Şimdi Ara

ESP yi standart sunan en ucuz B sınıfı araç: Sirion 1,5 (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
85
Cevap
0
Favori
9.623
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • kısa bir araştırma yaptım belki başka markalarında vardır ama bulamadım.
    GRANDE PUNTO 5K 1.4 STARJET 95 HP EMOTION 6AB ESP ABS ECC AJ 30.000 başka espli araç görmedim daihatsudan başka. artı 25000 liraya çok zor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: _opeth

    kısa bir araştırma yaptım belki başka markalarında vardır ama bulamadım.
    GRANDE PUNTO 5K 1.4 STARJET 95 HP EMOTION 6AB ESP ABS ECC AJ 30.000 başka espli araç görmedim daihatsudan başka. artı 25000 liraya çok zor.

    panda var daha üste yazmıştım
  • Fatih,

    Zaten bir kişide okuyacak araştıracak kapasite varsa, bu yazdıklarını kendisi de öğrenmiş olurdu. Sonuçta bunlar halka açık bilgiler ve üreticilerin sitelerinde yazılı hepsi. Problem şurada: Biz tembel bir halkız. Atıp tutmayı da çok severiz. Sonuç bu oluyor işte. Teneke diyeni mi istersin, bilmeden atanı mı, resmen uydurup da birşey biliyormuşçasına ahkam kesenini mi...

    100 yıllık geçmişi olan, Toyota'nın bir markası olan, Japonya'da üretilen, daha donanımsız alt modeli bile EuroNCap'de 4 yıldız almış, problemsizliği ile tüm dünyada Toyota kadar meşhur olmuş, 2005 senesinde en iyi motor konusunda dereceye girmiş (aynı motor bugün hala kullanımdadır: K3-VE serisi), dünyanın en ekonomik benzinli araçlarını üreten ve bu atmasyon değil, testler ile kanıtlanmış-kanıtlanabilecek olan, her sene yüzlerce farklı ülkede toplam 1 milyon adedi aşkın araç satan, modelleri Toyota markası altında, Toyota logosu ile de satılmakta olan, hatta Toyota'ya motor üreten Daihatsu'nun tek eksiği; Türkiye'de bilinmemektir. Ve hakkında yapılan yorumlara baktıkça üzülmemek mümkün değil. Üzüldüğüm markanın eleştirilmesinden çok, kendi cehaletimiz.

    Herkes istediğini yazmakta özgür ama sabun köpüğü kadar değersiz bazı yorumların da diğerleri ile birlikte aynı platformda duruyor olması, senin amacına uygun düşmüyor. Sen markana dair memnuniyetini paylaşmak, faydalı olmak istiyorsun. Ama biliyorsun, ne kadar anlatırsan anlat, anlatabileceklerinin toplamı, karşı tarafın kapasitesi ile sınırlıdır. Bence o yüzden biz yanlış yapıyoruz. Biz markasından memnun kullanıcılar olarak bunları anlatıp da gelip burada milletin luzumsuz tacizleri ve sataşmaları ile sinir bozmamalıyız. Eğer 40.000 lira parası varsa bir kişinin, gitsin istediği ESP'li arabayı alsın. Sana ne, bana ne... Ama az paraya çok daha iyi birşey almak varken..................

    Bizim sanki bir kazancımız varmış gibi, bir de işimizin gücümüzün arasında böylesi yorumlara cevap vermekle uğraşıyoruz. Boşver. Bilmeyen, bilmediğiyle kalsın.

    Ayrıca güvenlik ayrı bir konu tabii (ki bende de 6 airbag ve daha pek çok güvenlik donanımı var) ama performans derseniz, 2008 model 1.6 motorlu bir Focus'un, benim 2003 model, otomatik vitesli, 1.3 Daihatsu'ma karşı pek şansı olmadığını hatırlatmama gerek var mı bilmiyorum. Aradaki 5 senelik teknoloji ve motor hacmi farkına rağmen... Neyse hadi, susayım... Polemiğe gerek yok.

    Fatih'cim benim tavsiyem bu gibi konular açıp kendini yıpratma. Değmiyor çünkü. Ben burada yazılanları okurken üzüldüm. Senin de üzüldüğünü biliyorum. Ama üzüntüye sebep olan kişiler emeğe değer vermek yerine, seni reklam yapmakla suçlarlar, o da yetmezmiş gibi karalarlar, sonra da sen üzüldükçe onlar alay eder-gülerler. Evet evet, aynen ilkokulda olduğu gibi...

    Sen trafikte yanyana gelince bu 1.6'larla, kökler-uzarsın. Arkandaki 1.3 yazısına bakıp kafalarını kaşırlar ondan sonra. Boşver. Bilgi paylaştıkça çoğalır. Ama Türkiye'de bilgiyi paylaşınca maraza çıkıyor. Çünkü zaten, herkes, herşeyi en iyi biliyor. Herkes, her konuda uzman. Kimsenin yeni birşey öğrenmeye ihtiyacı da yok, tahammülü de...

    Sevgilerimle,
    Umut Abin



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi umutgultekin -- 12 Kasım 2008; 10:55:49 >




  • Süpersin ya Umut. Çok güzel yazmışsın. Umuyorum ki zamanla bu önyargılar ve eğitimsiz yaklaşım değişecektir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: umutgultekin

    Fatih,


    Fatih'cim benim tavsiyem bu gibi konular açıp kendini yıpratma. Değmiyor çünkü.
    Sevgilerimle,
    Umut Abin


    Umut Bey"e alıntı yaptığım kısım hariç tamamen katılıyorum...katılmadığım kısım ise yazısında vurguladığı "sorgulayan birey"lerin bu tür yazıları okumak için buralardan geçeceği ihtimaline karşılık bu tür yazıların inatla,sabırla yazılmaya devam edilmesi...."sorgulayan birey" dediğim kişiler Fatih Bey gibi nitelikli yazarların bilgi yumağı yazılarını okurlar,araştırmalarına devam ederler,polemiğe girmezler...her şeye rağmen paylaşıma devam...iyi çalışmalr...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: bacey
    Umut Bey"e alıntı yaptığım kısım hariç tamamen katılıyorum...katılmadığım kısım ise yazısında vurguladığı "sorgulayan birey"lerin bu tür yazıları okumak için buralardan geçeceği ihtimaline karşılık bu tür yazıların inatla,sabırla yazılmaya devam edilmesi...."sorgulayan birey" dediğim kişiler Fatih Bey gibi nitelikli yazarların bilgi yumağı yazılarını okurlar,araştırmalarına devam ederler,polemiğe girmezler...her şeye rağmen paylaşıma devam...iyi çalışmalr...



    Ben de isterim ama teoride öyle olan şey, gerçek hayatta işlemiyor işte. Ben 2 sene önce Daihatsu Kulübü'nü kurdum Donanım Haber içinde. Orada arabamın özelliklerini yazdığımda bile aldığım tepkiler aynıydı: "reklam kokan hareketler bunlar vs". 2 sene ve pek çok emek geçti bunların üstünden. Hatta Donanım Haber ile sınırlı kalmadık, kendimize bir Daihatsu Fan Club kurduk, büyüdük, büyüdük. 300 arabayı aşkın bir kulüp olduk. Ama 2 sene sonra bile hala Daihatsu markasını tanımayan kişiler (genel popülasyonda %98 falandır herhalde) yukarıdaki yorumları yapıyorlar. Yani pek birşey değiştiremedik çünkü genele ulaşamıyoruz. Elbette bir taş atıyoruz göle ve çıkacak dalgalar bir yerlere, birilerine ulaşıyor. Bu güzel bir şey tabii ki, ama yetersiz. Türkiye'de hiç bilinmeyen bir markayı ciddi biçimde duyurmak için bizim Van Gölü'ne attığımız çakıl taşlarından fazlasına; bir meteora ihtiyaç var. Bu da ancak Daihatsu Türkiye'nin pazarlama faaliyetlerini önemli miktarda artırmasıyla sağlanabilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi umutgultekin -- 12 Kasım 2008; 11:43:54 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: umutgultekin

    Ben de isterim ama teoride öyle olan şey, gerçek hayatta işlemiyor işte. Ben 2 sene önce Daihatsu Kulübü'nü kurdum Donanım Haber içinde. Orada arabamın özelliklerini yazdığımda bile aldığım tepkiler aynıydı: "reklam kokan hareketler bunlar vs". 2 sene ve pek çok emek geçti bunların üstünden. Hatta Donanım Haber ile sınırlı kalmadık, kendimize bir Fan Club kurduk, büyüdük, büyüdük. 300 arabayı aşkın bir kulüp olduk. Ama 2 sene sonra bile hala Daihatsu markasını tanımayan kişiler (genel popülasyonda %98 falandır herhalde) yukarıdaki yorumları yapıyorlar. Yani pek birşey değiştiremedik çünkü genele ulaşamıyoruz. Elbette bir taş atıyoruz göle ve çıkacak dalgalar bir yerlere, birilerine ulaşıyor. Bu güzel bir şey tabii ki, ama yetersiz. Türkiye'de hiç bilinmeyen bir markayı ciddi biçimde duyurmak için bizim Van Gölü'ne attığımız çakıl taşlarından fazlasına; bir meteora ihtiyaç var. Bu da ancak Daihatsu Türkiye'nin pazarlama faaliyetlerini artırmasıyla olabilecek birşey.


    haklısınız ama birileri "tu kaka" diyecek diye doğru olanı yapmaktan vazgeçmemeliyiz...şu kadarını söyleyebilirim:ülkemizde Mitsubishi,Daihatsu,Suzuki gibi üvey evlat muamelesi gören markalar,en az REnault,Opel vs gibi meşhur markalar kadar sattığında ülkemiz için birçok şeyin iyiye gidiyor demektir...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: bacey
    haklısınız ama birileri "tu kaka" diyecek diye doğru olanı yapmaktan vazgeçmemeliyiz...şu kadarını söyleyebilirim:ülkemizde Mitsubishi,Daihatsu,Suzuki gibi üvey evlat muamelesi gören markalar,en az REnault,Opel vs gibi meşhur markalar kadar sattığında ülkemiz için birçok şeyin iyiye gidiyor demektir...


    Sevgili Bacey,

    Kolay kolay o Japon markalarının Türkiye'de yüksek adetlerde satması mümkün değil. Nedeni, Türkiye'de üretim yapmıyor oluşları. Ciddi bir maliyetleri var ve kâr marjları zaten düşük. Daha da düşmüyor fiyatlar. Zaten sıfır araba alırken bir araba kendine alırken, bir araba da vergi ile devlete hediye ediyorsun...

    Ayrıca saydığın Japon markaları çoğunluk satışlarını genellikle hep uzak doğu ve yoğun olarak Japonya'da yapıyorlar. Yani toplam satış rakamlarının büyük çoğunluğu hep Japonya ağırlıklı. Her geçen sene otomotiv sektörü global olarak büyüse de, esasında çeşitlilik olarak küçülmeye devam ediyor çünkü büyükler küçük markaları satın alıyorlar. Bu yüzden de bu küçük Japon üreticiler dünya pazarında ben de varım demek için çeşitli iddialı modeller geliştiriyorlar ve bunları Avrupa pazarında kullanıyorlar. Bunun yapılmasındaki en önemli sebep de dediğim gibi para kazanmaktan çok "ben de varım" demek. İşte bu noktada bu küçük Japon şirketleri Avrupa pazarında senin de listelediğin Renault, Citroen, Opel, VW gibi markalarla karşılaşıyorlar. Tüketici de kendi ülkesinde üretilen ya da genel olarak o coğrafyada daha iyi konumlanmış bu markaların ürünlerini daha zayıf özelliklerde olsalar bile öncelikli olarak tercih ediyor. Küçük markalar üvey evlat olarak görülüyorlar. Maalesef bu değişmeyecek bir kural.

    Benim bozulduğum şey; bizim insanımızın yadsınamaz biçimde iyi olan birşeyi bile, tek kalemde hiç fikri yokken kötüleyebilmesi. Ülker Godiva'yı aldı diye ne oldu? Amerika'lılar artık kutusuna 100 dolar vermiyorlar mı yani? TATA Jaguar'ı satın aldı diye Jaguar'ın kalitesinde düşüş mü olacak sanki? Zihniyetimiz bu oldukça ilerleyemiz. Hayat artık böylesi basit bir perspektiften görülüp de çözülebilecek kadar kolay değil.

    Globalleşen dünyada dev sermayeler kanlı bıçaklı kavga halindeler ve Suzuki, Daihatsu, Mitsubishi, Mazda gibi markaların iddialı modellerinin, Avrupa'lı üreticilerin böğrüne sokulmuş bıçaklardan farkı yok. İşin komik yanı Avrupa'lılar buna cevap da veremiyorlar. Fransız yapıp, Alman'a satıyor, Alman yapıp, İtalyan'a satıyor. Diğer yandan da Amerika'lı yapıp sadece kendisine satıyor. Dünyanın her yerinde satış yapmayı başaran tek ulus Japonlar. Bu konuda açık bir tebriği hakettikleri gibi, gelecekte otomotiv piyasasına hakim olacak ulusun da kim olduğunu bence çok iyi gösteriyorlar.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Energetic


    quote:

    Orjinalden alıntı: _opeth

    kısa bir araştırma yaptım belki başka markalarında vardır ama bulamadım.
    GRANDE PUNTO 5K 1.4 STARJET 95 HP EMOTION 6AB ESP ABS ECC AJ 30.000 başka espli araç görmedim daihatsudan başka. artı 25000 liraya çok zor.

    panda var daha üste yazmıştım

    panda a segmenti ama bu araç b segmenti
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Energetic

    Daihatsu'nun üretiliş amacı ortada arkadaşlar. Uygun fiyata f/p açısından yüksek araçlar yapmak. Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok.

    Daihatsu da zaten bildiğiniz gibi Toyota'nın alt koludur, ve genellikle Daihatsunun araçları pratik, az yakan, ş.içi otomobilleridir.

    Motor sesi, yok süspansiyonun sertliği gibi handikaplar fazla önemsenmemeli. Tabi kullanım amacına göre değişir bu.


    Benden bundan bahsediyorum...Aracın üretiliş amacı belli...Fazla beklentiniz olmasın...Bu verilen paraya görede diğer japonlarla kıyaslamayın...Kalkıpta Toyota'da japon Mitsubishi'de japon demeyin...Hiç birinde aynı kalite olmaz...
    Yani Esp standart diye araç kalite anlamına gelmez...Fiyatına göre kalitelidir




  • quote:

    Orjinalden alıntı: _opeth


    quote:

    Orjinalden alıntı: Energetic


    quote:

    Orjinalden alıntı: _opeth

    kısa bir araştırma yaptım belki başka markalarında vardır ama bulamadım.
    GRANDE PUNTO 5K 1.4 STARJET 95 HP EMOTION 6AB ESP ABS ECC AJ 30.000 başka espli araç görmedim daihatsudan başka. artı 25000 liraya çok zor.

    panda var daha üste yazmıştım

    panda a segmenti ama bu araç b segmenti

    B segmentiyse iş değişiyor tabi




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Erdm24
    Aracın üretiliş amacı belli...Fazla beklentiniz olmasın...Bu verilen paraya görede diğer japonlarla kıyaslamayın...Kalkıpta Toyota'da japon Mitsubishi'de japon demeyin...Hiç birinde aynı kalite olmaz...
    Yani Esp standart diye araç kalite anlamına gelmez...Fiyatına göre kalitelidir


    Kaliteden kastınız nedir? Arıza nedir bilmemek mi? Yüzbinlerce km boyunca periyodik bakım dışında hiçbir masraf çıkartmamak mı? 15-20 yaşına gelmiş Daihatsu Applause'lerin hala kaya gibi olması, kaportalarında pas olmaması, ilk motor yapımlarının bile 200.000 km sonrasında gerçekleşmesi falan mı??? Japon kalitesi budur. Bu bir dünya görüşü ve iş ahlakıdır. Bu araçlar da (Daihatsu dahil-hatta başta) bu görüşün yansımasıdır.

    Dolayısıyla Mitsubishi'de bu bakımdan birdir, Daihatsu'da, Lexus'da... Elbette çeşitli kalite farkları vardır. Ama bu aracın dayanıklılığı veya yürüyeni ile ilgili değildir hiç bir zaman. Konsoldaki plastiğiniz daha adi olur, koltuk-tavan döşemeniz daha kalitesiz olur. Bagaj'da lambanız olmaz vs.vs... Japon kalitesi budur. Belki lüks olmaz. Ama sizi üzmez. Yarı yolda bırakmaz.

    Kaliteden kastınız plastik, döşeme, lamba falansa benim diyecek lafım yok. Bunlar aracın fiyatını artırır. Kimi araç ucuzdur bunlara sahip olmaz, kimisi pahalıdır, hepsinin en iyisinden vardır. Bu arabanın kalitesini değil, lüks olup olmadığını belirler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi umutgultekin -- 12 Kasım 2008; 17:26:45 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Erdm24


    quote:

    Orjinalden alıntı: Energetic

    Daihatsu'nun üretiliş amacı ortada arkadaşlar. Uygun fiyata f/p açısından yüksek araçlar yapmak. Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok.

    Daihatsu da zaten bildiğiniz gibi Toyota'nın alt koludur, ve genellikle Daihatsunun araçları pratik, az yakan, ş.içi otomobilleridir.

    Motor sesi, yok süspansiyonun sertliği gibi handikaplar fazla önemsenmemeli. Tabi kullanım amacına göre değişir bu.


    Benden bundan bahsediyorum...Aracın üretiliş amacı belli...Fazla beklentiniz olmasın...Bu verilen paraya görede diğer japonlarla kıyaslamayın...Kalkıpta Toyota'da japon Mitsubishi'de japon demeyin...Hiç birinde aynı kalite olmaz...
    Yani Esp standart diye araç kalite anlamına gelmez...Fiyatına göre kalitelidir


    kalite den kastınız iç mekan konforu veya donanımsa dediğiniz doğrudur elbet accord ile sirion konfor olarak bir olacak değil.

    ama kaliteden kastınız arıza çıkarmama durumu ise bu konuda sirion ile accord arsında fark yok denecek kadar azdır.

    ikiside servise yağ değiştirmeye gider.

    hayırlı günler.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: umutgultekin

    Kaliteden kastınız nedir? Arıza nedir bilmemek mi? Yüzbinlerce km boyunca periyodik bakım dışında hiçbir masraf çıkartmamak mı? 15-20 yaşına gelmiş Daihatsu Applause'lerin hala kaya gibi olması, kaportalarında pas olmaması, ilk motor yapımlarının bile 200.000 km sonrasında gerçekleşmesi falan mı??? Japon kalitesi budur. Bu bir dünya görüşü ve iş ahlakıdır. Bu araçlar da (Daihatsu dahil-hatta başta) bu görüşün yansımasıdır.

    Dolayısıyla Mitsubishi'de bu bakımdan birdir, Daihatsu'da, Lexus'da... Elbette çeşitli kalite farkları vardır. Ama bu aracın dayanıklılığı veya yürüyeni ile ilgili değildir hiç bir zaman. Konsoldaki plastiğiniz daha adi olur, koltuk-tavan döşemeniz daha kalitesiz olur. Bagaj'da lambanız olmaz vs.vs... Japon kalitesi budur. Belki lüks olmaz. Ama sizi üzmez. Yarı yolda bırakmaz.

    Kaliteden kastınız plastik, döşeme, lamba falansa benim diyecek lafım yok. Bunlar aracın fiyatını artırır. Kimi araç ucuzdur bunlara sahip olmaz, kimisi pahalıdır, hepsinin en iyisinden vardır. Bu arabanın kalitesini değil, lüks olup olmadığını belirler.


    Kaliteden kastım hem iç mekan, Plastik, Koltuklar vs...
    Hemde saç kalitesi...Accord ve Sirion'un kaporta kalitesi aynı değildir heralde ?
    Ayrıca yürüyen aksam kalitesi derken Accord'un yürüyen aksamındaki bazı parçlar nerdeyse Sirion'u alır...Butür mekaniklerde aynı kalitede olmaz




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Erdm24


    quote:

    Orjinalden alıntı: umutgultekin

    Kaliteden kastınız nedir? Arıza nedir bilmemek mi? Yüzbinlerce km boyunca periyodik bakım dışında hiçbir masraf çıkartmamak mı? 15-20 yaşına gelmiş Daihatsu Applause'lerin hala kaya gibi olması, kaportalarında pas olmaması, ilk motor yapımlarının bile 200.000 km sonrasında gerçekleşmesi falan mı??? Japon kalitesi budur. Bu bir dünya görüşü ve iş ahlakıdır. Bu araçlar da (Daihatsu dahil-hatta başta) bu görüşün yansımasıdır.

    Dolayısıyla Mitsubishi'de bu bakımdan birdir, Daihatsu'da, Lexus'da... Elbette çeşitli kalite farkları vardır. Ama bu aracın dayanıklılığı veya yürüyeni ile ilgili değildir hiç bir zaman. Konsoldaki plastiğiniz daha adi olur, koltuk-tavan döşemeniz daha kalitesiz olur. Bagaj'da lambanız olmaz vs.vs... Japon kalitesi budur. Belki lüks olmaz. Ama sizi üzmez. Yarı yolda bırakmaz.

    Kaliteden kastınız plastik, döşeme, lamba falansa benim diyecek lafım yok. Bunlar aracın fiyatını artırır. Kimi araç ucuzdur bunlara sahip olmaz, kimisi pahalıdır, hepsinin en iyisinden vardır. Bu arabanın kalitesini değil, lüks olup olmadığını belirler.


    Kaliteden kastım hem iç mekan, Plastik, Koltuklar vs...
    Hemde saç kalitesi...Accord ve Sirion'un kaporta kalitesi aynı değildir heralde ?
    Ayrıca yürüyen aksam kalitesi derken Accord'un yürüyen aksamındaki bazı parçlar nerdeyse Sirion'u alır...Butür mekaniklerde aynı kalitede olmaz




    accordun yürüyen aksam parçası elbet siriondan paalı olacak neden?

    çünkü o parça accordun kasa ağırlığını accord sınıfı bir araba beklenen yüksek süratlerde stabil tutmak üzere üretilmiş.

    sirionunki ise sirion ağırlığı ve segmenti hızlar göz önüne alınarak üretilmiş.

    elbet arada fiyat farkı olacak. bu accord daha sağlam parçalara sahip demek değil.

    daha yüksek yeteneklere sahip parçalara sahip demek.

    ama söz konusu arıza yapmama ise; her ikiside japon.

    bu diğer ülke üretimlerindede böyledir.

    şimdi bir polo yürüyeni passattan dandikmi yani? polo hemen dağılıyormu? elbette hayır oda kendi sınıfının standartlarında gayet sağlam.

    dediğiniz gibi passatın yürüyenindede polo nunkilerden kat be kat pahalı parçalar mevcuttur.

    siz sağlamlıkla konforu yada basettiğim yetenekleri karıştırıyorsunuz.

    hayırlı günler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi tasshelhoff -- 12 Kasım 2008; 21:02:44 >




  • Dostum, şimdi Passat'ın yürüyen aksamı ile Polo'nun yürüyen aksamdaki kalite nasıl aynı olabilir...Çeşit çeşit kalite vardır, ama aynı değildir...
    Dediğim gibi 1 milyarada bilgisayar parçası var 100 ytl'yede...İkiside aynı marka...Otomobil parçalarıda böyledir...Segmente göre kalite değişir...Mesela koltuk kumaşı...Her ikiside Volkswagen, aynı kalitede kumaş kullanılmışmı ? Veya Plastik kalitesi ? Yada ne bilim Polo'nun Fren diski ile Passat'ın fren diski aynı değildir elbet ama illaki kalite varkı vardır...Yoksa Passat'a binmenin anlamı nedir ?
  • bütün tartışma sizin sirionun mekaniği kaliteli değildir demenizden başladı; şimdi koltuk kumaşı plastik kalitesinden bahsediyorsunuz.

    passata binmenin poloya binmekten farkı şudur;

    polo ile söz gelimi ( tamamen farazi konuşuyorum polo sahibi arkadaşlar yanlış anlamasın) 150 km üstünde araç titremeye başlar. bu B segmenti olmasından dolayıdır onun maksimum hızı zaten 170 km filandır. yürüyeni de ona göre dizayn edilmiştir. ama bu sağlam değil demek değildir. sadece passat kadar yetenekli değildir.

    passatı ele alalaım ( polo için yazdığım geçerli gene) passatle ise 200 km de bile sarsıntı olmaz zira parçaları passatı konfor ve güç beklentisi içinde satın alan tükticiler için geliştirilmiştir. ama sağlamlığı aynıdırç

    SAĞLAMLIK= arıza çıkarmama durumu. ( en azından benim için )

    daha açık açıklarsam; gene farazi yazıyorum bir poloda amortisörünü 100.000 km sonra değiştiri, bir passat ta amortisörünü 100.000 km sonra değiştirir.

    ama birininki 1000 ytl dir diğerininki 500 ytl dir.

    polo sahibi bu 100.000 km yi 150 km yi geçmeyerek tamamlamıştır, passat sahibi ise 200 km lerde giderek tamamlamıştır.

    ama sağlamlığı aynıdır. zira aynı km de değişirler.

    siz koltuk kumaşından filan bahsetmişsiniz. onların farklı olduğunu kabul ediyoruz zaten.

    hayırlı günler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi tasshelhoff -- 12 Kasım 2008; 23:11:44 >




  • Sınıfları farklı tabii...Yüksek süratlerde ve konforda aynı olamaz...Ona bişey dediğimiz yok zaten...
    Bana göre sağlamlık sadece sorun çıkartmamak değildir...Aynı zaman uzun ömürlülükte demektir...O yüzden diyorumki Accord veya başka bir Japon aracının Fren balatası 100 bin km gidiyorsa Sirionda 100 bin gidecek diye birşey yoktur...
    Focus ile Mondeo'nun parça kaliteleri ve ömrü aynı değildir...
  • bende parçalarının ömürlerinin yüzdeyüz aynı olmasa bile birbirine çok yakın olduğunu söylüyorum.

    bir lancer ile bir coltun balata ömrü farklı değildir.

    fabrika a bu b segmenti buna dandik malzeme kullanayım demez.

    zira o zaman kimse onun C segmentinide almaz.

    öbür türlü olsa ALMAN ARABALARI SAĞLAMDIR yada JAPON ARABALARI SORUNSUZDUR gibi genellemeler ortaya çıkmazdı.

    direk model isimleri geçerdi.
    golfler sağlamdır yada corollalar sorunsuzdur derdik.

    hayırlı günler.
  • Focus'larda aks kırılma sorunu vardır...Mondeo'larda ise hiç görülmemiştir...
    İkiside alman malı...Peki bunu neye bağlıyorsunuz ? Mondeo ile Focus'un ağırlıkları en fazla 200 kilodur ki onuda 4 tekere paylaştırınca arka akslara en fazla 50 kg yük biner...Ben hala mondeo'nun sınıf farkından dolayı Focus'un parçalarından daha kaliteli, sağlam, uzun ömürlü olduğunu düşünüyorum...
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.