Şimdi Ara

TDK ve Sözde Dil Koruyucuları yüzünden Türkçe ölüyor (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
251
Cevap
12
Favori
8.772
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
64 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gökbilge

    Resimde 3. sırada Türkçe var? O nasıl oluyor? En altta 14.690 diyor Türkçede 100 binden fazla kelime var? Ya ben yanlış anladım ya da resim yanlış.

    Yazının konusu aslında o değil. Yazar Nişanyan'ın bir etimoloji çalışmasından yola çıkarak Türkçenin kelime dağarcığının çoğunun başka dillerden alınma kelimelerden oluştuğunu vurgulamak istemiş. Nişanyan'ın çalışması tahminen yetersiz bir çalışma. Yazar zaten bunu makalesinde belirtmiş. Yani Nişanyan Türkçe'den sadece 15 kelimenin kökenini incelemiş, tamamını değil. Bu nedenle verdiği rakamlar yanıltıcı da olabilir. Üstelik verdiği köken bilgileri üzerinde bir konsensüs dahi olmayabilir.

    Mesele o değil, H.Şengül'ün makalesinin ana teması Türkçenin iktidarlar elinde nasıl ideolojik bir araç haline getirildiği ve aslında Türkçenin özgün kelime hazinesi açısından aslında ne kadar fakir olduğu. Benim katıldığım hususlar bunlar. Şu kısacık yorumumda bile bir sürü kökeni Türkçe olmayan kelime geçiyor.




  • Gidin televizyon kelimesinin Almancada nasıl bir karşılığı var öğrenin sonra gelin tartışmaya devam edelim.

    Sizin mantığınıza göre bilgisayar dünyanın en saçma kelimelerinden biri, ya da alyuvar... ama dilimize yerleşti mi yerleşti.

    siz alyuvara eritrosit, buzdolabına refrigatör, bilgisayara computer mi diyorsunuz?

    Bu dilde sadeleşme hareketi değil dili Türkçeleştirme hareketidir.
  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Tamam ama makalenin konusu zaten Nişanyan'ın çalışması değil. makalede konu çalışmanın yetersiz olduğu belirtilmiş. Yazarın orada Nişanyan'ın çalışmasını refere etmesinin iki amacı var:
    1.Türkçe Türkçe diye ortalığı inletenlerin elinin değip bir etimoloji sözlüğü bile hazırlayamamış oluşları ve Nişanyan'ın yetersiz çalışması dışında yerel bir etimoloji çalışmasının bulunmayışı.
    2. Doğru ya da yanlış, Nişanyan'ın çalışmasıyla ortaya konan tablo. Bir başka deyişle Türkçe kelime havuzunda kökeni Türkçe olan kelimelerin azınlıkta olduğu gerçeği.

    Bunların hangisi yalan ya da gerçeklerle örtüşmüyor?

    O yazı Nişanyan'ın çalışmasının pohpohlanması üzerine değildi. Neden öyle anladın bilmiyorum.

    Makalenin ana teması Nişanyan'ın çalışması değil, Kemalistler olsun, şimdiki yeni Osmanlıcılar olsun, dilimizi ideolojilerine alet etmeye çalışmalarının bir eleştirisiydi. Yani "devlet elini dilden çeksin" mesajıydı. Bu mesajı vermek isterken başka yerel bir çalışma olmadığı için Nişanyan'nın 15 bin kelime üzerinden ulaştığı sonuçlara yer verilmiş ve Türkçede bu kadar az özgün Türkçe kelime varken, dili sözde Türkçeleştirme çabalarının beyhude olduğu vurgulanmak istenmiş. Dil zabitliğine karşı çıkılmış.

    Ben bunlara katılıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 30 Mayıs 2017; 18:26:37 >




  • Estağfurullah

    Böyle faydalı tartışmaları gördükçe hepimiz mutlu oluyoruz. Bense biraz tat katayım istedim :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Devridünya -- 30 Mayıs 2017; 18:33:2 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TuvaletSifonu

    Gidin televizyon kelimesinin Almancada nasıl bir karşılığı var öğrenin sonra gelin tartışmaya devam edelim.

    Sizin mantığınıza göre bilgisayar dünyanın en saçma kelimelerinden biri, ya da alyuvar... ama dilimize yerleşti mi yerleşti.

    siz alyuvara eritrosit, buzdolabına refrigatör, bilgisayara computer mi diyorsunuz?

    Bu dilde sadeleşme hareketi değil dili Türkçeleştirme hareketidir.

    yoo gayet ciddi ciddi bilgisayarın, buzdolabının, elektrikli süpürgenin, yeryüzünün vs saçma ve uydurukca olduğunu düşünüyorlar :D:D:D:
    cahillik bin para işte. beyefendilere göre 2 kelimeyi birleştirip yeni kelime türetince ezik oluyormussun. dilden bi haberler, kelime kökenlerinden, kelime türetilme sistematiğnden bi haberler arapcılık oynuyorlar buralarda




  • quote:

    Orijinalden alıntı: moustapha129


    quote:

    Orijinalden alıntı: Atılgan oo


    quote:

    Orijinalden alıntı: moustapha129

    Okuma yazma sebebiyle harf inkılabı yapıldı tam bir palavra. İstatistikler ortada o mekteplerde okuyanlar dahil edilmiyor, okuma seviyesi %3, yok ebesinin nikahı
    bak ismet inönü ne demiş:
    “Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-Islam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.(…) Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. (…) Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı [1]


    [1] Ismet Inönü, Hatıralar, cild 2, sayfa 223.

    Latin alfabesinin neresi dilimize uygun; kar ile satışın karı aynı yazılıyor. Baki yemek yiyen demek, baki ölümsüz demek. Bak yazamadım.
    Komisyondaki kemalist yakup kadri bile "benim adım yakup oldu diye serzenişte bulunmuş, siz neyin kafasını yaşıyorsunuz.
    Bir alfabe medeniyetin alfabesidir, medeniyetler mukaddes kitaplarının alfabesini alır. Afganca, urduca, pencapça, farsça,boşnakça ve dahi endülüs ispanyolcası bu alfabeyle yazıldı.
    Okuma yazmayı artırmak istiyorsan mektep açarsın. Bak demişsin mektep açtılar diye ama nedense! çok beklemeden 28 de kaldırılmış.

    Bir ülke için Mühim olan okuma oranı değildir, münevverlerinin kalitesidir. Okuma oranı arttı da noldu, şimdiki profesörler o zamanın üniversite talebesi etmiyor.


    Palavra mı



    Yahu palavra diyecekseniz sorduğum soruya cevap vermeniz gerekir.



    Madem harf inkılabının amacı insanların geçmişle bağlarını koparmaksa NEDEN HARF İNKİLABİNDAN ONCE ARAPCA HARFLERLE OKUMA YAZMA KİRSLARİ ACİLDİ.



    geleceği görerek zuppelik yapayım.



    Bu büyük harflerle yazdığım soruya asla cevap veremeyeceksin.



    Şimdi de bira znesemizi bulalım.



    Hani okuma yazma oranı düşük değildi diyorsun ya. Mesela yüzde kaçtı. Hadi söyle okkalı bir cevap Verde seni ortaya alıp gülelim.



    Not: yukarıda ki büyük harflerle yazdığım soruya cevap veremeyip kaçacağını yazmış mıydım.

    Arkadaş nerenden uydurdun, ben geçmişle bağımızı koparmak değil islamla koparmak dedim. Büyük harflerle sordugun sorunun cevabı olsa olsa okuma yazmayı artırmak içindir. Eğer okuduğunu anlayabiliyorsan ben de paralelinde yazdım, eğer kurs açıldıysa, bu arada senin iddia öyle farz edelim, olması gereken budur. Okuma yazma oranı yüzde 100 mü dedik. Tenkid ettiğimiz nokta saçma bahanelerle bir alfabe darma duman edildi. Ayrıca hiç de anlatıldığı gibi okuma yazma oranında başarılı olunmadı. Birazdan kaynaktan yazarım buraya

    Sen açıkla bakalım güneş-dil teorisi saçmalığı ne iştir?

    Bilader laf beynine gitmiyor galiba.



    Bak diyorum ki Latin harflerine geçmeden önce Arapça harflerle okuma yazma kursları açıldi ama halk Arap alfabesi ile okuma yazmayı sokemedi.



    Bunun üzerine Latin alfabesine geçildi.



    Bak hani sen diyorsun ya hani çok saçma bir şekilde Latin alfabesine geçmesinin nedeni halkın kuranla bağlantısını koparmak filan diye. İşte bende diyorum ki amacı halkın kuran la bağlantısını koparmak olan bir yönetim neden halkına Arap harfleriyle okuma yazma kursları açıp okuma yazma öğretmeye çalışsın.



    İkinci olarak Osmanlı'nın son zamanlarında ki okur yazar oranına dair bilgi de vermemissin. Soruyu yineliyorum. Osmanlı da okur yazar oranı yüzde kaçtı.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • dil olarak yabanci dilde karşılığı olmayan kelimen kadar zenginsindir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yabanci kelimelerin neden oldugunu iyi bilmek lazim. Turkiyenin cografi konumu dogal ve yapay yollarla cevrili. Bu su anlama geliyor, bircok ticaret ve tacir bu yollardan gecmis. Anadolu kozmopolit bir yapidadir ayni zamanda. Mesela Turklerde cami olmadigi icin onlarin mimarlari olan Araplardan aldilar bu kelimeyi. Bunun bircok ornegi var. Eger ki Turkce Turkce kalsin istiyorsak bir seyler uretmemiz lazim. Tipki yogurt gibi. Ha saf Turkce(boyle bir kavramin bilimsel karsiligi yoktur) istemek demek, disariya tamamen kapali bir toplum olmayi istemektir. Butun iletisim agi yok olacak. Evlilikler aile icinden olacak. Disariya tek bir sizinti bile olmayacak. Mesela almanyaya giden Turkler Turkce konusuyordu. Ondan sonrakiler Turkce ile Almancayi karistirdilar. Bu boyle gidecek ve bir donemde Almanya'da Turkce konusulmayacak. Bunun bircok sebebi olmasina karsin, Turkiye Turkcesinin yok olmamasi ile ortak bir ozelligi var, nufus. Eger arastirirsaniz goreceksiniz ki sscbden ayrilan Turk devletlerinin nufusu az olanlarinin(ozerk durumdadirlar) dillerinin yok olma tehlikesi soz konusu. Buralarda torunuyla anlasamayan insanlar var. Cunku torunu Turkce disinda Rusca egitimi almis ve Rus kulturuyle hasir nesir olmus durumdadir. Gelelim Turkiye Turkcesine, Farslarla ve Araplarla olan iliskilerimizi gormezden gelmemiz mumukun degil. Bizler, onlardan aldigimiz kadar onlara da verdik aslinda kelimeler. En bariz ornekleri akraba isimlerinde, gocebe hayatla alakali kavramlarda, ordu gibi kavramlarda goruyoruz. Turkceye de girmistir hatta imlamiza dahi girmistir bu diller. Ha bunlar demek degil ki depreme zelzele diyelim. Hayir, otobus otobus olarak kalsin ama birbirlerinin yerini tutacak dogal kelimeleri kullanmaya calisalim. Boylesi daha iyi herkesin bildigi kelimeler cunku.



    Eski Turkce savunucularina benim yegane onerim Cuvasca ogrenmeleridir. Turkiye Turkcesi Eski Turkce olamayacak. Cunku Turkce kelimeler bile bugune kadar bircok degisime ugradi. En yakin dil Cuvascadir.



    Bir de birisi Latin alfabesine gecildigi icin cahil kaldik demis. Cahilligi tercih etmesini sorgulamayacagim ama sunu soylemem lazim. Arap alfabesi kesinlikle Turkceye uygun bir alfabe degil. Ayn gayn sesleri yoktur mesela Turkcede. Ote yandan Arapcada olmayan j sesi p sesi ç sesi gibiler Farscadan alinmis ya da sonradan uydurulmustur. O arkadasin Osmanli alfabesi hakkinda en ufak bir fikri oldugunu da sanmiyorum. Cunku Osmanli imlalari bile kendi icinde donemlere ayriliyor. Tabi Latin alfabesi de tartismaya acik. Cunku su an kullandigimiz alfabede Turkcedeki bazi seslerin karsili yoktur. Tabi cagdasligi yakalamak icin bu sartti ve Ataturku bu topraklarda yasatan Allaha sukurler ki bunu basarmistir. Bircok Turk devleti bizden once denedi bunu ama basaramadilar. Ve su anki durumlari malum. Rusyanin yavrulari gibiler.

    Birde Turkce sandiginiz bircok kelimenin de aslinda kokeni tartismalidir.

    Sonuc olarak eger ki Turkcenin kalmasini istiyorsaniz ureteceksiniz. Bunun baska caresi yoktur. Var olan bir seye alternatif olusturamazsiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi optimizatio3n12123 -- 30 Mayıs 2017; 18:57:57 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Tamam ama makalenin konusu zaten Nişanyan'ın çalışması değil. makalede konu çalışmanın yetersiz olduğu belirtilmiş. Yazarın orada Nişanyan'ın çalışmasını refere etmesinin iki amacı var:
    1.Türkçe Türkçe diye ortalığı inletenlerin elinin değip bir etimoloji sözlüğü bile hazırlayamamış oluşları ve Nişanyan'ın yetersiz çalışması dışında yerel bir etimoloji çalışmasının bulunmayışı.
    2. Doğru ya da yanlış, Nişanyan'ın çalışmasıyla ortaya konan tablo. Bir başka deyişle Türkçe kelime havuzunda kökeni Türkçe olan kelimelerin azınlıkta olduğu gerçeği.

    Bunların hangisi yalan ya da gerçeklerle örtüşmüyor?

    O yazı Nişanyan'ın çalışmasının pohpohlanması üzerine değildi. Neden öyle anladın bilmiyorum.

    Makalenin ana teması Nişanyan'ın çalışması değil, Kemalistler olsun, şimdiki yeni Osmanlıcılar olsun, dilimizi ideolojilerine alet etmeye çalışmalarının bir eleştirisiydi. Yani "devlet elini dilden çeksin" mesajıydı. Bu mesajı vermek isterken başka yerel bir çalışma olmadığı için Nişanyan'nın 15 bin kelime üzerinden ulaştığı sonuçlara yer verilmiş ve Türkçede bu kadar az özgün Türkçe kelime varken, dili sözde Türkçeleştirme çabalarının beyhude olduğu vurgulanmak istenmiş. Dil zabitliğine karşı çıkılmış.

    Ben bunlara katılıyorum.

    1. Nişanyan'ın yetersiz değil, dikkate bile alınmayacak bir çalışması dışında pek çok etimoloji sözlüğü çalışması mevcut. Sorun, bu çalışmaların hiçbirinin sonuca ulaşmamış olmasında. Bu yönde çalışmalar yapan ve kendi çabalarıyla sözlük oluşturmaya çalışan akademisyenlerin dışında aslında neredeyse kimsenin bilmediği bir çalışma daha var; TDK'nın elinde on binlerce fiş mevcut. İlk yıllarından itibaren aslında bu işe başlanmış, fakat nedense bir türlü sonuca ulaşmamıştır. Tabii arada dönen bir dolu dalavere, kurumu dolandıranlar, yapılan çalışmalardan kendi adıyla yayın yapanlar vs. olunca bu süreç bir türlü bitmemiştir.

    2. Ciddiye bile alınmayan bir çalışma sonucu ortaya çıkan tablo yine ciddiye alınmaz. Yani o tabloya bakarak Türkçe'de Türkçe sözcük azdır gibi bir karara varmak tamamen saçmalıktır. Kaldı ki tabloda da ciddi hatalar mevcut; o kısma girmiyorum bile.

    Dilde faşistlik yapılmasına; ideoloji uğruna birini yahut ötekini savunmak gibi bir saçmalığa ben de karşıyım hem de sonuna kadar. Fakat bunu dile getirirken, Nişanyan'ın baştan aşağı büyük yanlış ve eksiklikler içeren kitabını örnek göstermek de en az diğeri kadar saçmadır. Yahu bir köyün isminin 24 Oğuz boyu isminden biri olduğunu bilmeyip Ermenice'den geliyor diyen, yine Anadolu'da yer alan ve kaynaklarda oldukça fazla şekilde ismi geçen, ismi gayet iyi bilinen bir Türkmen aşiretinin ismini hem okumayıp hem kaynağına ulaşılamadı diyen adamın kitabı üzerinden niye örnek verilir ki ? Dilde faşistlik yapılmasına karşıyım, ideolojinizi bu işten uzak tutun denir olur biter. Buna zaten sonuna kadar katılırım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kancan2087

    Merhaba,

    Konuyu yeni gördüm.

    Açıkçası konu sahibinin yazdığı görüşe katılamayacağım.

    Türkçe sistematik bir dildir, ilk önce buradan başlamak gerek ya da Oktay Sinanoğlu'nun dediği gibi
    -kesinlikle öyle- ''Matematiksel'' bir dildir.

    Toplama ve Çıkarma özelliği gösterir. Sözcükler birbirinden rahatlıkla ayrılabilir veya sözcükler birbiriyle rahatlıkla birleşebilir.

    Türetme yeteneği yüksek bir dildir yukarıdaki tanımada uygun bir şekilde bunu söyleyebiliriz.

    Şimdi çok fazla dilin detayına girmeden şunu söylemek istiyorum.

    Sizin dediğinizin örneğini Azerbaycan'da görebilirsiniz.

    Cumhuriyet yerine respublika

    Başkan yerine prezident

    ve diğer örnekleri uzar gider.

    Peki bu zenginlik midir yoksa öz kimlikte bir yıkıma neden olmaz mı?

    Dil, bir ulusu temsil eder. Eğer ulus kendi dilini koruyamazsa o ulus yok olur.

    Bakınız, Bulgaristan.

    Aralarında çıkıyor Turan grupları ama nadir.


    Matematiksel dil diye bir sey yok. Hic bir "Dogal dil" (Natural Language) matematiksel degil, cunku birden fazla anlama gelebilir, kullanildigi duruma gore bambaska sey ifade edebilir. (https://en.wikipedia.org/wiki/Natural_language )
    Turkce gibi sondan eklemeli cikarmali diller var, ama bunun konu ile pek alakasi yok. Cunku bu aslinda turetmeyi kolaylastirmiyor, sadece daha az kelime kullanarak bir seyler ifade etmeye yariyor. (https://en.wikipedia.org/wiki/Agglutinative_language )

    Ornegin Ingilizce'nin yapisi farkli ama "guzel" anlamina gelen 100 den fazla kelime var adamlarda. Yani turetmek istersen turetirsin, sondan eklemeyle alakasi yok bunun. Kultur ile alakasi var.

    Azeriler Respublica demisler, oz kimlikleri yikilmis da; biz Cumhuriyet diyince korumus mu olduk ? Cumhuriyet Arapca kokenli zaten.

    Yogurdu biz bulduk, kofteyi biz yaptik; tum dunyada yogurda yogurt diyorlar. Kangal kopeginin adi her yerde "Kangal" diye gecer ornegin. Bizim yiyecegimizi almis adiyla beraber. Oz kimlikleri bozuldu mu ? Hayir, sadece yeni bir ideloji, obje eklediler kendilerine.

    Dil ulusu temsil etmez; ulus dile yon verir. Dili onemsemek, dogru konusmak onemli; insanlarin kendilerini ifade etmeleri ve bunu dogru yapmalari cok guzel seyler. Ama dil sadece bir arac. Bir protokol. Senin kafandaki X'in senin tarafindan dogru ifade edilip, benim tarafimdan da dogru anlasilip benim kafamdaki X'e donusmesi icin kullanilan arac. Otesi degil. Prezident desen ne olacak, reis-i cumhur desen ne olacak.

    Bana gore en iyi dil, en pratik sekilde ogrenilebilen; ikili iliskilerde iki tarafin da birbirini rahatca anlayabildigi, kolay yazilabilen; yazildigi gibi okunabilen ( fonetik olarak her ses icin tek bir harfin ya da harf dizisinin karsilik gelmesi ) ve ifade etmek istedigin seyi ifade edebilecegin kadar yeterli donanima sahip olan dildir. Ataturk'un yapmaya calistigi dil inkilabi da buna yonelik.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mephalay -- 30 Mayıs 2017; 19:15:52 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Bu konuda açıkçası derin bir bilgim yok. Takip ettiğim kadarıyla Türkçe dili üzerine bilgili birisin Kraven. Öyle diyorsan öyledir. Muhtemelen dediğin gibi ciddiye alınmayacak bir çalışmadır belki de, bilmiyorum. Ancak senin de kabul ettiğin üzere sanırım yayınlanmış başka "yerel" bir sözlük yok. Yayınlanmayan sözlüklerden ise yayınlanmadıkları için söz etmek anlamsız. yayınlanmamış sözcüğü referans gösteremeyeceğine göre yazara neden Nişanyan'ın sözlüğünü refere ediyorsun demek de bence haksızlık. Başka yerel sözlük mü var? Varsa adını ver, ben de yazara bir eposta ile ileteyim.
  • Arap ve pers hayranları fişeklenmiş yine.Bir kabul edemediniz öze dönme hareketini.Ayrıca dillerde elbet yabancıya kayış olacaktır, sabit durmasının imkanı yok dilin.Arapça da olacak, ingilizce de olacak yeri geldiğinde.Yapacak pek bir şey yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bildiğim kadarıyla dilde sadeleşme Ömer Seyfettin ile başladı. Harf yeniliğiyle bu çok daha kolay bir hale geldi, ayrıca okuma yazmayı yeni öğrenen anadolu insanı için bu hiçte zor olmadı. Sonuçta bilmiyordu toplumun büyük bir kesimi ve hızla bunu kabullenebildi.
    Bunun en büyük faydası, arapça ve farsçadan kurtulduk. Daha temiz bir Türkçeye kavuştuk, yeni kelimeler türetildi.
    -----------
    Günümüzdeki durum ile cumhuriyetin ilk yılları arasında ise uçurum var.
    Bir kere global bir dönemdeyiz.
    Bütün dillere nüfus eden yabancı kelimeler mevcut, sadece Türkçe de değil.
    Cumhuriyet öncesi bir yabancı kelime kendi dilinize geçerse bunda; coğrafi konum, diplomatik ilişkiler etkiliydi. Kısaca yakın kültürler arasında zamanla bir sentez oluşuyordu.
    Günümüzde ise durum çok farklı, ingilizce dünya dili haline gelmiş ve bir çok konuşulan dile nüfus ediyor.
    Bunu tamamen engellemek için Kuzey Kore gibi olmalısınız. Yani dış dünyadan soyutlanmalısınız ki kendi dilinizi tam şekilde koruyabilesiniz.
    Ayrıca dil sürekli değişir, bunu engellemekte imkansızdır bütün diller için geçerlidir bu. Her yeni jenerasyon az kullanılan kelimeleri unutur bir müddet sonra hiç kullanılmaz ve yerlerine yenileri veya daha farklı olanı gelir.
    ------------
    Kısaca dilde sadeleşme günümüzde çok zordur ve ne kadar çaba sarf ederseniz edin, üretilen kelimeleri hızlı bir şekilde topluma yaymadıkça (hızlı bir tepki) yeni gelen yabancı kelimeyi engelleyemezsiniz. Tabi medyaya da burada baya bir iş düşüyor ama bizim medyamız pek bu konuda üstüne düşeni yapmıyor.
    Tabi bunlar benim kendi düşüncelerim, dil bilimci felan değilim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aschil -- 30 Mayıs 2017; 19:57:26 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay

    quote:

    Orijinalden alıntı: kancan2087

    Merhaba,

    Konuyu yeni gördüm.

    Açıkçası konu sahibinin yazdığı görüşe katılamayacağım.

    Türkçe sistematik bir dildir, ilk önce buradan başlamak gerek ya da Oktay Sinanoğlu'nun dediği gibi
    -kesinlikle öyle- ''Matematiksel'' bir dildir.

    Toplama ve Çıkarma özelliği gösterir. Sözcükler birbirinden rahatlıkla ayrılabilir veya sözcükler birbiriyle rahatlıkla birleşebilir.

    Türetme yeteneği yüksek bir dildir yukarıdaki tanımada uygun bir şekilde bunu söyleyebiliriz.

    Şimdi çok fazla dilin detayına girmeden şunu söylemek istiyorum.

    Sizin dediğinizin örneğini Azerbaycan'da görebilirsiniz.

    Cumhuriyet yerine respublika

    Başkan yerine prezident

    ve diğer örnekleri uzar gider.

    Peki bu zenginlik midir yoksa öz kimlikte bir yıkıma neden olmaz mı?

    Dil, bir ulusu temsil eder. Eğer ulus kendi dilini koruyamazsa o ulus yok olur.

    Bakınız, Bulgaristan.

    Aralarında çıkıyor Turan grupları ama nadir.


    Matematiksel dil diye bir sey yok. Hic bir "Dogal dil" (Natural Language) matematiksel degil, cunku birden fazla anlama gelebilir, kullanildigi duruma gore bambaska sey ifade edebilir. (https://en.wikipedia.org/wiki/Natural_language )
    Turkce gibi sondan eklemeli cikarmali diller var, ama bunun konu ile pek alakasi yok. Cunku bu aslinda turetmeyi kolaylastirmiyor, sadece daha az kelime kullanarak bir seyler ifade etmeye yariyor. (https://en.wikipedia.org/wiki/Agglutinative_language )

    Ornegin Ingilizce'nin yapisi farkli ama "guzel" anlamina gelen 100 den fazla kelime var adamlarda. Yani turetmek istersen turetirsin, sondan eklemeyle alakasi yok bunun. Kultur ile alakasi var.

    Azeriler Respublica demisler, oz kimlikleri yikilmis da; biz Cumhuriyet diyince korumus mu olduk ? Cumhuriyet Arapca kokenli zaten.

    Yogurdu biz bulduk, kofteyi biz yaptik; tum dunyada yogurda yogurt diyorlar. Kangal kopeginin adi her yerde "Kangal" diye gecer ornegin. Bizim yiyecegimizi almis adiyla beraber. Oz kimlikleri bozuldu mu ? Hayir, sadece yeni bir ideloji, obje eklediler kendilerine.

    Dil ulusu temsil etmez; ulus dile yon verir. Dili onemsemek, dogru konusmak onemli; insanlarin kendilerini ifade etmeleri ve bunu dogru yapmalari cok guzel seyler. Ama dil sadece bir arac. Bir protokol. Senin kafandaki X'in senin tarafindan dogru ifade edilip, benim tarafimdan da dogru anlasilip benim kafamdaki X'e donusmesi icin kullanilan arac. Otesi degil. Prezident desen ne olacak, reis-i cumhur desen ne olacak.

    Bana gore en iyi dil, en pratik sekilde ogrenilebilen; ikili iliskilerde iki tarafin da birbirini rahatca anlayabildigi, kolay yazilabilen; yazildigi gibi okunabilen ( fonetik olarak her ses icin tek bir harfin ya da harf dizisinin karsilik gelmesi ) ve ifade etmek istedigin seyi ifade edebilecegin kadar yeterli donanima sahip olan dildir. Ataturk'un yapmaya calistigi dil inkilabi da buna yonelik.

    TÜRKÇEM, BENİM SES BAYRAĞIM!

    -FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

    Evet, Matematiksel dil diye bir tanım yok ve olmamıştır ama 'Teşbihte hata olmaz!' :)

    Gerekli Matematiksel dil tanımını başka bir zamanda yapılabilir.

    Dil bir ulusu temsil eder, Siz bir dili konuştuğunuzda sizin hangi kültüre veya hangi millete ait olduğunuzu ifade eder.

    Tabii yabancılar Türkçe konuşursa Türk mü oluyor? diye bana gelmeyin. :)

    Şimdi bana çok fazla özel isim göstermişsiniz ama zaten özel ismi değiştiren yok. Tabii bir ulusta aynı cisim bulunuyorsa pek tabii kendi dillerinde var olmuş sözcüğün kullanılması çok normaldir ve olması gerekendir.

    Ayrıca şöyle bir şey diyebilirim.

    Sondan eklemeli diller türetmeyi kolaylaştırır, çünkü daha az sözcük kullanmak pek tabii kendisinde bir türetmeyi getirir.

    Efendim ayrıca 1-2 kelime veya 3-5 sözcük kendisinde bir özünü kaybetmeye yol açmaz ki. Eğer bu olay çok fazla bir şekilde 'dilde zenginlik' adı altında yapılırsa özünü kaybetmeye yol açar.




  • Bu öz türkçe değil kemalist Türkçesi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bir kişi ortaya bir laf atar ve çoğu kişi buna inanır
    lakin bin alim bunun doğru olmadığını söyler ,delillerini getirir
    ve buna rağmen bazı insanlar hala o yetkisiz ,bilgisiz kişinin söylediğini doğru kabul ediyorsa
    yapacak bir şey kalmaz

    yani bazıları demek istiyor ki ;
    ben cahil doğdum ,cahil öleceğim
    haklı olmadığımı da biliyorum ama inadım inat

    işte bu tip kişileri kendi haline bırakınız ,çünkü niyeti cahil yaşayıp, cahil ölmek

    özür ,bir konuda büyük bir hata yaptım ve mutlaka düzeltmem lazım :)

    suçlu olarak cahilliği gösterdim ama tam karşılamıyor ,çünkü eğitim ile cahillik giderilebilir
    asıl sorun inatçılıktır

    hem cahil ,hemde inatçı birisinin doğruya ulaşmasını beklemek saflık olur



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi C.CEMİL -- 30 Mayıs 2017; 20:15:9 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Tamam ama makalenin konusu zaten Nişanyan'ın çalışması değil. makalede konu çalışmanın yetersiz olduğu belirtilmiş. Yazarın orada Nişanyan'ın çalışmasını refere etmesinin iki amacı var:
    1.Türkçe Türkçe diye ortalığı inletenlerin elinin değip bir etimoloji sözlüğü bile hazırlayamamış oluşları ve Nişanyan'ın yetersiz çalışması dışında yerel bir etimoloji çalışmasının bulunmayışı.
    2. Doğru ya da yanlış, Nişanyan'ın çalışmasıyla ortaya konan tablo. Bir başka deyişle Türkçe kelime havuzunda kökeni Türkçe olan kelimelerin azınlıkta olduğu gerçeği.

    Bunların hangisi yalan ya da gerçeklerle örtüşmüyor?

    O yazı Nişanyan'ın çalışmasının pohpohlanması üzerine değildi. Neden öyle anladın bilmiyorum.

    Makalenin ana teması Nişanyan'ın çalışması değil, Kemalistler olsun, şimdiki yeni Osmanlıcılar olsun, dilimizi ideolojilerine alet etmeye çalışmalarının bir eleştirisiydi. Yani "devlet elini dilden çeksin" mesajıydı. Bu mesajı vermek isterken başka yerel bir çalışma olmadığı için Nişanyan'nın 15 bin kelime üzerinden ulaştığı sonuçlara yer verilmiş ve Türkçede bu kadar az özgün Türkçe kelime varken, dili sözde Türkçeleştirme çabalarının beyhude olduğu vurgulanmak istenmiş. Dil zabitliğine karşı çıkılmış.

    Ben bunlara katılıyorum.

    1. Nişanyan'ın yetersiz değil, dikkate bile alınmayacak bir çalışması dışında pek çok etimoloji sözlüğü çalışması mevcut. Sorun, bu çalışmaların hiçbirinin sonuca ulaşmamış olmasında. Bu yönde çalışmalar yapan ve kendi çabalarıyla sözlük oluşturmaya çalışan akademisyenlerin dışında aslında neredeyse kimsenin bilmediği bir çalışma daha var; TDK'nın elinde on binlerce fiş mevcut. İlk yıllarından itibaren aslında bu işe başlanmış, fakat nedense bir türlü sonuca ulaşmamıştır. Tabii arada dönen bir dolu dalavere, kurumu dolandıranlar, yapılan çalışmalardan kendi adıyla yayın yapanlar vs. olunca bu süreç bir türlü bitmemiştir.

    2. Ciddiye bile alınmayan bir çalışma sonucu ortaya çıkan tablo yine ciddiye alınmaz. Yani o tabloya bakarak Türkçe'de Türkçe sözcük azdır gibi bir karara varmak tamamen saçmalıktır. Kaldı ki tabloda da ciddi hatalar mevcut; o kısma girmiyorum bile.

    Dilde faşistlik yapılmasına; ideoloji uğruna birini yahut ötekini savunmak gibi bir saçmalığa ben de karşıyım hem de sonuna kadar. Fakat bunu dile getirirken, Nişanyan'ın baştan aşağı büyük yanlış ve eksiklikler içeren kitabını örnek göstermek de en az diğeri kadar saçmadır. Yahu bir köyün isminin 24 Oğuz boyu isminden biri olduğunu bilmeyip Ermenice'den geliyor diyen, yine Anadolu'da yer alan ve kaynaklarda oldukça fazla şekilde ismi geçen, ismi gayet iyi bilinen bir Türkmen aşiretinin ismini hem okumayıp hem kaynağına ulaşılamadı diyen adamın kitabı üzerinden niye örnek verilir ki ? Dilde faşistlik yapılmasına karşıyım, ideolojinizi bu işten uzak tutun denir olur biter. Buna zaten sonuna kadar katılırım.

    Nişanyan'ın kitapları ciddiye alınmaz ve alınmaması gerekir.

    Bu yoruma katılıyorum.




  • Dil, bir iletişim amacının yanında, ulusal benliğin göstergesidir. Yabancı sözcükler dilimize ait değildir. Türkçe'de anlam belirtmezler.



    Örnek: Televizyon



    Tele ne demek? Peki vizyon?



    Bunun yerine "Uzakgör" demek, daha hoş değil midir?



    Ayrıca "Selfie" sözcüğüne karşılık "Görçek" sözcüğü daha iyi değil midir?



    En sinirlendiğim kısım ise, dükkanların, şirketlerin isimlerinin yabancı olması. "Car Wax" nedir? "Oto Yıkama" nedir? Araba Yıkama niye değil?





    Yabancı sözcüklerle, ulusal benliğimizin en büyük parçası olan dilimizi yok ediyoruz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Bu konuda açıkçası derin bir bilgim yok. Takip ettiğim kadarıyla Türkçe dili üzerine bilgili birisin Kraven. Öyle diyorsan öyledir. Muhtemelen dediğin gibi ciddiye alınmayacak bir çalışmadır belki de, bilmiyorum. Ancak senin de kabul ettiğin üzere sanırım yayınlanmış başka "yerel" bir sözlük yok. Yayınlanmayan sözlüklerden ise yayınlanmadıkları için söz etmek anlamsız. yayınlanmamış sözcüğü referans gösteremeyeceğine göre yazara neden Nişanyan'ın sözlüğünü refere ediyorsun demek de bence haksızlık. Başka yerel sözlük mü var? Varsa adını ver, ben de yazara bir eposta ile ileteyim.

    Hasan Eren ve İsmet Zeki Eyüboğlu'nun çalışmaları vardı bildiğim kadarıyla. Bunun dışında Tuncer Gülensoy'un çalışması daha çok tutuluyor bu alanda ki o da tam değil. Bunlar dışında Macar'ından Rus'una, Alman'ına kadar birçok çalışma yapan kişi olmuştur; fakat bunlardan hiçbiri maalesef tam bir etimoloji sözlüğü olmamıştır. Türkçe'nin etimoloji sözlüğünü çıkarmak da çok zor bir iş gerçi. O kadar büyük bir coğrafya içerisine yayılmış ve o kadar fazla kültürle etkileşim haline girmiş ki, bir noktada neyin ne olduğu karışabiliyor. Hava kelimesinin bile Türkçe mi yoksa Arapça mı olduğu hala tartışmalıdır en basitinden.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dehadar


    quote:

    Orijinalden alıntı: Tarihçi

    Atatürk döneminde de, İnönü döneminde de, Menderes döneminde de Arapça ve Farsça kelimeler kullanılıyordu. İster açın Nutuk'u okuyun, ister meclis tutanaklarına bakın, ister dönemin mektuplarına bakın.



    Dil devrimi, dilde sadeleşme, Arapça ve Farsça kelimelerin kasıtlı olarak dilden atılması tarzı iddialar asılsızdır, saçmalığın daniskasıdır.



    Konuyu açan kişi de önce 'edit' kelimesini kullanmayı bırakmalı, ardından da şu an kelimesinin ayrı yazıldığını öğrenmelidir.

    Böyle bir tasfiyenin yapıldığı ve muallimlerin derste kullandığı kelimelere kadar karışıldığı bizzat bu muallimlerin kendi makaleleriyle sabittir. Bu makaleleri bir araya toplayıp kitap olarak yayınlayanlar var şu anda, merak ediyorsanız bulabilirsiniz.



    Kusura bakmayın ama adınıza yakışmayan üstünkörü bir yorum olmuş sizinkisi



    Yorumun üstünkörü olmasının sebebi nedir, sizlerle aynı fikirde olmamam mı? Burada İngilizce ve Fransızca kelimeler atılsın deyip Arapça ve Farsça kelimeleri savunsaydım konunun hakkını vermiş mi olacaktım, yorumum derin ve önemli mi olacaktı?



    Bu muallimler kimlerdir, ne yapmışlardır tanımıyorum. Bu tarz makaleler varsa buraya koyun, merak ettim doğrusu.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.