Yanlış zaman seçmişim. Yılbaşından / tatilden / yaşamımdaki bu stres döneminden sonra bıraksam daha iyi olacakmış.
    Konsantre olamıyorum. Gerginim ve moralim bozuk. Doğru dürüst çalışamıyorum. Arkadaşlarım ve ailem beni artık sevmiyor. İşin gerçeği herkesin yararı için benim tekrar sigaraya başlamam gerekiyor.
    4. Ben sigaraya çok düşkünüm ve anlaşılan bir daha sigarasız mutlu olmama olanak yok.


    Tiryaki bu noktaya geldiğinde kaderine razı olup bir sigara yakar ve şizofreni artar. Açlığını giderdiği ve vücudunu nikotin işle “beslediği” için büyük bir rahatlama duyar fakat uzun süre sigara içmediyse sigaranın tadından iğrenir ve bu iğrenç şeyi neden içtiğini bir türlü anlayamaz. Sonunda iradesinin yetersiz olduğuna inanmaya başlar. Aslında hiçbir eksiği yoktur.

    Yanlızca kararını değiştirmiş ve yeni düşüncelerinin ışığında tamamen mantıklı başka bir karar vermiştir. İnsan kendisini perişan hissettikten sonra sağlığın ne anlamı kalır ki? Mutsuz olduktan sonra varlıklı olup da ne olacak? Hiçbir şey. Kısa fakat eğlenceli bir yaşam, uzun ve mutsuz bir yaşamdan çok daha iyidir.

    Ne mutlu ki, bunun tam tersi doğrudur. Sigarasız bir yaşam çok daha eğlencelidir.

    Tiryakilerin çektikleri eziyetin sigarasızlıkla bir ilgisi yoktur. Sigarasızlık gerçi bu eziyetin başlamasına neden olur ama asıl işkence insanın kafasında gerçekleşir ve buna kuşku ve kararsızlık yol açar. Tiryaki başından bir özveride bulunduğu inancıyla girdiği için bir süre sonra yoksunluk duygusuna kapılır – bu da bir tür strese yol açar. Ne zaman beyni, “Yak bir sigara,” dese strese girer. Sigarayı bırakır bırakmaz sigara içmeye gereksinim duymaya başlar. Fakat sigarayı bırakmış olduğu için içemez, bu durum onu iyicene depresyona sokar ve bu depresyon onu tekrar sigaraya iter.

    Bırakmayı güçleştiren bir başka etken de bir şey olsun diye beklemektir. Ehliyet almayı amaçladığınızda ehliyet sınavını geçer geçmez hedefinize ulaşmış olursunuz. “İrade gücü yönteminde” ise: “Sigarasızlığa yeterince uzun bir süre dayanırsanız sigara içme isteğiniz yok olacaktır,” kanısı geçerlidir.

    Hedefinize ulaştığınızı nasıl anlarsınız? Bir şey olsun diye beklerseniz, hiçbir zaman anlamazsınız, çünkü artık bir şey olmaz. Son sigaranızı söndürdükten sonra sigarayı bırakmış oldunuz; eğer hâlâ bir beklenti içindeyseniz bu yalnızca sigarasızlığa ne kadar zaman dayanacağınızın beklentisidir.

    Aslında gerçekten bir şey olur fakat tiryaki bunu fark etmez. Nikotin eksikliğinin yarattığı ihtiyaç o kadar hafiftir ki, fark edilmez bile. Tiryakilerin çoğu yaklaşık üç hafta sonra sigarayı “bırakmayı” başardığını düşünür. Bunu kanıtlamak için bir sigara yakar ve her şey yeniden başlar. Sigaranın tadı iğrenç gelir ama bedenine tekrar nikotin sokmuş olduğu için sigarasını söndürür söndürmez nikotin seviyesi düşer ve içinden bir ses: “Bir tane daha istiyorsun,” demeye başlar. Tam kurtulmuşken tekrar bağımlılık kazanır.

    Ondan sonraki ilk sigarasını genellikle hemen yakmaz. “Tekrar bağımlılık kazanmak istemiyorum,” diye düşünür. Şöyle biraz zaman geçsin diye bekler. Belki birkaç saat, belki birkaç gün, belki birkaç hafta. Sonunda, “Tekrar bağımlılık kazanmadığıma göre ikinci bir sigara içmemde bir sakınca olmasa gerek,” diyerek daha önceki tuzağa yeniden düşer, fakat artık çok kaygan bir ip üzerinde yürüyordur.

    Sigarayı bırakmış birçok kişi zaman zaman “özel bir ödül” olarak ya da kendisini sigaranın tadının iğrenç olduğuna inandırmak için “bir” puro içer. Tadı başta iğrençtir fakat vücuduna yine nikotin vermiştir, söndürdüğü an vücudundaki nikotin seviyesi düşer ve bir ses: “Bir tane daha istiyorsun,” demeye başlar. Tekrar sigaraya başlamasına az kalmıştır.. Bir sigara yaktığında tadı yine iğrenç gelir ve kendisini kutlamaya başlar: “Yaşasın! Zevk almadığım sürece bağımlılık kazanmam nasıl olsa, yılbaşından / tatilden / bu stresten sonra tekrar bırakırım.”

    Çok geç. Yeniden bağımlılık kazanmış, ilk düştüğü tuzağa yeniden düşmüştür.



    Lütfen doğru bakış açısını kazanmadan ve doğru hazırlığı yapmadan sigara bırakma girişimlerinde bulunmayın!

  • Kendinizi yenileyin

    Alman Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Sevda Şener, sigarayı bıraktıktan sonraki değişiklikleri sıraladı:

    # 20 dakika sonra kan basıncı ve nabız normale döner.

    # 8 saat sonra karbonmonoksit düzeyi düşerken, oksijen seviyesi normale yükselir.

    # 24 saat sonra karbonmonoksit vücudunuzdan tamamen atılır. Akciğeriniz sigaranın neden olduğu mukusu temizlemeye başlar, kalp krizi geçirme riski azalır.

    # 48 saat sonra tat ve koku hissinizde artış kaydedilir. Vücudunuzdaki nikotin tamamen temizlenir.

    # 72 saat sonra akciğer kapasitesi artar ve solunum daha kolay hale gelir.

    # 2 hafta-3 ay sonra dolaşım düzelir, akciğer fonksiyonları yüzde 30 artar.

    # 1-9 ay sonra akciğerin kendi kendini temizleme kabiliyeti artar.

    # 1 yıl sonra kalp krizi geçirme riski, sigara içmeye devam eden birinin taşıdığı riskin yaklaşık yarısına iner.

    # 5 yıl sonra akciğer kanserinden olan ölümler yüzde 50 azalır, kalp krizi riski hiç içmeyenlerin seviyesine iner.

    # 10 yıl sonra akciğer kanserinden ölme riski, hiç içmeyenlerin seviyesine iner.
  • SİGARANIN İÇİNDEKİ ZEHİRLİ MADDELER SİGARADA KAÇ ZEHİR VAR?

    Sigarada bulunan zehirlerden birkaçı:

    Polonyum - 210 (kanserojen),
    Radon (radyosyon),
    Metanol (füzeyakıtı),
    Toluen (tiner),
    Kadmiyum (akü metali),
    Bütan (tüpgaz),
    DDT (böcek öldürücü),
    Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri),
    Aseton (oje sökücü),
    Naftalin (güve kovucu),
    Arsenik (fare zehiri),
    Amonyak (tuvalet temizleyicisi) ,
    Karbon (eksoz Monoksit gazı),
    Nikotin
    ve 3.885 toksik madde.
    Sonuç olarak ciğerlerimizde oluşan Katran (asfalt).

  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.