Şimdi Ara

Ölümsüz Bir Yaşam Mümkün mü ve Evren Son Bulunca Sonrasında Ne Olacak

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
0
Favori
239
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bu evrende ölümsüzlük mümkün müdür sizce?


    Edit: Virüs, yarı canlı yarı cansız. Yani virüs örneği bu konuda tuhaf bir örnek. Bir de bu konuda deniz analarını biliyorum ama deniz anaları çok büyüdüğü için bir şekilde ölüyor diye biliyorum.


    Edit: Deniz analarının da polip formuna dönüşü varmış ama denizde peristaltik hareket yaparak yaşamak, yaşamak sayılır mı tartışılır. Yani biyolojik açıdan evet ama felsefi ya da diğer türlere göre daha durağan bir yaşam.


    Edit 2: İnsan ırkı bilgisayarı keşfettiğinde ölen insanların zihninin sanal ortama aktarılacağını söylüyor. Ama bunun empatisini kurmak mümkün değil, bir insan bu şekilde mutlu olur mu tartışılır, dokunma hissi, aşık olma, yemek yeme ya da tecrübe etme hisleri sanal ortamda gerçeğinki kadar etkili midir büyük bir tartışma ve etik konusu.


    Edit 3: Bir an için Fermi paradoksunun doğru olduğunu düşünelim. Bazı uzaylı türleri evrenin sonuna kadar yaşasa bile evren öleceği zaman bu canlılar ölmeyecek mi?


    Edit 4: Bu konudan biraz bağımsız olacak ama sonlu evren fikri doğruysa eğer evren yok olduktan sonra sizce ne olacak?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Denamint -- 18 Temmuz 2023; 1:3:13 >







  • Değil. Evrene içkin entropi uyarınca hiçbir olgu veya süreç sonsuza dek istikrarlı kalamaz. Maksimum rastgelelik ve minimum enerji durumuna ilerler. Tüm evren kullanılamaz hale gelen mekanik enerjiyle giderek kaotikleşen fakat ısıl ölüme ilerleyerek tekdüzeleşen bir örüntüye indirgenir (ısıl ölüm teorisi).

    Vakti zamanında bazı olguların entropisinin olmadığı, bir nevi "ölümsüz" oldukları iddia edildi. Mesela karadeliklerin. Ancak, Hawking Radyasyonu tezi ve bu radyasyon türüne dair deneysel ipuçları bunun aksini işaret ediyor. Karadelikler oldukça az sayıda özellikleriyle anlaşıldığı kadarıyla genel anlamda çok istikrarlı ve - görece - uzun ömürlü fenomenler ama evrende geriye yalnızca karadelikler kaldığında dahi belirli bir zaman sonra onlar da ortadan kalkacaklar. Pekala öncesinde evrenin varsayılabilecek dokusunda evrende bulunan unsurları tahrip edecek bilmediğimiz veya az bildiğimiz bir kaynaktan türeyen egzotik bir kozmik olay yaşanmazsa. Evrenin birçok lokasyonunda şişmekte olduğu iddia edilmiş varsayımsal vakum bozunum kabarcıklarından birisi hemen yakınımızda belirip ya da şişme halindeyken bize ulaşıp neredeyse göz açıp kapayıncaya kadar tüm dünyamızı yutabilir. Tüm kozmos içsel bir felaket yaşayabilir ve içinde yaşadığımız evren sistemi yasalarıyla birlikte çökebilir.

    Evrenin prensipleriyle beraber total varoluşunun içindeki tüm olgular gibi bir gün yıkılabileceğini varsaymak varoluşumuzun özü olarak evrenin kendisinden yola çıkan deneyimimiz uyarınca makul bir beklenti. Yani evrenin de içindeki her şey gibi günün birisinde "ölmesi" ve entropi dahil bildiğimiz tüm fizik yasalarını ihtiva eden dokusunun çözünmesi beklenebilir. Ama bu beklentimiz tıpkı kuantum fiziğinin parçacıklar dünyasının günlük deneyimlerimizin beklentileriyle uyuşmaması gibi gerçek de olmayabilir. Evren ısıl ölüme rağmen sonsuza dek var da kalabilir. Bir nevi ısıl ölümle birlikte dokusu asla kırılmayacak ama büzülüp katlanıp duracak bir "mumya evren" sözkonusu olabilir.

    Bonus, mevzunun dramatikliğini hakkıyla ifade edecek bir parça paylaşayım:

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Evet, mümkün değil hatta zorunludur.

    Yani demek istediğim; zaten ölümsüzüz.


    Evren, herşey demektir. Dindar da veya materyalist te olsan ölümsüz oluyorsun.


    Açıklayayım :


    Dindarsan, Tanrı evrene dahil olduğu için ve tanrı ölümsüz olduğu için sen de ona bağlı olarak ölümsüz oluyorsun.

    Materyalistsen, Evren zaten hep varolduğu için ölümsüz oluyorsun. Yani evren aslında kendini tekrarlayan bir matematiksel formül ve sen ölünce, tekrar aynı hayatı yaşayacaksın, evrenin bir sonraki döngüsünde yeniden doğacaksın.


    Yeteri kadar doğuya gidince batıya ulaşmanın sebebi dünyanın dairesel olmasıdır. yani başıyla sonunun bir olmasıdır.

    Dolasıyla sonsuza dek doğuya gidebilirsin.

    Evren matematiksel/fraktal bir formülse eğer, başıyla sonu birdir. Yani sonsuzdur. Evrenin her parçasına bakarsan bu daireselliği görürsün. Evrenin bütünü içinde bu dairesellik zorunludur.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Perceptron -- 19 Temmuz 2023; 15:53:21 >




  • Perceptron kullanıcısına yanıt

    Bu entropiyle ya da cisimlerin yıkımıyla çelişmez mi?



    Merak ettiğim için soruyorum, gerçekten fikir sahibi değilim.

  • Denamint kullanıcısına yanıt

    Entropi de dairesellikten etkileniyor,

    Uzay/Zamanın dairesel olduğunu düşürek aşağıdaki örneğimi yorumla :

    Sen dünyanın düz olduğu sansaydın, sürekli batıya giden bir arkadaşının senden uzaklaşacağını ve sonsuz mesafe uzaklaştığında bir daha asla buluşamacağınızı düşünürdün. Çünkü aranızdaki entropi sürekli artacaktı.

    Ancak dünya gerçekte yuvarlaktır, sürekli batıya giden bir arkadaşın, belli bir mesafeden sonra sana geri dönecektir.

    Evrende bozunan madde, artan entropi ve birbirininde uzaklaşan galaksiler de böyledir.

    Bu daireselliğe inanmayabilirsin, ama atom altı parçacıklardan, devasa yıldızlara, galaksilere her yerde daireselliği görüyoruz.

    Yani öldükten sonra tekrar aynı hayata doğman, dünyayı dolandıktan sonra aynı yere gelmen gibi.

  • Perceptron kullanıcısına yanıt

    Hocam haklısınız, fakat şöyle bir durum var bir hipotez bilimsel olarak ispatlanıp teori ya da kanun halini almışsa buna benim inanıp inanmamamın hiçbir önemi yok. O durum vardır zaten. Bu şuna benziyor: gökte ay ve güneş belli aralıklarla döngüsel olarak devam ediyor fakat insana benzer bir köstebek ırkı olduğunu düşünelim onlar yerin altında yaşadığı için güneş ve ay yok, sıcaklık ve soğukluk var diyorlar. Onların güneşin ya da ayın varlığına inanmamaları güneşin ve ayın olmadığı anlamına gelmiyor. Güneş ve ay her zaman oralarda bir yerlerde duruyor.


    Döngüsellik ve dairesellik derken biraz daha açabilir misiniz, kastettiğiniz durumu. Çünkü biraz örneğe muhtaç daha somut olması için.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Denamint -- 20 Temmuz 2023; 16:51:8 >
  • Denamint kullanıcısına yanıt

    Evrenin daireselliği ve döngüselliği hipotezini ispatlayacak bir deney ve yöntem yoktur. Çünkü milyarlarca yıl bekleyip görmek dışında yolu yok.

    Dünyanın yuvarlak olduğunu gemilerle etrafını dolanarak test edebiliyoruz. Ancak Uzay-Zaman için, henüz yelken ve pusulayı bile icat edememiş cahiller seviyesindeyiz.


    Atom altına bakarsan, parçacıkların birbiri etrafında döndüğünü,

    Uzaya bakarsan herşey birbiri etrafında dairesel hareketler yaptığını,

    Doğaya bakarsan evrimi görürsün, sürekli süren bir doğum, seçilim ve ölüm döngüsü vardır. Bu da daireseldir.

    Mühendisliğe bakarsan, hareket ve enerji hükmetmenin yolu yine dairesel hareketlerdir, motorlar ve çarklar daireseldir.

    Yazılıma bakarsan, birşeyin oyun ve animasyon olması için bir dairesel loop'larım programlandığını görürsün.

    Gündüz ve gece yer üstünde yaşayanlar için döngüdür.

    Ayın günlük "tidal" hareketi, balıklar için önemli döngüdür. Suyun ne zaman çekilmesi ve yükselmesi bir döngüdür.

    Köstebekler bile güneşin yıllık döngüsüne göre ürer ve çoğalır.

    Nefes almak ve vermek en önemli döngümüzdür. Uyku ve uyanıklık bir döngüdür.

    Hormonlarımızın döngüleri vardır. Ruh halimiz ve psikolojimiz bir döngü içerisindedir.


    Yani dairesel hareketler evrenin bütün dokusuna işlemiştir.

    Bu gerçeğe göre nasıl geceden sonra gündüz, gündüzden sonra gece geliyor deyip, bundan şüphe hiç etmiyorsak, doğumdan sonra ölüm, ölümden sonrada doğum gelir diyebiliriz.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Perceptron -- 20 Temmuz 2023; 22:59:35 >




  • Perceptron kullanıcısına yanıt

    Diğer döngüleri saymazsak, insan için reenkarnasyon var mı size göre hocam? Çünkü aklıma direk reenkarnasyon geldi, başka türlü ölen canlıların döngüsel olarak dönmesi pek mümkün görünmüyor.


    Reenkarnasyonu da pek mantıklı bulmuyorum aslında, yani öncesinde bilinçsiz olduğumu düşünüyorum. Dairesellik ve döngüden kasıt ölenin yerine yeni bir bireyin doğması mıdır sizce yoksa reenkarnasyon mu, yine reenkarnasyon canlı nüfusunun artışını da bana göre açıklamıyor aslında.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Denamint -- 21 Temmuz 2023; 2:9:45 >
  • Denamint kullanıcısına yanıt

    Bu kastettiğim reenkarnasyon değil ;


    Reenkarnasyon bu evrende ölüp yeniden doğmakla alakalı.

    Benim kastettiğim ise evrenle beraber ölüp yeniden doğmakla alakalı.


    Yani reenkarnasyon varsa , onda sürekli farklı canlı oluyorsun, asla aynı kişi olmuyorsun. Kastettiğim şey de aynı kişiler ve aynı canlılar oluyorsun. Yani reenkarnasyonu da sıfırdan başlatıyor.

    Cennet ve cehennem varsa da şöyle oluyor, ölüyorsun cennete gidiyorsun, sonra yine cennetten kovulup aynı kişi olup aynı hayatı baştan yaşıyorsun. (veya cennet herkes için aynı anda yok oluyor, evrenle beraber.)


    Bilinçsizlikte bir döngü, aynı uyku ve ayıklık gibi. Uykudeyken bilinçsizsin, uyanıkken bilinçli ve bu döngü hergün tekrar ediyor.

  • Perceptron kullanıcısına yanıt

    Anladım hocam sürekli devir atmak gibi bir şey.

  • evren sonsuza kadar kurulup dağılan bir yapıdır ve ölünce doğmadan önceki gibi olacak.

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.