Şimdi Ara

cumadayim hoca dini ve türkçeyi kötüledi (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
194
Cevap
2
Favori
6.666
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
54 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    1-Kuran kendisinin yepyeni bir din getirmediğini kendinden öncekileri doğruladığını söyler. Demek ki zaman içinde tahrif olan ve unutulan şeyleri yeniden hatırlatıyor ve düzene getiriyor. Önceden de bu tip şeylerin anlatılıyor olması zaten insanlar var edildiğinden bu yana aynı öğütlerin ve anlatımların vahiy edildiğini anlatıyor bize. Aynı anlatımların farklı kültürlerde değişik şekilde önümüze çıkmasının temel sebebi budur. Vahiy bilgisinin ilk insan topluluklarına kadar dayanmasıdır.


    2-Evrensel mesajlara gelince bunu ayrı bir başlıkta uzun uzun açmamız gerek istersen onada gireriz kılık kıyafet evrensel değildir oyle bir iddiada bulunan cahilin önde gidenidir.


    3-Haccın evrensel oluşunun sebebi her millet ırk ve dine açık olmasıdır. İsterse Hristiyanda gelir Musevide gelir Zencide gelir Beyaz da gelir kimse niye geldin nerden geldin demez.Hac mecburi bir vazife değil imkanlar dahilinde icra edilmesi tavsiye edilen bir durumdur kimse Hacca gitmedi diye cehennemlik olmaz oyle bir kaide anlatmaz Kuran.


    4-Kıble ile ilgili konularda şöyle:


    İnsanlardan bir takım beyinsizler: “Müslümanları, şimdiye kadar yöneldikleri kıbleden vazgeçiren sebep nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da Allah’ındır, batı da. O, dilediğini doğru yola kavuşturur.”


    Böylece sizi, bütün insanlara şâhit ve örnek olasınız, Peygamber de size şâhit ve örnek olsun diye dengeli mutedil bir ümmet kıldık. Senin daha önce de yöneldiğin Kâbe’yi yeniden kıble yapmamızın sebebi, Peygamber’e uyanları, ökçesi üzerinde tekrar eski dinlerine dönecek olanlardan ayırmak içindir. Kıblenin değiştirilmesi, Allah’ın doğru yola ilettiklerinden başkalarına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı, önceden Beyt-i Makdis’e yönelerek kıldığınız namazları zâyi etmeyecektir. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.





  • Allah Türkçe bilmiyor ondan demiştir.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: brightlord

    Allah Türkçe bilmiyor ondan demiştir.

    Sonsuz kudretli yaratıcıyı aşağıladıklarının farkında bile değiller.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • AO A kullanıcısına yanıt
    1. Konumuzla ilgisi yok, tartıştığımız şey Kuranın nasıl geldiği değil. Beşerler onu yalnızca kaleme almadı, içeriğini de beşerler üretti eğer kast ettiğiniz buysa.
    2. Ne İncilde ne de Tevratta içki yasağı yoktur. Sadece bazı kısıtlamalar vardır mesela kurandaki içkiliyken namaza yaklaşmayın ayetine benzer şeyler ve hemen hepsi sıradan insanlar için değil rahipler için gelen sınırlamalardır. İncil içkiyi tanrıdan bir hediye olarak görür ama kendini kaybedecek kadar sarhoş olmayı tasvip etmez. içki hristiyanlıkta ve yahudilikte hiç yasaklanmamıştır, hatta kararında, sarhoş olmadan içmeyi teşvik etmiştir. İsa (Evharistiyasonda) yani son yemeğindeki ayinde havarilerine ekmek ve şarap ikram etmiş, ekmek için bu benim etim, şarap için bu benim kanım demiştir. Yani bizzat İsa şarap içiyordu. İçki sadece islamiyette yasaktır. İtiraz gelirse, ilgili bütün incil ve tevrat ayetlerini buraya yığabilirim.
    3. İlahi bir güç için gerekli ortamın oluşmasını beklemek diye bir şey olamaz. Daha ilk günden gerekli ortamı isterse oluşturabilecek bir varlıktan söz ediyoruz. ortamı oluşturabilecek sonsuz güce sahip bir yaratan varken onun insanlarla birlikte olan biteni izleyip doğru anı beklemesi Allahı küçük düşürmekten başka bir şey değildir. Dahası Kuranın 23 yılda inmesi bile başlı başına insan eliyle üretildiğinin en büyük delillerindendir. Bir çok ayet hatta çoğu yaşanan olaylar ve/veya sahabelerin sorular sorması ile nüzul olmuştur. Bu bile insan eliyle üretildiğine ikna edici bir delildir çünkü bu ayetler ilgili hadisler vuku bulmadan ya da insanların sormasına ihtiyaç duymadan önce gelmiş olsaydı, ilahi olduklarından belki söz edebilirdik ama nasıl olaylar olduktan sonra (olmadan önce değil) komplo teorileri ortaya çıkıyorsa, ayetler de olaylar olduktan sonra ortaya çıkmıştır. Tipik bir beşer davranışı. Sonsuz kudrete, gelecek bilgisine ve onu değiştirme gücüne sahip bir ilah böyle davranmaz.


    Kuranda bir çok haram vardır, mekruh vardır ve tavsiyeler vardır. Müslümanların çoğu bunlara uymazlar. Örneğin kul hakkı yeme konusunda duyarlı doğru dürüst müslüman yoktur ama iş içkiye gelince şeytan görmüşe dönerler. Demek ki içki yasağı bu kadar önemli bir yasak. Öyleyse bu yasağı diğer yasaklarla bir tutamayız. İslam dünyasında içki ve domuz eti tabudur. İçki içen bazı light müslümanlar bile asla domuz eti yemezler örneğin. Bakara 173 hicretin 1. yılında indi. Niye daha önce inmedi ya da daha sonra? çünkü Mekkenin aksine Medinede çok sayıda yahudi vardı ve onları islama katmak için onların dininde olan bazı şeyleri de kurana katmak gerekiyordu. nitekim Tevratla ilgili ayetlerin çoğu Medine döneminde inmiştir. Kuranı iniş sırasına göre incleyen biri Mekke ve Medine dönemleri kuranların ruhlarının ve lafzının çok farklı olduğunu hemen fark edecektir. Bu bile kuranın beşer tarafından üretildiğine ikna olmak için yeter sebeptir.


    "Toplum bir süreç yaşar o sürecin içinde neden sonuç ilişkileri oluşur kanun ve yasalar o yaşanan duruma göre şekillendirir. Yaratıcı da burada bu süreçlerin yaşanmasını beklemiş olabilir."


    O süreci biz değil MS 610-632 arası yaşayan Mekke ve Medine sakinleri yaşadı. O halde bizimle ilgisi ne? Biz onların yaşadıklarını yaşamadık ki! Her hayat eşsizdir, hiç bir 2 hayat birbirinin tıpa tıp aynısı olamaz. Bundan 1400 yıl önce yaşanmış bir durum günümüzde bire bir tekrarlanamayacağı için o duruma uygun inen bir ayet bugünle alakasız kalır ve evrensellik iddiası boşa düşer.


    Özetle, Kurandaki Adem, Nuh Tufanı, Mısırdan çıkış hikayeleri gibi bir çok hikayenin bilimsel bir dayanağı yoktur. Haklarında hiç bir arkeolojik, jeolojik ya da tarihsel bulgu olmayan bu hikayeler tarihsel olaylar değil, efsaneler ve destanlardır. Kuranın kanıtı kendisidir, harici bir tarihsel kanıt referansı mevcut değildir. Bir şeyin kanıtı kendisi olamaz.


    İkincisi Tevrat ve İncilin tahrif edildiği kanıtlanamaz. Bu tahrif iddiası boş ve mesnedsiz bir iddiadır. Bunu kanıtlayabilmek için elde Tevrat ve İncilin bozulmamış,orjinal nüshalarının olması gerekir ama böyle nüshalar yokturlar. Öyleyse müslümanlar Tevrat ve incilin bozulduğunu neye göre söylüyor? kurana göre, yani yine kendi kendini kanıtlayan kuranla karşı karşıyayız. Kaldı ki zaten ilk yazılan 4 incil, sahihtir, hakikidir ve zaten İsa taraından kaleme alınmamıştır. Tevrat da Musa tarafından kaleme alınmamıştır. Ne hristiyanların ne de yahudilerin böyle bir iddiaları da yoktur. Hem hristiyanlar incili Allahın kelamı olarak kabul etmezler. Kuran incili allahın indirdiği bir kitap sayar ama hristiyanlar bunu kabul etmezler ki doğrusu da budur. İncili Allah indirmemiştir. incil isanın hayatını anlatan bir biyografidir, içinde vahiy yoktur ya da çok azdır. O yüzden kutsal kitap değildir. Kuranın kutsal kitap saydığı zebur ise şiir ve ilahiler kitabıdır, vahiy kitabı değildir. Bütün bunlar ve çok daha fazlası kuranın ilahi değil, beşeri bir kaynak olduğunu göstermeye yeter.


    Ki çok çok daha fazla delil var kuranın insan eliyle yaratılmış bir kitap olduğuna dair.





  • TechVET kullanıcısına yanıt

    Eskiden insanlar teknoloji olmadığı için tüm Dünyaları yaşadığı toplum ve çevre kadar oluyordu.Bu nedenle insanlar sorgulamıyordu zira başka toplumlar ve kültürler,inanışlar gören insan sayısı çok ama çok azdı.Böyle olunca Dünya genelinde insanlar dinlere inanmaya devam etti.Zira insanlar yaşadıkları hayatı ve inandıkları inançları sorgulayacak kadar Dünya'yı tanımıyorlardı.


    Ancak teknolojinin gelişmesiyle Dünya küçülmeye başladı.Mesela bugün oturduğumuz yerde internet aracılığıyla Dünya'nın ücra köşesinde adını sanını duymadığımız bir tanrıya ibadet eden insan topluluklarını görebiliyoruz.Dahası hrıstiyanların,yahudilerin en az müslümanlar kadar kendi inançlarının doğruluğuna kayıtsız şartsız bir şekilde inandıklarını görebiliyoruz.Bunlar dışında Budizm,Hinduizm gibi ilahi dinler olarak kabul edilmeyen Asya ve Uzak Doğu halklarının inandığı dinlere inanan milyonlarca insanın olduğunu ve bu insanların en az müslümanlar,hrıstiyanlar ve yahudiler kadar kendi inançlarına kayıtsız şartsız inandıklarına şahit oluyoruz.


    Doğal olarak az biraz sorgulama cesareti olan bir insanın dinlerin ayrım gözetmeksizin yapay olduğunu anlaması mümkün oluyor.Bu nedenle tüm din adamları (sadece müslümanlar değil) sorgulamaya ve farklı inançları tanımaya karşıdırlar.Ha onlara sorsan hiçbiri sorgulamaya karşı değildir hatta sorgulamaya teşvik ettiklerini bile iddia ederler ama onların anladığı sorgulama inandıkları inanış çerçevesinde olursa makbuldür.Mesela ''Bu Dünya'yı kim yarattı?'' diye sorgulayıp hemen ardından ''Nasıl ki bir tükenmez kalemin yaratıcısı varsa Dünya'yı yaratan da Allahtır' şeklinde olmalıdır ama elbette bu yaratıcı hrıstiyanlar için İsa mesih,müslümanlar için Allah,yahudiler için yehova olduğunu söylemezler.Hindistanda yaşayanlar için evreni yaratan ve düzenleyen tek bir yaratıcı yoktur.Onlarca farklı tanrı vardır.


    İnsan bu durumu fark ettikten sonra dine inanması çok zor oluyor.O nedenle Dünya üzerinde deizm hızla yükseliyor zira insanlar bir yaratıcı veya böyle bir güç varsa Dünya'ya din göndermediğini anlıyor.Dünya üzerinde herhangi bir dine inanan birisi ile müslüman birisini yan yana koy ikisi de inançlarının akla ve mantığa ne kadar uygun olduğunu,ne kadar hoşgörülü olduğunu,ne kadar sorgulamaya açık bir din olduğunu ve dahası kayıtsız şartsız inançlarının doğru olduğunu savunduklarını görürsün.Elbette bu 21.yüzyıl şartlarında mümkün olabilecek bir durum.Eski zamanlarda olsa bu iki kişinin bir süre sonra birbirlerini kafir ilan edip birbirlerinin boğazına sarılması daha olası bir durum olurdu.


    Bu nedenle din adamları milletin dini kendi diliyle anlamasını ve öğrenmesini istemez.Mümkün mertebe insanları 'gizem' çemberi içinde tutmaya çalışırlar.Zira gizem insan psikolojisini kontrol altında tutan çok kullanılışlı bir araçtır.Bunu izlediğimiz filmlerde,okuduğumuz kitaplarda defalarca tecrübe ederiz.Mesela bir filmde anlaşılmayan olaylar yaşandığı zaman bu olayların arkasında kimin veya neyin olduğunu düşünür ve tetikte oluruz.Film boyunca sürekli olarak zihnimiz gizemi çözmeye çalışır.Din adamları da buna benzer şekilde dini 'gizem' çemberi içinde bırakırlar.Din konusunda insanlar birşey merak ederse kendilerine gelmesini isterler.Böylece insan dini aracı birisi tarafından öğrenir.Dini o aracının yorumladığı şekliyle anlar.Bu da insan beynini yıkamak için mükemmel bir yoldur zira dini senin sorgulamana gerek yoktur.Senin yerine sorgulayan arapça ve farsçayı iyi bilen,kendini dini ilimlerde geliştirdiğini iddia eden kişi yapar.Bu da zamanla insanı düşünen,sorgulayan bir birey olmaktan çıkarır.Böyle bir insanı yönetmek ve yönlendirmekte çok kolay olur.


    Doğal olarak insanları bu hale dönüştürmek isteyen her inanışta ki din adamı insanların başka inanışları ve kültürleri tanımasını istemez.Hatta bunu önlemek için ''Kafirlerle dost edinmek günahtır'','Kafir adetlerini bilmek ve onların bizden üstün olan taraflarına özenmek günahtır' şeklinde telkinlerle kişiler oto kontrol altına alınmaya çalışılır.Mesela Türkiye'de de hocalar özellikle tarikat ve cemaat hocaları kendi cemaatlerine Batı'yı ve Batı değerlerini kötülerler ve cemaatlerini Batı değerlerine karşı düşman bir hale getirirler.Batı değerlerini sadece emperyalizm ile bağdaştırarak adeta bu değerleri şeytan ürünü haline sokarlar.Peki ama neden bunu yaparlar?Zira Batıda ortaya çıkan özgür akıl ve bireyin özgürlüğü,kadın hakları,hukukun üstünlüğü,liyakat,adalette eşitlik gibi düşünceler topluma yayılırsa kendilerinin toplum içindeki imtiyazlı halleri ortadan kalkacağını çok iyi bilirler.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 4 Ekim 2022; 2:39:0 >




  • Long Nightt kullanıcısına yanıt

    Çok güzel açmışsın konuyu Long Nightt. Aslında herkes istediğine inansa ve bunu dayatmasa sorun olmayacak ancak insanın doğası, inandığını dayatmak üzerine kurulu. Bunlar dayattıkça, insanlar doğru yolu bulup, bu din denilen insan uydurmasından uzaklaşıyor. Aklı olanın, okuyanın ve tarafsız kalabilenin asla kabul etmeyeceği bir saçmalık bu.


    Bu arada, bu tebliğ saçmalığı da o zamandan gelme zaten. İnsanların birbirinden haberi olmadığı dönemlerde, sözde inandıkları dini yaymak için yaptıkları bir şey. Bir de bunu normal görüyorlar. Bu bambaşka bir akıl tutulması.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TechVET -- 4 Ekim 2022; 3:37:38 >
  • Konunun özeti Adamın biri cumaya gitmiş cumada yalan yanlış birşey duymuş hoca böyle söyledi diye konu açıyor, sayfalarca insan tartışıyor. Kuyuya taş atmış misali...Forumda ne kadar işsiz güçsüz varmış görmüş olduk. Ben şimdi tarih öğretmenim şunu diyor diye tarih mi değişecek...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • farukkk kullanıcısına yanıt

    Adamın biri cumaya gitmemişte olabilir. (önceki mesajları dikkate alındığında)


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Hocam senin derdin Kuranın kime geldiği değilki sen hepten yok sayıyorsun zaten bu noktadan sonra ne konuşacağız. Bunu oturdu adamın biri can sıkıntısına yazdı dedikten sonra. Sen hayatın akışını görmezden gelip Allahın tepeden inme her şeyi değiştirmesini bekliyorsun. Öyle olsa bir çocuk doğduğu gibi yürür büyümesini beklemezsin büyüyünce nasılsa yürüyecek o zaman doğduğu gibi neden yürümüyor. Yaratıcının sistemi bu değil oyle olsa herkesi kendine tapar olarak var ederdi. İncilin değiştirilmesi vs.. hepsine ceabım varda hiç girmeyeceğim bu saatten sonra. Günümüzdeki Tarihi inceleme sistemi hiç bir zaman dini motifleri gözeterek araştırma yapmaz onu refere etmez onun için bu tarih sisteminden bir Kutsal kitap anlatımı birleşmesi bekleme. Kuran da bir çok kavmin Deprem kıtlık su baskını ve savşlarla helak olduğu zaten anlatılır tarihi kazılarda da bunları bulunuyor zaten bunun daha ne ispatı olacak. Kuran derki Lut kavminde zina eşcinsellik ne ararsan vardı ihtar ettik dinlemediler bizde cezalarını verdik der şimdi tarih biliminin bu gün bulduğu kalıntıları buna dayandırmasını beklersen çok beklersin çünkü onu daha baştan bilime ters görür.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AO -- 4 Ekim 2022; 15:26:26 >




  • farukkk kullanıcısına yanıt

    Hocam sende buralarda takıldığına göre işsiz güçsüz kervanının üyesisin. Çok işin varsa buralarda niye geziyorsun.

  • Konu boş, hutbeler bellidir. Bebe hutbeden sonra cumaya gideceğim dedi ya la!  



     

    dinhizmetleri.diyanet.gov.tr
    Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü Türkçe
    https://dinhizmetleri.diyanet.gov.tr/kategoriler/yayinlarimiz/hutbeler/t%C3%BCrk%C3%A7e
  • AO A kullanıcısına yanıt

    Hayır ben öyle bir şey söylemiyorum. Yazdıklarımı anlamamakta direniyorsunuz ve sorularıma bir cevap alamıyorum. Ya da anladığınız halde çocukluktan beri maruz kaldığınız ağır dini indoktrinasyon yüzünden kabullenemediğiniz için görmezden geliyorsunuz.


    Söylediklerimi çürütecek bir şey de söylemiyorsunuz üstelik.


    Tanrı isterse haram olan, günah olan her şeyi sadece bir kaç aya sığacak şekilde ayetlerle indirebilirdi. Ardından bir kaç defada da ibadetlerin nasıl yapılacağıyla ilgili ayetleri indirebilirdi. İnananlar buna itiraz mı edecekti? "Hayır bir kaç ayda indiremezsin, 23 yıla yaymazsan inanmayız" mı diyecekti? 23 yıl anlamsızca uzun bir süre. 23 yıl önce inen bir ayeti 23 yıl sonra neredeyse kimse hatırlamaz bile. Sen 23 yıl önce söylediklerini hatırlıyor musun?


    Ayetlerin inmesinin 23 yıl sürmesi bu ayetlerin ilahi değil beşeri kaynaklı olduğuna ikna edici bir delildir. Alt tarafı 600 sayfalık bir kitabın tamamlanmasının 23 yıl sürmesi (2 haftada 1 sayfa) ve bu 600 sayfadaki ayetlerin ezici çoğunluğunun ne ibadetlerle, ne de haram, günah ve sevaplarla ilgili olmayışı, aksine sürekli insanları inanmaya ve ona (ve tabii peygamberine) itaat etmeye yönelik hikayeler anlatan tonlarca ayetle dolu olması bile kuranın son derece verimsiz bir din kitabı olduğunu anlamaya yeterlidir. Kuran öyle bir kitaptır ki dinin temel direği kabul edilen ve bütün müslümanlara günde 5 kez farz kılınan namazın nasıl ve günde kaç kere kılınacağı açıklanmamışken, sadece peygamberin cinsel hayatını ilgilendiren ayetlerin olması zaten başlı başına ağır bir çelişkidir. Kuranda en önemli şey olan namaz yok hükmündeyken, kel alaka kim olduğu ve kuranda yer alarak hangi ulvi amaca hizmet ettiği anlaşılamayan zülkarneyn ve ebabil kuşları bile vardır.

    Bu kitabın ilahi bir kattan geldiğine inanmak için gerçekten ciddi bir akıl tutulması içinde olmak gerekir.


    Öte yandan ben incili okudum, tevratın da çoğunu okudum. Örneğin pentakök denilen 5 kitabın içeriklerinin çoğunu okudum.


    İncilin tahrif edildiğine dair ortaya ciddi bir kanıt koyamayacapını biliyorum çünkü zaten hristiyanlar incili allahın kitabı olarak kabul etmezler çünkü vahiy yoluyla inmediğini bilirler. İncili okumayan biri onu kuran gibi bir kitap sanır ama değildir. Bütün inciller isanın hayatını ve öğretisini 3. ağızdan anlatan biyografilerdir ve aynı hadisler gibi çok sonraları kulaktan kulağa aktarılan bilgilerle yazıldığını bütün hristiyanlar bilir. Hristiyanlar müslümanlarca iddia edilen incilin allah tarafından gönderilen ilahi bir kitap olduğu iddiasını gülünç bulurlar. İncil allah tarafından gönderilmemiştir. İncil insanlar tarafından isayı kutsamak üzere yazılmış beşeri bir kitaptır yalnızca ve bunu ben değil hristiyanlar söylemektedir. Keza Musaya indiği söylenen 10 emir dışında tevratta vahiy yoktur, hep naratifler yani olaylar ve anlatıları vardır.


    Keza Yahudiler için zebur Tanahın 3. bölümü olup, allah tarafından indirilmeyip rabbiler tarafından hz. davudun çektiği acıları anlatmak için yazılmış şiir formatında bir kitaptır. Asla bir vahiy kitabı değildir ama kurana göre zebur bir vahiy kitabıdır.


    Öte yandan sadece Nuh tufanı söylencesi bile kuranın beşer tarafından yazıldığının belirgin delillerindendir:


    Nuh Tufanı neden gerçek değildir:


    Google'a "tufan-sadece-bir-erkek-ismidir" yazarsanız, Tufan gerçeğini detaylarıyla öğrenirsiniz.


    Bilimin teleolojik kaynakları kaale almadığı ya da referans almadığı da doğru değildir. ABD'de bazı üniversitelerde ilahiyat arkeolojisi adı altında kürsüler ve bölümler vardır ve bu bölümlerin amacı arkeolojik bulgular yoluyla ilahi hikayeleri ve şahsiyetleri doğrulamaktır. Keza yine ABD üniversitelerinde ilahiyat tarihi bölümleri vardır ve bu bölümler bilimsel metodu kullanarak ilahi bilgileri doğrulamaya çalışmaktadırlar.


    Bu bölümlerdeki akademisyenlerin çoğu dini okullardan gelmedir. Buna rağmen hemen hiç biri mesela hem kuranda hem de torahın exodus kitabında yer alan mısırdan çıkış hikayesini doğrulayacak arkeolojik ve tarihi kayıtlara ulaşamamışlardır.


    Bu akademisyenler bile bire bir Musa diye birinin yaşamadığını ama musa efsanesine yataklık etmiş benzer tarihi bir figür olabileceğine inanmaktadırlar ve dahası mısırdan çıkış hikayesinin tarihsel olmadığı konusunda ikna olmuş durumdadırlar.


    Dostum belli ki bu konularda fazla bilgi sahibi değilsin. Bugün bütün bilimsel disiplinler Nuh tufanı diye global bir tufanın olmadığı konusunda hemfikirdir. Arkeologlar Musa diye birinin yaşamadığından, hayali bir kahraman olduğundan emindirler. Hz. İbrahimin yaşadığına dair tek bir bilimsel kanıt bile yoktur. Ayrıca biyoloji bilimine göre tek bir çift atadan gelmiş olamayız. Yani adem ve havva meseli de tarihi bir gerçeklik değildir.


    Uzatmayayım. Orjinal sorum anlaşılmamış.


    İçkinin yasaklanması için neden 18 yıl bekledi Allah?


    Ve İçkiyi yasaklayan ayetin peygamberin çok sevdiği Hz . hamzanın ölümünden sonra gelmiş olması tesadüf müdür?


    Çünkü hamza çok içtiği, içmeyi çok sevdiği bilinen bir sahabeydi.





  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Hocam hala İncil diyorsun bir birinden farklı yazılan incillerin adedi belli değil onun üzerinden Kuran a gönderme ve çıkarım yürütüyorsun. Sonra çıkıp saçma sapan bir şekilde Hristiyanların incile kutsal kitap olarak bakmadığını söylüyorsun ama ne hikmetse bu adamlar incil üzerine el basıp yemin edip Tanrıyı anıyorlar. Farklı yazılmış Kurana rastladın mı hiç. Hala bütün Ayetler neden 23 yılda indi diyorsun sana neden indiğini yukarıda 10 defa izah ediyorum hala bana cevap vermedin diyorsun bu noktadan sonra benim sana senin bana anlatacak bir şeyimiz yok. Yaratan zorba değildir olaylar geliştikçe olaylara göre hükümler gelip yaşam dizayn edilmiştir diyorum hala ilahi güç niye sorunu bir günde çözmedi diyorsun. Kafasına göre herkesin yazdığı bir kitaptan o dönem içki içildiğini İsanında milleti içkiye teşvik ettiğini söylüyorsun. 1500 yıl önceki bir toplumun anlayacağı üslüpta benzetimler yapılan kitaba bu günün koşulları ile bakıp komik olduğunu iddia etmeye çalışıyorsun. Daha bu konuda yazışmamızın anlamı yok artık. Birbirinde farklı kaç incil var diyorum çıkıp tahrif edildiğini kanıtlayacak bir şey yok diyorsun. Tamam Hristiyan olabilirsin saygı duyarım inandığın dini savunabilirsin ama bu Kuranı inkar etmeyi yada aşağılamaya çalışmanı gerektirmez ki.





  • AO A kullanıcısına yanıt
    1. Maalesef bu doğru değil, kendisinden öncekileri doğrulamıyor. Kuran, Tevrat, İncil, Zebur'un Allahın ayetleri olduğu iddiası sadece müslümanların ortaya koyduğu bir iddiadır, ne yahudiler ne de hristiyanlar böyle bir iddiada bulunmazlar. çünkü incili de pentakökün çoğunu ve Tanahı da insanların yazdığını bilirler ve söylerler. Hiç bir hristiyan örneğin İncilin Allah tarafından yazıldığını söylemez. Bunun dışında, çoğu dinin kitanı bile yoktur. Ayrıca, Ortadoğu toplumlarında kültürler birbirine benzerken, Amerikan yerlilerinde, Güney Amerikada, Çinde, japonyada, Avustralya ve Yeni Zelandada, Kuzey Avrupada kültürler tamamen farklıdır ve ortadoğu geleneklerinin ve örflerinin hiç biri bu toplumlarda yoktur. Bu durum arkeolojik ve antropolojik bulgularla sabittir. Dolayısıyla bu iddia da temelsizdir. Ben bir Massai kabilesini ziyaret ettim. Örf ve adetlerini gördüm. araplarınkiyle, Yahudilerinkiyle en küçük bir benzerlik bile yoktu. Hiç bir din tamamen değişmiş olamaz. Bu akla ve mantığa aykırıdır. Dinler böyle %100 değişebiliyorsa, örflerin de %100 değişmesi gerekir ama binlerce yıl hiç değişmeden gelen sayısız örf vardır. Onlar niye değişmemiş?
    2. Bu da maalesef anlaşılmamış. Bir eskimoya bacağını dizlerine kadar ört, gövdeni göbeğinin üstüne kadar ört demenin hiç bir mantığı yoktur. Bir eskimoyu hiç ilgilendirmeyen bir durum. Besbelli ki kuran araplara özel bir din kirabı işte.
    3. Maalesef bu da anlaşılmamış. Hac, maddi durumu hacca gitmeye yeterli olan herkes için farzdır. Bugün dünyada hacca gitmeye maddi durumu yetecek en az 1 milyar insan vardır. Bunların hepsi müslüman olsa, isteseler de hacca gidemezler çünkü hac alanının kapasitesi belli, en çok 2 milyon kişi aynı anda hac yapabilir. 1000000000/2000000= 500. Bir kişiye 500 yılda bir anca sıra gelir. Bugün dünyada 1.6 milyar müslüman var. Bunların %10'u hacca gidecek kadar varlıklı olsa 160 milyon müslüman yapar. 160/2= 80. Yani bu müslümanlara da ancak 80 yılda bir sıra gelecek. Demek ki çoğu varlıklı müslüman kendilerine farz olduğu halde hacca gidemeden vefat edecek. Böyle farz ibadet olur mu? Mekke ve Nedinedekiler için hac çok kolayken, Yeni Zelandadaki için, Kuzey kutbundaki için hac çok zor. Bu bile islamın bir arap dini olduğunun belirgin işaretlerinden biri çünkü hac ancak lokal bir din için anlamlı bir ibadettir. Ayrıca yine verdiğim örneği gözden kaçırmışsın. 1000 yıl önce de hali vakti yerinde, japonlar, Aztekler vs. vardı. Düşünsene, varlıklı bir Hawai kabile şefi ya da rahibi müslüman olsa hacca nasıl gelecek? Söylediğim bu.
    4. Kıble konusunun dini açıklamasının bir önemi yok. Dinin her itiraza bir açıklaması var. Önemli olan açıklama değil, açıklamanın tutarlı olup olmadığı. Verdiğin açıklama benim soruma tutarlı bir cevap değil. Allah fikir değiştirir mi? Benim sorum bu. Allah fikir değiştiriyorsa alim-i mutlak sıfatı güme gider. Daha nasıl izah edeyim bilemiyorum. Zamandan ve mekandan bağımsız, her şeyi bilen ve her şeye muktedir bir varlık nasıl fikir değiştirebilir ki? Fikir değiştirme demek bir önceki fikrinde yanıldığını kabullenmek demek. Allah yanılmayacağına göre bu nasıl oluyor? Bunun ne felsefeyle ne de mantıkla açıklanabilir bir yanı yok.


    Dostum bütün dinler lokal ve dönemseldir. Buna islam da dahildir. İslamiyet araplara özgü bir dindir, biz Türklerle ilgisi yoktur. Bizim bir dinimiz olacaksa, mantıklı olanı bunun Tengricilik olmasıdır.





  • zubulala kullanıcısına yanıt

    Diyanetin hutbesinde Türkçe Kuran, Arapça kuran meselesi geçmiyor. Demek ki hoca metnin dışına çıkıp kafasından hutbeye metin eklemiş. Paylaştığınız linki okumadığınız anlaşılıyor. Bir link paylaşıyorsanız herkesten önce okumalısınız.

  • AO A kullanıcısına yanıt

    Hocam neden anlamamakta direniyorsun?


    İncil hristiyanlar için kutsaldır ama vahiy kitabı değildir. Vahiy kitabı olmadığı için de bir çok yazar isanın hayatını kaleme almıştır. İncil bir biyografidir. Bu nedenle bir çok yazar tarafından yazılmıştır. Bu incilin tahrif edildiği anlamına gelmez çünkü zaten ortada diğer incillere kaynaklık eden tek bir orjinal incil yoktur. Hemen hemen aynı dönemde yzılan incillerden dördü kanonik incil kabul olarak adlandırılır ve hristiyanlar tarafından geçerli kabul edilir. Diğer yazılan inciler apokriftir ve geçerli kabul edilmez. Hristiyanlar yazılan onlarca incil içinde İncilin hristiyanlar için kutsal olmasının sebebi onu allahın indirmiş olması değil, hristiyanların peygamberi isanın hayatını ve öğretilerini içeriyor olmasıdır. Tekrar ediyorum incil bir vahiy kitabı değil, bir biyografidir ve biyografi dediğin şeyi allah yazmaz, insanlar yazar.


    Hristiyanlık ve yahudilik hakkında pek bir bilginiz olmadığı çok belli oluyor. bari sadece şurayı okusaydınız. Orada bile incilin bir biyografi olduğunu yazar:


    İncil - Vikipedi (wikipedia.org)


    İncilin kutsallığı isaya atfedilmesinden gelir, vahiy kitabı olmasından değil.


    Din eğitimi almış Hristiyanlar incili Allahın göndermediğini bilir. İncilin vahiy kitabı olduğunu ve allah tarafından gönderildiğini söyleyen sadece kurandır ve bu doğru değildir.


    Diğer söyledikleriniz de maalesef tutarsız çünkü Allah olaylar geliştikçe ayet indiriyorsa bunun sadece 2 sonucu olabilir:


    1. Ya ayetler insanların özgür iradesine bağlı olarak inmiştir. Öyleyse insanlar farklı davransaydı, farklı ayetlerle karşılaşacaktık. !!!
    2. Ya da Allah insanların her hareketini yönetmektedir. O zaman da özgür iradeden ve dolayısıyla sevap ve günahtan, cennet ve cehennemden söz edemeyiz.


    Maide 90, içkiyi yasaklayan ayetin inişi kütüb-ü sittede şöyle anlatılır:


    İçkili bir düğünde düğündekilerden biri ensar aleyhine bir şiir okur. Ensardan bir davetli sinirlenip,şiir okuyana devenin kaval kemiği ile saldırıp yaralar. Yaralanan sahabe gidip peygambere şikayet eder. Ertesi gün ilgili ayet gelir. Sipariş üzerine ayet geliyor yani.


    Sipariş üzerine ayet geliyor olması allahı küçük düşürmekten başka bir şey değildir ama sen bunu anlamamakta direniyorsun.


    Neyse, olay şu. Eğer bu olay yaşanmasaydı, ki yaşanmayabilirdi, insanların özgür iradeleri var. Kişi o şiiri okumayabilirdi veya ensar sinirine hakim olabilirdi veya o gece içki içilmeyebilir ya da sarhoş olacak kadar içilmeyebilirdi. İnsanların özgür iradeleri varsa bunların hepsi mümkün.


    Peki o olay olmasaydı bu ayet inmeyecek miydi? şimdi içki bize helal mi olacaktı?


    Yok eğer Allah o olayı insanlara yaptırdıysa daha büyük sorunlar var demektir. Eğer allah ensarın diğer sahabeyi yaralamasına yol açtıysa Allah insanlara bile bile günah işletiyor demektir. O zaman günahlarımızdan nasıl sorumlu tutulabiliriz ki? nasıl günahlarımızı özgür irademizle işlediğimizden emin olabiliriz? Peki şiir okuyan o sahabeye saldıran ensarın günahı ne olacak bu durumda? Çünkü o ayeti indirmek için allahın bu olayın vuku bulmasına ihtiyacı var. Eğer ensar kendi özgür iradesiyle saldırmaktan vazgeçerse ya da diğeri şikayetçi olmazsa ayet de inmeyecek. Yok allah ensara saldırttıysa bu saldırının günahı ne olacak?


    Hiç Allahın ayetleri böyle insanların özgür iradesine bağlı gelişen olaylarla iner mi?


    Gerçekten ciddi bir akıl tutulması içindesiniz.





  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Sadece 1. nolu soruna cevap vereceğim çünkü diğerleri gerçekten dikkate alınmayacak yorumlar işi sulandırmak için kullanıyorsun. Heleki 4 numara gerçekten zırvalık. Kıblenin neresi olduğunun önemi yoktur her yere doğru namaz kılabilirsin Kıblenin mahiyeti Toplu namaz kılındığında herkesin aynı tertip ve düzende durup yani saf alıp kafasına göre bir yere yönelmemesidir. Çok uzatmak istemiyorum.


    1-Kuran kendinden öncekileri teyit eder etmediğini nereden çıkarıyorsun anlamadım. Kendinden önce gönderilen kitap ve Peygamberleri sayar sonrada O Peygamberlerden sonra geçen hadiseleri ve bunların insanlar tarafından işlerine geldiği gibi değiştirildiğini anlatır. İstersen bunları Bulayım sana Kuran içinden. Hristiyanların veya Musevilerin Kuranın Allahın ayeti değildir demesi onun ayet olmadığının ispatımı kaldı ki Allahın ayetidir deseler kendilerince değiştirdikleri dinlerinden oraya geçmeleri gerekir neden kendilerine zora soksunlar. Hristiyanlara İsa gönderildiğinde hemen kabul edip biyat mı etmişlerdi de Kuranın Allahın ayeti olduğunu kabul etsinler. İsa Hristiyanlar için de bir Peygamberdir hatta ondan öte oğlu kabul edilir İncilin de Allahın oğlu vasıtasıyla kendilerine ulaştırılan kelamı olduğu Hristiyan din adamları tarafından kabul edilir bunun aksini iddia ediyorsan gerçekten boşa konuşuyoruz. Sonra çıkıp diyorsun ki İncilin değiştirildiğini ispat edemezsin. Her yazdığın çelişki dolu neresinden tutacağım şaşırdığım için bu son mesajım daha yazmayacağım.





  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Ya arkadaş Allah daha önceki Kitaplarında içkiyi serbest mi bırakmıştı yiyin için kafayı çekin sarhoş gezin mi demişti. Her topluma sarhoş edici şeyler bak içki değil her içki sarhoş etmez içilen her şey içkidir o ayrı bir mevzu yasak edilmiştir ilaç ve şifa niyetine kullanımı hariç. Türlü miktarda yazılmış olan incilden alıntı alıp İsa içki içiyor müritleriyle kadeh kaldırıyordu diyorsun. Biz zaten bu gün elimizde olan incillerin bir sürü olduğunu herkesin kafasına göre yazdığını kabul ediyorken şimdi bu metnin doğru olduğunamı inanalım. Yaratan böyle sarhoş edici bir şeyi tavsiye edermi akıl var mantık var.


    Tabiki insanlar farklı davransa farklı ayetler gelecekti alakasız şeylermi gelsin di ya bu nasıl bir çıkarım. O zaman "Biz sizi akıl üzerine yarattık hala düşünmeyecekmisiniz" der mi? "Dinde zorlama yoktur." "Biz seni insanların başına zorba ve zorlayıcı olasın diye vekil kılmadık" dermi. Buradan da anlıyoruz ki insan hür irade ile donatılmış yapıp yapacaklarına Allahın bir müdahalesi yok (Buradan kader mevzusu çıkaranlar yanlış çıkarıyor o ayrı mevzu) aksini istese yine tekrarlıyorum insan yerine dünyaya robotlar gelirdi.


    Kütübi sitteye falan hiç girmeyelim orası tam bir dram tıpkı İncil gibi herkes canı sıkıldıkça bir şeyler yazmış bu yazılanları oraya toplamışlar onu geçelim kimse için referans olacak bir alan değil. İçki ile ilgili yasağın bu olaya dayanarak indiğine sen inanıyormusun yani hiç bunun öncesi yok insanların sarhoş namaz kılması sarhoşken yemin edip ayıldıklarında inkar etmeleri yok milletin karısına kızına laf atması yok ama adamın biri kemikle öbürüne vurdu diye ayet geldi bunu anlatıp işi bu olaya bağlayan buna hadis diyen şarlatanın önde gidenidir.





  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.