Şimdi Ara

BMW'den önemli karar: Elektrikli otomobil üretimi 2020'ye ertelendi (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
41
Cevap
0
Favori
1.659
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Eğer birisi aynı hacim ve ağırlıkta lithium pilden daha fazla enerji depolayacak bir pil keşfederse , Oyunun kuralları yeniden yazılır.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: meshutx

    Ne kadar çok Alman hayranı varmış
    Maalesef bu durum Bosch Siemens için de böyle, beyaz eşya deyince bunları tartışmasız tek geçen insanlar görmek üzücü.

    Türkiye'nin elektriği yetmez diyeni de herkes alkışlıyor çok ilginç hiç kimse açıp bakmıyor mu bu ülkenin elektriği ne düzeyde. Kaynak da veriyoruz ama okuyan yok anlaşılıyor.



    Sonra bana laf atıyorlar atıp tutuyorsun diye. Açın siz de bakın elektrik santralleri ne durumda kurulu güç ne durumda. Türkiye kapasitesinin ne kadarını kullanıyor ne kadarı boşta.

    Ama yok sadece ülkemiz adına negatif eleştiri duymak istiyor çoğu kişi. Ülkemiz birçok konuda eksik olabilir yanlış tercihler yapmış veya yapıyor olabilir ama bazı başlıklarda da zannettiğiniz kadar kötü değiliz.



    Sonuç, elektrikli arabalar Türkiye gibi ülkelerin dış ticaret açığını azaltmak için gayet uygun. Rusya'dan aldığımız doğalgaz ile elektrik üreterek aracı şarj edip alınabilecek menzil, Suudi Arabistan'dan alınan petrolle çalışan içten yanmalı motorlu araçtan daha fazla. Bu benim derdim. Herhangi bir firma veya üretici ülke sizin derdiniz olarak kalsın.

    O yazan üyeyi bmw'ci diye biliyorum, üstüne fazla gitmeyin bana da parladı geçen sonra özür diledi şeker hastasıyım dedi.

    Lakin üslubu dışında bazı konularda çok da haksız değil. Gerçekçi olmak gerekirse otomobil sektörünü elinde bulunduran markların tesla gibi birden bütün üretimlerini eletrikli araçlara kaydırması mümkün değil, zamanla olacak bir iş.

    Bu mesajınızda yeterli elektriğimiz var demişsiniz ama bugün sokaktaki bütün araçlar elektrikli olsa inanın o elektrik üretimi aktif saatlerde asla yetmez, Almanyanın bile yetmez, santralleri yetsin insanlar bu araçları akşam evlerinde doldurmak isteyecek şebek yetmeyecek. Pil üretimi sıkıntılı tedarik sorunları var, üretici bu riskleri düşünmek zorunda, toparlamak gerekirse gelecek elektrikli araçlarda ancak bu geçişi tesla gibi keskin bir şekilde olacağını beklerseniz hayal kırıklığı yaşarız, umarım bu süreç daha hızlı işler çalışmalar hızlanır, ama koca devlerin piyasadaki küçük bir üreticinin esnekliğine kavuşmasını beklememek lazım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DSG1 -- 23 Mart 2018; 14:30:15 >




  • Jaguar da çıakrdı elektrikli araç 100.000 yuro ama gel gelelimki sanki bir sır gibi hiçbir basın bülteninde pil garantisi var mı elektrikli motor ne kadar garantili söylenmiyor.

    Elektrikli araç servise sık giden araçlar değil haliyle servis üzerinden kazanılan para birden yok olacak. Tabi istemezler.

    Elektrikli araçta kriteri tesla belirledi. 8 yıl sınırsız km pil ve elktrikli motor garantili 4 yılda araç garantisi. Bu şartlarda araç satan ben duymadım daha.

    Açık söylim şuan bile çıtayı biraz yükselttim ve ikinci el tesla bakıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 1ses1 -- 23 Mart 2018; 14:32:56 >
  • DSG1 kullanıcısına yanıt
    Seviyeli yorumunuz için teşekkür ederim.

    Söylediğinize katılıyorum eğer tüm araçları şuan elektrikli yaparsak elbette tüm şebekeyi de buna uygun hale getirmiş olmamız ve yine peak vakitlerde, anlık gücün kurulu güce oranının %50-60 civarlarında olmasını sağlamamız gerekir.

    Şunu da eklemek isterim eğer şuan bütün akaryakıtlı araçlar depolarını bitirse ve sonra hepsi aynı anda akaryakıt istasyolarına gitse yine sıkıntı oluşur.

    Superşarj elbetteki ciddi iletim yatırımları gerektiriyor. Ancak gece yavaş şarj imkanı hep bir kurtuluş yolu olarak önümüzde durmaktadır. Türkiye'nin 83GW kurulu gücünün peak vakitlerde yaklaşık 50GW lık kısmını kullanıyoruz. Gece ise 20 lere düşüyor. Bu durumda hatırı sayılır miktarda aracı gece şarj edebiliriz, 20 yerine 30GW'lara çıkmakta herhangi bir teknik yetersizlik görünmüyor. Çünkü şebeke canı isteyince 45GW'ı karşılayabiliyor.

    1 milyon araç 3 kilowatt güç ile şarj olsa anlık sadece 3GW artış gerekiyor. Elbetteki kayıplar olacaktır ancak kayıplar 3'ü 30 yapmaz en fazla 4 e yaklaştırır.

    Yanlış anlaşılmak istemem, tabiki fazlasıyla superşarj yatırımı yapılmalı şarj işlemi kolaylaştırılmalıdır.

    Saygılar.

    Ekleme: Dilerim BMW ve diğer üreticiler elektrikli araç ve şarj istasyonu yatırımlarını ve çalışmalarını hızlandırırlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi meshutx -- 23 Mart 2018; 16:13:53 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Tam olarak neyi tartıştığınızı anlamadım. Tartışmaya dahil olmak istemiyorum. Ülkemizin doğrudan elektrikli otomobil üretme planı ise bunu destekliyorum.

    1 - Lityum kaynakları sınırlı ve uzun vadede elektrikli otomobiller için yeterli değil. Bunun için mi kaynak istiyorsun? Tonla kaynak var ama bulamıyorsan bir 10 tane paylaşayım. Hatta teknoseyir'in bu konuyla ilgili özel programı vardı yanlış hatırlamıyorsam.

    2 - Elektrikli otomobillerin ve kullanılan pil teknolojilerinin yarattığı çevre kirliliği hakkında mı kaynak istiyorsun?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eulogy -- 23 Mart 2018; 16:31:32 >
  • Elektrikli otomobile ben hep karşı çıkmışımdır ne o öyle motordan ses çıkmicak ruhsuz gibi gideceksin. Şarjla uğraşacaksın faso fiso boş iş. Benzin, dizel candır

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: horizons2

    Ben sakinim sen fazla atıp tutma, bu araçlar lithium pille enerjiyi depoluyorlar, piyasaya sürülecek tüm araçları lithium pil ile üretecek kadar lithium rezervi yok dünyada, bu elementinin fiyatları bundan etkilenmeyecek yani, bol bol var nasıl olsa. İkincisi git araştır bu piller üretilirken atmosfere salınan gazlar yakıtlı bir aracın 10 yıllık zararına eşit derece zehir saçıyor bundan etkilenmiş olabilir beynin üstelik bu pillein geri dönüşümü mümkün değil. Üçüncü bir diğer mevzu her tarafa supersarj koyarak alt yapı oluşturduğunu zannediyorsan ne dememi istersin, o supersarja elektrik nereden geliyor acaba şimdiki santraller bu elektrik ihtiyacını karşılayabilir mi diye insan bir düşünür ama nerede, istediğin evrende yaşamaya devam et, bu işler için daha erken alman otomobil devlerinden iyi biliyorsun, japonlardan, korelilerden iyi biliyorsun bu kafayla devam et.

    Lityum rezervleri elektrikli otomobil dönüşümü için yeterli. Bazı çevreler lityum kıtlığı yaşanacağını düşünüyor ama bunun sağlam dayanakları yok. Aşağıdaki siteye göre 100 tane Tesla Gigafactory kurulsa dahi mevcut dünya rezervleri (39,5 milyon ton) 50 yıl yetecek kadar lityum içeriyor. Ama önümüzdeki bir kaç yıl içinde üretim talebe yetişmeyeceği için lityum darboğazı yaşanabilir fakat bu geçicidir, şu an kullanılmayan lityum yatakları devreye alındıkça dar boğaz ortadan kalkar. Yani önümüzdeki 40-50 yıl için yetecek kadar lityum var.

    https://www.greentechmedia.com/articles/read/is-there-enough-lithium-to-maintain-the-growth-of-the-lithium-ion-battery-m#gs.ZXlJurI

    İkincisi, lityuma alternatif, doğada bol bulunan sodyum veya sülfür gibi ucuz hammaddeye dayalı bataryalar yolda, lityum kader değil. Talep varsa inovasyon da olacaktır. Yeni pil teknolojilerinin eli kulağında.

    Elektriğin yetmeyeceği ise bir şehir efsanesinden ibarettir, var olan gerçeklikle hiç bir alakası yoktur.

    Tek bir Lityum pil üretiminde bir dizel arabanın 10 yıllık CO2 salınımı kadar CO2 salınımı yapıldığı da doğru değildir. Madem durum bu, o zaman pilli saat, cep telefonu, tablet ve notebook da kullanmayalım, var mısın? En kötü senaryoda dahi bir elektrikli otomobil fosil yakıtlı olandan daha az CO2 salınımına yol açmaktadır. Bu uydurmanın kaynağı nedir bilmiyorum, öğrenmek isterim. Bana bir kaynak gösterir misin?

    Bunlara inanıyprsun diye ben sana petrol lobisinin etkisinde kalıyorsun demiyorum. Senin de insanlara bu tür yakıştırmalar yapmaman gerekir. Tesla babamızın malı değil, biz hepimizin ortak geleceği için kaygılandığımızdan daha çevreci olduğu bariz olan elektrikli otomobillere destek veriyoruz. Dünya iyiye gitmiyor. Bu gidişat sürerse elektrikli otomobil bile kurtuluş olmayacak, çok daha radikal bir önlem olarak hususi araçların tümden yasaklanması ve sadece toplu taşıma gündeme gelebilir. Şu an yollarda olabilecek en verimsiz taşımacılığı yapıyoruz, 1,5-2 tonluk otomobillerin her birinde 1 bilemedin 2 kişi seyahat ediyor. İsrafa bakar mısın!




  • zotacing kullanıcısına yanıt
    Mercedes yetkilisi hidrojeni daha cok onemsediklerini soylemisti.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mercedes'in yaptığı gibi çinlilerle ortaklık yapması lazım. Pil teknolojisi çinlilerin elinde çünkü. Maliyeti azaltmanın başka yolu yok şu an.
  • Bu elektrikli otomobil işi, akıllı telefon işi gibi oluyor giderek. Bmw veya bu işi öteleyen firmalar, zamanının dünya hakimi nokia’ sı durumuna düşebilir. Muhabbetler aynı çünkü. Ki Bmw dünya hakimi bir marka da değil. O zaman da, daha bu işlere 10 yıllar var şu bu diyenler hala aynı şeyleri söyler dururken, akıllı telefon çağı birden bire başlamıştı bile. Zaten öyle olmasa nokia batmazdı.

    Teknolojik sıçramalar öyle köprğ inşaatı gibi 10-15 yıl sonra diye gitmez. Tesla, gm, çin vs. bir furya başlar ki hayrete düşersiniz. Ve bir yıldan kısa sürese bmw oto dünyasının nokia’ sı olabilir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal


    quote:

    Orijinalden alıntı: horizons2

    Ben sakinim sen fazla atıp tutma, bu araçlar lithium pille enerjiyi depoluyorlar, piyasaya sürülecek tüm araçları lithium pil ile üretecek kadar lithium rezervi yok dünyada, bu elementinin fiyatları bundan etkilenmeyecek yani, bol bol var nasıl olsa. İkincisi git araştır bu piller üretilirken atmosfere salınan gazlar yakıtlı bir aracın 10 yıllık zararına eşit derece zehir saçıyor bundan etkilenmiş olabilir beynin üstelik bu pillein geri dönüşümü mümkün değil. Üçüncü bir diğer mevzu her tarafa supersarj koyarak alt yapı oluşturduğunu zannediyorsan ne dememi istersin, o supersarja elektrik nereden geliyor acaba şimdiki santraller bu elektrik ihtiyacını karşılayabilir mi diye insan bir düşünür ama nerede, istediğin evrende yaşamaya devam et, bu işler için daha erken alman otomobil devlerinden iyi biliyorsun, japonlardan, korelilerden iyi biliyorsun bu kafayla devam et.

    Lityum rezervleri elektrikli otomobil dönüşümü için yeterli. Bazı çevreler lityum kıtlığı yaşanacağını düşünüyor ama bunun sağlam dayanakları yok. Aşağıdaki siteye göre 100 tane Tesla Gigafactory kurulsa dahi mevcut dünya rezervleri (39,5 milyon ton) 50 yıl yetecek kadar lityum içeriyor. Ama önümüzdeki bir kaç yıl içinde üretim talebe yetişmeyeceği için lityum darboğazı yaşanabilir fakat bu geçicidir, şu an kullanılmayan lityum yatakları devreye alındıkça dar boğaz ortadan kalkar. Yani önümüzdeki 40-50 yıl için yetecek kadar lityum var.
    https://www.greentechmedia.com/articles/read/is-there-enough-lithium-to-maintain-the-growth-of-the-lithium-ion-battery-m#gs.ZXlJurI

    İkincisi, lityuma alternatif, doğada bol bulunan sodyum veya sülfür gibi ucuz hammaddeye dayalı bataryalar yolda, lityum kader değil. Talep varsa inovasyon da olacaktır. Yeni pil teknolojilerinin eli kulağında.

    Elektriğin yetmeyeceği ise bir şehir efsanesinden ibarettir, var olan gerçeklikle hiç bir alakası yoktur.

    Tek bir Lityum pil üretiminde bir dizel arabanın 10 yıllık CO2 salınımı kadar CO2 salınımı yapıldığı da doğru değildir. Madem durum bu, o zaman pilli saat, cep telefonu, tablet ve notebook da kullanmayalım, var mısın? En kötü senaryoda dahi bir elektrikli otomobil fosil yakıtlı olandan daha az CO2 salınımına yol açmaktadır. Bu uydurmanın kaynağı nedir bilmiyorum, öğrenmek isterim. Bana bir kaynak gösterir misin?

    Bunlara inanıyprsun diye ben sana petrol lobisinin etkisinde kalıyorsun demiyorum. Senin de insanlara bu tür yakıştırmalar yapmaman gerekir. Tesla babamızın malı değil, biz hepimizin ortak geleceği için kaygılandığımızdan daha çevreci olduğu bariz olan elektrikli otomobillere destek veriyoruz. Dünya iyiye gitmiyor. Bu gidişat sürerse elektrikli otomobil bile kurtuluş olmayacak, çok daha radikal bir önlem olarak hususi araçların tümden yasaklanması ve sadece toplu taşıma gündeme gelebilir. Şu an yollarda olabilecek en verimsiz taşımacılığı yapıyoruz, 1,5-2 tonluk otomobillerin her birinde 1 bilemedin 2 kişi seyahat ediyor. İsrafa bakar mısın!




    Hocam çok yanlış düşünüyorsun ve çok eksik bilgilere sahipsin. Yazmaya çok heveslendim fakat yarın yurtdışına çıkıyorum. Müsaden olursa dönüşte senle ayrıntılı bir şekilde tartışalım.

    Özetle şunu belirtmek istiyorum, olası veya olma ihtimali yüksek senaryodan ziyade en ideal senaryoda lityum rezervlerinin toplamının dünyayı 20 yıl tutması imkansız. Yani dünya gerçekten fosil yakıtı bırakması durumunda lityum kaynaklarının yetmeyeceği aşikar. Dönüşte bunu ve lityumun bir ara teknoloji olduğunu savunacağım.

    Ben elektrikli otomobillerin çevreci veya daha çevreci olduğunu düşünmüyorum. Özellikle su ve toprak kirliliği konusunda yepyeni bir handikabımız oldu. Bir de bunu savunacağım.

    Ufak bir şey daha belirteyim. Bundan 6 ay kadar önce tam da bu konu ile ilgili greenpeace'ten tam 4 kere yardım istedim. Bu konuya hakim veya uzman bir tane elemanları yok Greenpeace Türkiye'nin. Gerçekten içler acısı aslında.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eulogy -- 23 Mart 2018; 19:34:28 >




  • Ne güzel dünya.

    Haber olmak için yaptık yapıyoruz de, sonra eldeki motorlardan daha kazanacağım çok paralar milyar avrolar var nasıl olsa deyip ertele.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • horizons2 kullanıcısına yanıt
    Hocam kusura bakmada bazı dediklerin cidden sallamasyon. Lityum rezervi hakkında dediklerin doğru fakat daha ucuz çıkarması etrafı cok kirletmeyen örneğin aluminum gibi malzemelerden pil uretilmeye çalışılıyor ki uretilecektir ve elimize 7 yil icinde gececektir çünkü talep artıyor. Pil uretimi evet cevreyi kirletiyor fakat dediğiniz miktarda değil nedense benzinli otomobil uretilirken biz petrolün çıkarılırken etrafı kirletmesinden bahsediyor muyuz? Kac kere tanker kazası yüzünden okyanuslarimiza petrol bulaştı. Rezervleri bitti diye Amerika taş kirma yontemine geçti tas kirma yontemi yüzünden suanda tüm yer alti suları kirlendi ve ilerde ne olacağı belli değil ayrıca elektrigin kirli kaynaklarla üretildiğini soylemissiniz fakat petrol cikarilmasi icin kullanilan elektrigi isin icine katmamissiniz petrolun çıkarılması icin kullanilan elektrikle dunyadaki tüm arabalar elektrikli olsa onların ihtiyacını birkac yil karsilamaya yetiyor. Şimdi diyeceksiniz piller kirli hidrojene geçelim hidrojen 1 tesiste uretilip tasinabilecek durumda değil üretildiği yerde kullanilmasi lazım bu yuzden hidrojen dolum istasyonları elektroliz i orda yapıp ihtiyaci kadsr üretiyor. Elektroliz yöntemi cok verimsiz fazla elektrik harcanıyor hidrojen fuel cell suanki benzinli motorlardan bile verimsiz bu kadar verimsiz bir yakıtı neden pilli elektrikli araçlara tercih edelim ki? Suanki pilli elektrikli araclar hem elektrigin uretimi hemde piller yüzünden kötünün iyisidir (iskandinavya haric bu taraftaki ulkelerin elektrik uretiminin %50 den fazlası yenilebilir enerjidir) fakat 25 yil sonra hem batarya hemde elektrik uretimi yontemleri değişeceği icin en iyi secenek haline gelecektir günümüz standartinda dusunmeye gerek yok son 4 yilda bile gunes panelleri ciktiktan 30 yil sonraki gelistirilmis verimliliginden daha cok arttırıldı verimliligi. 1960 yilinda %14 verimlilikle çıktı 1992 yilinda %15.8 oldu verimlilik 30 yilda ufacık artmis simdi devam ediyorum 2012 de %17.8 2015 te %18.2 2015 te %22 %22.5 %22.8 ve 2017 de %29 a kadar ulaştı hele laboratuvarda %49 gibi bir verimlilige ulaşıldı artık saydam güneş panelleri falanda cikiyor goktelenlerin o koca cam yüzeyinin gunes paneli oldugunu düşünün 15 yil sonra her bina kendi enerjisinin büyük bir çoğunluğunu karşılamış olacak kisacasi elektrikli arabalar hem ses kirliliğini hemde hava kirliliğini azaltacak hemde arabalar daha kompakt tasarlanabilecek o koca on kaputa ihtiyaç yok motor olmadığı icin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F2673E0F4 -- 25 Mart 2018; 5:1:46 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: meshutx

    Ne kadar çok Alman hayranı varmış
    Maalesef bu durum Bosch Siemens için de böyle, beyaz eşya deyince bunları tartışmasız tek geçen insanlar görmek üzücü.

    Türkiye'nin elektriği yetmez diyeni de herkes alkışlıyor çok ilginç hiç kimse açıp bakmıyor mu bu ülkenin elektriği ne düzeyde. Kaynak da veriyoruz ama okuyan yok anlaşılıyor.

    Sonra bana laf atıyorlar atıp tutuyorsun diye. Açın siz de bakın elektrik santralleri ne durumda kurulu güç ne durumda. Türkiye kapasitesinin ne kadarını kullanıyor ne kadarı boşta.

    Ama yok sadece ülkemiz adına negatif eleştiri duymak istiyor çoğu kişi. Ülkemiz birçok konuda eksik olabilir yanlış tercihler yapmış veya yapıyor olabilir ama bazı başlıklarda da zannettiğiniz kadar kötü değiliz.

    Sonuç, elektrikli arabalar Türkiye gibi ülkelerin dış ticaret açığını azaltmak için gayet uygun. 1 birim para ile Rusya'dan aldığımız doğalgazdan elektrik üreterek aracı şarj edip alınabilecek menzil, 1 birim para ile Suudi Arabistan'dan alınan petrolle çalışan içten yanmalı motorlu araçtan alınacak menzilden daha uzun ve çok daha temiz. Bu benim derdim. Herhangi bir firma veya üretici ülke sizin derdiniz olarak kalsın.

    Kurulu güç ile sarf edilen arasında bir fark olması gerekir. Bunun sebebi elektrik enerji nakil altyapısındaki çiddi kayıplardır.Boruda akan suyun basınç kaybı gibi kablo ile aktarılan elektiğin kaybı.Sinopta kuracağınız nükleer santraldan elektrik yoğun kullanan yörelere entegre sistemden aktaracağınız elektrikte kayıplar olacaktır. Yazın belli bölgelere 30 milyon turist geldiğinde elektrik üretim kapasitesi limitlere geliyor. Bunu bu dönemde artan elektrik kesintilerinden yada aşırı yüklendiği için arıza yapan trafo istasyonlarından anlamak mümkün.

    Türkiye'nin mevcut elektrik altyapısı ancak tüm vasıtaların %10 elektrikli olmasında bile yaz aylarında yetersiz olacak. Çünkü mevcut kablo kesitleri binlerce elektrikli arabanın yerleşimin yoğun olduğu yörelerde aynı anda (tüm vasıtalar aynı anda şarj edilmeyecek ama 11 milyon hafif vasıtanın %10'u olan 1.1 milyon vasıtanın diyelim ki %10 olan 100 bin vasıta aynı anda) ortalama diyelim 75 KW gücünü beslemeye yeterli değil.

    Zaten bu sebepten küçük sanayilerde eğer alt yapısı standart alt yapı ise tek yükte yanlış hatırlamıyorsam mevcut standart şebekeden 40 kW daha büyük motor için akım çekemiyorsun. Büyük yükü olan sanayiler bu sebepten ya kendi elektrik tesislerini kuruyorlar ya da özel tesisat altyapısı kuruluyor.

    Bazı yörelerdeki evlerde bile elektrikli aletler arttığı için mevcut altyapı zorlanıyor.Benim yazlık evimde mevcut alt yapı yetersiz olduğundan ötürü monofaze bağlantıda 150-160 Volta düşen elektriğin sorunlarından bıktığım için trifaze 220/380 V elektrik bağlattım eve.Birçok komşum umursamıyor bu düşük voltaj elektrik sorununu ve normalden daha fazla arıza yapan buzdolabı,çamaşır makinası ve klima sorunlarını kısmetsizlik olarak düşünüyor.

    Rüzgar ve güneş enerjisi ile elektrik sağlanması yapılan hesaplara göre Türkiye'de bu günkü teknoloji ile ihtiyacın %20 ne kadar çare olabilir. Rüzgar rejimlerinin ölçümleri ile henüz düşük verimli güneş enerjisi sistemlerinin hesabı bunu gösteriyor.Tabii böyle başlayıp yeni teknolojiler ile bunu büyütmek hedeflenmeli.

    Sonuçta dizel motorların yerini alacak çapta elektrikli araba değişiminin şarj ihtiyacını ancak birkaç nükleer santral karşılayabilir.Bu da bir turizm ülkesi olan Türkiye'de nasıl bir risk oluşturur acaba?

    Türkiye'nin elektrikli arabalarda yatırım yapması doğru karar ancak 2019 da seri üretimde kullanılacak ve ekonomik olan prototipin hazırlanması bir hayal.Umarım sonu Devrim otomobiline dönmez, çok daha yüksek maliyet vatandaşın sırtına yüklenmez.

    Şimdiden zaten Saab isim hakları, Cadillac alt yapısı, Çinli danışman firma gibi rafa kalkmış fosil yakıtlı yerli araba projesi için harcanmış ve vatandaşın vergileri ile ödenmiş para 100 milyon doları bulmuş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pej -- 23 Mart 2018; 21:12:12 >




  • eulogy kullanıcısına yanıt
    Olur tartışalım, memnun olurum. Dönüşte açıklamalarını beklerim. Şimdiden iyi yolculuklar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eulogy


    Tam olarak neyi tartıştığınızı anlamadım. Tartışmaya dahil olmak istemiyorum. Ülkemizin doğrudan elektrikli otomobil üretme planı ise bunu destekliyorum.

    1 - Lityum kaynakları sınırlı ve uzun vadede elektrikli otomobiller için yeterli değil. Bunun için mi kaynak istiyorsun? Tonla kaynak var ama bulamıyorsan bir 10 tane paylaşayım. Hatta teknoseyir'in bu konuyla ilgili özel programı vardı yanlış hatırlamıyorsam.

    2 - Elektrikli otomobillerin ve kullanılan pil teknolojilerinin yarattığı çevre kirliliği hakkında mı kaynak istiyorsun?



    Ben tartismiyorum tartışan elemana yorum yaptım konuyla alakalı değil başka bir olay

    Petrolse Amerika kazanıyor elektrikli ise yine Amerika siz tartisin

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • stasi kullanıcısına yanıt
    Bataryali otomobiller yillardir var. Onlarin gelisimi telefonlardaki gibi bir yazilim yuklemeyle veya dokunmatik ekranla sicrama yapacak kadar basit degil. Pil teknolojisi hala gelistirilemiyor dogru duzgun. En buyuk mesele bu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • pej P kullanıcısına yanıt
    Doğru noktalara parmak basmışsın, genel anlamda yazdıklarını beğendim ancak bir kaç noktada itirazım olacak.

    1. 11,5 milyon binek arabanın %10'u 1 ,1 milyon araba yapar. 1 milyon binek arabanın ortalama 30 kwh batarya üzerinden 30 gw x 1,1 kayıp = 33 + 2 rezerv = 35 / 12 efektif şarj saati olmak üzere ilave 2,9 gw kurulu güç gerektirir. 81 gw kurulu gücümüz var diye biliyorum. 100 x 2,9 / 81 = %3,58 Evet Araçların %10'u elektrikliye dönse, gerekecek ilave yatırım kapasitesi toplam kurulu kapasitenin %4'ü bile değildir. 3 gw'lık bir santral yeterlidir. Sadece Akkuyu bile 4,8 gw gücündedir. Demek ki bir tane daha nükleer santral yapmak yetiyor. Parası da hazır. 1,1 milyon arabanın yıllık yakıt tüketimi için yurtdışına ödediğimiz petrol parası ile bu iş yapılabilir görünüyor. Yılda ortalama 25 milyon ton petrol ithal ediyoruz. Petrolün varili 65 dolar. 159 litre x 0,85 = 135 kilo. 1 varil 135 kilo petrol eder. 25000000/135 = 185 bin varil x 65 = 12 milyar dolar. Buradan kemiksiz 1 milyar dolar %10 elektrikliye geçiş tasarrufu çıkar. Bu para her yıl tasarruf edilecek. Bir arabanın ekonomik ömrü 15 yıl olsa 15 milyar dolar eder. Bu parayla 4 gw gücünde nükleer santral kurmak mümkün. Tabii bunlar kaba hesaplar ama ayrıntılı da yapılsa bundan çok fazla sapma olacağını düşünmüyorum açıkçası...

    2. Elektrik yetmediğinde ithal etme imkanı var. Gerekirse Rusya'dan, Bulgaristan'dan hatta İran'dan ithal ederiz. Elektrik açığı olmaz. En azından kısa vadede bu bir çözümdür. Nihayetinde elektrik petrolden ucuz.

    3. Nükleer santral olursa turistler kaçar, diyorsun da dünyanın 1 numaralı turizm ülkesi Fransa'da kaç nükleer santral var baktın mı hiç? Tam 58 tane var!. Ya 2 numaralı turizm ülkesi ABD'de? 100 tane var! Belçika 7, İngiltere 16, Kanada 19, Rusya 36, turizm ülkesi İspanya 7 tane nükleer santrala sahip! Çevreci Almanya'da bile halen 8 tane nükleer santral takır takır çalışıyor! Çevreci İsveç'te 10 tane çalışıyor. Daha sayayım mı? Aksine, biz nükleerde çok geç kaldık. kömür santralı yerine nükleer çok daha çevrecidir.

    Dünyanın 1 numaralı turizm ülkesi Fransa elektriğinin yaklaşık %80'ini nükleerden karşılıyor. ben hiç bu yüzden Fransa'ya gitmekten vazgeçen birini duymadım. Demek ki bu korelasyon pek doğru değil.

    Onun dışında ülkemizdeki elektrik altyapısının yetersiz ve eski olduğu, yenilenmesi gerektiği hususuna katılıyorum. Yazın pik değerlerin kurulu kapasiteyi yakaladığına ve bu nedenle ilave yatırım gerektiğine inanıyorum (rakamlara bakmadım). Ancak bu atla deve değil. Sistemden fosil yakıtlı otomobilleri çektikçe daha az petrol ithal edeceksin. Tasarruf ettiğin ithalat parasıyla da gerekli santral yatırımını yaparsın. Ha, bu parayla doğalgaz santralı yaparsan bu biraz "dostlar alışverişte görsün"e döner. Onun için daha çok nükleer, daha çok YES diyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 24 Mart 2018; 1:44:46 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Doğru noktalara parmak basmışsın, genel anlamda yazdıklarını beğendim ancak bir kaç noktada itirazım olacak.

    1. 11,5 milyon binek arabanın %10'u 1 ,1 milyon araba yapar. 1 milyon binek arabanın ortalama 30 kwh batarya üzerinden 30 gw x 1,1 kayıp = 33 + 2 rezerv = 35 / 12 efektif şarj saati olmak üzere ilave 2,9 gw kurulu güç gerektirir. 81 gw kurulu gücümüz var diye biliyorum. 100 x 2,9 / 81 = %3,58 Evet Araçların %10'u elektrikliye dönse, gerekecek ilave yatırım kapasitesi toplam kurulu kapasitenin %4'ü bile değildir. 3 gw'lık bir santral yeterlidir. Sadece Akkuyu bile 4,8 gw gücündedir. Demek ki bir tane daha nükleer santral yapmak yetiyor. Parası da hazır. 1,1 milyon arabanın yıllık yakıt tüketimi için yurtdışına ödediğimiz petrol parası ile bu iş yapılabilir görünüyor. Yılda ortalama 25 milyon ton petrol ithal ediyoruz. Petrolün varili 65 dolar. 159 litre x 0,85 = 135 kilo. 1 varil 135 kilo petrol eder. 25000000/135 = 185 bin varil x 65 = 12 milyar dolar. Buradan kemiksiz 1 milyar dolar %10 elektrikliye geçiş tasarrufu çıkar. Bu para her yıl tasarruf edilecek. Bir arabanın ekonomik ömrü 15 yıl olsa 15 milyar dolar eder. Bu parayla 4 gw gücünde nükleer santral kurmak mümkün. Tabii bunlar kaba hesaplar ama ayrıntılı da yapılsa bundan çok fazla sapma olacağını düşünmüyorum açıkçası...

    2. Elektrik yetmediğinde ithal etme imkanı var. Gerekirse Rusya'dan, Bulgaristan'dan hatta İran'dan ithal ederiz. Elektrik açığı olmaz. En azından kısa vadede bu bir çözümdür. Nihayetinde elektrik petrolden ucuz.

    3. Nükleer santral olursa turistler kaçar, diyorsun da dünyanın 1 numaralı turizm ülkesi Fransa'da kaç nükleer santral var baktın mı hiç? Tam 58 tane var!. Ya 2 numaralı turizm ülkesi ABD'de? 100 tane var! Belçika 7, İngiltere 16, Kanada 19, Rusya 36, turizm ülkesi İspanya 7 tane nükleer santrala sahip! Çevreci Almanya'da bile halen 8 tane nükleer santral takır takır çalışıyor! Çevreci İsveç'te 10 tane çalışıyor. Daha sayayım mı? Aksine, biz nükleerde çok geç kaldık. kömür santralı yerine nükleer çok daha çevrecidir.

    Dünyanın 1 numaralı turizm ülkesi Fransa elektriğinin yaklaşık %80'ini nükleerden karşılıyor. ben hiç bu yüzden Fransa'ya gitmekten vazgeçen birini duymadım. Demek ki bu korelasyon pek doğru değil.

    Onun dışında ülkemizdeki elektrik altyapısının yetersiz ve eski olduğu, yenilenmesi gerektiği hususuna katılıyorum. Yazın pik değerlerin kurulu kapasiteyi yakaladığına ve bu nedenle ilave yatırım gerektiğine inanıyorum (rakamlara bakmadım). Ancak bu atla deve değil. Sistemden fosil yakıtlı otomobilleri çektikçe daha az petrol ithal edeceksin. Tasarruf ettiğin ithalat parasıyla da gerekli santral yatırımını yaparsın. Ha, bu parayla doğalgaz santralı yaparsan bu biraz "dostlar alışverişte görsün"e döner. Onun için daha çok nükleer, daha çok YES diyorum.

    2.9 gw hesabınızda itiraz ettiğm noktalar şu:

    1- Bir zaman dilimi içinde kurulu güç ile fiili elektrik talebi arasında mevcut sistemimizde %50 marj olması gerekiyor.Yaz kullanımı bunu gösteriyor. Bu marj hem altyapı kayıpları, üretim tesisleri arızası/bakımı, hidrolik santrallerin yazın su seviyesinin düşmesi sebebi ile verimlerinin azalması, rüzgar türbinlerinin veriminin düşmesi v.s karşı gerekli. Şu anda bile 30 milyon turist geldiğinde, ki bu peak yaz ayında 10 milyon ilave kişi diyelim, elektrik üretimimiz yetmemekte olup bulgaristan ve gürcistandan elektrik alıyoruz bildiğim kadarı ile.

    2- Ortalama şarj süresini 12 efektif saat aldınız, bu süre yeni şarj teknolojilerinde giderek kısalmaktadır. Tesla 1/2 saatte 300 km menzil veren hızlı şarj kullanıyor.Yazın bu kadar turistin gelmesi ve araba kullanımının diğer mevsimlere göre çok daha yoğun olası sebebi ile efektif şarj süresini 6 saat almak daha doğru olur.

    Sonuç olarak kurulu güç emniyet marjını diyelim %40 yapsanız ve şarj süresini de efektif 6 saat yapsanız kurulu güç ihtiyacınız 30 gw x 1.4 (kayıp ve arıza) = 42+3 rezerv= 45/6=7.5 gw, yani kurulu gücün %9.25. Enerji ihtiyacının artış trendi ve hidroelektrik santrallerin barajların seviyesi ve giderek dolması gibi faktörler ile beraber önümüzdeki 10-15 senede kurulu gücün %25 artması gerektiğini varsayıyorum. Yani Akkuyu gibi 4 santral.

    Şimdi bu santrallerin turizm etkisine gelirsek elbette gelişmiş ülkelerde Çernobil benzeri bir felaket olasılığı deprem gibi bir doğal afet olmadıkça çok düşüktür. Ama bu olasılığın riskli bir deprem bölgesi olan ve gelişmekte olan ülkeler ligindeki Türkiye için yüksek olduğu değerlendirilmesinin yapılacağı muhakkaktır. Düşünün ki hükümetimiz hızlı treni bir an önce devreye almak için acele etti ve sonuçta 41 kişi öldü.İş kazalarında şu anda Avrupa'da en üst sıradayız.

    Evet, nükleer enerji bir gereksinim ve bizim de bu teknolojiyi öğrenmemiz gerekiyor ama umarım başbakanımızın bile söylediği "ne yapalım allahın taktiri" zihniyetini bırakıp ciddi önlemler alırız. Yoksa olası bir nükleer kazada senelik 30 milyar turizm gelirimizin 15 sene felç olması ekonomimizi yıkar.

    Evet, yerli elektrikli arabayı bizim de yapmamız gerekir ama böyle konuları AKP nin ele alış şekli bana ve birçok insana pek güven vermiyor.Özellikle otomotiv devlerinin elektrikli arabaya her biri 20-50 milyar dolar gibi yatırımlar yapmayı planlamalarına karşılık bakanın dünkü konuşmasında bunun bütçesini 3 milyar dolar tahmin etmesini anlayamadım.

    Acaba devlet büyük teşvikler verecek ve bu da vatandaşın cebinden mi çıkacak diye düşünüyorum. Evet, teşvik elbette verilmeli ama bu vatandaşın vergisi ile olmamalı. Arsa ver, başlangıçta vergi alma ama ucuz elektrik verip vatandaşın faturasına ekleme bedelini. yada çalışanların sigorta v.s giderlerini bütçeye, dolayısıyla vatandaşın sırtına yükleme.




  • pej P kullanıcısına yanıt
    Hocam çok isabetli noktalara değinmişsin. AKP'nin politikaları konusunda hemfikiriz. tam bir şark kafası ile yönetiliyoruz maalesef ve şark kafasıyla gelişip Batıyı yakalamış tek bir ülke bile yok çünkü şarklı kafası bilimi ve bilgiyi önemsemez, plan yapmaz, yapsa da uymaz, kanun yapar, ona da uymaz ya da işine geldiği gibi tekrar değiştirir. AKP'nin bu ülkede yaptığı tahribat tahminimce 10-15 sende anca düzeltilebilir. Bunlarda mutabıkız.

    Mutabık olmadığım demeyelim ama açıklama ihtiyacı duyduğum bir kaç husus var.

    1. %50 marj konusunu bilmiyorum. Muhtemelen öyledir çünkü mantıklı. Kurulu güç demek dilediğin her an o gücü tam alabileceğin anlamına gelmiyor. Bu nedenle elektrik üretiminde özellikle YES'lere bağımlılık varsa %50 marj gayet makul duruyor. Ama üretim tamamen termik ve nüklerden geliyorsa, %50 marj çok yüksek.

    2. Efektif şarj süresi derken aynı şeyi anladığımızdan emin değilim. Onun için buna açıklık getireyim. Aynı şeyi anladıysak sorun yok ama farklı şeyler anladıysak mutabakat gerekiyor. Bir gün 24 saat olduğuna göre normalde toplam şarj talebini (35 gw) 24'e bölmem yani güne eşit olarak dağıtmam gerekti. Ben öyle yapmadım. İnsanların şarj davranışlarını/alışkanlıklarını bir grafiğe döksek 35 gw şarj talebi 24 saate eşit olarak dağılmaz. 24 saate dağılır ama eşit olarak dağılmaz. Bazı saatle pik saatler olur. Örneğin sabah 8-10 arası, akşam 19-21 arası ve gece 12-02 arası gibi... Fakat bunu ölçebileceğimiz bir veri seti yok elimizde. O durumda ben ihtiyat payı olarak toplam şarj talebini 24'e değil de 12'ye böldüm. Bir kez insanların şarj alışkanlıkları ortaya çıktıktan sonra oraya gerçek rakamı koyabiliriz ama şimdilik pratik amaçlar için 12 saat uygun gibi duruyor. Bu nedenle benim 12 rakamı fazla iyimser de kalabilir veya fazla ihtiyatlı bir rakam da olabilir. Şu aşamada bunu bilemiyoruz. O halde 6 saat almak da doğru değil çünkü bu durumda 1 milyon aracın günün sadece 1/4'ünde şarj edileceği, günün kalan 3/4'ünün şarj olmadan geçeceği varsayımı da gerçekçi değildir. Uygun bir fiyatlandırma modeli ile şarj talebini güne (24 saat) görece eşit dağıtmak mümkündür. Hatta timer'lı şarj soketleri bile kullanılabilir. Bu nedenle 6 saat doğru bir rakam değildir, 12 saat gayet makul bir tahmin için uygundur. Yeni ben 12 saat diyerek 1 milyon aracın günün 12 saatinde şarjda olacağını 12 saatinde ise olmayacağını varsaydım. Doğrusu 1 milyon araç günün her saatinde şarjda olacaktır. Mesela 24:00-07:00 arası 500.000 araç, 08:00- 23:00 arası 500 bin araç gibi.. Ben 35 gw şarj talebini 24'e bölersem 1,46 gw ilave kapasite ihtiyacı çıkıyor. Bunu senin dediğin gibi %50 rezervle hesaplasak 2,25 gw gibi bir şey çıkıyor yani henim 2,9 gw hesabımdan daha düşük!

    3. Turizme etkileri konusunda fazla kötümser olduğunu düşünüyorum. Nükleer santrallar çok güvenilir güç kaynaklarıdır. Ufak tefek arıza ve kazayı saymazsak, tarihte iz bırakmış ve korkutmuş sadece 3 nükleer kaza vardır. Rhode Island, ABD, Çernobil, Rısya ve Fukushima Japonya. Şu an dünyada faal 451 santral var. kapananlarla birlikte bu sayı 700'ü buluyor. Bu sayıya, ABD ve Rusya'nın nükleer takatli uçak gemileri, kruvazörleri ve denizaltıları dahil değil. Orada da muhtemelen karşımıza bir 150 kadar reaktör sayısı çıkar. Tabii bunlara araştırma/bilimsel amaçlı faaliyet gösteren reaktörler dahil değil. Yani toplasak bugüne kadar 100'e yakın füzyon reaktörü faaliyet göstermiş, gösteriyor, sadece 11 "melt-down" kazası yaşanmış ki bunların 8'i kolayca kontrol altına alınmış. Yani ölümcül kaza riski 70 yılda binde 3 civarında seyrediyor. Günümüzün nükleer santralları neredeyse insansız çalışacak şekilde tasarlanıyor ve her türlü risk düşünülerek tasarlanıp inşa ediliyor ve öyle işletiliyor. Bizim santralları da uzun süre Ruslar yönetecek zaten...

    O nedenle çok da korkmaya gerek yok. Dibimizdeki Bulgaristan'da 2 tane, Ermenistan'da bir tane eski teknoloji köhnemiş santral belki 50 yıldır faaliyet gösteriyor. Pakistan'da 4 tane nükleer santral var. Çin'de 36 tane. Romanya'da Ukrayna'da Slovenya ve Slovakya'da, Brezilya'da ve Meksika'da yıllardır nükleer santrallar işletiliyor. Onlar, hele hele Pakistan bu işi yapabiliyorsa, biz neden yapamayalım? kaldı ki bu santrallar deprem riski olmayan aktif faylardan uzak bölgelere hem de 9 büyüklüğünde depreme dayanıklı olacak şekilde inşa ediliyorlar. Korkmaya gerek yok. Bu korku yüzünden nükleer santral yatırımında çok geç kaldık ve kendimizi atmosferi ve çevreyi katleden doğal gaz ve kömür santrallarına mahkum ettik. Risk çok çok küçük. Bu kadar küçük bir risk için böyle bir nimet daha fazla göz ardı edilmemeli. İhtiyata evet, paranoyaya hayır!

    Tekrar AKP'ye dönersek; AKP iktidardan düşmedikçe, bu firmalarla ne tür anlaşmalar yapıldığını bilemeyeceğiz. Şu an ülkede faşizm hakim. Bu nedenle gerçekleri öğrenme şansımız yok. Elimizden gelen tek şey oyumuza sahip çıkmak, mutlaka sandığa gitmek. Aksi halde, bu ve diğer ihaleci firmalarla AKP'nin nasıl bir "al takke ver külah" ilişkisi içinde olduğunu ya da böyle bir ilişkisi var mı bilemeyeceğiz. Siyasetin finansmanı kirli oyunlarla sağlanıyorsa hiç şaşırmam.

    Ama şu da bir gerçek devletin belli sektörleri belirleyip oralarda ciddi teşvikler vermesi aslında istenilen bir şey. Elektrikli arabada ben olsam parayı arabaya değil batarya ar-ge'sine yatırırdım. Esas rekabet edebileceğimiz pazar orada çünkü...




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.