Şimdi Ara

Türkiye gerçekten Laik bi ülkemi (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
243
Cevap
0
Favori
9.364
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Kendi tanık olduğum şey yalanlanmış ha! Doğrudur yalanlarlar. Her konuda yalanlama yalanı yapmakta üstlerine uzman olmadığını gördüğümüz yüzlerce yalanlama örneğinden biliyoruz. Bir çok içkili mekanın olduğu kocaman park yok artık. Var da türbanlıların buluşma yeri olmuş. Güzelim lokantaların tümü yıkılmış. Yine nezih bir yer olan Kervansaray yıkılmış. Sadece yıkmak için yıkılmış, çünkü yerine hiç bir düzenleme yapılmamış. Sanmam ya kaldıysa bir meyhane boğazı kalmıştır oraya da ben gidip bakamadım. Şehir dışındaki yerler zaten belediyenin yetki alanında değil. Eğer onlar kaldıysa! "bunlar var" diyorlardır muhtemelen. Ama halk defterlerini dürmüş, seçimlerde hezimete uğramışlar. Görüp görecekleri tek saltanatlarında da yapabilecekleri yıkımı yapmışlar.

    Şeriat çağdışılıktır, dayatmadır, faşizmdir. Laiklik hem dindar hem dindar olmayanların güvencesidir. İnsanca yaşamaya en uygun olanıdır.




  • Genel olarak sanılan ve bilinenin aksine laiklik Cumhuriyet dönemiyle başlamış değildir,
    1839 yılı Tanzimat Fermanı ile başlayan modernleşme hareketleri 1856 Islahat Fermanı ile daha da belirginleşmiştir.

    Tanzimat döneminde yapılan değişikliklerle İslam dini, devlet dini olmaya devam etmesine rağmen, devlet din konusunda özgürlüklere daha önem vermeye başlamıştır. Teokratiklikten sapmaların başlaması dünyeviliğin ön plana çıkmasının sağlayan hareketler laikleşmeye doğru giden yolun ilk adımları olarak adlandırılır.

    Tanzimatçıların açtığı bu yoldan sonra Yeni Osmanlılar, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki aydınları Laikleşme konusunda önemli adımlar attılar, özellikle bu dönemde basının da rolü çok görüldü. Kadın hakları, bireysel özgürlükler, milli irade gibi konular sürekli basının işlediği konulardı

    1867 tarihinde Mustafa Fazıl Paşa, Sultan Abdülaziz’e bir mektup yazar, din ile dünya işlerinin birbirinden ayrılması gerektiğinden bahseder.

    “…Efendimiz, Hıristiyan veya Müslüman politika yoktur, bu noktada sadece hakkaniyetle somutlaşan bir adalet ve politika vardır…”

    Bu laiklik konusunda telkinlerde bulunma cesaretinden sonra Ziya GÖKALP açıkça laiklikten söz eder, laiklik yoluna gidilmesi gerektiğini dile getirir.

    İttihat ve Terakki’nin 1916’daki kongresinde “Kanunların tek bir sistem haline indirilmesine dair bir kanun tasarısı” teklif edilmesiyle uygulamaya geçirilir, şeriatçı çevreler büyük bir gürültü koparır, Şeyülislam Hayri Efendi yeni kanunu protesto ederek istifa eder. 2 Şubat 1917’de meclise gönderilen kanun teklifi 3 oya karşın kabul edilir.

    Bu Kanuna göre;

    1. Türkiye’de dini nikah kalkmış
    2. Din farkı olmaksızın tüm Türk halkı için aynı nikah konulmuş,
    3. Poligami (çokeşlilik) ilk anda kaldırılmamamsına rağmen, ilk eşin rıza göstermesi şartı getirilmiştir.

    Sayın döküntü bu konuyu daha iyi bilir ama ben yine yazayım, Osmanlıda hukuk, çifte kanun sistemi ile yürüdü, bir şer’i hukuk bir de örfi hukuk vardı. Aslında laikleşme çabalarına bu sistem devletin tamamen dinselleşmesini önlediğinden yardımcı olmuştur.

    Prof. Şerif Mardin;

    “Osmanlılar, din ve devleti ikiz saymışlardır; fakat yapılan araştırmalar, bu ikizlerden ‘devletin’, Osmanlılar arasında hiçbir İslam devlette kazanmadığı bir önem kazandığını göstermektedir. Daha çok Arap kültürünün hakim olduğu ülkelerde geçerli olan, zaman zaman Osmanlıların ‘gerçek’ İslam devleti ortadan kaldırdıkları, bir tür ‘Moğol’ idaresi getirdikleri şeklindeki suçlamalar, Osmanlıların bu siyasal özelliğinden kaynaklanmaktadır”

    Elbette Osmanlı Devleti laik değildir ama laikliğe doğru iki yüzyıldan beri adım adım, ama sürekli bir gelişim yaşanmıştır. Aslında bu gelişme 18. yüzyılda askeri okullarla başlar, yeni yöntemlerle eğitim vermek için açılan okullar, seçilen ders kitapları, öğretmen atamalarında şeriat makamlarına ve dinin siyasal baskısına yer verilmemiştir.

    Bu laikleşme hareketlerini;

    Hukuksal alanda laikleşme çabaları(aslında sayın döküntü’nün konusu ama sanırım sınavları var),

    Kamusal alanda,

    Eğitimde laikleşme çabaları olarak inceleyebiliriz.


    HUKUKTA

    1840- Osmanlı Ticaret Kanunu
    1858- Osmanlı Ceza Kanunu ile şeriat mahkemelerinin yanında, Batı’dan alınan yeni bir hukuk konulmuş ve gittikçe şer’i hukukun etki alanını daraltmıştır.
    1863- Ticareti Bahriye Kanunnamesi


    “Bu yeni hukuk sistemi ile borç verilen paraya faiz esası getirilmiş (demek ki faiz o zaman haram sayılmıyormuş), şarap içenlere sopa çekilmesi, eşkıyanın asılması…gibi uygulamalar kaldırılmıştır”

    Tanzimat’ın aydın görüşlü Sadrazamı Ali Paşa, Fransız Medeni Kanunu’nun tercüme edilerek kabul edilmesini ister.

    1858- Arazi Kanunnamesi (mülkiyet ve miras hukukunda laik hükümler)
    1875 de bir fermanla avukatlık Osmanlı hukuk sistemine girer,
    1878- Teşkilatı Mehakim Kanunu, savcılık ve noterlik kurumlarını getirir, bu gelişmelerle İslami yargılama usulü temelden terk edilmiştir!

    Prof. İlber Ortaylı

    “Bugün Türkiye’de idare hukuku ve kamu hukukunun diğer dallaındaki doktrin ve uygulamnın 19. yüzyıla uzandığı görülür. Bu durum, 1926’da hukuk devrimini zorunlu hale getiren bir ikilik yaratmıştır”

    KAMUSAL ALANDA

    1871- İdare-i Umumiye Vilayet Nizamnamesi
    1878- Dersaadet ve Vilayet Kanunu

    Müslim ve gayrimüslim unsurlar eşit temsil edilmeye başlanır. Böyle bir uygulama, tam manasıyla laiklik değilse bile, İslami meşveret prensibini değiştirme amacı taşır. Özellikle Ermeni cemaatlerinin yönetimini Ermeni ruhbanından almış meclislere taşımıştır.

    Rejim değişikliği;
    Meşrutiyet ilanı ile hem anayasal yönetime geçilmiş hem de Meclis-i Mebusan açılmıştır.
    Prof. İlber Ortaylı;

    “ Devletin dininin İslam olduğu ve Padişahın halifeliğinin özellikle belirtilmesine rağmen, anayasa seçme ve seçilme yoluyla her dinden bütün tebaanın idareye katılmasını ve sınırlı da olsa yürütme erki üzerinde temsili organlar aracılığıyla denetim öngörüyordu ve böyle bir görevi ilk defadır gayrimüslimlerde üstleniyordu. 1876 Anayasası, bir İslam devletinde laik devlet düzeninin temellerini hazırlayan bir belgedir.”

    Prof. Halil İnalcık;

    “1876 Osmanlı Kanunuesasi’si, 1923 Türkiye Cumhuriyeti’ne doğru atılmış en önemli adımdır. Çünkü bu anayasa ilk defa egemenliğin kaynağını Tanrı’dan alıp bir kanuna dayandırıyordu”


    EĞİTİM

    Osmanlı modernleşmesindeki laikleşme, eğitim sisteminde de kendini hissettirmiştir. 19. yüzyıl başından itibaren ordudaki ve mülki idaredeki modernleşme sayesinde, laik görünümlü modern okullar kurulmuştur.

    1 Mart 1846- Tahrirat-ı Umumiye
    1869- Kız ve Erkek Sanayi Okulları
    1847- Ziraat Mektebi
    1860- Orman Mektebi
    1869- Baytar Mektebi

    Yüksek okul seviyesindekiler;

    Mekteb-i Mülkiye 1859; Özgürlükçü ve Batı düzeyinde üst düzey eğitim

    Mekteb-i Harbiye 1834; Üst düzey, aydınlanmacı eğitim

    Mekteb-i Tıbbiye 1827-1836 ; Arapça ve din dersleri programdan kaldırılmış, klinik dersler verilen, çok üst düzey eğitim

    Üniversite; Darülfünun ( bunu açmak uzun sürecek ama kızların da alındığını belirtelim sadece)

    SONUÇ; Bu yazıyı uzatabilirim ama ana hatlarıyla konu şekillenmiştir umarım. Laiklik çabaları Cumhuriyet döneminde değil daha önce başlamıştır, Atatürk dönemine saldırı amaçlı “Laiklik de ne canım…” gibi yaklaşımlar anti demokratik olup, kendi tarihinden bihaber şeriat özlemcilerinin çirkeflikleridir (istisnalar dışında tabii)
    Bir yönetim biçiminin demokratik olabilmesi için önce laik olması gerekir

    Bir devletin laik olabilmesi için;

    - İsteyen, dininin gereklerini özgürce yerine getirir. Devlet, insanların dini inançlarının gereklerini yerine getirmelerine engel olamaz.
    - Devlet herhangi bir dine ayrıcalık tanımaz, bütün dinler eşit mesafede durur ,isteyen inanmama hakkını özgürce kullanır
    - Devlet, insanları herhangi bir dini tanımaya ya da tanımamaya mecbur etmez
    - Devlet, dinsel kuralların ülke yönetimine karıştırılmasına kesinlikle müsaade etmez. Dinin siyasal araç olarak kullanılmasına izin vermez

    Bu son 4 madde Türkiye’deki laiklik hakkında bilgi verir, yalnız yazamadan duramayacağım şey Türkiye’de inananların baskı gördüğü savının ne kadar doğru olduğudur? Başörtüsü konusunda insanlar bence de haklılar, üniversitede başörtüleriyle okuyabilmeliler, serbest kalması bu savı bitiriverir, bu ülkede oruç tuttuğu için değil tutmadığı için adam öldürüldüğü bir gerçek! Uzatmaya da gerek yok,

    "Gerçekler gökyüzü gibidir, bulutlar onu asla örtemez" Shakespeare

    Kaynak;
    Sinan MEYDAN, Atatürk ile Allah Arasında

    Alıntılar
    Şerif MARDİN, Yeni Osmanlı Düşüncesi’nin Doğuşu
    Türk Modernleşmesi
    A. Emin YALMAN, Tarihte Gördüklerim Geçirdiklerim
    İlhan BAŞGÖZ, Türkiye’de Laikliğin Tarihsel ve Sosyal Kökleri
    İlber ORTAYLI, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
    Halil İNALCIK, Atatürk ve Demokratik Türkiye



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi as74 -- 14 Temmuz 2009; 18:44:37 >




  • şeriat nedir lehrer bildik ezberden değilde asıl manasından haber verseniz

    lügavi anlamından başlayabilirsiniz mesela tercih sizin
  • quote:

    Orjinalden alıntı: bingo crepuscule

    şeriat nedir lehrer bildik ezberden değilde asıl manasından haber verseniz

    lügavi anlamından başlayabilirsiniz mesela tercih sizin


    Teokrasidir. Bilinen en eski, miadı dolmuş yönetim sistemlerinden biridir. Asılı lügavisi budur ama birileri içine her şeyi koyabileceğiniz "asıl şeriat" masalı ile insanları avutmaktadır. Dinin hedeflediği, insan yaşamı için en iyi sistemse o zaman laik demokrasi'ye şeriat diyebilir tabi.
  • Şükür ki ilkokuldan beri öğretilen sabit,dogmatik olarak benimsetilen fikirlere sahip değilim.Ve böyle olduğum içinde bilmem neyci,irancı,şucu bucu oluyoruz.Dogmatiği sorgulayınca bu damgalar yeniliyor.


    quote:

    Orjinalden alıntı: kemomando
    Sayın 2000watts ezbere öğretilmiş fikirlere sahip insanların fikirlerini değiştiremezsin........maalesef.




    *ORION* ;laikçilik yapmamak için illa fethullahçı,Ahmet hocacı,bir tarikat mensubu olma mı gerekiyor.?Sana buradan cevap veremeyim.Hiçbir yerle bağlantım yok.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: bingo crepuscule

    şeriat nedir lehrer bildik ezberden değilde asıl manasından haber verseniz

    lügavi anlamından başlayabilirsiniz mesela tercih sizin


    Teokrasidir. Bilinen en eski, miadı dolmuş yönetim sistemlerinden biridir. Asılı lügavisi budur ama birileri içine her şeyi koyabileceğiniz "asıl şeriat" masalı ile insanları avutmaktadır. Dinin hedeflediği, insan yaşamı için en iyi sistemse o zaman laik demokrasi'ye şeriat diyebilir tabi.





    miadını siz mi doldurdunuz !! terimlerin kelime manasını öğrenmeden yola çıkmayı adet edinmedim bu sebeble evvela sözlüğe müracaat edelim sonra devam ederiz

    Şeriat nedir ?

    quote:

    Şeriat, Arapça kökenli bir sözcük olup; "yol; mezhep; metod; âdet; insanı bir ırmağa, su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol" anlamına gelir.

    İslam dinindeki terimsel anlamı ise "ilâhî emir ve yasaklar toplamı"

    "İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın âyetleri, İslam dininin peygamberi olan Hz Muhammed'in söz ve fiilleri (sünnet/hadis) ve İslâm bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları hususlara dayanan ilâhî kanun"dur.

    Bu açıdan anlam olarak din terimine benzeyen şeriat teriminin din teriminden farklılığı kullanım şeklindedir.

    Zira şeriat, "dinin insan eylemlerine (amel) ilişkin hükümlerinin bütünü", "dinin dışa yansıyan görüntüsü ve dünya ile ilgili hükümlerinin tamamı", "İslam Hukuku" gibi anlamlar için kullanılmaktadır.

    Kısaca dini hükümlerin bütünü ve dinin dünyevi ve maddi yönü olarak tanımlanabilir.

    Şeriat sözcüğü şerea' (الشر ع) sözcüğü ile aynı kökten gelmektedir. Bu sözcük beyan etmek anlamında olup, şeriat koymak manasında da kullanılır.

    Şeriat koyana "Şâri'"denir. İslam dininine göre tek şâri' yani şeriat koyucu (yani kural/hukuk koyucu) Allah'dır. Allah'a bundan dolayı "Şâri-i Hâkim" veya "Şâri-i Mübîn" denildiği de olur.

    Ayrıca, İslam dininde peygamberler Allah'ın hükümlerini yani şeriatını ortaya koydukları ve insanlara haber verdikleri nedeniyle şari olarak anılabilirler. Şeriat sözcüğünün çoğulu "şerâyi"dir.


    evet lugavi anlamını öğrendik kısa ve öz şekilde ne demiştiniz çağdışılık dayatma faşizm !! bi an kemalizmi tarif ediyorsunuz sandım meğer ne yanılmışım

    çağdışı lık dan başlayalım siz örnekler verin ben cevap vereyim




  • quote:

    Orjinalden alıntı: bingo crepuscule


    miadını siz mi doldurdunuz !! terimlerin kelime manasını öğrenmeden yola çıkmayı adet edinmedim bu sebeble evvela sözlüğe müracaat edelim sonra devam ederiz

    Şeriat nedir ?

    quote:

    Şeriat, Arapça kökenli bir sözcük olup; "yol; mezhep; metod; âdet; insanı bir ırmağa, su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol" anlamına gelir.

    İslam dinindeki terimsel anlamı ise "ilâhî emir ve yasaklar toplamı"

    "İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın âyetleri, İslam dininin peygamberi olan Hz Muhammed'in söz ve fiilleri (sünnet/hadis) ve İslâm bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları hususlara dayanan ilâhî kanun"dur.

    Bu açıdan anlam olarak din terimine benzeyen şeriat teriminin din teriminden farklılığı kullanım şeklindedir.

    Zira şeriat, "dinin insan eylemlerine (amel) ilişkin hükümlerinin bütünü", "dinin dışa yansıyan görüntüsü ve dünya ile ilgili hükümlerinin tamamı", "İslam Hukuku" gibi anlamlar için kullanılmaktadır.

    Kısaca dini hükümlerin bütünü ve dinin dünyevi ve maddi yönü olarak tanımlanabilir.

    Şeriat sözcüğü şerea' (الشر ع) sözcüğü ile aynı kökten gelmektedir. Bu sözcük beyan etmek anlamında olup, şeriat koymak manasında da kullanılır.

    Şeriat koyana "Şâri'"denir. İslam dininine göre tek şâri' yani şeriat koyucu (yani kural/hukuk koyucu) Allah'dır. Allah'a bundan dolayı "Şâri-i Hâkim" veya "Şâri-i Mübîn" denildiği de olur.

    Ayrıca, İslam dininde peygamberler Allah'ın hükümlerini yani şeriatını ortaya koydukları ve insanlara haber verdikleri nedeniyle şari olarak anılabilirler. Şeriat sözcüğünün çoğulu "şerâyi"dir.


    evet lugavi anlamını öğrendik kısa ve öz şekilde ne demiştiniz çağdışılık dayatma faşizm !! bi an kemalizmi tarif ediyorsunuz sandım meğer ne yanılmışım

    çağdışı lık dan başlayalım siz örnekler verin ben cevap vereyim


    Bu tanımın yer aldığı bilimsel lügatıda lutfetseydiniz daha anlamlı olurdu. Malum burası Kültür-Bilim bölümü.

    Bakalım bilimsel tanımı neymiş;


    quote:

    Teokrasi

    Teokrasi:Dine dayalı yönetim biçimini tanımlamak için kullanılan terim (Dinerki). Daha doğru bir anlatımla, dini otorite organlarının siyasi otorite organları yerine devlet idaresini elde tuttuğu devlet biçimidir. Her ne kadar farklı algılanış biçimleri ve yorumları mevcut olsa da, teokrasi en yalın anlamda "devlet işlerinden bir tür ruhban sınıfının sorumlu olduğu ve devlet işlerinin dini temellere dayandırılmaya çalışıldığı sistem" olarak tanımlanabilir.



    Theokrasi teriminin kökeni Yunanca θεοκρατία (theokratia)'dan gelmektedir. Tanrı Düzeni (Josephus) demektir. Kelime Yunanca Teos'dan dönüşmüştür. Theos kelimesinin kökeni Hint Avrupa dillerinde dinî kavramlar içinde yer alır. Theos'un anlamı tanrı, Kratos'un anlamı ise düzen demektir. Kelime Yunancada Tanrı'nın Düzeni anlamına gelir. Teokrasi kelimesi hiçbir şilde de gerçek anlamında kullanılmamıştır. İngilizcede kaydedilen ilk kullanım 1622 tarihlidir. İlahi Esin Altındaki Papazların Hükümeti olarak (Tevratda Krallardan önce kullanıldığı şekliyle) anlaşılmıştır. 1825'ten sonra ise Din adamlığına ve dine dayalı politik ve sivil güce teokrasi denilmiştir.

    Din kurallarının geçerli olduğu sistem olan teokraside, kurallar ya dini kuralların aynısıdır, ya bunlardan büyük ölçüde etkilenmiştir ya da dini kurallarla çelişik olsa dahi dini temellere dayandırılır veya meşrutiyet için dayandırılması gerekir. Teokrasi ile yönetilen ülkelerde hukuk sistemi dine dayandırılması gerekir, hukuki kararların en yüksek mercii bir tür ruhban sınıfıdır. Teokratik sistemin dayandırıldığı dine göre ağırlığı ve önemi çeşitli olsa da, bu sistemde doğma mantığı ve akli durum göz önünde tutulur; çoğu zaman mantıki, akli ve pratik durumlar kabul edilen dogmalara adapte edilmeye çalışılır. Teorik anlamda, sistemin temeli dogmadır, diğer her türlü bilgi ikincil önem ve plandadır. Toplumsal yapı, hukuki yorumlar, eğitim ve kişisel hak ve özgürlükler dini kurallara göre uygulanır


    http://tr.wikipedia.org/wiki/Teokrasi




  • sizin ki ile aynı wiki den alıntıladım kontrol edebilirsiniz

    durun zahmet etmeyin linki ekleyeyim

    http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eeriat



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 14 Temmuz 2009; 19:30:15 >




  • Bir başka lügattan daha bakalım o zaman.

    quote:

    Tanrı anlamına gelen Yunanca theos sözcüğüyle, güç, iktidar anlamına gelen kratos sözcüklerinin bir birleşiminden meydana gelen ve Tanrı'nın tek yönetici, mutlak bir kudret sahibi biricik varlık olduğu, iktidarın Tanrı'dan geldiği ve bu iktidar ya da gücün, yalnızca Tanrı�nın yeryüzündeki elçisi tarafından kullanıldığı inancına dayanan siyasi toplum düzeni.

    1- Dar anlamda: Lafzı olarak Tanrı'nın yönetimi, pratikte ve günlük lisanda din adamlarının yönetimi. Terim ilk olarak Yahudi tarihçisi Josephus tarafından Yahudi yönetim kavramını ifade etmek için kullanılmıştır.

    Buna göre ilahi kanunlar hem dini ve hem de sivil yükümlülükler yaratır. Antik dünyadaki teokrasi tatbikatında din adamlarının (rahiplerin) yönetimi doğrudan doğruya üstlenmeleri yerine yargı ve yasama fonksiyonlarını sahiplenmeleri söz konusu olmuştur.

    2- Geniş anlamda: Bir din adamları sınıfı doğrudan doğruya yönetim işini üstlenmese de yönetimde dini kural ve rimellerin halcim olması.

    Teokrasinin ilk anlamdaki tarihi örnekleri Kadim İsrail ve Calvin yönetimindeki Cenevre'dir. Modern örnek İran'dır. Suudi Arabistan, Taliban Afganistanı, İsrail gibi ülkeler ikinci anlamda teokrasiye yakın duran örnekler olarak görülebilir.


    http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Teokrasi

    Şeriat teokrasidir. Avrupa'ya göre Yeniçağ'da miadını doldurmuş olmasına karşın, günümüzde henüz ortaçağı yaşayan bazı coğrafyalarda kullanılmaktadır.




  • Yani kısaca ben namaz kılıyorsam, oruç tutuyorsam, insanlarla ilişkimde helal-haram ölçüsüne riayet etmeye çalışıyorsam, yürümemden kalkmama, yatmama, koşmama kadar hayatımın her alanında İslami ölçüleri esas alıyorsam şeriata göre yaşamış oluyorum öyle değil mi ?

    Aslında Türkiye'de İslami eğitim hariç bazı alanlarda kısmende olsa Dini yaşama konusunda bir rahatlık olduğu gerçeği inkar edilemez. Fakat bazıları bunu vatandaşlara sunulmuş bir lütufmuş gibi görüyor...

    Halk içinden biri İslami yaşam tarzını seçtiğinde bir sorun yok ama onun seçtiği temsilciler yada görevi ona hizmet etmek olan kamu personelinden biri bu yaşam tarızını benimsemişse ortaya sorun çıkıyor... Halk İslamı yaşayabilir ama idareciler yaşayamaz, yaşarlarsa bu Laikliğe aykırı olur ! Ne tuhaf bir anlayış... Ben bunu sebebini bir şekilde Devletin önemli mekanizmalarında görev yapan, kendisine ve ceçresine nüfuz ve çıkar sağlamaya alışmış , hukuktan bağımsız, kendisinden hesap sorulmasını istemeyen bir grup haramzadenin, Halkı yönetimden uzak tutma aracı olarak görüyorum. Bu ülkede Laiklik ve onun dayandığı Resmi İdeolojinin görevi budur..




  • Şeriat nasıl teokrasi oluyor Lehrer hocam İslam'da Din adamları denen bir sınıf mı var ? Teokrasi Hristiyanlık'ta olur ancak.. Şeriat'a teokrasi dersen, İmama Papaz, Cami'ye Kilise, Kur'ana İncil, İslama'da Hristiyanlık muamelesi yapmış olursun...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OPTİMİST -- 14 Temmuz 2009; 19:46:43 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: bingo crepuscule

    sizin ki ile aynı wiki den alıntıladım kontrol edebilirsiniz

    durun zahmet etmeyin linki ekleyeyim

    http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eeriat


    Kaynağınızdaki şu bölümü alıntılamayı neden gereksiz gördünüz? Can alıcı nokta burası oysa. Şeriatin teokrasi olduğu burada belli.

    quote:

    Şerîat kelimesi diğer kanunlar için de kullanılabilir. "Musa'nın şerîatı", "Zerdüşt şerîatı" gibi. Kelimenin terim anlamı Mekke'de inen şu âyette görülür: "Sonra seni bu işte apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy. Hakkı bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma" (el-Câsiye, 45/18). İslam inancına göre son peygamber olarak kabul edilen Muhammed'den önce de birçok peygamber gelmiştir, bu peygamberlerin çoğunun Allah tarafından yeni bir şeriat yani kanun bütünü ile gönderildiğine inanılır, Muhammed'in getirdiği şeriat ta önceki şeriatların bir devamı ve tamamlayıcısı niteliğindedir. Bu İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın şu ayetinde görülebilir: "Allah dini doğru tutmanız ve onda ayrılığa düşmemeniz hususunda Nuh'a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiyede bulunduğumuz dinle ilgili hususları size şerîat olarak koydu” (eş-Şûrâ, 42/13). .




  • olmuyor ama ideolojik temeller üzerine sarf edilmiş cümleler ile dolu önyargı ve yanılgıdan ibaret bölümler şeriatı yargılamaya ve anlamaya ne derece yardımcı olur !!

    üstelik fasid kıyas söz konusu

    neden mi tahrif edilip değiştirilmiş dini uygulamaların islama emsal teşkil ettiğini iddaa etmek cidden haksızlıktır

    en başta tevhide isyan bayrağı açan ve teslis şirkini dinlerine sokmakla temelden yıkılan ve bu yıkıntıdan kendi hevalarına uygun sistemler uygulamalar geliştiren battıkça batan çırpındıkça dibe yaklaşan insanların fiilleri islam ile kıyas kabul etmez ve aynı kefede değerlendirmeye tabi tutulamaz !!(yahudi versiyonuda mevcut)

    ben size tıpkı sizin gibi sahip olduğunuz ideolojik anlayışın nedenli çarpık yapıya sahip olduğunu ortaya koyan görüşler sunabilirim

    mesela kemalizmin ruhban sınıfına dair örnekler hatta durun ne ruhbanlığı bizzat samimi müdavimlerinden ilahlaştırılmış Atatürk portreleri de sunmam mükün !!

    soru ne idi şeriat ne demektir ..

    nasıl devam etmek isterseniz o yönde gelişir konu bilimsel sözlük dediniz şeriatın kelime manasını "bilimsel" olarak kabul edilecek bir kaynaktan aktardım siz ise beğenmediniz uygun görmeyip daldan dala atlamaya başladınız !!!

    tarafsız kaynaklardan alıntı yapılacak ise devam edelim (kısmen tarafsız malum tam anlamı ile tarafsız kaynak bulmak güç)

    işin içine ideolojiyi sokarsanız ben size en koyu selefilerden uç örnekler eşliğinde sunumlar yaparım mümkün yani




  • quote:

    Orjinalden alıntı: OPTİMİST

    Şeriat nasıl teokrasi oluyor Lehrer hocam İslam'da Din adamları denen bir sınıf mı var ? Teokrasi Hristiyanlık'ta olur ancak.. Şeriat'a teokrasi dersen, İmama Papaz, Cami'ye Kilise, Kur'ana İncil, İslama'da Hristiyanlık muamelesi yapmış olursun...


    Computer nasıl bilgisayar oluyorsa, apple nasıl elma oluyorsa. teokraside aynen öyle şeriat oluyor. Çünkü aynı şey. Başörtüsünü mahkemeye değilde Ulema'ya soracak olanlara sorun isterseniz İslam'da ruhban sınıfı var mı diye?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: OPTİMİST

    Şeriat nasıl teokrasi oluyor Lehrer hocam İslam'da Din adamları denen bir sınıf mı var ? Teokrasi Hristiyanlık'ta olur ancak.. Şeriat'a teokrasi dersen, İmama Papaz, Cami'ye Kilise, Kur'ana İncil, İslama'da Hristiyanlık muamelesi yapmış olursun...


    Computer nasıl bilgisayar oluyorsa, apple nasıl elma oluyorsa. teokraside aynen öyle şeriat oluyor. Çünkü aynı şey. Başörtüsünü mahkemeye değilde Ulema'ya soracak olanlara sorun isterseniz İslam'da ruhban sınıfı var mı diye?



    olmasa bile oldururuz diyorsunuz yani bakın lehrer asıl olan temelden örnek verin sonraları meydana gelmiş sakatlıklar islamı bağlamaz bilakis düşünce sahibini bağlar !! İslamda ruhbanlığın olmadığını olamıyacağını ifade eden peygamber var iken !!asla aid olmayanı aidmiş gibi göstermek insafa sığar mı ..teokrasi ile islamı bağdaştırmak !!! insaf tek kelime ile insaf ayrıca islamda ulemanın pozisyonu sınırlı ve kayıtlıdır bunun dışına çıkan zaten muteber değildir !!siz kalkmış şii irandan vehhabi suudlardan örneklemeler sunuyorsunuz !! yahu şiiler ile aynı kitaba bile iman etmiş değiliz !!nasıl bağdaştırıyorsunuz !!

    bakınız eğer eleştiri getirecekseniz kuran yada sahih hadislerden dem vurun !!zira şeriat özde kuran ve sünnetden ibarettir !!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 14 Temmuz 2009; 20:00:12 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: bingo crepuscule

    insaf tek kelime ile insaf ayrıca islamda ulemanın pozisyonu sınırlı ve kayıtlıdır bunun dışına çıkan zaten muteber değildir !!siz kalkmış şii irandan vehhabi suudlardan örneklemeler sunuyorsunuz !! yahu şiiler ile aynı kitaba bile iman etmiş değiliz !!nasıl bağdaştırıyorsunuz !!

    bakınız eğer eleştiri getirecekseniz kuran yada sahih hadislerden dem vurun !!zira şeriat kuran ve sünnetden mürekkepdir !!



    Adam güya mason(kapalı kapılar ardında bu hurafeleri uçururlar da o babda!) hukuk adamlarını bile bastırıyor "velev ki" diye kükreyerek, üç beş din adamını mı bastıramayacak.

    Boş tartışmalara gerek yok. Türkiye 1923 te rotasını belirlemiştir. 1926 da medeni hukuku kabulle bunu pekiştirmiştir. 1937'de de Anayasasına sokarak kesinleştirmiştir. Yönetim sistemi olarak Şeriat ortaçağ düzenidir. Ömrünü çoktan tamamlamıştır. Kur'an-da geçtiği için illa "şeriat" kelimesine takanlar demokratik laik hukuka şeriat diyebilirler. Din, insanlara hem dünyada hem ahirette iyi yaşamı öngörüyorsa bunda hiç bir çelişki yoktur. Çünkü bugün insan yaşamına en uygun düzen laik demokrasidir. Uygulamaları birbirine benzemeyen, A ülkesinde farklı, B ülkesinde farklı, çağdışı ilkel düzen dinin öngördüğü düzen olamaz.




  • endişe etmeyin yönetim biçimini hiç bir siyasi parti yada diğer oluşumlar değiştiremez !!kuran ve sünneti referans alan (orjinal hali ile) yönetim biçimini dünya üzerinde uygulamaya koymak her babayiğidin harcı değildir !!ha unutmadan dünya üzerinde şeri hükümlere göre yönetilen bir tane ülke şehir ve kasaba mevcut değildir !! tüm iddaaların aksine nerede asrı saadet nerede şimdi ki bidat oluşumlar ve onların söylem ve eylemleri !!ayrıca siz hangi kalıba (çağa) sokmaya çalışırsanız çalışın çağlar ve kalıplar üstü mesaj hiç bir döneme indirgenmeyecek kadar büyük ve azizdir ve Allah nurunu tamamlayacaktır !!!




  • Üzülerek görüyorumki konuyu şeriat propagandasına çekmeye çalışanlar olmuş.Yönetim biçimi olarak şeriat bi takım dogmaları temel alan, gerçekliği ispatlanamaz olguları kesin olgular gibi görüp bunun üstünden düzenlemeler yapan sistemdir.Takdir ettiğim yönleri vardır ama asla akılcı bi sistem olamaz.Son olarakta Atamızın bu konu üstüne bi sözü "Bizim devlet idaresindeki ana programımız, chp programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır.Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."
  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    @Novarix: Beni "yalan söylemekle" itham ettiniz. "İnsanlık" sıfatıma laf ettiniz. Hiçbiri sorun değil. Daha önce şahsıma karşı çok daha saygısız ithamlarınız olduğu için bunu pek garipsemedim. Seviyeyi düşürmediniz merak etmeyin sadece kendi seviyenizi bir kez daha ortaya koydunuz.

    Söylediklerim gözümle şahit olduğum olaylardır. Söylediklerime isteyen inanır isteyen inanmaz. Ben de denize mayoyla girerken tecavüze uğrayan insanlar görmedim. Nerede denize girdiysem etrafımda mayolu bikinili hanımefendiler vardı. Ama kimseyi yalan söylemekle itham etmiyorum. Olabilir diyorum. Türkiye'nin yüzde kaçında hangi tür baskıların olduğu kanıtlanacak bir şey değil. İnsanlarımız arasında kültür farkı olduğu bir gerçek. Bunun çözümü hoşgörüden başka bir şey olamaz. Bu bilimsel bir gerçektir. Sosyolojinin söylediğidir.

    Ama kanıtlanabilen, somut baskılardan pek konuşmak istemiyorsunuz. Komikten öte değildir diyorsunuz. Demek ki birileri üniversite okumanızı, kamuda çalışmanızı, milletvekili olmanızı engelleseydi buna gülüp geçecektiniz. Bu yasaklar toplumun kutuplaşmasının da birinci sebebidir.





    Yapmayın neverlate.

    Türkiye'de baskı gören kesimin dindarlar olduğunu iddia etmeniz sadece komiktir.
    Ben yada benim tanıdığım kişiler sokakta rahat dolaşamaz olmuşken, bunu istanbulun göbeğinde bu şekilde görüyorsak ve yaşıyorsak kimse çıkıp "dindarlar mazlum" edebiyatı yapmasın.

    Söylediklerinize zerre inanmıyor ve sadece gülüyorum. Bardakta alkol olup olmadığını kontrol eden patron öyle mi?..

    Ama sizi Kuveyt-Turk iş görüşmesinde görmek isterim. Benim dinimi imanımı soruyorlar! THY'de neden cuma için mescide inmedin diyebiliyor müdür. Daha onlarcasını anlatabilirim..

    Yoo, kimse sizin üniversitede okumanızı engellemiyor, Kamuda çalışmanızıda, milletvekili olmanızıda. Dindar kimseler bugün üniversite okuyup, kamudada çalışabilir. Milletvekilleri arasında dindar olan onlarca insan var.

    Kim neyi yasak etmiş size?

    Bırakın bu acıtasyonları..




  • 2-3 mesaj yukarda "Teokrasi ile Şeriat aynı şey değildir" mi savunuluyor ben mi yanlış gördüm!
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.