Şimdi Ara

evrımle alakalı bır yazı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
25
Cevap
0
Favori
1.216
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Evrime inanmıyorum dedi ortalık karıştı
    Diğer MEDYA haberlerini okumak için tıklayınız...
    Vatan Gazetesi'nden Yiğit Bulut, "Evrime inananlara inanmıyorum" başlığı ile kaleme aldığı yazıya gelen tepkiler üzerine ikinci bir yazı yazmak zorunda kaldı.
    Evrime inanmıyorum dedi ortalık karıştı
    30 Mayıs 2009 18:35

    Vatan Gazetesi'nden Yiğit Bulut "Evrime inananlara inanamıyorum!" başlığı altında iki yazı kaleme aldı. İkinci yazıyı düşünmeyen Bulut, çok sayıda olumlu ve olumsuz tepki alınca ikinci yazıyı yazmış. Bulut, Darwin'in evrim teorisinin neden mümkün olmayacağını anlattığı iki yazısında kendisini eleştirenlere de cevap veriyor.

    Gelen tepkiler üzerine 'evremin ne kadar hassas' bir konu olduğunu anladığını da vurguluyor. Evrimin "sistemi kuran" büyük zekanın sisteme kattığı "bileşenlerden" biri olduğunu söyleyen Bulut: "Sistemin 'özü' veya 'sistemi yaratan' kavram değil!" diyor.

    Evrime inananlara inanamıyorum! (28.05.2009)

    Sevgili dostlar, iki gün önce "kızım neden evlenmiyor" başlıklı yazıda "hayatta tesadüf olamayacağını" daha doğrusu "tesadüflerin" matematiksel olarak "nasıl imkansız" olduğunu "bir genç kızın" 40 milyon kişide "aradığını" bulma ihtimali üzerinden tartışmış ve "matematik olarak" imkansız görünenlerin, nasıl olabildiği noktasında konuyu bırakmıştım. Kaldığımız noktadan itibaren sizden birçok mesaj geldi. Çok önemli katkılarda bulundunuz...

    Bugün "aynı olasılık" hesaplarını "evrensel yasalara, doğaya, maddenin ve hücrenin yapısı" gibi konulara uygulamak istiyorum. Daha doğrusu iki kişinin, "minimum ortak aranan şartlarda" akıl-bilinç-istek-duygularını kullanarak dahi "birlikte olmalarının" matematiksel olarak ne kadar "zor" olduğundan yola çıkarak; "milyarlarca hücrenin mükemmel bir şekilde biraraya gelişini" tartışmak istiyorum. Kimilerine göre bu "bir zekanın bilinçli biraraya getirmesi", kimilerine göre "random-raslantısal" bir "gelişme" yani "evrim"!

    Dostlarım, canlı hücre yapısını bırakın bir kenara "sadece bir atom" alalım, yanlış anlamayın "atomu da" örneklemede kullanmayacağım. Sadece içine bakalım ve "raslantı sonucu milyon yıllar sonucu oluştu" denilen "elektron" yapısını inceleyelim... Bir atom içinde en çok dikkat çeken nokta, çekirdeği elektrik yükünden oluşan bir zırh gibi kuşatan elektronların atomun içinde en ufak bir kazaya yol açmamaları! Olsa ne olur? Felaket olur! Madde olmaz! Biz olmayız!

    AMA... Felaket sınırında "dolaşan" matematiksel olarak "olması ihtimali" yüksek olan böyle bir kaza asla gerçekleşmez ! Matematiksel olarak "mümkündür" ama olmaz! Tüm işleyiş mükemmel bir düzen ve kusursuz bir sistem içinde devam eder. Çekirdeğin çevresinde saniyede 1.000 km. gibi akıl almaz bir hızla hiç durmadan dönen elektronlar, birbirleriyle bir kez bile çarpışmazlar! Birbirlerinden herhangi bir farkları bulunmayan bu elektronların farklı farklı yörüngelerde bulunmaları, son derece şaşırtıcıdır! Şimdi düşünün; atomdan, hücreden, atomların, hücrelerin "birleşmesinden" vazgeçtim, elektronlar "dahi" mükemmel bir "uyum içindedir" ve bu uyum "varoluştan" bugüne devam eder! Bu noktada başka bir örnek verelim. Yine hücreden, evrimden vazgeçtim. Yerde duran bir tahta parçası var. Üstünde bir tezgah var, usta matkapla "çalışıyor"! Şimdi soralım; matkabın çalışır halde yere düşüp "tahtayı" delme ihtimali ne? İstatistikler her ay o atölyede 3 kaza olduğunu ve yaklaşık her 10 çalışma gününde 1 "rastgele" delik açıldığını gösteriyor. Şimdi bir soru daha soralım; aynı deliğin yanına bir "menteşe" çakılması ihtimali ne? Yine istatistikler o atölyede son 3 yıl içinde sadece bir yani 1.000 günde 1 kez aynı yerde duran artık bir parçaya düşen bir "menteşenin" üstünden geçilmesi sonrası "son derece bozuk" bir şekilde takıldığını gösteriyor. Bu iki verinin anlamı; bir delik ve yanına bir menteşe takılması ihtimali 10 binde 1! Lütfen dikkat daha "pencere" falan yapmadık! Tahtayı kesmedik, deliklerini delmedik, menteşe takmadık!

    Sevgili dostlar, bu "gerçekler" ve bu "veriler" eşliğinde bir daha soralım; bir tahtanın bir "pencere" olma ihtimalinin "olmadığı" bir gerçek düzeyinde, tek hücrenin "bir zekanın müdahalesi" olmadan bugün gördüğümüz "mükemmel bizi" ortaya çıkarma ihtimali sizce kaç? Yorulmayın ben söyleyeyim; matematiksel olarak böyle bir "ihtimal" yok! Bu gerçeğe "dünyanın oluşumu", "yer çekimi" gibi kanunların da oluşumunu ekleyin! Tekrar ediyorum; böyle bir "ihtimal" matematiksel olarak "ifade edilemez"! Biraz "matematik" bilen, evrim gibi bir "saçmalığa" asla inanamaz! Bana kendi başına "oluşan tek bir pencere" gösterin, ben de inanacağım!

    Sonuç: Yukarıda anlattığım çok "basit" veriler ışığında soruyorum; "sizce evrim" sonucu "bu hale gelmemiz" mümkün mü!

    Evrime inananlara inanamıyorum (II) (30.05.2009)

    Sevgili dostlarım, "evrim" Türkiye'de ne kadar hassas bir konuymuş, önceki gün yaşayarak öğrendim!

    Sabah kalktığımda "mail" kutularım dolmuş, gazetede "yorumları" giren arkadaşlarımız bunalmaya başlamıştı! Sizden "bilimsel ve dini açıdan" olaya bakan o kadar çok mesaj geldi ki, bunlar başlı başına bir "kaynak" oldu. Eleştirenlere de "katkı" yapanlara da çok teşekkür ediyorum.

    Bugün izninizle sizden gelenlerden yola çıkarak hatta alıntılar ile paylaşarak, konuya devam edeceğim. Her şeyden önce "başlığı" çok doğru atmadığımı gördüm. İstediğimi net ifade edememiştim. Doğrusu "Evrim'in varlığına değil varoluşumuzun rastlantısal başladığı" şeklinde algılanan "evrim kavramına inananlar" olmalıydı. Evrimin varlığına "inanmamak" doğru bir tanımlama değil, en azından benim fikrim bu değil...

    Evrim "süreklidir", her yerdedir ve "bilinçli bir zekanın yaradılışı başlattığı" süreç içinde "iyiye ve güzele doğru" evrim veya "tekamül" maddi-manevi anlamda devam eder. Bir sistemi kurarsınız, bileşenlerini "tasarlarsınız" sonrasında sistemin işleyişi sırasında karşılıklı etkileşim ile "yeni sonuçlar" ortaya çıkabilir. Bu da "evrimdir" ama "yaratıcı bilinci" inkar etmek gerekmez! Aynı mantık sosyal sistemlerde de geçerlidir. Sistem "evolution-evrim" geçirmek ve bileşenlerin "ihtiyaçlarına" uymak zorundadır. Evrim veya tekamül engellenir ise "birikmiş evrim devrim" getirir! Örnekleyeyim; Fransız Devrimi sosyal-ekonomik-politik sistemin "halkın düşünce dünyasının evrimine, gelişimine ayak uyduramayan" bir yapının yani "engellenmiş" evrimin "devrimi" getirmesidir... Engellenmiş "evrim" her zaman "devrim" değil bazen de "devrim" süsü verilmiş "darbelere" yol açar! Bu darbeler sivil ve askeri kaynaklı olabilir. Toplumun "evrimi" çerçevesinde onu "kapsayamayan" sistemler "kırılır"!

    Diğer önemli bir konu, sizden en çok gelen tespitlerden biri de bu; elektronların "evrim" ile ne alakasının olduğu detayı...Bir okuyucumdan aynen aktarıyorum; "...Elinize bir ipe bağlı top alın ve çevirin. Belirli bir hızdan sonra onun aniden yön değiştirerek sizin gözünüzde patlaması olasılığı SIFIRdır. Çünkü evrenin temel yasalarına aykırıdır. Newton yasaları. Şimdi elektron da kalkıp yörüngesinden ayrılıp, hadi bir çekirdeğe çarpayım diyemez..."

    Sevgili okuyucumun cevap vermesi gereken "elektron nasıl orada durur hale geldi", bu yasa "nasıl oluştu" sorusudur! Bir bilgisayarı açın "işletim sistemini" kullanmaya başlayın, orada şunu dersiniz; bu "işareti tıklayınca" program açılacak! Peki "o işletim sistemini yani yerçekimini, evrensel yasaları" hangi güç yazdı, oraya koydu? Şimdi içine hiç işletim sistemi yüklenmemiş bir bilgisayar alın, yerçekiminin olmadığı bir dünya düşünün ve "şimdi kurun aynı çıkarımı"!

    Hazır sistem üstünde "çalışmak" ve "sebep-sonuç" üretmek kolaydır, önemli olan "üzerinde ahkam kestiğimiz" sistemi "hangi gücün" dizayn ettiğidir!

    Sevgili dostlar, canlı-cansız bütün sistemler "sürekli evrim" halindedir! Evren "dışa doğru genişlemeye" yani evrimine devam eder! Bu inkar edilemez! Ama bu evrim "ilk yaratılış sırasında" konan "kuralların içinde kalır"! Ve biz tahmin edilebilen veya algıladığımız kadarıyla "öngörebildiğimiz" bu yapıya "düzen", sıçramalara da "düzensizlik" deriz!

    Burada çok önemli bir not düşelim; kuantum teorisi "lineer olmayan" yani bizim "idrak kapasitemize göre" olmaması gereken ama "her seferinde şaşmadan" olan olayları açıklamada önemli bir adım atmış ve aslında "kaos" dediğimiz her şeyin bir üst algılamaya göre "kosmos" olduğunu ispat etme yoluna girmiştir. Bütün ihtimaller aynı anda gerçektir ama her seferinde sadece "olması gereken seçenek" hayata geçer! Elektron her zaman yolunu bulur!

    Sonuç: Evren, maddenin yapısı, hücre, organizma ve "bizim içinde bulunduğumuz" algılama ile "logaritmasını yazamadığımız" her olay, "üst algılama seviyeleri" için rahatlıkla görülebilecek mükemmel "matematik", "sebep-sonuç" denklemlerine göre işler. Algılayamadığımız "bölümler" için herkes kendine göre "mekanizmalar" kurar! Kimi "kuantum" der kimi "Bundan sonrasına sadece inanılır sorgulanmaz" der! Algılama düzeyimiz arttıkça göreceğiz ve bileceğiz ki; evrenin özündeki "matematik gerçeklere dayanan sebep-sonuç" yasaları kesindir ve "elle tutulabilir, kağıda dökülebilir" hale gelebilir. Bir mühendis "statik hesabı" kağıda döker, bir çocuk oraya sadece "duvar" diye bakar!

    Son söz: Evrim gerçektir, süreklidir ve "sistemi kuran" büyük zekanın sisteme kattığı "bileşenlerden" biridir! Sistemin "özü" veya "sistemi yaratan" kavram değil!

    Etiketler: yiğit bulut evrim

    ZAMAN


    benım goruslerımı bırebır yansıtıyor







  • Evrime inanmak ne mümkün inanmıyorum inananlarada inanmıyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BroK€NSaf€ty -- 31 Mayıs 2009; 1:14:33 >
  • Aynı kişiye peki bunları Yaratan nasıl oldu yada nerden geldi yada onun başlangıç noktası nedir diye sorsanız, bizim beynimiz bunu algılamaya yetmez - yada aşa dinden atılırız gibi bir cevap verir.
  • adam evrimden baska herseyi anlatmis birde evrenin matematiksel hesaplamalarini yapmis atomun yapisini inceleyip aktarmis okuyucularina en
    ilginc olan kismida bu:

    Tekrar ediyorum; böyle bir "ihtimal" matematiksel olarak "ifade edilemez"! Biraz "matematik" bilen, evrim gibi bir "saçmalığa" asla inanamaz! Bana kendi başına "oluşan tek bir pencere" gösterin, ben de inanacağım!

  • her hangibir organizmayı incelersek;

    organlar arasındaki görev dağılımındaki düzeni gördüğümüzde bunun yıllar boyu meydana gelen mutasyonların sonucu olamayacağını anlayabiliriz.

    en basitinden insan kendi kafasına baksa bile evrimi inkar eder. zira göz, kulak, burun, dil, ağız vs organlar hangi mutasyonlar ile oraya yerleşmişler ? bu organlar önce vücudun başka yerlerinde idiler de sonra hepsini bir araya biriktiren organizma avantaj sağlayıp da hayatına devam mı etti ?

    siz hiç bu organların vücudun başka yerlerine dağılmış bir fosil gördünüz mü ?

    yoksa ilk mutasyon ile vücudun bu organların vücudun en uygun yerine mi yerleşmiş ...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Brooklyn

    Aynı kişiye peki bunları Yaratan nasıl oldu yada nerden geldi yada onun başlangıç noktası nedir diye sorsanız, bizim beynimiz bunu algılamaya yetmez - yada aşa dinden atılırız gibi bir cevap verir.


    Aynı kişi, yazısında sorunuz hakkında görüşünü, ifade etmiş zaten.

    "Algılayamadığımız "bölümler" için herkes kendine göre "mekanizmalar" kurar! Kimi "kuantum" der kimi "Bundan sonrasına sadece inanılır sorgulanmaz" der! Algılama düzeyimiz arttıkça göreceğiz ve bileceğiz ki; evrenin özündeki "matematik gerçeklere dayanan sebep-sonuç" yasaları kesindir ve "elle tutulabilir, kağıda dökülebilir" hale gelebilir."

    Sahi siz 'algılayamadığınız bölümleri' nasıl açıklıyorsunuz?




  • rastlantılarla tabi nasıl olcak
  • +Kusursuz diye bahsettiğiniz organlar malesef hiç de kusursuz değillerdir!!!
    +Kusursuz olan birşeyler bulsak bile herhangi bir şeyin kusursuz olması o şeyin bir başkasının tasarımı olduğunu göstermez,eğer kusursuz olmak yaratılmak,tasarlanmak anlamına geliyorsa,tanrı nın var olduğunu kabul edip onun en kusursuz,en mükemmel varlık olduğunu düşünürsek onun da bir yaratıcısının,tasarlayıcısının olduğunu hayli hayli kabul etmek durumunda olmanız gerekir!

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    her hangibir organizmayı incelersek;

    organlar arasındaki görev dağılımındaki düzeni gördüğümüzde bunun yıllar boyu meydana gelen mutasyonların sonucu olamayacağını anlayabiliriz.

    en basitinden insan kendi kafasına baksa bile evrimi inkar eder. zira göz, kulak, burun, dil, ağız vs organlar hangi mutasyonlar ile oraya yerleşmişler ? bu organlar önce vücudun başka yerlerinde idiler de sonra hepsini bir araya biriktiren organizma avantaj sağlayıp da hayatına devam mı etti ?

    siz hiç bu organların vücudun başka yerlerine dağılmış bir fosil gördünüz mü ?

    yoksa ilk mutasyon ile vücudun bu organların vücudun en uygun yerine mi yerleşmiş ...





  • arkadaşım Yaratıcı zaman ve mekandan münezzehtir sen bu şekilde düşündüğün için yanılıyorsun, zaman, madde bizim için vardır..

    Şöyle düşün tren vagonları sonsuz olmadığı gibi ana vagon olmadan da diğer vagonlar bir hiçtir hareketsizdir.
  • Matematik ideal bir düzedir. Matematiği gerçek yaşama uyarlamak ne kadar mantıklıcadır anlayamıyorum. Bu adama verilecek en güzel cevap şu olurdu:" İsmini hatırlamadığım bir Yunan filozofu şöyle bir şey diyor, bir oku ilerinizdeki hedefe doğru atarsanız, bu okun o hedefe varması için ilk önce yolun yarısını gitmesi lazımdır, o yolun yarısını gitmesi içinse yolun yarısının yarısını gitmesi lazımdır ve bu şekilde sonsuza kadar yarı yarı gitmek zorundadır. Yani aslında bir okun hedefe varması matematiksel olarak imkansızdır. Ama biz okun hedefe vardığını görebiliyoruz!

    İşte bu adamın dediği bundan farklı değildir. Matematik gerçek hayatla tamamen çakışan bir şeydir aslında. Matematik olmayan şeyler üstüne kurulu bir şeydir. Evet kesin sonuç verir. Ama eğer gerçek hayattada kesin sonuç veriyorsa o zaman aslında biz hiç bir şey yapmadan şu an sadece oturuyoruz.

    Evrimi matematikle açıklamak işte budur.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Aspirin_Gripin

    +Kusursuz diye bahsettiğiniz organlar malesef hiç de kusursuz değillerdir!!!
    +Kusursuz olan birşeyler bulsak bile herhangi bir şeyin kusursuz olması o şeyin bir başkasının tasarımı olduğunu göstermez,eğer kusursuz olmak yaratılmak,tasarlanmak anlamına geliyorsa,tanrı nın var olduğunu kabul edip onun en kusursuz,en mükemmel varlık olduğunu düşünürsek onun da bir yaratıcısının,tasarlayıcısının olduğunu hayli hayli kabul etmek durumunda olmanız gerekir!



    sizin kusursuzdan ne anladığınıza bağlı tabii ki. kusursuz sıfatı dünyada herhangibir nesneye verilecek olursa sağlıklı bir bedendeki herhangibir organ bu sıfatı fazlasıyla hakeder.

    Yaratıcının da bir Yaratıcısı olması gerektiğini düşünmek kendimizi kandırmaktır. Zira Yaratıcı sıfatını yüklediğimiz varlık Yaratma noktasının en başlangıcında bütün sebeplerin Yaratıcı olarak durmaktadır.

    sadede gelecek olursak bir organizmadaki bütün organların hiçbir görev dışarıda kalmayacak şekilde vazife dağılımı yapmaları, herbir organın sahip olduğu görevleri eksiksiz yerine getirmesi, vücudun içerisinde önemlerine ve görevlerine binaen yerleşmiş olmaları bir deneme yanılmayı değil bir tasarımı göstermektedir.




  • Evrim gerçektir, süreklidir ve "sistemi kuran" büyük zekanın sisteme kattığı "bileşenlerden" biridir! Sistemin "özü" veya "sistemi yaratan" kavram değil!


    bu kısım evrım teorısıne dogruluguna ınanaları mutlu etmeye yetecektır dıye dusunuorum.ki bende aynı sekılde dusunuyorum rastlantı ve 0 dan evrılerek gelme kısmına kesınlıkle katılmıyorum ki deli olmayan bı ınsanında boyle dusunmesı gerektıgını dusunuorum ve ateıst ınsanlarında evrıme koru korune baglanmamaları onu tek acık kapı olarak gormemelerını tavsıye edıorum etrafta olup bıtene rastlantı demek bana şaka bazen de hakaret gibi gelıor


    dininizi de sorgulayın zaten aklınız sorgulanmaması gereken yerleri sıze soyleyecektır


    cok edebı oldu ama benımde kafamı kurcalıyor zaman zaman bu konular tek derdım var bana verılen tek bir şans ve onu dogru sekılde en azından dusunerek yasamak...

    son tavsıyem gereksız polemıklerden kacının




  • anlamadığım şu mısırda piramitleri yapan insan neden binlerce yıl sonra gnümüzdeki insan nasıl yapıldığını keşif edememiş.örnekler çoğaltılabilir binlerce yıl önce bunları yapan insan ise neden beyin olarak evrimleşmedikde bu yapılırın nasıl yapıldığını bulmaya çalışıyoruz daha inaılmaz yapılar yapmamız daha gelişmiş medeniyetler kurmamız gerekmez mi?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: süpürman

    anlamadığım şu mısırda piramitleri yapan insan neden binlerce yıl sonra gnümüzdeki insan nasıl yapıldığını keşif edememiş.örnekler çoğaltılabilir binlerce yıl önce bunları yapan insan ise neden beyin olarak evrimleşmedikde bu yapılırın nasıl yapıldığını bulmaya çalışıyoruz daha inaılmaz yapılar yapmamız daha gelişmiş medeniyetler kurmamız gerekmez mi?



    katılıyorum fızık bılımlerı yuzunden ınsanların ruhsal evrımlerı duraksama donemıne gırmıs robotic bir yasam bıcımını benımsemıs durumdayız . paranormal ve ruhsal bılımlere agırlık verılmelı cun hayat baslı basına paranormal bır olaydır sadece fızıkı bılımlerle acıklamaya calısmaya calısmamız bızı mental olarak koreltıyor. saygılar





    dının ıspatlanması suan ımkansız gozukuyor ama bılım ıspatlanması muhtemel teorımlerle urasır bu yuzden bılımdır bu yuzden ınancları tartısmayalım burda evrımı tartısın ama ınanclara bulastırmamaya ozen gosterelım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Timeguard -- 31 Mayıs 2009; 2:11:18 >




  • Yazının başlığı: Evrime İnananlara İnanamıyorum'

    Sadece evrime inanmıyorum dese normal karşılanabilirdi. Yazının başlığı evrimi değil evrime inananları hedef alıyor. Bir gazeteciden beklenen fikirlere saygı, tarafsızlık nerede?
  • Sen gel milyarlarca yılda olma imkanı olan birşeyi olasılığı küçük diye kabul etme, sonra da bu kadar şüpheci olduğu halde hiçbir araştırma yapmadan tek bir kanıtı ve mantıklı var oluş sebebi olmayan yoktan varolan ve yoktan yaratana inan. Tebrik ederim.
    Sorun aslında hiçbir şeyi araştırmamakta yatıyor, sadece önünüze gelen bilgiyi alıyorsunuz ve yorum yapıyorsunuz, kendiniz aramıyorsunuz. Bilgisiz bir şekilde sadece akıl yürütmekle olmaz bu işler. Aklınıza yatmaması veya işinize gelmemesi gerçeği değiştirmez.

    Gerçek ile,

    önce dalga geçilir,

    sonra reddedilir,

    sonra da kabul edilir.

    Kilise bile evrimi kabul ediyor, yakında herkes edicek bunun sinyallerini görüyoruz. Bilimle savaşılmaz.
  • Yazıdaki son sözleri anlamadım. Onlar kime ait? yazının ikinci bölümünde evrimi kabul eden kim? Bilinçli evrimden mi bahsediliyor yine? (Evrim varsa bilinçli olup olmaması aslında hiçbirşeyi değiştirmez o da ayrı bir konu)

    Doğrusu yazının başında o kadar ofsayt bakış vardi ki. Gerisini cümle cümle analiz etmeden okuduğumu söyleyeyim. Her zaman yapılan yanlışı tekrar tekrar görüyoruz. Sebebi de bakış açısı.

    Evrim şu anki durumu, AMAÇ değil SONUÇ olarak görür. Bakın arkadaşlar bu çok çok önemli. BUNU ANLAMADAN EVRİMİ ELEŞTİRMENİZİN BENİM AÇIMDAN VE BİRÇOK KİŞİ AÇISINDAN NEREDEYSE HİÇBİR ÖNEMİ OLMAZ. İçinde bulunduğumuz durum ortaya çıkmıştır. Evrim bunun böyle olması için uğraşmıştır diye bir şey yok. Dolayısıyla siz, şu anki durumu matematiksel olasılıklarla olma ihtimalini hesaplamanızın hiçbir anlamı yok. Biz sayısal lotodan çıkan 6 sayıyız. Sayısal lotodan çıkabilecek diğer 6 sayıdan daha değerli değiliz. Biz elimizdeki 6 sayıya bakıp bu raslantı olamaz dememiz mantıklı değil. Çünkü amaç o sayıları çekmek değil. Onlar çıkan sayılar, çıkması istenen sayılar değil. Eğer onlar çıkması istenen sayılar olsaydı, o zaman kalkıp "o sayıları nasıl çektin?" diye sorma hakkınnız olurdu.

    Yazıda yine Menteşe, Kapı, Pencere gibi örnekler görüyorum ve bu örnekleri veren insanlara sormak istiyorum. Bu verdiğiniz örnekleri, bu bilim adamları göremiyor mu sanıyorsunuz? Bu kadar küçümsüyorsunuz dinlere inanmıyorlar diye? Anlayın artık aynı şeyi tartışmıyoruz. Siz kendi dünyanızdaki bir takım kabullere göre sonuç üretip, ona saldırıyorsunuz. Oysaki karşıda saldırdığınız yerde sadece gölgeler var. Kendi bilincinizin gölgeleri.

    Derdimi anlatamamış olabilirim o yüzden özetlemeye çalışayım.
    Evrim, şu anki ortaya çıkmış olan durumu(canlılar alemi) AMAÇ olarak kabul ettiğini söylemez sadece çıkan SONUÇun (canlılar alemi) nasıl ortaya çıktığına bakar. Aksi bakışla bakanlara şu örneği vererek nasıl hatalı düşündüklerini göstermek istiyorum.
    Düşünün elimdeki bir avuç kumu yere bıraktım, yere dağıldılar. Kumlar, bulundukları yerlere bakıp mevcut durumlarını AMAÇ olarak görürse, derler ki "bu konumlara rastgele düşmemizin olasılığı 10 üzeri bilmem kaçta bir. Biz öylesine yere saçılmış olamayız. Bir avuç kumu yere atın bakalım bizim gibi düşecekler mi?". Gördüğünüz gibi bir avuç kum içinde bile imkansızlık oluşturabilirsiniz. Oysaki bu imkansızlık sadece sizin bakış açınız olarak kalan bir durumdur ve bir avuç kumun yere öylesine atılmış olduğu gerçeğine engel teşkil etmez. (Kum taneleri tabi ki evrenin kurallarına uygun olarak biryerlere dağıldı. Evrimde de aynı kurallar geçerli. Ama müdahele vardır diyenler, bu kuralların ihlal edilebilceğini söylemiş oluyor, bunu bilerek konuşmak lazım.)

    Geniş düşünmeyi öğrenelim. Yoksa bizde biliriz Menteşe gibi gaydırı guppak örnekler vererek Evrimi çürütmeyi. Bu çok yapılan bir hata ve Boeing uçağı örneğiyle bildiğimiz bir durum. Fakat yanıltıcı ve saptırıcı veya kısıtlı bir bakış açısına dayanıyor. Biraz daha dikkat.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Aspirin_Gripin

    +Kusursuz diye bahsettiğiniz organlar malesef hiç de kusursuz değillerdir!!!
    +Kusursuz olan birşeyler bulsak bile herhangi bir şeyin kusursuz olması o şeyin bir başkasının tasarımı olduğunu göstermez,eğer kusursuz olmak yaratılmak,tasarlanmak anlamına geliyorsa,tanrı nın var olduğunu kabul edip onun en kusursuz,en mükemmel varlık olduğunu düşünürsek onun da bir yaratıcısının,tasarlayıcısının olduğunu hayli hayli kabul etmek durumunda olmanız gerekir!

    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    her hangibir organizmayı incelersek;

    organlar arasındaki görev dağılımındaki düzeni gördüğümüzde bunun yıllar boyu meydana gelen mutasyonların sonucu olamayacağını anlayabiliriz.

    en basitinden insan kendi kafasına baksa bile evrimi inkar eder. zira göz, kulak, burun, dil, ağız vs organlar hangi mutasyonlar ile oraya yerleşmişler ? bu organlar önce vücudun başka yerlerinde idiler de sonra hepsini bir araya biriktiren organizma avantaj sağlayıp da hayatına devam mı etti ?

    siz hiç bu organların vücudun başka yerlerine dağılmış bir fosil gördünüz mü ?

    yoksa ilk mutasyon ile vücudun bu organların vücudun en uygun yerine mi yerleşmiş ...





    bu kadar basit bir düşünce sistemini kimseden beklemem üstelik bu konularda düşünmüş ve kendine bir yol çizmiş biri için.
    senin dediğin tamamen maddeler için geçerlidir.
    maddelerin bir yaratıcısı vardır çünkü yoktan var olamazlar.
    fizik kanunlarına göre böyle açın biraz okuyun.
    peki kanunları koyanın bu kanunlara uymak zorunda olduğunu düşünebiliyormusun?
    anlamayanlar için geliyor bu bölüm.
    ben bir pc programcısıyım. bir simülasyon yazıyorum.bu simülasyonun yapay zekası çok yüksek.
    simülasyondaki oluşumlara bazı kurallar getiriyorum. örneğin hiç bir karakter zıplayamaz.
    peki bu kuralı koyan benim zıplayamayacağım anlamına gelir mi?
    her maddenin yoktan var olması kuralına ortaya koyan yaratıcının kendisi herhangi bir madde olmadığı için böyle kanunları onun üstüne yoramayız.
    umarım bu yazıyı okuyanlar her şeyi Allah yarattı ve hiçbir madde yoktan var olamıyorsa Allah'ı kim yarattı gibi basit sorularla gitmezler kimsenin kapısına..

    not : aklına başka sorular takılanlar beni ateizm konusnda ikna edeceğini düşünenler. buradan size sesleniyorum.
    özel mesajla msn isteyin vereyim tartışalım. eğer beni ikna edebilirseniz ateizm i benimserim çünkü ben hayatta katı kuralları olan bir insan değilim. yenilmekten korkmam ve bana doğruları gösterdiği için bahsi geçen kişiye teşekkürlerimi bir borç bilirim.!




  • @süpürman
    quote:

    anlamadığım şu mısırda piramitleri yapan insan neden binlerce yıl sonra gnümüzdeki insan nasıl yapıldığını keşif edememiş.örnekler çoğaltılabilir binlerce yıl önce bunları yapan insan ise neden beyin olarak evrimleşmedikde bu yapılırın nasıl yapıldığını bulmaya çalışıyoruz daha inaılmaz yapılar yapmamız daha gelişmiş medeniyetler kurmamız gerekmez mi?

    Piramitlerin nasıl yapıldığı bilinmiyor meselesi biraz abartılıyor aslında. Dünyanın alakasız yerlerinde piramit veya benzeri yapılar var. Büyük Piramitin yapımı daha zor olabilir. Daha büyük ustalık daha çok uğraş gerektirebilir ama unutmayalım ki birileri işin magazinsel, turistsel kısmıyla ilgileniyor ve abartılı cümleler kuruyor.

    İşin evrim meselesine gelirsek. Bırak bin seneyi yüz bin senede bile beyin olarak çok değişmemiş olabilirsin (evrime göre). Biz, bir çok işi beynimiz geliştiği için değil görerek yapıyoruz. Birikimli bilgi önemli. Gerisi sadece o birikimli bilgiyi alabilecek bir beyne sahip hale gelip gelmediğin ve fiziksel olarak vücudunun yetenekleri (Eller). Hayvanlar da akıl edemeyecekleri şeyleri bizden görüp yetenekleri varsa aynısını yapabilirler. Kedi kapıyı açabilir. Kapıyı açan kedi evrimleşmiş kedi değildir tabi ki. İnsan içinde aynı şeyler geçerli(evrime göre zaten insan hayvan ayrımı yok). Yani daha fazla akıllanmış olmalıydık bu süre içinde diyen yok ve aslında bahsettiğin şey oluyor, insanlık şu an çok çok daha gelişmiş yapılar yapabilecek durumda. Hele ki o zaman ki gibi kendi isteği olsun diye herkese seferlik halinde iş yaptıran birisi olsa çok daha üstün yapılara sahip olabilirdik. Bütün bunlar bilginin ve alet edevatın birikimi ile oluyor. Bazen bunlar bölgesel olarak ortaya çıkıp yayılamadan yok olabilir.

    Bir deli kuyuya atmış taşı kırk akıllı çıkaramıyor diye, "akıllılar madem akıllıydı çaresini bulmalıydılar" denemez.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.