Şimdi Ara

cumadayim hoca dini ve türkçeyi kötüledi (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
194
Cevap
2
Favori
6.666
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
54 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Forum alim kaynıyormuşta, haberimiz yokmuş.

  • Maalesef ciddi bir idrak sorunu görüyorum. Buna Yahudilik ve hristiyanlık hakkındaki genel bilgisizliği de ekleyebiliriz.


    “... şüphesiz biz, içinde hidayet ve nur bulunan Tevrat’ı indirdik...” (el-Mâide 5/44)


    Tevrat nedir biliyor musun?


    Tevrat kimi zaman ilk 5 kitap, kimi zaman da Tanakı içeren 24 kitap hatta diğer kitapları da sayarsak toplam 38 kitabı içeren, yahudi tarihini, öğretisini, kültürünü ve ibadetleriyle hayat pratiğini anlatan bir dev bir külliyattır. Bu külliyatın yalnızca küçük bir kısmı vahiydir. kalanı Yahudi rabbilerce yazımı yüzyıllarca sürmüştür. Tevratın tamamına yahudiler hiç bir zaman vahiy gözüyle bakmamışlardır. Tevrat onlar için Yahudi olma rehberidir. Kısaca Tevratın yalnızca küçük bir kısmı Tanrı kelamıdır. kalanı yahudi tarihi ve kültürüdür ve insan eliyle yazılmıştır. İnsan eliyle yazılmış metinler Tanrıya ait sözler olmadığı için tahrif edilmiş olup olmamalarının pratikte hiç bir anlamı yoktur. Dolayısıyla Kuranın "Tevratı biz indirdik" demesi yanıltıcıdır. 38 kitaplık bir külliyatı 40 yıl Sina çölünde başıboş dolaşan Musanın yazmış olması mümkün değildir, zaten Musa'nın zamanında kağıt yoktu, hala taş tabletler kullanıyorlardı. Sonuç olarak Kuran Tevrat hakkında yanıltıcı bilgi vermektedir.


    “O peygamberlerin peşinden, kendisinden önce gönderilen Tevrat’ı tasdik eden (doğrulayan) Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. Ve ona, içinde hidayet ve nur olan, kendisinden önceki Tevrat’ı tasdik eden ve Allah’tan sakınanlar için bir hidayet ve öğüt olarak İncil’i verdik” (el-Mâide 5/46)


    İncilin ne olduğunu anlattım ama anlamamışsın.


    Tekrar anlatayım: İncil tanrı kelamı değildir, İncili İsa yazdırmamıştır. İsanın ölümünden 30-40 yıl kadar sonra bazı takipçileri tarafından birbirinden haberli ya da habersiz olarak kaleme alınmıştır. Bunlardan, Matta, Luka, Markos ve Yuhanna incilleri hristiyanlık tarafından tarhselliği inandırıcı bulunarak kabul edilmiş, daha sonra yazılanlar edilmemiştir. İncilin yazılış amacı Tanrının kelamını iletmekten çok İsayı anlatmaktır ve zaten İncilde neredeyse baştan sona isa anlatılmaktadır. okumadığın için Böyle olduğunu bilmiyorsun, Kurana benzer bir vahiy kitabı sanıyorsun. İncil bir Hz. İsa biyografisidir, Tanrının vahiy kitabı değildir. Bunu kaçıncı kez ifade ediyorum saymayı unuttum. İncilin tahrif edilip edilmemesi de bu yüzden önemli değildir. Kaldı ki tahrif edildiğini ispatlayamazsın çünkü hangi incil tahrif edildi? tarihte hiç bir zaman zaten tek bir incil olmadı ki diğerleri onun tahrif edilmiş bir versiyonu olsun!. İsa bir yahudiydi. yahudi ibadetlerini reddetmedi. İncile yeni ibadetler eklemedi. Sadece yahudiliği yeniden yorumladı. İsanın yazdığı ya da yazdırdığı bir incil yoktur, olmadığı için içinde namaz, hac, oruç gibi şeyler de yoktur, içki yasağı da yoktur. Yazılan inciller insanların kendi insiyatifiyle yazılmış, İsayı yüceltmek, onu unutturmamak ve öğretilerini canlı tutmak amaçlanarak insanlar tarafından isaya dair ne hatırlanıyorsa içine dahil edilmiştir.


    Dolayısıyla İsaya bir kitap inmemiştir çünkü isa zaten her zaman bir yahudi olduğunu söylemiştir ve zaten bir kitaba bağlıdır. İsa bir yahudi reformistiydi, yeni bir din yaratmaya çalışmadı, mevcut dini modernize etmeye çalıştı. İsaya kitap inmediği için Kuranın İsaya kitap indirdik iddiası geçerli değildir.


    Kuşkusuz sen hristiyanlığı hristiyanlardan daha iyi bildiğin için bu yazdıkları mı da ciddiye almayacaksın. Ben zaten sen anlayasın diye yazmıyorum. O konuda umudum yok. Duvara anlatsam anlardı ama senin için aynı şeyi söyleyemem.


    Son söz: İncil Tanrı kelamı değil, İsanın biyografi kitabıdır. Hristiyanlar da bunu böyle kabul eder.


    Şimdi geldik en önemli yere...


    İncilin tahrif edildiğini iddia ediyorsun. Öyleyse sende incilin tahrif edilmemiş orjinal nüshası var. Lütfen bu tahrif edilmemiş incil nüshasını bizle pdf olarak paylaş. Biz de İncilin nereleri tahrif edilmiş, nereleri edilmemiş görüp anlayalım, hidayete erelim. 




    “... Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davud’a da Zebur’u verdik.” (İsrâ, 17/55)


    Zeburun ne olduğunu da söylemiştim ama yine anlamamakta bıktırıcı bir ısrar görüyorum.


    Zebur bir vahiy kitabı değildir. İlahilerden ve şiirlerden oluşan 150 ilahilik/şiirlik bir kitaptır. Bunlara Mezmur denir. Aynı bizdeki "sordum sarı çiçeğe, çeçek eydür derviş baba..." tarzı ilahiler ve şiirlerdir.


    Hz. Davud MÖ 1040-970 arasında yaşadığına inanılır ve bir Yahuda kralı olduğu düşünülür. Zebur denilen ilahilerin çoğu ise MÖ 550 civarında yazılmıştır. Davud'tan tam 500 yıl sonra! (Not: Mezmurların bir kısmını Davudun yazdığına inanılmaktadır) Allah Davud öldükten 500 yıl sonra Davuda kitap mı gönderiyor? Kitap denilen de şiir kitabı üstelik!..


    Daha ilginci yahudiler ve hristiyanlar Eski ahitin bir parçası olan bu mezmurları Allahın değil, Allaha yazıldığını söylemektedirler. İlahileri okusaydın, hep yehovaya/yahveye sesleniş ve yakarış olduğunu görürdün. Ben sana bir tane örnek vereyim:


    Mezmur 145

    "Bir nesil sizin (Yahvenin) eserinizi diğerine övüyor; senin kudretli hareketlerini anlatıyorlar”.

    "Tanrı'nın övgüsünü söyleyen ilk nesil olmadığımızı bilmenin bir güzelliği var, ancak bizden önce gelen ve Rab'bi sadakatle ilan eden nesiller sayesinde seni biliyor ve söylüyoruz".

    "Tanrı'ya "heybetinizin şanlı ihtişamından söz ediyoruz" diyebilen, "harika işlerinizin gücünü anlatan", "büyük işlerinizi ilan eden", "hayırlarınızı kutlayın" diyen aynı türden bir nesil olmaya çalışıyoruz".

    bol iyilik ”ve sevinçle doğruluğunuz için şarkı söyleyelim”.


    Bunun neresi tanrı kelamı? Mezmurların tamamı böyle doğrudan tanrıya sesleniş ilahilerdir ve çoğunlukla şarkıyla koro halinde söylenir. Mezmurlar tanrının sözü değil, Yahudilerin tanrıya seslenişidir.


    Dolayısıyla Zebur Davuda indirilmiş bir kitap değildir. Mezmurların bir kısmı Davud'un bizzat kendisinin işlediği günah yüzünden pişmanlığını ve çektiği acıyı tanrıya anlattığı ilahilerdir.


    Dolayısıyla kuranın Zeburu vahiy kitabı sayması da doğru değildir.



    Rica ediyorum lütfen git bir incil ve zebur satın alıp oku. Yetmez, biraz yahudi ve hristiyanlık tarihi oku. Bunları okumadan haklarında ahkam kesmen gülünç oluyor.


    Eminim sen Kuranı bile baştan sona okumamışsındır.





  • AO A kullanıcısına yanıt

    "Ya arkadaş Allah daha önceki Kitaplarında içkiyi serbest mi bırakmıştı yiyin için kafayı çekin sarhoş gezin mi demişti."


    Daha önceki kitaplarını görüp okudun da mı böyle konuşuyorsun hocam? Daha önceki kitapları dediğin de zaten incille tevrat. Onlarda da içki ile ilgili ayetler belli. Merak ediyorsan internette Türkçeleri var, aç oku. Yok onlar tahrif edilmiş diyorsan, o zaman bize tahrif edilmemiş orjinallerini göster. Elinde orijinali yoksa tahrif edildiğini nereden bileceksin? Yoksa sana da mı vahiy geliyor?



    "Tabiki insanlar farklı davransa farklı ayetler gelecekti alakasız şeylermi gelsin di ya bu nasıl bir çıkarım."


    Bırak yahudiliği, Hristiyanlığı, maalesef daha inandığın dini bile bilmiyorsun hocam.


    Buruç suresi 22. ayet:


    "Hakikatte o, korunmuş levhada/Levh-ı Mahfuz'da bulunan şerefli Kur'an'dır."


    Kuran zaten Levh-i mahfuzda yazılıdır. İnsanlığa inmeden önce de oradaydı. Dolayısıyla, insanlar farklı davranınca farklı ayetler inmeyecekti. Levh-i mahfuzda ne yazılıysa o inmek zorundaydı. Dolayısıyla içki yasağının inmesi için 18 yıl beklemeye gerek yoktu. Hem Allah koyacağı yasağı önceden bilmez mi! Allah insan mı ki aklına gelince ayet uydursun! Söylediğin şeyden bu çıkıyor. İnsanlar farklı davranırsa farklı ayet inebileceğini nasıl söylersin aklım almıyor.


    İnsanlar farklı davranınca farklı ayetler inebiliyorsa, nasıl ebedi ve ezeli bir dinden söz edilebilir ki! Demek ki bu dinin kuralları insanlar yaşadıkça, nesiller gelip geçtikçe sürekli değişiyor. Gerçekten sen daha inandığın dini bile bilmiyorsun. Bunu ifade etmek zorunda kaldığım için üzgünüm gerçekten. Amacım seni kırmak değil çünkü. Bundan bir çıkarım yok. sana üstünlük taslamaya da çalışmıyorum. Sadece bildiklerimi paylaşıyorum.



    "Kütübi sitteye falan hiç girmeyelim orası tam bir dram tıpkı İncil gibi herkes canı sıkıldıkça bir şeyler yazmış"


    Hadisler olmasaydı, namaz bile kılamazdın, hac ibadetini bile hakkıyla yerine getiremezdin.


    Şurayı bir oku istersen çünkü ben yazmaktan yoruldum ve sıkıldım:


    Kur’anda her şey açık değildir - Dinimiz İslam (dinimizislam.com)


    Bir de sürekli insanların yaptıklarından örnekler verip duruyorsun, sanki Allah da bir insanmış, onlarla aynı zihniyete ve kurallara tabiiymiş gibi.. İnsanlar neyi nasıl yapıyorsa Allah da öyle yapmak zorunaymış gibi. Allahı bu kadar antropomorfik ele almak dinen caiz değildir, bilesin.


    Öyleyse ben de sana insanlardan 2 örnek vereyim:


    1982 anayasası parça parça , madde madde yıllara mesela 23 yıla yayılarak mı kabul edilip yürürlüğe girdi, yoksa bir kerede tek bir referandumla mı yasalaştı?


    CMUK madde madde yıllar boyu tek tek mi kabul edildi, hepsi birden mi yasalaştı?


    Kuran da Arap toplumunun o günkü anayasıydı ve tek bir defada indirilip, uygulamasının gösterilmesi ve icra edilmesi de hayatı boyunca peygambere bırakılabilirdi. Mantıklı olanı ve hatta beşeri değil, ilahi olanı budur.


    İnsanlar 23 yılda peyder pey, olaylar oldukça ardından gelen ayetlerle oluşmuş bir kitabın vahiy olduğuna mı daha kolay inanır, yoksa bir kerede inen ve kişisel değil sadece evrensel meseleleri ele alan bir kitabın vahiy olduğuna mı daha kolay inanırdı?


    Dostum alınma ama ne yahudiliği biliyorsun, ne hristiyanlığı biliyorsun. daha da acısı islamiyeti bile doğru dürüst bilmiyorsun.


    Onun için daha fazla zaman kaybetmeyeceğim.


    Anlayan anladı. Sen anlamamakta direniyorsan bu senin sorunun.


    Bu kadar yeter.





  • Anafartalar- kullanıcısına yanıt
    Kur'an Allah kelamıdır ve kutsaldır. Arapça inmiştir. Türkçe inmiş olsaydı o zaman Türkçe olan metin kutsal olurdu. Siz metnin kendisinin kutsal olduğunu anlayamıyorsunuz bir türlü.

    Biz mesela yüzyüze konuşuyor olsak senden Tahiyyat duasının Arapçasını veya Türkçesini ezberden okumanı isterdim.

    Bırakın artık milletin dini üzerinde tahakküm kurmaya çalışmayı.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Diyanet işleri başkanlığını eleştirecek o zaman. Dine sövmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan insanlar var.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Kasatka kullanıcısına yanıt
    O sayılı olayların çoğunun dinde yeri yok. Çok fazla bidat karıştırıldı insanların hayatına. Fakat Allah'a sen yücesin dediğinde bundan Allah değil sen kazançlı çıkıyorsun. Eski yunanların sapık dinlerindeki gibi bir olay yok yani.

    Dinin kaynağı Kur'an ve hadistir. Risalei nur, mesnevi veya her türlü kitap en iyi ihtimalle dinle alakalı konularda yazılmış kitap olabilir, din kitabı olamaz, ahkam kaynağı değildir.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Arapça okunarak amel edilir,yavaş yavaş sindire sindire bir makamda okunarak ruha şifa olunur.Dikkat ederseniz Kuran ın okunma şekli bir konuşma gibi değildir,bu bir ibadettir.


    İkinci konu ise Türkçe çevirisi kesinlikle okunup anlanmalıdır Allah ne demiş ne anlatmış kesinlikle bilinmelidir. Namazda Fatiha okuyorsun ama Allah ne demiş veya sen ne diyorsun bilmiyorsun.


    Bu işin doğrusu bu şekildedir.

  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt
    Ayetle hadis çelisirse hangisine bakılır , hangisi doğru olarak alınır.
    (Öyle şey olur mu ya demeden bkz. Vasiyet )

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kasatka kullanıcısına yanıt
    Eğer bir hadis ayetle çelişiyorsa uydurmadır, ona bakılmaz. Hadis ayetle çelişemez.
    Vasiyet hesabında zevcelerin paylarını çıkarıp sonra çocuklara geçtiğinde matematiğin tuttuğunu fark edeceksin.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt
    Yok onu , kast ettiğini demedim. Ataistlerin devamlı tekrarladığı şey değil kastbettigim.
    Hadise göre : ölüye vasiyet yoktur. Kişi öldükten sonra mal dağılımında vasiyeti varsa bile bakılmaz.

    Ancak bakara 180 ve 181 diyor ki mal taksimi şöyle şöyle doyle yapılır borçlar ve vasiyeti çıktıktan sonra diyor.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kasatka kullanıcısına yanıt
    Şimdi bu işler çeviriden yapılmaz. Fakat ölüye vasiyet yoktur ile bahsettiğin ayet çevirisi birbiriyle çelişmiyor. Buradaki sıkıntı senin vasiyetin ne demek olduğunu bilmemen. Benim hadis çevirisinden anladığım kişi ben malımı şuna buna, şu kadarını şuna bu kadarını buna bırakıyorum diye vasiyet etmiş olsa bile taksim o şekilde yapılmaz şeklinde. Kur'an'da da taksimin nasıl yapılacağı tarif buyruluyor Allah tarafından. İkisi birbiriyle çelişmiyor yani.
    Doğrusunu Allah bilir.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EmuDev

    Sen namazı türkçe kılarak kendi dinini icat etmişsin. Yani sen de kendi düşüncene tapıyorsun. İslamın kuralları bellidir, arapça okuyacaksın. Başka dil olmaz çünkü islamın dili, yaratıcının konuştuğu dil, kutsal dil arapçadır. Hatta yaratıcının kendisi de arap olmalı çünkü isimleri (99 ismi) arapça. Yaratıcının isimlerini sadece arap alfabesiyle yazabilirsin, başka dil olmuyor çünkü aynı ses çıkmıyor. Arapçada en küçük bir ses farklılığında kelimenin anlamı değişiyor. Bak aşağıda evrenin yaratıcısının isimleri var. Dikkat ederseniz yaratıcı kendisine arap isimleri koymuş. Bu, arapçanın kutsal dil, arapların da kutsal ırk olduğunun en büyük kanıtıdır.




    Şahsım adına müslüman olmamak adına başlı başına bir sebepleri sıralamışsın, teşekkür ederim.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >




  • Hadi o zaman Hocadan şikayetçi olalım. Boş boş konuşuyorsun, papağan gibisin. Hadi biraz daha googlela!

  • zubulala kullanıcısına yanıt

    Sen önce paylaştığın metni okumayı öğren. Daha neyi paylaştığını dahi bilmeyen adamların foruma yazması engellenmeli ama maalesef forum yönetiminde söz sahibi değilim. Forumda yönetici olsam senin gibilerin değil mesaj yazmasına, üye olmasına dahi izin vermem.


    Blok.

  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt
    Birincizi hadisin aciklamasi olmaz. Zaten hadisciler ayetlerin açıklaması hadislerdir der. E bide hadisin mi açıklamasını yapacagiz. Hani nerde o zaman ayette yazan biz ayetleri anlaşılır ap açık indirdik lafzı ?

    İkincisi hadise göre vasiyet yoktur. Ayete gore mal taksimi vasiyet ve borçlar ciktiktan ,artakalandan sonra yapılır. Düpedüz çelişir.
    İslam'a gore bir kişinin yalancı şahitliği sabitse bir daha o kişiden şahitlik alınmaz o kisiye güvenilmez. Şimdi burdan hareketle eğer hadislere bir tane bile resul sözü olmayan bir lafz girmişse ki binlercedir ve buna hadisciler zayif hadis der o zaman bende nurdan hareketle hiç bir hadise 100 de 100 doğrudur gözüyle bakamam.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kasatka kullanıcısına yanıt
    Hadisin açıklaması olur. Bağlam bilgisi gerekli bir şeydir.
    Zayıf hadisle amel edilmez.
    Bahsi geçen rivayetin orijinal halini okuyamadığım için bu notada durmak zorundayım. Çeviriden anladıpımı belirttim, ama senin bildiğin ve benim bilmediğim bir şey varsa bu durumda bahsi geçen rivayet yalan demek olabilir bu.
    Sen zayıf veya uydurma hadisler de var diye bütün hadisleri çöpe atacağım gibi bir kafaya girersen bu İslam'a aykırıdır. Hadislerin geçerliliği ayet ile sabittir çünkü.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AREryilmaz -- 6 Ekim 2022; 21:11:12 >
    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Cevap vermiyeyim diyorum ama bu hadis işine dair bir kaç kelam edeceğim. Bu hadis olayı bu dine indirilmiş en büyük darbedir sırtından hançerlemektir. 600 sayfalık Kuran yeterince izah edemiyor kendini 300 yıl sonra ortaya çıkan birilerini araya koyup öğreneceğiz onu! ne büyük zavallılıktır bu. Kuran Öğrenip tutasınız diye size övüt veriyoruz desin, Anlayasınız diye apaçık ayetler indirdik desin sonra biz Kuranı Ravi Derki diye başlayan kaynağı belli olmayan yazılardan öğrenelim. Emevilerin dini Siyasileştirmek ve siyasi çıkarlarına göre insanları yönlendirmek için Din adı altında insanlığa attıkları en büyük kazıktır bu ondan da öte Şirktir Peygambere zulümdür.

  • Yok canım, dininizi ve kutsal Türkçenizi Arapçanın tanrısı Allah kötüledi. Ki o tanrı "Biz Kur'an'ı Arapça indirdik" diyor, oysa Türkçe indirdik demeliydi. Kureyş'i kutsal kıldık diyor, Oysa Göktürk'ü kutsal kıldık demeliydi.

    Cumaya gidiyorsan, namaz kılıyorsan Arapça öğrenmek zorundasın. Bu meyanda Türkçe'nin bir kutsallığı yok, bu meyanda elbette Arapça kutsal tabi. Sokakta Arapça dili ile kavga ettiğin Arapçanın elbette ki bir kutsallığı yok.

    Arapça Kutsal değil. Ama Arapça olan Kur'an kutsal, dolayısıyla Kur'an'ın Arapçası kutsal. Türkçe Kutsal değil, Türkçe Kuran hiç kutsal değil..

    Okuduğun Fatiha'nın anlamını öğrenmen için elbette Arapça öğrenmen kutsal değil. Fatihanın anlamını hangi dilde öğrenirsen öğren. Ama Fatiha'yı salt okumak için Türkçe okumanın bir faydası yok, Arapça okuman gerek. Bunun için Arapça öğrenmen gerek. Arapçadan kasıt Arapça okumaktır, Arapçayı anlamak değil.

    Oysa Arabı, Arapçayı kutsayan bir Allah olmadığına göre, aksine dine en çok hizmet eden Arap kavmini ve Arapça olan Kur'an'ı kutsayan Allah var olduğuna göre...

    ...hala kafası basmayalar derhal bu dini terk etmeli. Çünkü din onları zaten çoktan terk etti.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi asau -- 6 Ekim 2022; 22:33:1 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • AO A kullanıcısına yanıt

    Hadislerin ezici çoğunluğunun uydurma olduğu konusunda sana katılıyorum ve çoğunun Emeviler tarafından iktidarlarını pekiştirmek üzere uydurulduğunu düşünen yazarları haklı buluyorum.


    Bir kere eşyanın tabiatına aykırı bir durum var. İlk muhadis Buhari yanılmıyorsam 810 gibi bir tarihte doğuyor ve galiba 60 yaşlarında ölüyor. Öyleyse ilk hadisler en azından Buhari 30'larındayken derlenmiş olmalı yani 840'larda, peygamberin vefatından 200-210 yıl sonra. İnsanlar 200 yıl sonra peygamberin sözlerini nasıl harfi harfine hatırlayabilirler ki! Bu mümkün değil, akla ve mantığa aykırı.


    Ben eşimin dün söylediklerini kelimesi kelimesine hatırlamıyorum, 200 önceki cümleler nasıl hatırlanabilir, imkansız!


    Öte yandan şiiler hariç islam dünyası günde 5 vakit namaz kılıyor ve namazın farzlarına uyuyor. Bunları da hadislerden öğreniyorlar.


    Bu durumda 2 olasılık ortaya çıkıyor:


    1.Kuran yetersiz bir kitap, içinde islamiyete dair herşey yok.

    2.Namaz peygamber zamanında 5 vakit kılınmıyordu, sonradan böyle oldu.


    Bir de namazın farzları meselesi var. Bunlar da kuranda yazmıyor, hadislerde yazıyor.


    İlk şık islamiyet açısından ciddi bir sorun yaratıyor bana göre. Allahın dini anlatması için gönderdiği bir kitapta bazı ibadetlerin nasıl yapılacağının açıklanmamış olması bu kitabın ilahi olduğu iddiasına gölge düşürüyor.


    Yok eğer peygamber zamanında namaz bugünkü şekliyle kılınmıyorsa, çok sonradan böyle kılınmaya başlamışsa, o zaman da bütün müslümanlar kurana aykırı hareket ediyor demektir.


    Bir dinde böyle belirsizliklerin olması bana göre kabul edilemez ve o yüzden konu dinin yaratıcı tarafından gönderildiği iddiası ağır bir darbe alır.


    yaratıcının böyle acemilikler yapması düşünülemez.





  • AREryilmaz kullanıcısına yanıt
    Hadislerin gecerliligi ayet ile sabittir tezinize inşallah ayetle delil getirebilirsiniz ?
    Resul size ne veriyorsa alın ayetinden bahaetmiyorsundur umarim çünkü o ayette ganimetten bahsediyor.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.