Şimdi Ara

Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
251
Cevap
42
Favori
34.389
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
6 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ellerinize sağlık..
  • Güzel bölümdü elinde sağlık. Yenisi ne zaman gelir acaba

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Değişik bir yorumda bulunmak istiyorum. Hiç Tolkien ile George R.R Martin'ini ortak yönlerini fark ettiniz mi? George Martin Tolkien'i adım adım takip ediyor. Önce normal kitaplar çıktı serinin ana hatlarını oluşturan daha sonradan ise ayrı ayrı ülkelerin hikayelerinin anlatıldığı, önceki yılların anlatıldığı yeni hikayeler ortaya çıkarmaya başladı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: CardaQue

    Değişik bir yorumda bulunmak istiyorum. Hiç Tolkien ile George R.R Martin'ini ortak yönlerini fark ettiniz mi? George Martin Tolkien'i adım adım takip ediyor. Önce normal kitaplar çıktı serinin ana hatlarını oluşturan daha sonradan ise ayrı ayrı ülkelerin hikayelerinin anlatıldığı, önceki yılların anlatıldığı yeni hikayeler ortaya çıkarmaya başladı.

    George R.R. Martin için ''Amerikalı Tolkien'' deniliyor zaten. Kendisi Tolkien hayranı ve onun kitapları ile büyümüş birisi. Tolkien'i kendisine örnek alması gayet doğal bir durum bence.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    quote:

    Orijinalden alıntı: CardaQue

    Değişik bir yorumda bulunmak istiyorum. Hiç Tolkien ile George R.R Martin'ini ortak yönlerini fark ettiniz mi? George Martin Tolkien'i adım adım takip ediyor. Önce normal kitaplar çıktı serinin ana hatlarını oluşturan daha sonradan ise ayrı ayrı ülkelerin hikayelerinin anlatıldığı, önceki yılların anlatıldığı yeni hikayeler ortaya çıkarmaya başladı.

    George R.R. Martin için ''Amerikalı Tolkien'' deniliyor zaten. Kendisi Tolkien hayranı ve onun kitapları ile büyümüş birisi. Tolkien'i kendisine örnek alması gayet doğal bir durum bence.

    Haklısınız. Her cümlenize katılıyorum tabi ki. Doğal ama yani o kadar da benzer ki takip ettikleri adımlar. Burada ne kadar muhteşem yazarların yetiştiğini görüyoruz. Tolkien çok insana örnek oluyor ve George Martin'de Tolkien'nin yansımalarından birisi. Genelde yansımalar daha soluk olur ama, bu yazar gerçeğinden de parlak.




  • Yeni bölüm ne zamana hocam?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ersin96

    Yeni bölüm ne zamana hocam?

    Sömestr vesilesi ile işler epey yoğun eve kendimi zor atıyorum yorgunluktan. Çeviriye vaktim kalmıyor pek, tam bir süre veremeyeceğim malesef.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    quote:

    Orijinalden alıntı: ersin96

    Yeni bölüm ne zamana hocam?

    Sömestr vesilesi ile işler epey yoğun eve kendimi zor atıyorum yorgunluktan. Çeviriye vaktim kalmıyor pek, tam bir süre veremeyeceğim malesef.

    Hocam mesajını görünce aha yeni bölüm diye konuya daldım. Birşey soracağım
    yeşiller ve siyahlarda kazanan yeşiller gibi gösteriliyor ama aslında siyahlar değil mi? Netice de prensesin soyu kral oluyor. Aegon 3 yanilmıyorsam. Birde aegon 3'ün sonradan nasıl kral olduğu ve alicent'in elinden nasıl kurtulduğuna dair bilgiler var mı?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi S A M C R O -- 3 Şubat 2015; 21:14:01 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: S A M C R O

    quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    quote:

    Orijinalden alıntı: ersin96

    Yeni bölüm ne zamana hocam?

    Sömestr vesilesi ile işler epey yoğun eve kendimi zor atıyorum yorgunluktan. Çeviriye vaktim kalmıyor pek, tam bir süre veremeyeceğim malesef.

    Hocam mesajını görünce aha yeni bölüm diye konuya daldım. Birşey soracağım
    yeşiller ve siyahlarda kazanan yeşiller gibi gösteriliyor ama aslında siyahlar değil mi? Netice de prensesin soyu kral oluyor. Aegon 3 yanilmıyorsam. Birde aegon 3'ün sonradan nasıl kral olduğu ve alicent'in elinden nasıl kurtulduğuna dair bilgiler var mı?


    İşin ilginç tarafı, krallık Targaryen kanına kalıyor öyle yada böyle. Başa Daemon ile Rhaenyra'nın oğlu Aegon geçiyor. Strong'lar değil. İç savaşın kazananı yok ne yazık ki, sadece kaybedeni var, o da Targaryenlar. Onlarca Targaryen ölüyor, krallık baştan başa savaş alanı oluyor, en önemlisi eldeki ejderhaların hepsi ölüyor.

    Aegon başa geçince epey küçük yaşta o yüzden birçok naip yönetiyor bir süre diyarı. Sonra Aegon'a geçiyor yönetim tamamiyle. İşin başında da Stark'ın tek günlük saltanatı var tabi. Onlarla ilgili biraz bilgi veriyor kitap.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    quote:

    Orijinalden alıntı: S A M C R O

    quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    quote:

    Orijinalden alıntı: ersin96

    Yeni bölüm ne zamana hocam?

    Sömestr vesilesi ile işler epey yoğun eve kendimi zor atıyorum yorgunluktan. Çeviriye vaktim kalmıyor pek, tam bir süre veremeyeceğim malesef.

    Hocam mesajını görünce aha yeni bölüm diye konuya daldım. Birşey soracağım
    yeşiller ve siyahlarda kazanan yeşiller gibi gösteriliyor ama aslında siyahlar değil mi? Netice de prensesin soyu kral oluyor. Aegon 3 yanilmıyorsam. Birde aegon 3'ün sonradan nasıl kral olduğu ve alicent'in elinden nasıl kurtulduğuna dair bilgiler var mı?


    İşin ilginç tarafı, krallık Targaryen kanına kalıyor öyle yada böyle. Başa Daemon ile Rhaenyra'nın oğlu Aegon geçiyor. Strong'lar değil. İç savaşın kazananı yok ne yazık ki, sadece kaybedeni var, o da Targaryenlar. Onlarca Targaryen ölüyor, krallık baştan başa savaş alanı oluyor, en önemlisi eldeki ejderhaların hepsi ölüyor.

    Aegon başa geçince epey küçük yaşta o yüzden birçok naip yönetiyor bir süre diyarı. Sonra Aegon'a geçiyor yönetim tamamiyle. İşin başında da Stark'ın tek günlük saltanatı var tabi. Onlarla ilgili biraz bilgi veriyor kitap.

    Daemon esaslı bir abimizdi hele son savaşı gerçekten uğruna şarkılar yazılmalık. Onun oğlunun başa geçmesi sevindirici. 2 oğlu 4 torunu kral oluyirdu galba Targaryenler iyikide dans etmiş yoksa kimbilir diyar ne kadar daha işgalcilere Katlanmak zorunda kalacaktı Kitapta kurt vakti ya da kurt saati tarzı ifadeler vardı sonlara doğru bu starklarla ilgilimiydi tek zarar görmeyen ordu stark orsusuydu. Bu abimiz prensesin tarafında olmasına rağmen nasıl kral eli olabildi. Sonuçta kral hala aegin 2 idi ve illaki kraliçenin de hayatta kalan ejderi vardır?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi S A M C R O -- 3 Şubat 2015; 21:52:26 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ejderhaların dansının ayrıntılı olarak anlatıldığı "Siyahlar ve Yeşiller" kitabını okusaydın bilirdin ki, isyan Rhaenyra ölünce bitmiş farzediliyor. Aegon II, Aegon III'ü ise öldürtmüyor. Ve değerli bir rehine o. Öldürmeyin diyor. Ancak eğer dikkatli bakılırsa anlaşılır ki, bunu isteme nedeni Aegon III'ün tek varisi olması. Ayrıca Rhaenyra savaşa kuzey'i de davet ediyor. Ancak Kuzeyli ordular gelene kadar savaş bitiyor. Lord Stark gelince, desteklediği taraf olan Rhaenyra'nın yenildiğini görüyor. İstese bütün Kings Landing'i tavan edip, istediği her şeyi yapabilecek bir ordusu var. Bu yüzden onu yatıştırmak için, onu Kral Eli ilan ediyorlar. Lord Stark gün sonunda istifa ediyor. Tabii istifa edene kadar çok önemli şeyler yapıyordu yanlış hatırlamıyorsam.
  • yeni bölüm ne zaman gelir
  • quote:

    Orijinalden alıntı: brody56

    yeni bölüm ne zaman gelir

    Sömestr bitti, rahat nefes alabileceğim diye düşünüyorum. Yeni bölümü büyük ihtimalle hafta sonu eklerim. Birden fazla da bölüm ekleyebilirim belki.
  • III.AEGON





     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den


    Genç Kral III.Aegon,

    Amcası İkinci Aegon’un ölümünden sonra Genç Aegon’un 131 FS yılında tahta ‘’Üçüncü Aegon’’ olarak çıktığı vakit bütün diyarın var olan sıkıntıların sona erdiğini düşünmesi gayet doğal bir durumdu. Üçüncü Aegon’un destekçileri, İkinci Aegon’un son ordusunu Kral Yolu Savaşı’nda yenip Kral’ın Şehri’ni tamamen kontrolleri altına almışlardı. Velaryon donanması Demir Taht’a birkez daha hizmet edebilir, Deniz Yılanı genç krala yardım edip yol gösterebilirdi. Ancak bu umutlar boşa çıktı ve bu dönem Sahte Şafak dönemi olarak isimlendirildi. İkinci Aegon ölmeden önce Dar Deniz ötesine paralı askerler kiralamak adına elçiler göndermişti ve o askerlerin geri gelip ölen kralın intikamını alıp almayacağı muallaktaydı. Batı’da Kızıl Deniz Canavarı ve onun emrindeki yağmacılar Güzel Adaları ve batı kıyı şeridini yağmalamışlardı. Daha da beteri, -ilk olarak 130 FS yılındaki Bakire Günü’nde Eski Şehir’deki toplanan üstadlar tarfından ilan edilmişti- sert kış kendini göstermeye başlamıştı ve altı uzun ve korkunç yıl boyunca sürecekti.

    Yedi Krallık’ın hiçbir bölgesi, Kuzey kadar kışı ciddiye alamazdı keza bu uzun ve sert geçeceği belli olan kışın yarattığı korku, Kış Kurtları’nı Lord Roderick Dustin’in sancağı altında toplamış ve Lord Dustin de onlara Kraliçe Rhaenyra adına savaşarak ölme sözü vermişti. Üstelik onların ardından Lord Cregan Stark’ın sancağı altında toplanmış Kuzey’in bekar, yaşlı, evsiz, çocuksuz erkekleri ile genç çocuklarından oluşan büyük ordu, kendilerini feda edip şanlı bir şekilde ölümü tadarak ve geride bıraktıkları yakınlarının kışı sağa salim atlatmalarını umarak Boğaz’ın güneyine yürümüşlerdi.

    Ancak II.Aegon’un zehirlenmesi bu umudu onların ellerinden alıp götürdü. Bu yüzden aklında farklı bir düşünce olan Lord Stark, emrindeki ordusunu Kral’ın Şehri’ne sürdü. Lord Stark ölen kralın destekçileri olan Fırtına Burnu’nu, Eski Şehir’i ve Casterly Kayası’nı elinin altındaki ordu ile ezip cezalandırma niyetindeydi ancak Lord Corlys çoktan Kaya’ya, Fırtına Burnu’na ve Eski Şehir’e elçiler gönderip barış talebinde bulunmuştu. Altı gün boyunca Küçük Konsey, Lord Corlys’in başarılı mı yoksa başarısız mı olacağını bekledi ve diyar, Lord Stark Küçük Konseyi avcunda tutarken altı gün boyunca olası daha fazla savaşın korkusu ile titredi. Daha sonraları bu döneme ‘’Kurt’un Saati’’ adı verilmiştir.

    Yine de Lord Stark’ın asla vazgeçmeyeceği tek bir şey vardı, o da Kral II.Aegon’a ihanet edip onu zehirleyenlerin gerekli cezayı almasıydı. Zalim, kanun tanımayan ve adaletsiz bir kralı meşru bir savaşta öldürmek makul bir durumdu. Ancak bir kralı zehir kullanarak iğrenç bir şekilde katletmek apayrı bir şeydi ve bu ihanet Yediler’in emirlerine direkt olarak saygısızlıktı. Korku içindeki on bir yaşında olan Kral III.Aegon, Lord Stark’ı Kral Eli yapmaya ikna oldu ve Cregan, III.Aegon’un adına yirmi iki kişiyi tutuklattı. -Bunların içinde Düztaban Larys ve Corlys Velaryon da vardır-

    Cregan Stark sadece bir gün Kral Eli makamında kaldı ve gün boyunca yargılamalara ve infazlara başkanlık etti. Sanıkların çoğu Kenar Mahalle’den Sör Perkin’in izinden giderek siyaha bürünmeyi kabul etti. Sadece iki sanık, kralından ayrı yaşamayacağını söyleyen Kraliyet Muhafızları’ndan Sör Gyles Belgrave ile eski hanelerden biri olan Strong hanesinin yaşayan son temsilcisi Düztaban Larys idamı seçti.

    İnfazların bitimi ile birlikte Lord Stark Kral Eli makamından istifa etti. Tarihte Lord Stark dışında hiçkimse ne bu makama bu kadar kısa süre sahip olabilmiş ne de bu makamdan bu kadar gönüllü bir şekilde ayrılabilmiştir. Kendisi, emrindeki birçok vahşi Kuzeyli askeri güneyde bırakıp evine, Kuzey’e döndü. O askerlerden bazıları Nehirova’da dul kalan kadınlar ile evlendi, kimileri paralı asker olarak güneydeki lordların emri altına girdi, kimileri ise eşkiyalığa soyundu. Böylece Kurt’un Saati sonra eriyor ve Naiplerin iktidarı başlıyordu.

    131 FS yılında tahta çıkması ile 136 FS yılında reşit yaşa gelerek tahtı devralması arasında geçen beş yıl boyunca diyar, Yediler Konseyi tarafından yönetilmiştir. Bu naipler arasında sadece Baş Üstad Munkun bütün naiplik dönemi boyunca konseyde kalmıştır. Diğerleri ya vefat etmiş, ya görevden kendi istekleri ile ayrılmışlar ya da koltuklarından olmuşlardır. Bu naiplerden en meşhuru, 132 FS yılında yedi gün boyunca komada kalıp yetmiş dokuz yaşında hayata gözlerini yumarak bütün diyarı yasa boğan Deniz Yılanı’dır.*

    Aegon’un naiplik dönemi kargaşaları ile ünlüdür. Özgür Şehirler’den eli boş dönen elçilerden biri olan Sör Tyland Lannister, II. Aegon’un kraliyet hazinesini sakladığı yeri söylemeyi reddettiği için Kraliçe Rhaenyra’nın işkencecileri tarafından kör edilip sakat bırakılmasına rağmen III.Aegon’un Kral Eli olarak görev aldı ve görevini gayet iyi bir şekilde ifa etti. Ancak 133 FS yılında Kış Ateşi’ne yakalanıp vefat etti.

    İşler Yıldızmızrağı, Dunstonbury ve Akkoru lordu olan Unwin Peake’in önce naip sonra ise Kral Eli olması ile daha da kötüleşti. Kendisi Birinci ve İkinci Tumbleton Savaşı’nda önemli rol oynamıştı ve ilk naipler arasına seçilmemesine içerlemişti. Ancak kısa sürede gittikçe daha fazla güç kazanması bu içerlemeyi yok etti. Kraliçe Jaehaera’nın intiharından sonra Kral Aegon ile kendi kızını evlendirmeye çalıştı ve rakiplerini güçsüz düşürmek çabası içinde elinden geleni ardına koydu.

    Deniz Yılanı’nın torunu olan Lord Alyn, Kral Eli’nin baş rakibiydi. Lord Corlys öldükten sonra naiplik konseyinde boşalan koltuk kendisine teklif edildiyse de Lord Alyn bunu reddetti ve Basamaklar’a yelken açtı. ‘’Meşe Yumruk’’ lakabını Basamaklar’da kazandığı büyük deniz savaşından sonra aldı ancak yeni yeni yayılan bu ünü, kendisi Kral’ın Şehri’ne döndüğünde anlaşmazlık çıkardı. Kral Eli, Basamaklar’ın kontrolünü ele alıp, Racallio Ryndoon’un korsan krallığına bir son verme niyetindeydi ancak Velaryon’ların donanması kraliyet donanmasının büyük bölümünü oluşturduğu için, onlardan geriye kalan filo Basamaklar’ı ele geçirecek kadar güçlü değildi. Meşe Yumruk’un şanı ve ünü kazandığı zaferler ile daha da arttı ve Lord Peake’in itirazlarına rağmen naipler Lord Alyn’i onurlandırıp hediyeler bahşettiler. Ancak sonunda Kral Eli, Lord Dalton Greyjoy yağmalarını geri verip saldırılarına son vermeyi reddedince, Meşe Yumruk’u Kızıl Deniz Canavarı’ı ile ilgilenmesi adına Batı Toprakları’na göndermeye naipleri ikna etti. Bu görev sonunda Lord Alyn’in yenilmesi hatta ölmesine kesin gözü ile bakılıyor olsa da, bunun yerine bu görev Meşe Yumruk’un altı büyük seferinden ilki oldu.

    Bütün bunlar yaşanırken, yönetmek için çok küçük olan III.Aegon bir piyondan farksızdı. Melankolik, suratı asık ve çok az şeye ilgi gösteren bir yapıdaydı. Her zaman siyah giyer ve günlerce hiçkimse ile tek kelime bile etmediği zamanlar olurdu. Gençlik yıllarında sahip olduğu tek arkadaşı Dans sırasında tahta talip gösterilen ancak şimdi kralın arkadaşı ve hizmetçisi olan Soluksaç Gaemon’du. Lord Peake iktidara geldiğinde Gaemon kralın günah keçisi haline geldi ve krala verilemeyen cezaların acısı Gaemon’dan çıkarıldı. Sonraları Soluksaç Gaemon kralın çeşnicisi oldu ve kral ile güzel kraliçesi Daenaera Velaryon’a düzenlenen zehirle suikast teşebbüsü sırasında zehirlenerek öldü.

    Leydi Daeaera Meşe Yumruk Alyn’nin kuzeniydi ve Basamaklar’da Alyn’in safında yer alıp hayatını kaybeden, Alyn’in kuzeni Daeron tarafından büyütülmüştü. Aşırı derecede güzel olan Daenaera, 133 FS yılında düzenlenen büyük baloda Prenses Rhaena ve Baela tarafından Kral Aegon’a sunulan yüzüncü bakireydi. Bu balo, konseydeki naiplerin Lord Peake’in kralı kızı ile evlendirme çabalarını engellemelerinden sonra Kral Eli tarafından düzenlenmişti. Ancak Peake ısrarından vazgeçmedi ve kralın son sözünü söylemesinden sonra da işler içinden çıkılmaz bir hal aldı.

    Lordun çabaları sonuçsuz kalınca ve diğer naipler ile kral evlilik kararına karşı olunca, öfke içindeki Lord Peake konseyi Kral Eli makamından istifa etmekle tehdit etti. Böylelikle konseye evlilik kararını kabul ettirebileceğini düşünmüştü ancak konsey hoşnut bir şekilde istifasını kabul etti. Sonrasında konsey El olarak Lord Thaddeus Rowan’ı atadı.

    Naiplik yıllarında Aegon’un tek mutluluğu genç kardeşi Prens Viserys’in geri dönüşüdür. Bütün diyar Viserys’in Geçit Savaşı’ında katledildiğini düşünüyordu ve kral da kardeşini geride bırakıp ejderhası Fırtına Bulutu’nun sırtında kaçtığı için kendini asla affetmemişti. Ancak Viserys, ölü yada diri olarak para edeceğine inanıldığı için Lys’teki tüccar prensler tarafından gizlenip rehin tutulmuştu. Viserys’i Lys’te bulan Meşe Yumruk oldu. Lord Velaryon’nun Viserys için verdiği fidye inanılmaz miktarlardaydı ve sonraları bu miktar tartışmalara sebep olmuştur. Ancak prensin özgür kalışı ve evine geri dönüşü ile birlikte- güzeller güzeli Lys’li eşi Larra Rogare ile birlikte- kendisi Aegon’un tamamen güvendiği tek kişi haline geldi.

    Sonunda, naiplerin ve Lord Peake’in iktidardaki gücünü kıran Larra Rogare ile onun zengin ve ihtiraslı ailesi oldu. Krallık içinde rol oynasalar da bu rolleri çabucak ortaya çıktı. O zamanlar Rogare Bankası Demir Bank’tan çok daha büyük bir bankaydı ve kralı kontrol etmek için düzenlenen ayak oyunlarının içinde yer aldılar ve sonunda işledikleri suçlardan çok daha fazla ile suçlandılar. Son naiplerden biri ve aynı zamanda Kral Eli olan Lord Rowan, Rogare Bankası ile suç ortaklığı yapmakla suçlandı ve bilgi almak adına işkenceye tabi tutuldu. Lord Rowan hapis tutulurken bir şekilde onun makamını ele geçiren Sör Marston Waters Leydi Larra’nın kardeşlerini tutuklattıktan sonra askerine Leydi Larra’yı da tutuklamalarını emretti. Ancak kral Aegon ile kardeşi Viserys Leydi Larra’yı teslim etmeyi reddedince Waters, Maegor Kalesi’ni yandaşları ile birlikte on sekiz gün boyunca abluka altına aldı. Kurulan komplo sonunda ortaya çıkınca Sör Marston kralın emri ile Rogare ailesi ile Lord Rowan’ı hedef gösterenleri tutuklamaya çalıştı ancak Waters, yeminli kardeşlerinden biri olan Sör Mervyn Flowers’ı tutuklamaya çalışken Sör Mervyn tarafından öldürüldü.

    Yeni naipler ve El atanana kadar Kral Eli görevini devralan Munkun’un hizmetleri sayesinde düzen tekrar kuruldu. Naiplik dönemi, kralın on altıncı isim gününde, kralın Küçük Konsey odasına girip naipleri ve Kral Eli Lord Manderly’yi görevlerinden azletmesi ile sona erdi.

    Naiplik Dönemi’ni, Yıkılmış Kralın saltanatı izledi keza Aegon’un kendisi yıkılmış haldeydi. Küçüklüğünden beri melankolik olan kral, neredeyse hiçbirşeyden zevk almaz, kendini odasına kitleyip günlerce inzivaya çekilirdi. İnsanlarla temas kurmaktan da hoşlanmazdı, üstelik bu insanlara güzel kraliçe Daenaera da dahildi. Kraliçe çiçek açmış olsa da, kral ile aynı yatağa girmeleri uzun bir süre aldı. Ancak evlilikleri iki erkek ve üç kız çocuk ile kutsandı. En büyük erkek çocuk olan Daeron Ejderkayası Prensi ve varis ilan edildi.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Aegon'un naipler ile birlikte Kral Eli Lord Manderly'yi azlettiği an,

    Her ne kadar Dans’tan sonra diyara barış ve huzur getirmek için çabalamış olsa da Üçüncü Aegon’un konseyindeki akrabalarına ve lordlarına güvensizlik duyduğu aşikardı. Kendisindeki bu tek kusura, herkese karşı soğuk duruşa sahip olmasaydı, iktidarı belki de çok farklı sonuçlar doğurabilirdi. Kardeşi Prens Viserys ki kendisi son dönemlerde El olarak görev almıştır- doğuştan cazibe ve etkileyicilik sahibi olmasına karşın karısının kendisini ve çocuklarını terk edip Lys’e geri dönmesi ile birlikte acımasızlaşmıştır.

    Ancak yine de Aegon ile Viserys diyarı gayet yetenekli bir şekilde yönetti. Bu süre zarfında karşılarına tek bir sorun çıkmıştır. O da İkinci Tumbleton Savaşı’nda öldürülen ancak cesedi tanımlanamaz halde bulunan II.Aegon’un kardeşi Cesur Daeron olduğunu iddia eden sahtekarların ortaya çıkışıdır. Prens’in cesedinin tanınamaz oluşu sahtekarların ortaya çıkmasına ön ayak olmuştur. Ancak o sahte prenslerin taklitçi oldukları kesin bir şekilde halka gösterilmiştir. Aegon’un ejderha korkusu olmasına rağmen ki annesinin canlı canlı bir ejderha tarafından yenildiğine tanıklık ettiği için korkması gayet normaldir, ikili tekrar ejderhalara sahip olmaya çalışmışlardır. Ejderha ismi bile Aegon’u dehşete düşüyor olsa da, ejderhaların tahta karşı çıkanları bastırmak için kullanılabilecek en iyi araç olduğu konusunda kardeşi ile hemfikirdi. Viserys’in önerisiyle ellerindeki birkaç yumurtayı büyüleri ile canlandırmak üzere Essos’tan dokuz büyücü çağrıldı. Ancak bu çaba büyük bir başarısızlık ve hayal kırıklığıyla sonuçlandı.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Targaryen ejderhalarından günümüze kalan yagene şey, Kara Dehşet Balerion'un kafatası,

    Aegon’un saltanatının başlangıcında hala hayatta olan dört ejderha vardı. Bunlar; Gümüşkanat, Sabah, Koyun Hırsızı ve Yamyam’dır. Ancak III.Aegon, 153 FS yılında son Targaryen ejderhasının kendi saltanat dönemi içinde ölmesinden ötürü ‘’Ejderfelaketi’’ olarak hatırlanmıştır.

    Yıkılmış Kral’ın saltanatı, III.Aegon’un, -aynı zamanda Şansız Aegon olarak da bilinir- otuz yedi yaşında veremden ölmesi ile sona erdi. Birçokları kralın çocukluğunu yaşayamadan olgunlaştığını söylemiştir. Melankolik kral asla sevecen olarak hatırlanmasa da ondan kalan mirası, evlatlarının gölgesinde kalacaktı.

    *Lord Corlys Baela ve Rhaena Targaryen’ın çevirdiği entiralar sayesinde kellesini kurtarmıştır. İkili Aegon’u Lord Corlys’ın makamını geri verdiğini belirten bir ferman çıkartmaya ikna etmiş, aynı zamanda Kara Aly Blackwood da Lord Stark’ın Aegon’un fermanını uygulaması karşılığında onunla evlenmeyi kabul etmiştir.





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cypon -- 14 Şubat 2015; 20:21:59 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    III.AEGON





     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den


    Genç Kral III.Aegon,

    Amcası İkinci Aegon’un ölümünden sonra Genç Aegon’un 131 FS yılında tahta ‘’Üçüncü Aegon’’ olarak çıktığı vakit bütün diyarın var olan sıkıntıların sona erdiğini düşünmesi gayet doğal bir durumdu. Üçüncü Aegon’un destekçileri, İkinci Aegon’un son ordusunu Kral Yolu Savaşı’nda yenip Kral’ın Şehri’ni tamamen kontrolleri altına almışlardı. Velaryon donanması Demir Taht’a birkez daha hizmet edebilir, Deniz Yılanı genç krala yardım edip yol gösterebilirdi. Ancak bu umutlar boşa çıktı ve bu dönem Sahte Şafak dönemi olarak isimlendirildi. İkinci Aegon ölmeden önce Dar Deniz ötesine paralı askerler kiralamak adına elçiler göndermişti ve o askerlerin geri gelip ölen kralın intikamını alıp almayacağı muallaktaydı. Batı’da Kızıl Deniz Canavarı ve onun emrindeki yağmacılar Güzel Adaları ve batı kıyı şeridini yağmalamışlardı. Daha da beteri, -ilk olarak 130 FS yılındaki Bakire Günü’nde Eski Şehir’deki toplanan üstadlar tarfından ilan edilmişti- sert kış kendini göstermeye başlamıştı ve altı uzun ve korkunç yıl boyunca sürecekti.

    Yedi Krallık’ın hiçbir bölgesi, Kuzey kadar kışı ciddiye alamazdı keza bu uzun ve sert geçeceği belli olan kışın yarattığı korku, Kış Kurtları’nı Lord Roderick Dustin’in sancağı altında toplamış ve Lord Dustin de onlara Kraliçe Rhaenyra adına savaşarak ölme sözü vermişti. Üstelik onların ardından Lord Cregan Stark’ın sancağı altında toplanmış Kuzey’in bekar, yaşlı, evsiz, çocuksuz erkekleri ile genç çocuklarından oluşan büyük ordu, kendilerini feda edip şanlı bir şekilde ölümü tadarak ve geride bıraktıkları yakınlarının kışı sağa salim atlatmalarını umarak Boğaz’ın güneyine yürümüşlerdi.

    Ancak II.Aegon’un zehirlenmesi bu umudu onların ellerinden alıp götürdü. Bu yüzden aklında farklı bir düşünce olan Lord Stark, emrindeki ordusunu Kral’ın Şehri’ne sürdü. Lord Stark ölen kralın destekçileri olan Fırtına Burnu’nu, Eski Şehir’i ve Casterly Kayası’nı elinin altındaki ordu ile ezip cezalandırma niyetindeydi ancak Lord Corlys çoktan Kaya’ya, Fırtına Burnu’na ve Eski Şehir’e elçiler gönderip barış talebinde bulunmuştu. Altı gün boyunca Küçük Konsey, Lord Corlys’in başarılı mı yoksa başarısız mı olacağını bekledi ve diyar, Lord Stark Küçük Konseyi avcunda tutarken altı gün boyunca olası daha fazla savaşın korkusu ile titredi. Daha sonraları bu döneme ‘’Kurt’un Saati’’ adı verilmiştir.

    Yine de Lord Stark’ın asla vazgeçmeyeceği tek bir şey vardı, o da Kral II.Aegon’a ihanet edip onu zehirleyenlerin gerekli cezayı almasıydı. Zalim, kanun tanımayan ve adaletsiz bir kralı meşru bir savaşta öldürmek makul bir durumdu. Ancak bir kralı zehir kullanarak iğrenç bir şekilde katletmek apayrı bir şeydi ve bu ihanet Yediler’in emirlerine direkt olarak saygısızlıktı. Korku içindeki on bir yaşında olan Kral III.Aegon, Lord Stark’ı Kral Eli yapmaya ikna oldu ve Cregan, III.Aegon’un adına yirmi iki kişiyi tutuklattı. -Bunların içinde Düztaban Larys ve Corlys Velaryon da vardır-

    Cregan Stark sadece bir gün Kral Eli makamında kaldı ve gün boyunca yargılamalara ve infazlara başkanlık etti. Sanıkların çoğu Kenar Mahalle’den Sör Perkin’in izinden giderek siyaha bürünmeyi kabul etti. Sadece iki sanık, kralından ayrı yaşamayacağını söyleyen Kraliyet Muhafızları’ndan Sör Gyles Belgrave ile eski hanelerden biri olan Strong hanesinin yaşayan son temsilcisi Düztaban Larys idamı seçti.

    İnfazların bitimi ile birlikte Lord Stark Kral Eli makamından istifa etti. Tarihte Lord Stark dışında hiçkimse ne bu makama bu kadar kısa süre sahip olabilmiş ne de bu makamdan bu kadar gönüllü bir şekilde ayrılabilmiştir. Kendisi, emrindeki birçok vahşi Kuzeyli askeri güneyde bırakıp evine, Kuzey’e döndü. O askerlerden bazıları Nehirova’da dul kalan kadınlar ile evlendi, kimileri paralı asker olarak güneydeki lordların emri altına girdi, kimileri ise eşkiyalığa soyundu. Böylece Kurt’un Saati sonra eriyor ve Naiplerin iktidarı başlıyordu.

    131 FS yılında tahta çıkması ile 136 FS yılında reşit yaşa gelerek tahtı devralması arasında geçen beş yıl boyunca diyar, Yediler Konseyi tarafından yönetilmiştir. Bu naipler arasında sadece Baş Üstad Munkun bütün naiplik dönemi boyunca konseyde kalmıştır. Diğerleri ya vefat etmiş, ya görevden kendi istekleri ile ayrılmışlar ya da koltuklarından olmuşlardır. Bu naiplerden en meşhuru, 132 FS yılında yedi gün boyunca komada kalıp yetmiş dokuz yaşında hayata gözlerini yumarak bütün diyarı yasa boğan Deniz Yılanı’dır.*

    Aegon’un naiplik dönemi kargaşaları ile ünlüdür. Özgür Şehirler’den eli boş dönen elçilerden biri olan Sör Tyland Lannister, II. Aegon’un kraliyet hazinesini sakladığı yeri söylemeyi reddettiği için Kraliçe Rhaenyra’nın işkencecileri tarafından kör edilip sakat bırakılmasına rağmen III.Aegon’un Kral Eli olarak görev aldı ve görevini gayet iyi bir şekilde ifa etti. Ancak 133 FS yılında Kış Ateşi’ne yakalanıp vefat etti.

    İşler Yıldızmızrağı, Dunstonbury ve Akkoru lordu olan Unwin Peake’in önce naip sonra ise Kral Eli olması ile daha da kötüleşti. Kendisi Birinci ve İkinci Tumbleton Savaşı’nda önemli rol oynamıştı ve ilk naipler arasına seçilmemesine içerlemişti. Ancak kısa sürede gittikçe daha fazla güç kazanması bu içerlemeyi yok etti. Kraliçe Jaehaera’nın intiharından sonra Kral Aegon ile kendi kızını evlendirmeye çalıştı ve rakiplerini güçsüz düşürmek çabası içinde elinden geleni ardına koydu.

    Deniz Yılanı’nın torunu olan Lord Alyn, Kral Eli’nin baş rakibiydi. Lord Corlys öldükten sonra naiplik konseyinde boşalan koltuk kendisine teklif edildiyse de Lord Alyn bunu reddetti ve Basamaklar’a yelken açtı. ‘’Meşe Yumruk’’ lakabını Basamaklar’da kazandığı büyük deniz savaşından sonra aldı ancak yeni yeni yayılan bu ünü, kendisi Kral’ın Şehri’ne döndüğünde anlaşmazlık çıkardı. Kral Eli, Basamaklar’ın kontrolünü ele alıp, Racallio Ryndoon’un korsan krallığına bir son verme niyetindeydi ancak Velaryon’ların donanması kraliyet donanmasının büyük bölümünü oluşturduğu için, onlardan geriye kalan filo Basamaklar’ı ele geçirecek kadar güçlü değildi. Meşe Yumruk’un şanı ve ünü kazandığı zaferler ile daha da arttı ve Lord Peake’in itirazlarına rağmen naipler Lord Alyn’i onurlandırıp hediyeler bahşettiler. Ancak sonunda Kral Eli, Lord Dalton Greyjoy yağmalarını geri verip saldırılarına son vermeyi reddedince, Meşe Yumruk’u Kızıl Deniz Canavarı’ı ile ilgilenmesi adına Batı Toprakları’na göndermeye naipleri ikna etti. Bu görev sonunda Lord Alyn’in yenilmesi hatta ölmesine kesin gözü ile bakılıyor olsa da, bunun yerine bu görev Meşe Yumruk’un altı büyük seferinden ilki oldu.

    Bütün bunlar yaşanırken, yönetmek için çok küçük olan III.Aegon bir piyondan farksızdı. Melankolik, suratı asık ve çok az şeye ilgi gösteren bir yapıdaydı. Her zaman siyah giyer ve günlerce hiçkimse ile tek kelime bile etmediği zamanlar olurdu. Gençlik yıllarında sahip olduğu tek arkadaşı Dans sırasında tahta talip gösterilen ancak şimdi kralın arkadaşı ve hizmetçisi olan Soluksaç Gaemon’du. Lord Peake iktidara geldiğinde Gaemon kralın günah keçisi haline geldi ve krala verilemeyen cezaların acısı Gaemon’dan çıkarıldı. Sonraları Soluksaç Gaemon kralın çeşnicisi oldu ve kral ile güzel kraliçesi Daenaera Velaryon’a düzenlenen zehirle suikast teşebbüsü sırasında zehirlenerek öldü.

    Leydi Daeaera Meşe Yumruk Alyn’nin kuzeniydi ve Basamaklar’da Alyn’in safında yer alıp hayatını kaybeden, Alyn’in kuzeni Daeron tarafından büyütülmüştü. Aşırı derecede güzel olan Daenaera, 133 FS yılında düzenlenen büyük baloda Prenses Rhaena ve Baela tarafından Kral Aegon’a sunulan yüzüncü bakireydi. Bu balo, konseydeki naiplerin Lord Peake’in kralı kızı ile evlendirme çabalarını engellemelerinden sonra Kral Eli tarafından düzenlenmişti. Ancak Peake ısrarından vazgeçmedi ve kralın son sözünü söylemesinden sonra da işler içinden çıkılmaz bir hal aldı.

    Lordun çabaları sonuçsuz kalınca ve diğer naipler ile kral evlilik kararına karşı olunca, öfke içindeki Lord Peake konseyi Kral Eli makamından istifa etmekle tehdit etti. Böylelikle konseye evlilik kararını kabul ettirebileceğini düşünmüştü ancak konsey hoşnut bir şekilde istifasını kabul etti. Sonrasında konsey El olarak Lord Thaddeus Rowan’ı atadı.

    Naiplik yıllarında Aegon’un tek mutluluğu genç kardeşi Prens Viserys’in geri dönüşüdür. Bütün diyar Viserys’in Geçit Savaşı’ında katledildiğini düşünüyordu ve kral da kardeşini geride bırakıp ejderhası Fırtına Bulutu’nun sırtında kaçtığı için kendini asla affetmemişti. Ancak Viserys, ölü yada diri olarak para edeceğine inanıldığı için Lys’teki tüccar prensler tarafından gizlenip rehin tutulmuştu. Viserys’i Lys’te bulan Meşe Yumruk oldu. Lord Velaryon’nun Viserys için verdiği fidye inanılmaz miktarlardaydı ve sonraları bu miktar tartışmalara sebep olmuştur. Ancak prensin özgür kalışı ve evine geri dönüşü ile birlikte- güzeller güzeli Lys’li eşi Larra Rogare ile birlikte- kendisi Aegon’un tamamen güvendiği tek kişi haline geldi.

    Sonunda, naiplerin ve Lord Peake’in iktidardaki gücünü kıran Larra Rogare ile onun zengin ve ihtiraslı ailesi oldu. Krallık içinde rol oynasalar da bu rolleri çabucak ortaya çıktı. O zamanlar Rogare Bankası Demir Bank’tan çok daha büyük bir bankaydı ve kralı kontrol etmek için düzenlenen ayak oyunlarının içinde yer aldılar ve sonunda işledikleri suçlardan çok daha fazla ile suçlandılar. Son naiplerden biri ve aynı zamanda Kral Eli olan Lord Rowan, Rogare Bankası ile suç ortaklığı yapmakla suçlandı ve bilgi almak adına işkenceye tabi tutuldu. Lord Rowan hapis tutulurken bir şekilde onun makamını ele geçiren Sör Marston Waters Leydi Larra’nın kardeşlerini tutuklattıktan sonra askerine Leydi Larra’yı da tutuklamalarını emretti. Ancak kral Aegon ile kardeşi Viserys Leydi Larra’yı teslim etmeyi reddedince Waters, Maegor Kalesi’ni yandaşları ile birlikte on sekiz gün boyunca abluka altına aldı. Kurulan komplo sonunda ortaya çıkınca Sör Marston kralın emri ile Rogare ailesi ile Lord Rowan’ı hedef gösterenleri tutuklamaya çalıştı ancak Waters, yeminli kardeşlerinden biri olan Sör Mervyn Flowers’ı tutuklamaya çalışken Sör Mervyn tarafından öldürüldü.

    Yeni naipler ve El atanana kadar Kral Eli görevini devralan Munkun’un hizmetleri sayesinde düzen tekrar kuruldu. Naiplik dönemi, kralın on altıncı isim gününde, kralın Küçük Konsey odasına girip naipleri ve Kral Eli Lord Manderly’yi görevlerinden azletmesi ile sona erdi.

    Naiplik Dönemi’ni, Yıkılmış Kralın saltanatı izledi keza Aegon’un kendisi yıkılmış haldeydi. Küçüklüğünden beri melankolik olan kral, neredeyse hiçbirşeyden zevk almaz, kendini odasına kitleyip günlerce inzivaya çekilirdi. İnsanlarla temas kurmaktan da hoşlanmazdı, üstelik bu insanlara güzel kraliçe Daenaera da dahildi. Kraliçe çiçek açmış olsa da, kral ile aynı yatağa girmeleri uzun bir süre aldı. Ancak evlilikleri iki erkek ve üç kız çocuk ile kutsandı. En büyük erkek çocuk olan Daeron Ejderkayası Prensi ve varis ilan edildi.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Aegon'un naipler ile birlikte Kral Eli Lord Manderly'yi azlettiği an,

    Her ne kadar Dans’tan sonra diyara barış ve huzur getirmek için çabalamış olsa da Üçüncü Aegon’un konseyindeki akrabalarına ve lordlarına güvensizlik duyduğu aşikardı. Kendisindeki bu tek kusura, herkese karşı soğuk duruşa sahip olmasaydı, iktidarı belki de çok farklı sonuçlar doğurabilirdi. Kardeşi Prens Viserys ki kendisi son dönemlerde El olarak görev almıştır- doğuştan cazibe ve etkileyicilik sahibi olmasına karşın karısının kendisini ve çocuklarını terk edip Lys’e geri dönmesi ile birlikte acımasızlaşmıştır.

    Ancak yine de Aegon ile Viserys diyarı gayet yetenekli bir şekilde yönetti. Bu süre zarfında karşılarına tek bir sorun çıkmıştır. O da İkinci Tumbleton Savaşı’nda öldürülen ancak cesedi tanımlanamaz halde bulunan II.Aegon’un kardeşi Cesur Daeron olduğunu iddia eden sahtekarların ortaya çıkışıdır. Prens’in cesedinin tanınamaz oluşu sahtekarların ortaya çıkmasına ön ayak olmuştur. Ancak o sahte prenslerin taklitçi oldukları kesin bir şekilde halka gösterilmiştir. Aegon’un ejderha korkusu olmasına rağmen ki annesinin canlı canlı bir ejderha tarafından yenildiğine tanıklık ettiği için korkması gayet normaldir, ikili tekrar ejderhalara sahip olmaya çalışmışlardır. Ejderha ismi bile Aegon’u dehşete düşüyor olsa da, ejderhaların tahta karşı çıkanları bastırmak için kullanılabilecek en iyi araç olduğu konusunda kardeşi ile hemfikirdi. Viserys’in önerisiyle ellerindeki birkaç yumurtayı büyüleri ile canlandırmak üzere Essos’tan dokuz büyücü çağrıldı. Ancak bu çaba büyük bir başarısızlık ve hayal kırıklığıyla sonuçlandı.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Targaryen ejderhalarından günümüze kalan yagene şey, Kara Dehşet Balerion'un kafatası,

    Aegon’un saltanatının başlangıcında hala hayatta olan dört ejderha vardı. Bunlar; Gümüşkanat, Sabah, Koyun Hırsızı ve Yamyam’dır. Ancak III.Aegon, 153 FS yılında son Targaryen ejderhasının kendi saltanat dönemi içinde ölmesinden ötürü ‘’Ejderfelaketi’’ olarak hatırlanmıştır.

    Yıkılmış Kral’ın saltanatı, III.Aegon’un, -aynı zamanda Şansız Aegon olarak da bilinir- otuz yedi yaşında veremden ölmesi ile sona erdi. Birçokları kralın çocukluğunu yaşayamadan olgunlaştığını söylemiştir. Melankolik kral asla sevecen olarak hatırlanmasa da ondan kalan mirası, evlatlarının gölgesinde kalacaktı.

    *Lord Corlys Baela ve Rhaena Targaryen’ın çevirdiği entiralar sayesinde kellesini kurtarmıştır. İkili Aegon’u Lord Corlys’ın makamını geri verdiğini belirten bir ferman çıkartmaya ikna etmiş, aynı zamanda Kara Aly Blackwood da Lord Stark’ın Aegon’un fermanını uygulaması karşılığında onunla evlenmeyi kabul etmiştir.




    Eline sağlık

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • I.DAERON





    III.Aegon’un yirmi altı yıllık saltanatı bittiğinde, Fatih’in Eski Şehir’de taç giymesinin üzerinden 157 yıl geçmişti. III.Aegon’dan geride ise iki erkek ve üç kız evlat kalmıştı. Erkek çocukların en büyüğü Daeron, tahta geçtiğinde on dört yaşında küçük bir çocuktu. Belki Daeron’un karizması ve dahiliği, belki de Aegon’un naiplik dönemi hatıralarının zihnine işlemesinden ötürü Prens Viserys, genç kral tahta çıkarken naiplik makamının kurulmasında ısrar etmedi. Bunun yerine Kral Daeron etkin ve kararlı bir şekilde hüküm sürerken, kendisi El olarak hizmet etmeyi seçti.

    Birçokları I.Daeron’un tıpkı başına taktığı taçın ilk sahibi Fatih Aegon gibi sonsuz bir şan ve şöhret sahibi olacağından emindi lakin bu şan ve şöhret bir anda yok olup küle dönüştü. Nadir rastlanan bir zekaya ve karizmaya sahip Daeron, Küçük Konsey’e ‘’Fetih’i tamamlama’’ yani Dorne’u diyarın topraklarına katma fikrini önerdiğinde ona ilk olarak karşı çıkan amcası oldu. Amcasına diğer büyük lordlar ve danışmanlar da katıldı. Kral’a, Fatih’in ve kız kardeşlerinin aksine, kendisinin artık savaştıracak ejderhaları olmadığı hatırlatıldığında ise Daeron o meşhur cevabını verdi; ‘’Bir Ejder’in var. O da tam karşında duruyor.’’

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Genç Ejder, Kral I.Daeron,

    En sonunda kralın aksine ikna edilmeyeceği anlaşıldığında ve Daeron’un Meşe Yumruk Alyn Velaryon ile birlikte çizdiği savaş planı ortaya konulduğunda, birkaçı planın Aegon’un planından daha iyi olduğuna ve Fetih’in gerçekten tamamlanabileceğine inanmaya başladı.

    Birinci Daeron gücünü ve yiğitliğini, yüzyıllardır Menzil’e, Fırtına lordlarına hatta ve hatta Targaryen hanesinin ejderhalarına bile geçit vermeyen Dorne topraklarına sayısız kez kanıtladı. Daeron ordusunu üçe böldü. İlk ordu Kızıl Dağlar’ın batı ucundaki Prens Geçidi’ne gelen Lord Tyrell komutasında, ikincisi denizden gemiler ile birlikte Kral’ın kuzeni ve Donanma Başı olan Alyn Velaryon komutasında, sonuncusu ise pusu kurulmaya çok müsait olan Kemik Geçidi’nden aşağı inen ve Dorne’un gözetleme kulelerinden kaçınıp Orys Baratheon’un düştüğü tuzağa düşmemek adına keçi patikalarını kullanan Kral Daeron’un komutasındaydı. Genç Kral önüne çıkan bütün orduları yerlebir etti. Prens Geçidi Lord Tyrell tarafından alındı ve en önemlisi kraliyet donanması Ahşap Şehir’i aştı ve Yeşilkan Nehri üzerine hakimiyet kurdu.

    Lord Alyn’in Yeşilkan Nehri’ne sahip olması ile birlikte Dorne tam anlamı ile ortadan ikiye bölündü ve doğu ve batı tarafındaki Dorne ordularının birbirlerine destek olması önlenmiş oldu. Bu adımla birlikte başlayan ve birbirinden sert geçen savaşlar serisi tek bir savaş ismi ile adlandırıldı. Birçokları farklı isimler verse de onların içinde en iyisi Kral Daeron’un kendi ağzından çıkan isim '’Dorne’un Fethi’’ olmuştur ki bu isim hem şiirsel hem de stratejik anlamda zarif ve sade bir tanımlamadır.

    Krallık ordusu bir yıl içinde Güneş Mızrağı kapılarına dayandı ve Gölge Şehir’e doğru yürüdü. 158 FS yılında Güneş Mızrağı’nda Dorne Prensi ve kırk kadar Dorne lordu Daeron önünde diz çöktü. Böylece Genç Ejder, Fatih Aegon’un hiçbir zaman tamamlayamadığı Fethi tamamlamış oldu. Hala çöllerde ve dağlarda direniş gösteren az sayıda isyancılar olsa da, kısa sürede kaçak olarak damgalandılar.

    Kral hızlı bir şekilde Dorne üzerindeki hakimiyetini sağlamlaştırmak adına bu isyancıların bulundukları yerde infaz edilmesini emretti. Ancak bu o kadar kolay olmadı. Direniş hareketlerinden en önemlisi kralı hedef alan zehirli okun yanlışlıkla kuzeni Prens Aemon’u –Prens Viserys’in küçük oğluna- vurmasıdır. Bu suikast denemesi sonrasında Prens Aemon tedavi için Kral’ın Şehri’ne gönderilmiştir.

    159 FS yılında Dorne’un iç bölgelerindeki direniş hareketleri bastırılınca, Genç Ejder Kral’ın Şehri’ne muzaffer bir şekilde döndü ve Dorne’un hakimiyetini ve kontrolünü Lord Tyrell’e bıraktı. Dorne’un isyana kalkışmaması ve gelecekteki sadakatlerinin ve iyi niyetlerinin devam etmesini garanti altına alma adına, Dorne’un en eski ve en güçlü hanelerine mensup kızlardan ve erkeklerden oluşan on dört soylu kişi rehine olarak alındı ve Kral’ın Şehri’ne getirildi.

    Ancak bu taktik Daeron’un umduğu kadar etkili olmadı. Alınan rehineler hanelerin isyan etmelerini önlemiş olsa da, Dorne’un yerel halkının taşkınlıklarını önlemek adına yapabileceği birşey yoktu. Dorne savaşında on bin kişinin öldüğü söylenir ancak Dorne Prensi’nin boyun eğmesinden itibaren geçen üç yılda, Daeron’a karşı savaşmaya devam eden yerel halka karşı kaybedilen asker sayısı kırk bini geçmiştir.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Dorne'da ölen askerlerin kurukafaları,

    Daeron’un Dorne’dan sorumlu olarak atadığı kişi olan Lord Tyrell, cesur bir şekilde isyan dalgalarının büyümesini önlemek adına her ay dönümünde bir kaleden diğer kaleye geçerek, isyancılara destek verenleri idam etmeye ve onlara yardım ile yataklıkta bulunan köyleri ateşe vermeye devam etti. Ancak yerel halkın direnişi son bulmadı. Her geçen gün çöllerde veya şehirlerde daha fazla asker kampı basıldı, askerler ve atlar öldürüldü, mühimmat ve yiyecek malzemeleri çalındı veya yok edildi.

    Ancak asıl ayaklanma Lord Tyrell’in ve askerlerinin Kumtaşı’na gelişi ve Lord Tyrell’in yatağına gizlenen akrepler ile katledilmesi ile başlamıştır. Lord Tyrell’in ölüm haberi bir anda Dorne’un bir ucundan diğer ucuna yayıldı ve bütün halkı isyana teşvik etti.

    160 FS yılında, çıkan bu isyanın bastırılması adına Genç Ejder’in kendisi Dorne’a geri dönmek zorunda kaldı. Kemik Geçidi’nde birkaç küçük zafer kazanırken, Lord ‘Meşe Yumruk’ Alyn da birkez daha Ahşap Şehir’den Yeşilkan Nehri’ne girdi. Birkez daha yenildiklerini kabullenen Dorne, barış şartlarının ve bağlılık yeminlerinin tekrar görüşülmesini talep etti. Ancak Dorne’nun istediği barış değil, ihanet ve cinayetti. Dorne askerleri, barış görüşmesine beyaz sancak ile gelen Genç Ejder’e saldırdı. Kraliyet Muhafızları’ndan üçü kralı korumaya çalışırken katledildi. Ejderhaşövalyesi Prens Aemon yaralandı ve Dorne askerleri tarafından ele geçirilmeden önce hainlerden iki tanesini öldürdü. Genç Ejder’in kendisi ise elinde Karaalev ile cesurca savaşmasına rağmen etrafını saran bir düzine Dorne askerine karşı koyamadı ve katledildi.

    Kral I.Daeron’un saltanatı dört kısa yıl süre de, aklındaki ihtirasların gerçekleştiremeyecek kadar büyük olduğu ölümü ile kanıtlanmış oldu. Kazandığı zaferler büyük bir yıkıma dönüşmeseydi, kısa süreli de olsa edindiği şan ve şöhret belki de ebediyen zihinlere kazınmış olacaktı.





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cypon -- 15 Şubat 2015; 13:10:26 >




  • Çok teşekkürler hocam, hızınız çok iyi. :D Bu şekilde devam etmesini ümit ediyorum.
  • eline sağlık
  • I.BAELOR





    Kral Daeron’un ve askerlerinin ölüm haberi Kral’ın Şehri’ne ulaştığında oluşan nefret ve öfke, doğruca Dorne’dan getirilen rehinelere yöneldi. Kral Eli Prens Viserys’in emri ile bütün rehineler idam emri ile tutuklanıp zindana atıldı. El’in en büyük oğlu Prens Aegon bile yakın zamanda birlikte vakit geçirdiği Dorne’lu sevgilisini idam edilmesi için babasına teslim etti.

    Genç Ejder ne evlenmiş, ne de çocuk sahibi olabilmişti. Bu yüzden vesayet yasalarına göre taht, Daeron’un on yedi yaşındaki kardeşi Baelor’a geçti. Baelor tahta çıkar çıkmaz Targaryen hanesi içinde en dindar kişi -kimilerine göre bütün Westeros içindeki en dindar kişi- olduğunu kanıtladı. Kral olarak verdiği ilk hüküm, hapis tutulan rehinelere af ilan edilmesiydi. Baelor’un on yıllık saltanatında, bunun gibi bir çok affetme örnekleri vardır. Baelor’a bağlı lordlar ve Küçük Konsey bile intikam arzusu ile yanıp tutuşurken, Baelor resmi olarak kardeşinin katillerini affetti ve amacının Dorne ile barış yapıp kardeşinin savaşının ‘’yaralarını sarmak’’ olduğunu belirtti. Ve bunun ulvi bir kanıtı olarak Dorne’a ‘’ne kılıçla, ne de orduyla’’ gidip Şehir’de tutulan rehineleri geri teslim ederek barış görüşmesinde bulunacağını ilan etti. Ve Baelor bu söylemini gerçekleştirmek adına Kral’ın Şehri’nden Güneş Mızrağı’na üzerinde eski püskü kıyafetler ve yalınayak yürürken, rehineler en iyi atların üzerinde ve en iyi kıyafetlerin içinde Baelor’u izledi.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Kral I.Baelor Dorne Çölü'nde yalınayak yürürken,

    Baelor’un Dorne’a yolcuğu hakkında, birçok şiir ve şarkı yazılmıştır. Taşlı Yol’u tırmanırlarken, Baelor kuzeni Prens Aemon’un Lord Wyl tarafından esir tutulduğu yere geldi ve Ejderhaşövalyesi’ni bir kafesin içinde çırılçıplak halde buldu. Söylenir ki, Baelor’un bütün yalvarmalarına rağmen Lord Wyl Aemon’u serbest bırakmayı reddedder ve Baelor’un elinden kuzeni için dualar okumak ve geri döneceğine yemin etmekten başka birşey kalmaz. Nesillerdir merak edilen konulardan biri de budur; karşısında sesi kısılmış, narin kandaşının eski püskü kıyafetler içinde ve yaralı ayaklar ile böyle bir yemin ettiğinde Ejderhaşövalyesi’nin gerçekten ne düşündüğüdür. Ancak Baelor dayandı ve kendisinden önce binlerce kişinin yapamadığını yapıp Kemik Geçidi’ni aştı.

    Kamçı Nehri ile kuzeydeki tepelerin arasındaki çölü bir başına yalın ayak geçmek neredeyse Kral’ı öldürüyordu. Ancak o dayandı. Çok zorlu bir yolcuğa çıkmış olmasına rağmen hayatta kaldı ve Dorne Prensi ile buluştu. Kimileri için bu olay Kutsanmış Baelor’un iktidarında gerçekleşen ilk mucizedir. İkinci mucize ise, Dorne ile, kendi iktidarı boyunca sürecek olan barış anlaşmasının imzalanmasıdır. Anlaşmanın maddelerinden biri Kral Eli Viserys’in oğlu Aegon’dan olma torunu Daeron’un Dorne Prensi’nin en büyük evladı Prenses Mariah ile evlenmesidir. Anlaşma imzalandığı sırada Daeron ve Mariah’ın daha çocuk olmasından ötürü evlilik çocuklar ergin yaşa geldiklerinde gerçekleşmiştir.

    Baelor’un Güneş Mızrağı’ndaki Eski Saray’da bir süre dinlenmesinden sonra, Dorne Prensi Kral’a, kendisini Kral’ın Şehri’ne götürecek bir gemi tahsis edileceğini söyledi. Ancak genç kral, ‘’Yediler’in ona yürümesini emrettiğini’’ belirterek bu teklifi geri çevirdi. Dorne sarayındaki bazı lordlar, eğer Baelor yol üzerinde ölürse, Kral Eli Prens Viserys’in bunu yeni bir savaş nedeni olarak göreceğinden korkuyordu. Bu yüzden Prens, yol üzerindeki bütün lordların misafirperver davranacaklarından emin olmak adına elinden gelen herşeyi yaptı. Baelor Kemik Geçidi’ne tekrar çıktığında yönünü Prens Aemon’un hapis tutulduğu Lord Wyl’ın kalesine çevirdi. Baelor Dorne Prensi’nden açıkça Ejderhaşövalyesi’nin serbest bırakılması hakkında söz aldığı için, Lord Wyl bu emre karşı gelemedi. Ancak Aemon’u kendisi serbest bırakmak yerine, Baelor’a Aemon’un içinde tutulduğu kafesin anahtarını verdi. Baelor kafesin yanına geldiğinde ise, kafes içinde çırılçıplak tutulan kuzenin gündüz sıcak güneşi, gece ise soğuk ayazı gören bir yere konulduğunu, dahası kafesin altının genişçe kazılarak oluşturulan çukurun içinde düzinelerce yılan konulduğunu gördü. Söylenir ki, Ejderhaşövalyesi kuzenine kendisini bırakıp Dorne Sınırı’ndaki lordlardan yardım alması için yalvarır ancak Baelor yüzünde geniş bir gülümseme ile kuzenine bakar ve Tanrılar’ın onu koruyacağını söyleyerek çukura adımını atar.

    Sonraları şarkıcılar, Baelor’un her adımında yılanların başlarını öne eğip ona yol verdiklerini iddia etseler de, gerçekte olan söylenenlerin tam tersidir. Baelor çukuru geçip kafese ulaşarak kapıyı açana kadar yarım düzine yılan tarafından ısırılmış, kuzeni Ejderhaşövalyesi ise kapıyı itip neredeyse bayılmak üzere olan Baelor’u zor bela kaldırarak kafesin içine çekmiştir. Lord Wyl ve akrabaları için Prens Aemon ile Baelor’un kurtulup kurtulamayacağına yönelik iddiaya girdikleri söylenir. Belki de Prens Aemon’u, Baelor’u sırtına alıp kafese tırmanması ve kafesin üzerinden özgürlüklerine atlaması konusunda ateşleyen de onların zalimlikleri olmuştur.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Baelor, Prens Ejderhaşövalyesi Aemon'u kurtarmak için cesurca yılanlarla yüzleşiyor,

    Prens Aemon Kemik Geçidi’nin yarısını çırılçıplak bir şekilde sırtında Baelor’la birlikte geçti. Sonrasında Dorne dağlarında rastladıkları bir septteki rahip Aemon’a giyecek kıyafet ve komadaki kralı taşımasına yardım edecek bir eşek verdi. Eninde sonunda Aemon, Dondarrion’ların gözcü kulelerine ulaştı ve gözcü kulelerindeki askerlerin refakatinde Karaocak kalesine geldi. Burada yerel üstadlar kralı ellerinden geldiğince iyileştirmeye çalıştılar ve sonrasında kral tedavisinin devamı için Fırtına Burnu’na gönderildi. Ve bütün bunlar gerçekleşirken Baelor gözleri kapalı, dünyadan kopuk ve bilinci kapalı bir haldeydi.

    Kral’ın yaşama dair tek belirtisi Fırtına Burnu kalesi yolunda sayıkladığı dualar oldu. Kral’ın yolculuğa dayanabilecek kadar güçlenip kendine gelmesi altı aydan uzun sürdü ve tüm bu zaman zarfında diyarı Kral Eli Prens Viserys, Baelor’un Dorne ile yaptığı anlamayı bozmadan yönetti.
    Baelor en sonunda Kral’ın Şehri’ne gelip Demir Taht’a oturduğunda bütün diyar sevince boğuldu. Ancak tahta oturmasına rağmen Baelor’un içindeki Yediler aşkı sönmedi ve yayınladığı ilk ferman, III. Aegon’un ciddi, Daeron’un duyarsız ve Viserys’in kurnaz yönetimine alışanlar tarafından hayretle karşılandı. 160 FS yılında kız kardeşi Daena ile evlenen Kral, evlilik kararı kral olmasından önce kararlaştırıldığı için evliliğin sona erdirilmesi amacı ile Yüksek Septon’a baskı yaptı.

    Evliliği Yüksek Septon tarafından sonlandırıldıktan sonra Baelor daha da ileriye gidip eski eşi Daena’yı ve diğer iki kız kardeşi Rhaena ve Elaena’yı Kızıl Kale içindeki Güzellik Odası’na yerleştirdi. Daha sonraları bu odaya Bakire Kubbesi adı verilmiştir. Kral bu kararı açıklarken, kız kardeşlerinin dinsiz erkeklerin şehvetinden ve dünyadaki günahlardan uzak durarak masumiyetlerinin korunması amacını güttüğünü söylese de birçokları Kral’ın kardeşlerinin güzelliğine kapılıp baştan çıkmamak amacı ile onları Bakire Kubbesi’ne kilitlediğini söyler.

    Her ne kadar Viserys, prenseslerin kendileri ve konseydeki diğerleri bu karara karşı çıksalar da, ferman çoktan verilmişti ve prensesler Kızıl Kale’nin tam ortasındaki odaya kapatıldı ve Baelor’un hoşnutluğunu kazanmak isteyen lordlar ve şövalyeler tarafından gönderilen bakireler prenseslerin hizmetinde kullanıldı.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Kral Baelor'un kızkardeşleri, soldan sağa; Elaena, Rhaena, Daena,

    Baelor bir fermanla Kral’ın Şehri’nde fuhuşu yasakladığında ise bu huzursuzluk daha arttı ve hiçkimse bu kararın getireceği sorunları Kral’a kabul ettiremedi. Söylenir ki binden fazla fahişe ve çocuk toplanılmış ve şehrin sınırları dışına çıkarılmıştır. Baelor aklındaki yeni proje ile meşgul iken, halk arasındaki bu huzursuzluk gitgide artmaya başladı. Bu durumu göz ardı eden Baleor tüm dikkatini rüyasında Visenya Tepesi’nde gördüğünü söylediği büyük bir Sept’e vermişti. Her ne kadar Büyük Sept’in yapımına o zaman başlansa da, Baelor’un ölümünden yıllar sonra tamamlanacaktı.

     Dunk ile Egg'in Hikayeleri, George R.R Martin'den

    Büyük Baelor Septi,

    Baelor, saltanat dönemi ilerledikçe ve kral daha bağnaz ve sürekli değişken kararlara imza attıkça, diyardaki bazı kimseler Kral’ın Dorne’a yaptığı yürüyüş neticesinde ölümün kıyısına gelmesinin zihnini birşekilde etkilediğini düşünmeye başladı. Ancak bu durumun aksine yerel halk Baelor’u çok sevmiştir. Kral, kraliyet hazinesini kullanarak hayır işleri yapmış, bir yıl boyunca şehirdeki bütün erkek ve kadınlara günlük ekmek verilmesini emretmiştir. Ama diyardaki lordlar yavaş yavaş kralın bu halinden rahatsız olmaya başlamıştı. Kral sadece Daena ile evliliğini bitirmemiş, aynı zamanda rahip yemini ederek bir daha evlenmemesini garanti altına almıştır. Bu kararda gittikçe krallıkta daha fazla nüfuz sahibi olmaya başlayan Yüksek Septon’un da etkisi vardır. Kral aldığı ruhani kararların yanında maddi kararlarla da diyardaki huzursuzluğun artmasına neden olmuştur. Örneğin bu kararlar arasında Hisar’ın mesaj taşıması için kuzgun yerine güvercin kullanılması ve kızlarının iffetli olduğunu göstermek amacı ile bekaret kemeri takan lordların vergi muhafiyeti kazanması da vardır.

    Hükümdarlığının sonlarına doğru Baelor, kendisinin, yakınlarının ve diyardakilerin Yediler’e karşı işledikleri günlük günahların affolması amacı ile gittikçe daha fazla gün oruç tutmaya ve dua etmeye kendini adadı. Yüksek Septon vefat ettiğinde, Yediler Meclisi’ne Tanrıların kendisine yeni Yüksek Septon’un kim olacağını gösterdiğini söyledi. Baelor’un rüyasında gördüğü kişi; basit zekalı, okuma yazma bilmeyen üstelik basit bir duayı bile ezberden söyleyemeyen Pate adında yetenekli bir taş ustasıydı. Diyar’ın şansına bu kıt akıllı Yüksek Septon yüksek ateşten vefat etti ve sadece bir yıl görevde kaldı.

    Daha sonraları Baelor, sokaklarda yaşayan sekiz yaşındaki bir öksüzün -ki büyük ihtimalle bir tüccarın çocuğu, mucizeler gerçekleştirdiğine iddia etti. Baelor’a göre çocuk yakaladığı güvercinlere sorular soruyor, güvercinler de çocuğa kadın veya erkek sesi ile cevap veriyordu. Baelor çocuğun Yediler ile konuştuğundan emin olmasından ötürü, bu öksüzün yeni Yüksek Septon olmasını talep etti. Ve Yediler Meclisi yine kralın isteğini kabul etti ve çocuk tarihteki en genç Yüksek Septon olarak kristal tacı başına giydi.

    Daena Targaryen’ın Daemon Waters adında bir çocuk doğurması Baelor’u yeni bir oruç tutma ibadetine itti. Her ne kadar Daena çocuğun babasının kim olduğunu açıklamayı reddetse de sonraları bütün diyar çocuğun babasının Daena’nın kuzeni ve o zamanlar hala prens olan Aegon olduğunu öğrenmiştir. Baelor’un birkaç yıl önce kuzeni Prenses Naerys’in doğurduğu ikiz bebeklerin doğumdan hemen sonra hayatlarını kaybetmeleri sebebi ile bir ay boyunca tuttuğu oruç ibadeti onu neredeyse öldürüyordu. Ancak bu sefer Baelor daha ileri giderek susuzluğunu giderecek kadar su ve açlığını bastıracak kadar ekmek dışında kendisine getirilen herşeyi reddetti. Kırk gün boyunca bu duruma devam eden kral, kırk birinci günde Anne’nin sunağı önünde baygın halde bulundu.

    Baş Üstad Munkun kralı iyileştirmek için elinden geleni yaptı. Çocuk Yüksek Rahip de bildiği dualarla Baelor’un yanında oldu ancak görünüşe göre çocuğun mucizeleri sona ermişti. Yediler, iktidarının onuncu senesinde vefat Kral’ı 171 FS yılında yanlarına aldılar.





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cypon -- 28 Şubat 2015; 22:16:05 >




  • Güzel bölümdü elinde sağlık.
  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.