Şimdi Ara

Ölünce gercekten ne olacak ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
19
Cevap
0
Favori
439
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • En cok merak ettigim bugün variz yarin yokuz bu konu nedense gece hep kafami kurcaliyor yakin bir akrabam öldükten sonra sürekli bunu sorgular oldum

    dinlerden vs bagimsiz düsünürsek gercekten ne olacak ? Ruhumuz araciligi ile yeniden var olacagizmi yoksa gercekten benedimiz cürüyüp gidecek ve bizlerinde bilinci rüyasiz gecelerde oldugu gibi karanligami gömülecek ?

    ve malesef bunun bilimsel arastirmasida yapilamiyor doganin gücü buna izin vermiyor

    Ben bu konuda cok kararsizim




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tarafsiz Goz -- 19 Eylül 2023; 23:32:54 >



  • Ben de Kur'an dan bir iddia sunayım, ilk okuduğumda çok derin düşüncelere sevk etmişti beni.


    Kıyamet Suresi(40)


    1. Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
    2. Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
    3. İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
    4. Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
    5. Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
    6. O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.

    .....


    Ruh, bilinç, zeka, akıl, vicdan, rüya, düşünce vb şeyler soyut kavramlar. Maddesel bakış açısı ile bunlara varlarmış gibi anlam yüklenemez.


    Ölünce ne olacağı maddesel olarak bakılırsa atomlarımız başka maddelere karışacaklar. Zaten atomlarımız sürekli bizden ayrılıp başka maddelere gidiyor biz yaşarken de. Yani ölünce değişen bir durum yok maddesel anlamda. Biz canlıydık ve artık değiliz denebilir ancak.


    Peki maddeden olmayan şeyler ne olacak? Her şey madde ile açıklanıyor mu? Maddesel olmayan tüm kavramlar aslında uydurma mı? Var olduklarından emin değil miyiz rüyanın veya düşüncenin veya diğer yazdıklarımın?


    Bana rüyanın yaklaşık kaç atom içerdiğini hangi bilim adamı söyleyebilir? Ölçebilir miyiz rüyayı? Peki bu rüya denen şeyin var olmadığı anlamına mı geliyor?


    Düşünce hangi elementlerin atomlarından oluşur?


    Peki atomlarını tespit edemediğimiz için rüya veya düşünce kavramlarının var olmadığını iddia edebilir miyiz? Bunlar gerçekte yok ancak insan 5 duyu organı ile tespit edemediği şeyleri uydurur mu?


    Buradan çıkan sonuç şu:


    Bilimin sınırı vardır, her şey bilim ile açıklanamaz. Açıklanır diyen varsa ukaladır, kibirlidir. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın açık verir.


    Ölümden sonra ne olacağı da o sebepten bilimin konusu değil inanç kavramının konusudur. Kimisi reenkarnasyon ile başka bir bedende yeniden yaşayacağına, kimisi cehennemde yanacağına, kimisi yok olacağına, kimisi çok daha farklı şekilde yeniden var olacağına,


    İnanır.


    Özetle ölünce gerçekten ne olacak hiç kimse ispat sunamaz. Herkes istediğini iddia eder ancak bu onun kişisel inancıdır.

  • İki defa anestezi aldım. Çok enteresan, bayağı yok... rüyasız uyku gibi falan da değil. Yokluk... hiç bir şey, sıfır.


    Şimşekler bir zamanlar ruhlar alemine aitti. Gökteki her şey mükemmel, Ay da romatizm ve dünya ötesinin ışığı idi. Bilimsel araştırma yapılamıyor değil, ama neyi araştırdıysa sonucunda madde buldu, tanrıların tanrısı yüce Zeus'un şimşekleriyle şimdi araba çalıştırıyoruz, Ay'ın da kükürt koktuğunu öğrendik.


    Bütün bulgular sonsuz olanın, tersine, madde olduğunu, maddenin dönüştüğünü ama devam ettiğini gösteriyor. Ölüm sonrası veya ruhlar alemi ile ilgili en ufak bir gerçek kanıt yok.


    Ruh ve kişilik dediğimiz, çok orjinal olduğunu düşündüğümüz, şimdiki maddi bütünlüğümüzü birarada tutmaya ve başka bütünlüklerden savunmaya yarayan, bu bütünlük bozulduğunda ise işlevini yitirecek olan bir sinyaller, sembol ve tabela sistemi. Bu 'sistem' kendi varlığının da kaynağı olduğu için maddi ve manevi olarak sonuna kadar savunacaktır. Bu savunma bir varlık ilişkisidir. Ölüm ise, bu mekanizmayı kilitleyecek olan çelişkili bir koddur.


    En çabuk kaybolan şey de bu ruh dediğimiz şey. Maddeden bile çabuk kayboluyor. Hatta daha ileri gidelim... seneler geçip tecrübeler kazandıkça ruhun kaynağı olan orjinallikler birbirlerine yaklaşıyor ve farklılıkları kalmamaya başlıyor. Bir yaştan sonra, önce kadın ve erkekler birbirlerine benzemeye, birbirleri gibi düşünmeye başlıyorlar, sonra diğer ayırt edici köşeler de azalıyor. İhtimal ki, maddi ölümü tetikleyen de bu. Yani, önce ruhun ölmesi. Maddi ölümün iç güdüsel olduğu, psikolojik bir dizi reaksiyonla biyolojik olarak tetiklendiğine veya hızlandırıldığına, yani bu mekanizmanın da bir yerde kontrolümüzde olduğuna dair bulgular var. Farkı kalmadığını düşündüğünde, neden yaşadığına ait bir gerçek cevabı bulamadığında yaşamın da, yani vücudunun da 'fişini çekiyor'.


    Bu yüzden psikolojik hastalık olarak adlandırdıklarımızıda da, şizofrenin veya kolektif şizofrenin de işlevi vardır. Binlerce sayfalık hayal alemi tasviri gerekiyordur.





  • Yok olacağız, atonlarınıza ayrılıp toprakta bakteriler tarafından ayrıştırılıp sadece kemiklerimiz kalıncaya kadar parçalanacağız. Olacak olan bu işte, gehennom vadisi veya gılmanlı tomurcuklu bir yer yok, toprağın altına sokulmuş ve çürüyüp gitmiş bir et yığını dirilip tekrar öldürülecek veya ödüllendirilecek değil herhalde.
  • keitokovas kullanıcısına yanıt

    toprakta bakteriler? ..


    bağırsaklar gaz üretecek, şişeceksin ve miden ağzına gelecek. sonra boom diye patlayıp, kusacaksın. sonra haşaratlar yani böcekler bedenini ziyaret edecekler ve üzerine larvalarını bırakacaklar. bedenin yer altı dünyası için hazırlanmış bir ziyaret sofrasında adeta yemek gibi olacak. gelen seni yiyecek..  



    bence çok az düşünüyorsunuz. beden yok olur ve yeniden var edilebilir. bedeni kullanan şeyin ise ne olduğuna (ruh) kimse akıl sır erdiremiyor ama onun da tekrar her türlü bilgi birikimiyle yeniden var edilebileceğine idrak edecek olmak, akıl sahipleri ve mühürlenmemiş olanlar için bu zamanda çok da zor olmasa gerek. dikkatin edin bütün canlı varlıkların anatomisinde detay var. cansız olarak tanımlanan maddelerde bile. insanı farklı kılan özelliği ise zekası değil, aklıdır.





  • Bununla ilgili gerçekleştirilen birtakım deneysel klinik çalışmalar var ama sonuçları ya da etkileri etik kurul onay engelleri nedeniyle toplumlarla şeffaf bir şekilde henüz paylaşılabilmiş değil.

    Bir enerjinin belirli bir düzeyde takip edilebildiği gerçeği göz önüne alındığında öldükten sonra açığa bir enerji kitlesinin çıktığını net bir şekilde belirtebiliriz.

    Geriye kalan fizyolojik hadiseler biyoloji bilim alanında izah edilebilir düzeyde çürüme ve geri dönüşüm aşamalarına tabi.


    Olayın dogmatik değerler ekseninde değerlendirilmesi için de kutsal kitaplarda paylaşılanlar ve mit tabanlı geleneksel transferler önümüzü aydınlatıyor ama bu da kişisel boyutta anlam kazanıyor.

  • Bilimsel araştırması yapılabiliyor. Bir organizmayı bedenin - bilinci meydana getiren beyin dahil birbirine hizmet eden organ sistemlerinin - toplamı olarak düşünürsek ölüm vücudun tüm yaşamal faaliyetinin sonlanıp mekanik ve biyolojik süreçlerle ayrışması veya belki mumyalama gibi tekniklerle muhafazası ve mumya formunda başkalaşması; bilincin ise ortadan kalkması yani hiçlik oluş demek. Ölüm kısaca varoluşsuzluk durumudur. Bilinç, bilişsellik ortadan kalktığı için yaşamsal faaliyeti sürdüren organizasyonu bozulup ilgili faaliyeti duran bedene sonrasında ne olduğunun bir önemi yoktur. Bilim üretilen hipotezlerin deneyimle onayı veya rafa kaldırılmasıdır; bilimin onayladığı hipotez de tam olarak yukarıda izah ettiğim gibi. Bu hipotezi test etmek için genel anestezi uygulanan bir ameliyata girmeniz yeterlidir. Ameliyat sırasında zaman ve mekan mefhumunuz, bir varoluşunuz bulunmaz. Belki tam uyanma anı hariç rüya görmezsiniz. Herhangi bir referans çerçevesi, bir his veya bir deneyim yoktur. Ameliyata girer ve çıkarsınız. Ne olduğunu anlamazsınız. Ölümü en iyi simüle eden şey - bilinci kapattığı için - genel anestezili ameliyattır.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Ben de Kur'an dan bir iddia sunayım, ilk okuduğumda çok derin düşüncelere sevk etmişti beni.


    Kıyamet Suresi(40)


    1. Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
    2. Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
    3. İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
    4. Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
    5. Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
    6. O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.

    .....


    Ruh, bilinç, zeka, akıl, vicdan, rüya, düşünce vb şeyler soyut kavramlar. Maddesel bakış açısı ile bunlara varlarmış gibi anlam yüklenemez.


    Ölünce ne olacağı maddesel olarak bakılırsa atomlarımız başka maddelere karışacaklar. Zaten atomlarımız sürekli bizden ayrılıp başka maddelere gidiyor biz yaşarken de. Yani ölünce değişen bir durum yok maddesel anlamda. Biz canlıydık ve artık değiliz denebilir ancak.


    Peki maddeden olmayan şeyler ne olacak? Her şey madde ile açıklanıyor mu? Maddesel olmayan tüm kavramlar aslında uydurma mı? Var olduklarından emin değil miyiz rüyanın veya düşüncenin veya diğer yazdıklarımın?


    Bana rüyanın yaklaşık kaç atom içerdiğini hangi bilim adamı söyleyebilir? Ölçebilir miyiz rüyayı? Peki bu rüya denen şeyin var olmadığı anlamına mı geliyor?


    Düşünce hangi elementlerin atomlarından oluşur?


    Peki atomlarını tespit edemediğimiz için rüya veya düşünce kavramlarının var olmadığını iddia edebilir miyiz? Bunlar gerçekte yok ancak insan 5 duyu organı ile tespit edemediği şeyleri uydurur mu?


    Buradan çıkan sonuç şu:


    Bilimin sınırı vardır, her şey bilim ile açıklanamaz. Açıklanır diyen varsa ukaladır, kibirlidir. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın açık verir.


    Ölümden sonra ne olacağı da o sebepten bilimin konusu değil inanç kavramının konusudur. Kimisi reenkarnasyon ile başka bir bedende yeniden yaşayacağına, kimisi cehennemde yanacağına, kimisi yok olacağına, kimisi çok daha farklı şekilde yeniden var olacağına,


    İnanır.


    Özetle ölünce gerçekten ne olacak hiç kimse ispat sunamaz. Herkes istediğini iddia eder ancak bu onun kişisel inancıdır.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi torlofan -- 8 Ekim 2023; 23:12:52 >




  • Ölünce yok olacak olsak kutsal yerler için bunca mücadele olmaz

    Elin satanisti doğa taparı ayincisi bilmem necisi bile Kudüs icin mücadele ediyorsa dinler gerçektir
  • Henüz ölmediğimiz için bilmiyoruz, bilim yani insanların tecrübesi yok bu yönde.


    Bilim de bu konuda henüz bir açıklama yapamaz.


    İnandığın din, ne diyorsa onlar olacaktır.


    ----


    Benim inancıma göre, elbette, başka bir dünyada gözlerimizi açacağız. Makul olan da bu. Yoksa, dünyada edindiğimiz tecrübelerin, çabaların, bilgilerin zerre kadar kıymeti olmazdı.


    "ölünce uyanırsınız" demişler.


    Hatta geçen bir fizikçinin son araştırmasına göre bir yorumu vardı :))


    adam diyor ki : "biz bu dünyada bir simülasyon içinde olabiliriz"

  • Ölümden sonrası doğumdan öncesi ile aynıdır.

    Uykunun en derin rüyasız bölümü ile çok yakın bir durumdur.


    İlahi bir yaratılış veya Mistik güçler yok ise ozaman sonsuza uykuya dalacağız fakat ben bu kainatta doğduğumuza göre sonsuz kere doğup öleceğimizi düşünüyorum.Reenkarnasyon gibi düşünme her seferinde evren sıfırdan oluşuyor sende o oluşan evrende doğuyorsun bu mantıkta düşün benim beklenyim bu açıkçası.

  • Çürüyüp gidip yok olucaz
  • doğmadan önce ne olduysa o olacak.

    hiçlik ve huzur. şu ana kadar dert ettiğin hiçbir şeyin dert olmadığı mükemmel zamanlar...

  • Kadıköystore kullanıcısına yanıt

    reenkarnasyon söz konusu olsa bile geçmişini hatırlamadığın sürece bir anlamı yok milyon defa aynı işleme tabi olmuş olalım bu bir lütuf değil lanettir bence ölüp gitmek en iyisi

  • Geçenlerde Sokratesin son savunmasını okumuştum.Orada hakkında ölüm kararı verildikten sonra hücresinde arkadaşlarıyla 'ölüm' üzerine konuşmuşlardı. Sokrates arkadaşlarına "Ölümü insanoğlunun başına gelen iyiliklerin en iyisi olup olmadığını kimse bilmiyor, ama güya başa gelebilecek en büyük kötülük olduğunu sandıklarından ondan korkuyorlar. Birinin bilmediği bir şeyi bildiğini sanması cehaletin en utanç verici türü değil midir?' demişti.Bu açıdan bakarsak ölüm için endişelenmek anlamsız ama içgüdüsel olarak ölümden herkes korkuyor ki bu gayet normal bir durum.


    Ruh dediğimiz şey ise 'bence' insan beynidir.İnsan beyninin sırları çözülürse ölümünde sırrı çözülür diye düşünüyorum.Hem zaten hepimiz doğmadan önce ölüydük.Yani aslında ölümün nasıl birşey olduğunu hepimiz deneyimledik.O deneyimde tam anlamıyla 'yokluk' oluyor.Konuda arkadaşların belirttiği üzere yaşarken ölümü simülasyon eden tek şey ise genel anestezidir.Genel anesteziye giren arkadaşlarınız veya yakınınız varsa onlara bunun nasıl birşey olduğunu sorun.Verecekleri cevap 'hiçbir şey hatırlamadıkları ve hissetmedikleri' olacaktır.Hatta kimi ameliyata girdiğini ve gözlerini açtığında hastane odasında olduğunu söyleyecektir.O derece bir yokluktan bahsediyoruz.Ölümde aşağı yukarı aynı olabilir.Yani Ömer Hayyam'ın da vaktiyle dediği gibi 'Ölüm varken ben yokum,ben varken ölüm yok' ...


    Öte yandan öldükten sonra daha önce var olan bir varlığın kesin birşekilde yok olduğunu söylemekte bence peşin hüküm vermek olur.Sonuçta ölüm yokluk ise hepimiz o yokluğun içinden doğmuş olduk.Yani yokluktan birşeylerin doğması ve var olması öyle gerçekleşmeyecek birşey değil zira bunun gerçek olduğunu şuan deneyimleyebiliyoruz.Dolayısıyla yokluktan var olan bir varlığın tamamen yok olması bence mümkün değil.Zaten bildiğim kadarıyla madde hiçbir zaman yok olmuyor.Dolayısıyla var olan bir maddenin tam anlamıyla yok olması mümkün değil.


    İşte bundan sonrası dinlerin ilgi alanına giriyor.Dünyada var olan ve geçmişte var olan tüm dinler bu duruma bir açıklama getirmeye çalışmıştır.Bunların ise doğru olup olmadığı bu dinlere inananlara göre değişiyor.Kimisi reenkarnasyona inanıyor kimisi ise ahiret hayatına inanıyor kimisi ise cennetin krallığına inanıyor.Yani hepsi kendi içlerinde ölümden sonrasına bir cevap arıyor.


    Bu yüzden ölüm sonrasında neler olacağını 'ölmeden' bilmek mümkün değil.Ya yok olmuş olacağız ya dinlerin söylediklerinin gerçek olduğunu göreceğiz ya da bambaşka bir şekle bürüneceğiz...Burada kilit olan nokta şuanki bilincimizin ve hafızamızın ne olacağı konusudur.Önceden de değindiğim üzere bence insanın 'ruhu' insan beyninden başka birşey değildir.Dolayısıyla insan beyni çürüyüp yok olduktan sonra bilincimizin ve hafızamızında yok olacağını söylemek mümkündür.Bu nedenle eğer bir gün insan beyninin gizemleri çözülebilirse ölümden sonrasına o zaman net bir yanıtımız olur.





  • doğmadan önceki gibi olacak diye düşünüyorum.

  • Ölümü dinlerden bağımsız düşünemezsin ki çünkü ölüm sonrasından bahseden din diye bir kavram var.

    Öldükten sonra tek birşey olacak, iki şey birden olmayacak.
    Yani ya ölüp yok olacaksın, ya da din çerçevesinde düşünüp bu hayatta yaptıklarının karşılığını alacaksın. Kesinlikle bu ikisinden "sadece" biri olacak. Bana göre kesinlikle ahiret olacak benim görüşüm ve inancım bu yönde.
  • Bilimsel olarak genel anestezi esnasında ki boşluk.

    inançsal olarak da kim neye inanıyorsa kitaplarda yazıyor :)

  • herkes öldükten sonra ne olacağına inanıyorsa ona göre yaşıyor zaten söylemenize gerek yok

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.