Şimdi Ara

Türkiye gerçekten Laik bi ülkemi (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
243
Cevap
0
Favori
9.364
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bugûn Turkiye'de dinimizi %100 yasiyamiyoruz diyenler.Allah korusun.ülkemizde seriat dûzeni kurulsa,kendisi gibi olmayanlara acaba yasama sansi verecekler mi?
    Gerçekten çok ilginç arkadaslar var forumda.Demokrasimizi dahada gelistirelim.Insan haklari ve din ve vicdan özgürlüklerini herkes diledigi gibi özgûrce yasasin.Var olan özgürlükleri dahada ileri gôtürelim derken.Sizler miladi dolmus seriat bir dûzeni savunuyorsunuz.Hemde dünyada seriat düzeni ile yönetilen ülkeleri görûnce!
    Kadin ile erkegin esit olmadigi zaten hiç bir ûlke basaramaz.10 kisinin irzina geçtigi bir kadini,seriat dûzeninde kadini suçlu buluyorlar.Zaten kadinin polise veya mahkemeye gitme hakki bile yok!Kanun önûnde kadinin erkek karsisinda hiç bir hakki yok.
    sakin bana ordan birdan duydun demeyin.Yemenden,Libyaya kadar gittim gôrdüm.Zaten 2 sindede beni hapse attilar.Rûsvet ve esyalarima el koymak için!!!
    Yemende 9 yasindaki bir kizi babasindan satin alabiliyorsun.Senin yasin 80 bile olsa!Libyada sokakta hiç kadin yok.hepsi evde hapis.Yani bumu aradiginiz özgürlük.Sakin sanmayinki bu ülkelerde içki içilmiyor!Herkes içiyor.Ama gizli!.Zaten herkes evde içki yapmasini biliyor.Bir sey daha ekliyeyim.sakin sanmayinki basi ve her tarafi kapali olan bu ulkelerde kadinlar daha namuslu.
    Tam tersi.Yasak olan seyler cezbedici veya tahrik edici oldugundan en çok bu ulkelerde kadinlar tarafindan rahatsiz edildim.Yeterki senin yabanci oldugunu bilsinler.30 senedir o kadar ulke gezdim.Sadece kati kurallarin oldugu musluman ulkelerinde kadinlar sizi elde etmek için ne planlar yapiyorlar.yeri degil anlatmiyayim.Ama Turkiye tatillerinde hiç boyle bir sey basima gelmedi.Hiç bir tûrk kadininin bana su yasima kadar kas ve göz yaptigini gôrmedim!!!Hele avrupada böyle bir sey imkansiz.Sizin açik veya orospu dediginiz avrupalilarla bile tanismadan,çikmadan böyle iliskiler imkansiz.
    Vallahi bilemiyorum.Buradaki arkadaslarin hemen hepsi okumus ve tahsilli insanlarsiniz.Hangi akil hangi mantik sizleri bôyle bu düsûncelere itiyor.ama ben gittim gördüm.Allah korusun.Düsmanima bile böyle düzen vermesin




  • 2000watts özel mesaj almıyormuşsun, birşey sorucaktım ulaşamadım sana. Nasıl iletişime geçiceğiz?

    Bu arada yazdıklarına katılıyorum. Arkadaşlar ortada olan şeyleri görmek istemiyorlar. Bu nasıl bir dinmiş ki Laik olmayan bir ülkede toplumu bozuyor? Sadece laiklik altında düzgün yaşanabiliyor. İlginç değil mi?
  • Faşistlik=Kemalizm diyenlere yazıklar olsun!
    Evvela şu bilinmelidir,Kemalizm diye birşey yoktur,Atatürk kendini ne devletten ne de milletten üstün tutmuştur
    1-Cumhuriyetçilik:


    Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.(1924)

    Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)

    Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir... (1925)

    Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)




    2-Milliyetçilik:


    Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. (1930)

    Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı, hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (1923)

    Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)




    3-Halıkçılık:


    İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamızla tespit edilmiştir. (1921)

    Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)

    Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibarıyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)




    4-Devletçilik:


    Devletçiliğin bizce anlamı şudur: kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)

    Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)

    Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)




    5-Laiklik:


    Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)

    Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. (1930)

    Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)




    6-İnkılapçılık:


    Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle medeni bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)

    Biz büyük bir inkılap yeptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)






    II- BÜTÜNLEYİCİ İLKELER




    1-Milli Egemenlik:


    Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir; milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitliğin ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunmasıyla devamlılık kazanır. Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir. (1923)




    2-Milli Bağımsızlık:


    Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. (1921)

    Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O ebediyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. (1923)




    3-Milli Birlik ve Beraberlik:


    Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. (1919)

    Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz. (1936)

    Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. (1919)




    4-Yurtta Sulh (Barış), Cihanda Sulh:


    Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz. (1931)

    Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakisinde en esaslı amil olsa gerekir. (1919)

    Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)




    5-Çağdaşlaşma:


    Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)

    Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926)




    6-Bilimsellik ve Akılcılık:


    a) Bilimsellik: Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)

    Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir. (1933)

    b) Akılcılık: Bizim, alık, mantık, zekayla hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. (1925)

    Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. (1926)




    7-İnsan ve İnsanlık Sevgisi:

    İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)

    Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. (1936)
    Siyasi alandaki devrimler
    Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
    Ankara'nın Başkent Olması (13 Ekim 1923)
    Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
    Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
    Çok Partili Rejim Denemeleri (Serbest Cumhuriyet Fırkası, Terakkiperver Halk Fırkası, 1930)
    Kadınlara siyasi Hakların verilmesi (1930 Belediye - 1933 Muhtarlık - 1934 Milletvekili)

    Toplumsal ve Sosyal alanda yapılan devrimler
    Kadınların Erkeklerle Eşit Haklara Sahip Olması(1934)
    Şapka ve Kıyafet Devrimi (Şapka Kanunu), (25 Kasım 1925)
    Lâkap ve Unvanların Kaldırılması (26 Kasım 1934)
    Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
    Laiklik (1928)
    Milletlerarası Takvim ve Saatin, Yeni Rakamların Kabulü ve Ölçülerde Değişiklik (26 Aralık 1925 - 26 Mart 1931)
    Tekke ve zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925)

    Eğitim ve kültür alanındaki devrimler
    Millet Mekteplerinin Açılması (1928)
    Öğretimin Birleştirilmesi (3 Mart 1924)
    Medreselerin Kapatılması (1924)
    Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (1926)
    Harf Devrimi (1 Kasım 1928)
    Güzel Sanatlarda Yenilikler(1928)
    Türk Tarih ve Dil Kurumlarının Kurulması (12 Nisan 1931, 12 Temmuz 1932)
    Dil Devrimi
    Üniversite Reformu (1933)
    Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)

    Ekonomi alanında devrimler
    İzmir İktisat Kongresi (1923)
    Aşar(Öşür) Vergisinin Kaldırılması (17 Şubat 1925)
    Çiftçinin Özendirilmesi(1925)
    Örnek Çiftliklerin Kurulması (1925)
    Tarım Kredi Kooperatifleri'nin Kurulması (1925)
    Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926)
    Sanayi Teşvik Kanunu (28 Mayıs 1927)
    Toprak Reformu (1929)
    I. ve II. Kalkınma Planları (1933, 1937)
    Yüksek Ziraat Enstitüsü'nün Kurulması (1935)
    Ticaret ve Sanayi Odalarının Kurulması (1935)

    Hukuksal devrimler
    Mecellenin Kaldırılması (1924 - 1937)
    Medeni Kanun (1924 - 1937)
    Türk Ceza Kanunu (1926).
    Yeni Anayasanın Kabulü (1924)
    Teşkilat-ı esasiye Kanunu (1921)
    Şer'iyye Mahkemelerinin Kapatılması (1924)

    şimdi söyleyin kim faşist?




  • Laiklik indirilmiş hazır bir template, biz ise onu editlemeye uğraştık elimize yüzemüze bulaştırdık.Bizim yapmamız gereken webmaster hevesi ile template indirmek değil sıfırdan nasıl yapılır onu öğrenmek.Templateleri ise sadece inceleyip nerde ne kullanıldığına bakmaktır.
  • @2000watts

    Bu zümreye sorarsanız, dünyada hiçbir ülke gerçek şeriatla yönetilmemektedir.

    Bu seferde sorarsınız, nedir bu gerçek şeriat..? Güzel olan o'dur derler, başkada birşey demezler.
    Aynı adamlar 1-2 dakika sonra çıkıp başka konuda özgürlüklerden, demokrasiden dem vurur!

    Dogma temelli bir yönetim biçimini savunan adam çıkıp "özgürlük ve demokrasi" uzmanı kesilir..
    Buyrun Türkiyeye, buyrun ortadoğuya..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: NovariX

    @2000watts

    Bu zümreye sorarsanız, dünyada hiçbir ülke gerçek şeriatla yönetilmemektedir.

    Bu seferde sorarsınız, nedir bu gerçek şeriat..? Güzel olan o'dur derler, başkada birşey demezler.
    Aynı adamlar 1-2 dakika sonra çıkıp başka konuda özgürlüklerden, demokrasiden dem vurur!

    Dogma temelli bir yönetim biçimini savunan adam çıkıp "özgürlük ve demokrasi" uzmanı kesilir..
    Buyrun Türkiyeye, buyrun ortadoğuya..

    Şeriat?şeriat denen şey ne ki ,gerçek şeriat var olabilsin?şeriatı savunan şahısları fazla değil 1 aylığına İran veya Suudi Arabistan'a yollayalım,"benim güzel memleketim"deyip dönüş yapacakları şüphesiz...iftira yüzünden başı kesilen insanlar vs..bu mudur demokrasi,uygar yaşam?bu mu yani şeriat?
    İranda binlerce kişi bu yüzden sokaklara dökülmediler mi?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: stnts

    Yahu lafı uzatmanın gereği yok.
    Din varsa laiklik yoktur.
    Kuran nefret duymanızı ister islam dışılardan. bunun aması maması yok ...öyledir.
    Hristiyanları, Yahudileri dost edinmeyin der ve pusular kurun kesin, biçin der... bunu yumuşatmaya çalışmanın gereği yok.
    Dinler böyledir Tanrı adına yayılmak için herşeyi yaparlar...
    resme büyük bakmak lazım...
    ve büyük resme bakınca Tanrının nasıl komik durumlara düştüğünü görürüz..
    Türkiyede laiklik zor, sözde tanrıların masallarıyla uyutulmuş cahil halk var....


    Din ve laiklik ayrı kavramlardır,her insan ve her toplumun inancı vardır,laiklik;devlet idaresinde dini konuları kendinden soyutlar(iran,arabistan gibi olmamak için)
    Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim hiç bir zaman nefreti emretmez,dini inanışı her ne olursa olsun,sevgiyi emreder
    Allah'ı kimse küçük düşüremez,küçük düşenler her zaman insanlardır,Yaradan ilim etmeyi buyurmuştur,ilim etmeyen toplumlar cehaletin esiri olmaktan asla kurtulamazlar.




  • Arkadasim.Forumda yeni bir sistem çikmis.Mutlaka bir telefon numarasi vermen gerek.Benim Turkiye'de numaram olmadigi için veremedim.Yabanci ûlkeler sikki var ama yabanci telefonlari sistem kabul etmiyor.Anliyacagin ayni misafir gibiyiz.Hesabima girip hiç bir sey yapamiyorum.Bilmiyorum mesaj yollama yetkim var mi?
    quote:

    Orjinalden alıntı: Yeni Türkü

    2000watts özel mesaj almıyormuşsun, birşey sorucaktım ulaşamadım sana. Nasıl iletişime geçiceğiz?

    Bu arada yazdıklarına katılıyorum. Arkadaşlar ortada olan şeyleri görmek istemiyorlar. Bu nasıl bir dinmiş ki Laik olmayan bir ülkede toplumu bozuyor? Sadece laiklik altında düzgün yaşanabiliyor. İlginç değil mi?
  • 90yıldır şeriatın Ş'sinden eser yok ama bu nasıl bir şeriat korkusudur, bitmedi gitti...
    "Şeriat geliyor!" zımbırtısı 90'lı yıllardaki derme çatma bir hükümeti devirmek için ortaya bir atıldı pir atıldı, vatandaş galeyana geldi, birileri hala bu durumun etinden sütünden derisinden faydalanıyor...
    O zaman medyada boy boy gösterilen şeriatçılar(!) şimdi enteresan işlerde çalışıyorlar. Bu naylon şeriatçıları kim türetti ve belli bir zaman sonra tv'lerde kim kullandı?...
    Geldi geçti ama vatandaş her zamanki gibi zokayı yuttu... Zokayı yutanlar da en umulmadık, kendisine güvenen kesim oldu... Ne kadar atam sen kalk da ben yatamcı varsa ülke elden gidiyor endişesine kapıldı ve bu endişe bugün kronik bir hastalığa dönüştü.
    Mission Complete!
    CIA'nın "bizim çocukları" yine yüklü ikramiyeler almış olmalı..

    Bence artık insanlarımız şeriatla mücadele etmeyi bırakıp laikliği düzeltmeye başlasa iyi olur. Çünkü sorun şeriatta değil, sorun laiklikte.
    Şuan ki laiklik gerçek bir laiklik değildir. Bunu evvela her bilinçli yurttaş görebilmeli.
    Vatana millete şeriat tartışmalarının bir faydası yok, el ele olup laikliği Atatürk'ün amaçladığı çizgiye çekmeliyiz.
    Başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığı sürece herkes özgürce yaşayabilmelidir, buna dinler de dahildir.

    Türkiye gerçekten laik bir ülke mi?
    Kimliğimizde "dini : İslam" yazdığı sürece resmen, insanların başörtülerine el uzatıldığı sürece de fiilen laik bir devlet değiliz.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci

    90yıldır şeriatın Ş'sinden eser yok ama bu nasıl bir şeriat korkusudur, bitmedi gitti...
    "Şeriat geliyor!" zımbırtısı 90'lı yıllardaki derme çatma bir hükümeti devirmek için ortaya bir atıldı pir atıldı, vatandaş galeyana geldi, birileri hala bu durumun etinden sütünden derisinden faydalanıyor...
    O zaman medyada boy boy gösterilen şeriatçılar(!) şimdi enteresan işlerde çalışıyorlar. Bu naylon şeriatçıları kim türetti ve belli bir zaman sonra tv'lerde kim kullandı?...
    Geldi geçti ama vatandaş her zamanki gibi zokayı yuttu... Zokayı yutanlar da en umulmadık, kendisine güvenen kesim oldu... Ne kadar atam sen kalk da ben yatamcı varsa ülke elden gidiyor endişesine kapıldı ve bu endişe bugün kronik bir hastalığa dönüştü.
    Mission Complete!
    CIA'nın "bizim çocukları" yine yüklü ikramiyeler almış olmalı..

    Bence artık insanlarımız şeriatla mücadele etmeyi bırakıp laikliği düzeltmeye başlasa iyi olur. Çünkü sorun şeriatta değil, sorun laiklikte.
    Şuan ki laiklik gerçek bir laiklik değildir. Bunu evvela her bilinçli yurttaş görebilmeli.
    Vatana millete şeriat tartışmalarının bir faydası yok, el ele olup laikliği Atatürk'ün amaçladığı çizgiye çekmeliyiz.
    Başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığı sürece herkes özgürce yaşayabilmelidir, buna dinler de dahildir.

    Türkiye gerçekten laik bir ülke mi?
    Kimliğimizde "dini : İslam" yazdığı sürece resmen, insanların başörtülerine el uzatıldığı sürece de fiilen laik bir devlet değiliz.

    Doğru assında şeriat tehlike olmaktan çok uzak.Zira şuanki iktidar partisi genel başkanı ve milletvekilleri "değişti" eskiden şeriatçı söylemlerde bulunuyolardı ama şuan değişmiş hepsi.Korkmamıza gerek yok galeyana gelmeyin.Minareler süngülerimiz, Kubbeler miğferlerimiz, Camiler kışlalarımız, Müminler askerlerimiz değilmiş artık.Ayrıca türbanında korkulacak bi tarafı yok.Bizim ülkemizde şeriat yanlılarının kullandığı bi sembol değil türban.En büyük saçmalığıda Almanya yapıyo gamalı haçı yasaklıyarak.Sanki gamalı haç nazilerin kullandığı bi sembolmü?Bide Amerika bu ılımlı islamcılara karşı hep cumhuriyetçileri destekledi.Amerikanın desteklediği şeyden hayır gelmiyceği için ılımlı islamcıları desteklemek gerek.Bu cumhuriyetçilerin başındaki adam kaç senedir amerikada, şimdide amerikan merkezli bi planla ılımlı islamcı aydınları bi takım suçlularla aynı kefeye koyup hepsini suçlu gibi gösterip hapsediyolar....




  • quote:

    Orjinalden alıntı: semtex960


    quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci

    90yıldır şeriatın Ş'sinden eser yok ama bu nasıl bir şeriat korkusudur, bitmedi gitti...
    "Şeriat geliyor!" zımbırtısı 90'lı yıllardaki derme çatma bir hükümeti devirmek için ortaya bir atıldı pir atıldı, vatandaş galeyana geldi, birileri hala bu durumun etinden sütünden derisinden faydalanıyor...
    O zaman medyada boy boy gösterilen şeriatçılar(!) şimdi enteresan işlerde çalışıyorlar. Bu naylon şeriatçıları kim türetti ve belli bir zaman sonra tv'lerde kim kullandı?...
    Geldi geçti ama vatandaş her zamanki gibi zokayı yuttu... Zokayı yutanlar da en umulmadık, kendisine güvenen kesim oldu... Ne kadar atam sen kalk da ben yatamcı varsa ülke elden gidiyor endişesine kapıldı ve bu endişe bugün kronik bir hastalığa dönüştü.
    Mission Complete!
    CIA'nın "bizim çocukları" yine yüklü ikramiyeler almış olmalı..

    Bence artık insanlarımız şeriatla mücadele etmeyi bırakıp laikliği düzeltmeye başlasa iyi olur. Çünkü sorun şeriatta değil, sorun laiklikte.
    Şuan ki laiklik gerçek bir laiklik değildir. Bunu evvela her bilinçli yurttaş görebilmeli.
    Vatana millete şeriat tartışmalarının bir faydası yok, el ele olup laikliği Atatürk'ün amaçladığı çizgiye çekmeliyiz.
    Başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığı sürece herkes özgürce yaşayabilmelidir, buna dinler de dahildir.

    Türkiye gerçekten laik bir ülke mi?
    Kimliğimizde "dini : İslam" yazdığı sürece resmen, insanların başörtülerine el uzatıldığı sürece de fiilen laik bir devlet değiliz.

    Doğru assında şeriat tehlike olmaktan çok uzak.Zira şuanki iktidar partisi genel başkanı ve milletvekilleri "değişti" eskiden şeriatçı söylemlerde bulunuyolardı ama şuan değişmiş hepsi.Korkmamıza gerek yok galeyana gelmeyin.Minareler süngülerimiz, Kubbeler miğferlerimiz, Camiler kışlalarımız, Müminler askerlerimiz değilmiş artık.Ayrıca türbanında korkulacak bi tarafı yok.Bizim ülkemizde şeriat yanlılarının kullandığı bi sembol değil türban.En büyük saçmalığıda Almanya yapıyo gamalı haçı yasaklıyarak.Sanki gamalı haç nazilerin kullandığı bi sembolmü?Bide Amerika bu ılımlı islamcılara karşı hep cumhuriyetçileri destekledi.Amerikanın desteklediği şeyden hayır gelmiyceği için ılımlı islamcıları desteklemek gerek.Bu cumhuriyetçilerin başındaki adam kaç senedir amerikada, şimdide amerikan merkezli bi planla ılımlı islamcı aydınları bi takım suçlularla aynı kefeye koyup hepsini suçlu gibi gösterip hapsediyolar....


    Yersiz tasa ve endişe içerisindesiniz.
    Temellerini Atatürk'ün atmış olduğu Türkiye Cumhuriyetine biraz güvenmenizi tavsiye ederim.
    Sizce Atatürk'ün attığı sağlam temelleri 3-5 şeriatçı gelip yıkabilir mi? Atatürk bu kadar kolay bir insan mı?... Hiç sanmıyorum.
    Bu temelleri ancak aramıza sızmış, Atatürkçü görünen ama aslında ne olduğu belirsiz insanlar kemirebilir.
    Düşman sandığınız gibi ortaya çıkmış ve ülkeyi yönetiyor değil.
    Düşman gizli, saklanmış ve ülkenin yönetilmesini engelliyor.
    Bunu da biraz hesaba katın bence... Çünkü yanılıyor olma olasılığını da her zaman değerlendirmek gerekir.




  • Konu 3-5 şeriatçı değil.

    Konu; o 3-5 şeriatçının insan hayatındaki en hassas konuyu yani kutsalı kullanarak insanları yönlendirmesi.

    Konu aslında çok açık. Şeriat korkusu yersizdir demek şeriat sevdalılarının pürüzleri(!) ortadan kaldırmak için kullandığı en klişe cümlelerden biri.

    Net olan, bu ülkenin en büyük sorunlarından birinin tavandan tabana değilde, tabandan tavana süregelen bir "hakim dini düzen" anlayışı ve baskısı tehlikesidir. Cumhuriyet tarihinde, hiç bir dönemde bu baskı kendisini bu kadar hissettirmemiştir. Giderekte korkutucu boyutlara ulaşmaktadır.

    Çünkü "din" kısvesinde topluma aşılanan bir bağnazlık ve onun yarattığı saldırkan tutum söz konusu. Hergün gazetelerde, televizyonlarda birilerinin hal ve tavırlarını ahlaksız bulduğu için bu insanlara saldıran kişiler görür olduk. Bunların hepsi uydurma belkide size göre. Fotoğraf ve bazen videolarlada belgelense, yargı kararları yaşananları tasdik etmiş olsada "yalan haber" diyebilme potansiyeliniz var..

    Peki ya bizim yaşadıklarımız..? Bunlarda mı yalan?..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: NovariX

    Net olan, bu ülkenin en büyük sorunlarından birinin tavandan tabana değilde, tabandan tavana süregelen bir "hakim dini düzen" anlayışı ve baskısı tehlikesidir. Cumhuriyet tarihinde, hiç bir dönemde bu baskı kendisini bu kadar hissettirmemiştir. Giderekte korkutucu boyutlara ulaşmaktadır.


    90'lı yılları yaşasaydınız o zaman görürdünüz asıl şeriat tehlikesini... Her cuma namazı çıkışı provakasyoncular olay çıkarırdı polis bastırırdı
    Hoş o devirde hortlayanların çoğu üç kağıtçıydı ama eminin siz o günlerde "laiklik elden gidiyor" diye bugünküyle kıyaslanamayacak denli büyük bir panik yaşardınız




  • quote:

    Orjinalden alıntı: 2000watts


    bahsettiğiniz ülkelerin hiç birinde şeri esaslara dayalı yönetim şekli mevcut değil ayrıca halkın ahlaki yozlaşmasından kaynaklanan bozuklukları şeri yönetimden kaynaklanıyormuş gibi sunmanız da adil değildir ..

    dile getirdiğiniz örneklerin bin beterini ben laik ülkelerden bizzat kaynak vererek karşılayabilirim ki sizde bunu pek ala biliyorsunuz

    kimseye sahip olduğum anlayışı empoze etmek derdinde değilim ve inanın başkalarını şu yada bu şekilde etkilemek zerre kadar umrumda değil..ben sadece ama sadece doğru olduğuna inandığım ve var olan sistemlerin tümünden daha adil gördüğüm kabul ettiğim bir anlayışın özlemini dile getiriyorum ..beğenirsiniz yada beğenmezsiniz bu sizin bileceğiniz iş

    şeri yönetim den bahsedildiğinde akla gelen ve itici bulunan bir çok mesele aslen kasıtlı olarak halka yanlış aktarılmıştır !!

    bu iddaamın sonuna kadar arkasındayım hatta isbat babında şeri ceza hukukunda had cezaları ve uygulama şartlarını esas alan eleştirel bir kaç görüş istesem klasik bildik aslı astarı olmayan kulaktan dolma bilgiler eşliğinde kafa kesme kol kesme söylemlerinden başka bir şey okuyacak da değilim forumda !! (google amcaya başvurulması ve derinlemesine araştırma yapılması müstesna tabi)

    yahu daha geçen gün soner efendinin korkunç tahrifine rast geldim ki şaşmamak elde değil katl meselesini ele almış ve kadının diyetinin erkeğin diyetinin yarısı olduğu iftirasını utanmadan asıl görüşmüş gibi satırlara dökmüştü

    konuyu açan arkadaşa bizzat kaynağı ile beraber asıl hükmü ve görüşü iletmiştim pm vasıtası ile (konu kaldırılmıştı ne yazıkki oraya yazmak kısmet olmadı !!



    quote:

    Orjinalden alıntı: Yeni Türkü

    2-3 mesaj yukarda "Teokrasi ile Şeriat aynı şey değildir" mi savunuluyor ben mi yanlış gördüm!



    ideolojik söylemlerin ardına gizlenmiş teokrasi tarifi şeriat ile ne derece uyuşuyor bunu sorgulamak yerine her iki terimi aynı kefede değerlendirmek (en azından temel anlamda) nasıl mümkün oluyor bunu sorgulasanız mesela !!en basit ve temel tarife bile tahammül edemeyen ideolojiyi araya sokan ve tüm nefretini asılsız iddaalar ile ortaya koyan anlayışa ne anlatabilirsiniz ki !!


    novarix daha öncede belirttiğim gibi şeri yönetimi ne bu iktidar nede başka bir iktidar getirmeye kadir değildir !!




  • Dedigim ulkelerde seriat yönetimin olmadigini hatta hiç bir ülkede olmadigini söylûyorsunuz.
    Peki dediginiz bu seriat sisteminde kadinlar ne olacak?Zira en bûyük sorun burada.Kadinin para ile satin alindigi ve erkege göre kanun önûnde hiç bir hakki olmayan kadinlari kim savunacak?
    Gittigim ülkelerdeki kadinlarin neden evlere kapali olduklarini biliyorum.Kadina gûven yok.Dahada erkege hele hiç güven yok!Zira sokakta her hangi bir kadini arkadaslarinizla zorla arabaniza atip.tecavüz etseniz.Kadin suçlu!
    Sizin hiç bir yerde olmayan seriat sisteminizde bu olaya nasil bir cevap verilecek?
    Bunun cevabini çok merak ediyorum.Zira kadinlari nereye kadar sakliyabilirsiniz.Bu insanlar okula gidemeyeceklermi?Zira gitseler sokaga çikmalari lazim.Sokaga çiksalar erkekler var.Sakin demeyinki seriat düzeninde tecavüz olmaz.
    Bir baska soru.Gine kadinlar ûzerine.Zira seriat duzenlerinde en çok çeken kadinlar.
    Kadinlarin seçme,seçilme en azindan söz hakki olacak mi?Yoksa erkeklermi hep kadinlar için karar verecek.
    Bilmiyorum benim kafam almiyor.Kadin ve erkegin esit olmadigi yerde,hangi haktan bahsedebiliriz.Kadin ve erkek esit desek bu sefer seriattan çikariz!Vallahi bir açiklasaniz.Gerçekten nasil olacak?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 2000watts -- 15 Temmuz 2009; 23:45:22 >




  • T.C kimliklerimizde "Din" bölümü yer almakta bildiğiniz gibi, aklıma gelen ilk somut örnek bu geliyor.Kısacası laik bir ülke değiliz bence.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Cagatayh

    T.C kimliklerimizde "Din" bölümü yer almakta bildiğiniz gibi, aklıma gelen ilk somut örnek bu geliyor.Kısacası laik bir ülke değiliz bence.

    O ibare kaç yıldır orda acaba?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: 2000watts



    Kadının alınıp satılmadığı bir dönem ve ülke var mı !! bahsettiğiniz o ülkelerde kadın para ile alınıp satılıyordur doğrudur ülkemizde yok mu (başlık parasından tutunda meşhur ve büyük kuruluşlarda şirketlerde pazarlama aracı olarak özellikle güzelliğin ön plana çıkarılmasına kadar !!)doğudan batıya kadının istismar edilmediği bir tek alan söyleyin bana iş kollarının tümünde şu yada bu şekilde ya taciz edilir ya hakir görülür ücret dağılımında hak ettiğini alamaz yada patronun mevki makam sahibi yöneticilerin alçakca arzularına cevap vermek durumunda bırakılır sokaktan pazara okuldan eve kadar laik çağdaş şucu bucu ayırmadan kadın hak ettiği muameleyi görüyor mu !!düşünmek lazım değil mi !!yahu fuhuş sektörünün devlet kanalı ile işler halde olması bile yeterince utanç vericidir hem kadınlar hemde insanlık adına (hasbel kader umumhaneye düşmüş zavallılar mesela yazık değilmidir onlara günde bin tane mahluk geçer üzerlerinden çektiklerini düşünün lütfen) düşük ücret ile çalıştırılmaları mesela adilmidir ucuz ve harcanabilir iş gücü olarak kabul gören kadın işciler erkekler ile aynı haklara mı sahiptir !! defalarca belirttiğim halde nedense sadece itiraz edilip isbata yeltenilmeyen bir durum söz konusu dünya üzerinde orjinal hali ile şeri esaslara dayalı peygamber uygulamasına muafık yönetim biçimi yoktur !!bunu ya delilleriniz ile yalanlarsınız yada şeriat baskısı altında acı çeken kadınlar söyleminden vazgeçersiniz zira aslı astarı yok !!görüldüğü üzre dünyada her yönetim ve coğrafyada kadın baskı ve eziyete maruz kalmakta ..bu durum avrupada farklı şekilde afganistanda farklı şekilde tezahür etmekte ve bu gerçeği inkara yol yoktur !!en azından vicdan sahiplerince !!
    neyse çok söz söylenir bu konuda ama es geçip asıl meselemize gelelim

    kadın erkek eşit değildir dediniz (genel kanıda bu yöndedir) ancak bu anlayışa sebeb ya cehalet yada art niyettir ve ayrıca eşitlik ve adalet kavramlarının gereği gibi idrak edilememesinden kaynaklanmaktadır..neden mi !

    en başta kuran'a başvurduğumuzda kadın ve erkeğin eşit olmadığına dair hiç bir ayet bulamazsınız hatta tam aksidir (Hucurat Suresi, 13) ve bu duruma işaret eden diğer ayetlerde kadın ve erkeğin Allah katında eşit olduğu üstünlüğün ancak ve ancak takva ile ele geçtiği özellikle vurgulanmıştır !!

    sahih hadislerde tavsiye edilen davranış şekli ve kadınlara gösterilmesi gereken ihtimam defalarca vurgulanmıştır !!

    quote:

    Efendimiz (s.a.v) "Muhammed'in ev halkına pek çok kadın kocasını şikâyet ediyor. O kocalar sizin hayırlılarınız değildir" ve "Sizin en hayırlılarınız kadınlarına karşı hayırlı olanlarınızdır" buyurmuştur "Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız." buyurmaktadır.
    Başka bir hadîs-i şerîflerinde de: "Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım." buyurur.Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, erkeklere, kadınlara dâimâ iyi davranmalarını tavsiye ederek:"Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır." buyurmaktadır.Vedâ Haccı’ndaki meşhûr hutbesinde Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh’dan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır.
    (Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim](Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Asiye gibi sevaba kavuşur.) [İ.Gazali](Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ.Lâl](En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.) [Tirmizi](En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesai](Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R.Nasıhin](Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa] [R.Nasıhin](Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir] (Kızlarınızı altın ve gümüş ile süsleyin! Elbiseleri güzel olsun! İtibar kazanmaları için en güzel hediyelerle ihsanda bulunun!) [Hakim](Kız çocuğunu güzelce terbiye edip, Allahü teâlânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse, o kız çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca Cennete girmesine vesile olur.) [Taberani] (İki kız evladına güzel muamele eden, mutlaka Cennete girer.) [İbni Mace] (İki kızı veya iki kız kardeşi olup da, maişetlerini güzelce sağlayanla Cennette beraber oluruz.) [Tirmizi] (Çarşıdan aldığı şeyleri, erkek çocuklardan önce kız çocuklarına verene, Allahü teâlâ rahmetle nazar eder. Allahü teâlâ rahmetle nazar ettiğine de azap etmez.) [Harâiti] (Çarşıdan turfanda meyve alıp evine getiren, sadaka sevabı alır. Getirdiğiniz meyveyi, erkek çocuklarından önce kız çocuklarına verin! Kadınları, kızları sevindiren, Allah korkusundan ağlayan gibi çok sevap kazanır. Allah korkusundan ağlayana Cehennem haramdır.) [İbni Adiy] (Üç kızına, ihtiyaçtan kurtulana kadar iyi bakan, yedirip giydiren, elbette Cenneti kazanır.) [Ebu Davud] (Üç kız veya kız kardeşinin geçim veya başka sıkıntılarına katlananı, Allahü teâlâ Cennete koyar.) Eshab-ı kiramdan biri, (İki tane olursa da aynı mıdır?) diye sual edince, Peygamber efendimiz (Evet, iki tane olursa da aynıdır) buyurdu. Başka birisi, (Ya bir tane olursa?) diye sual etti. Cevabında buyurdu ki: (Bir tane de olsa gene aynıdır.) [Hakim, Harâiti]...


    ve niceleri mevcuttur araştırmanız kafi

    gelelim en çok itirazın geldiği alana "çok evlilik konusu"

    http://resim.donanimhaber.com/m_32930219/mpage_3/key_//tm.htm#32961938

    bu linkte ilgili konuya dair ayet ve hadisler ışığında gayet mantıklı ve net şekilde açıklama getirilmiştir !!



    miras meselesi !! malumunuz kadınını mirastaki payının taban kısmını belirleyen ayet ve itirazlar

    http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=2791

    bu linkte izah mevcuttur !!ayrıca asla ama asla mirastaki payı illaa bir hisse olacaktır diye hüküm yoktur eğer baba yada anne uygun görürse miras taksiminde kadının payını dilediği kadar arttırır !!ilgili ayet taban ölçüsünü belirlemiştir ki hikmeti ve izahı linktedir ayrıca cevap isterseniz yardımcı olurum !!

    ayrıca ..

    kadınların akıl ve din yönünden eksik oldukları meselesi

    http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=2704

    http://www.sadabat.net/index.php?title=ateistlerin_iftiralari&menuid=47&at=12

    bu linkteki açıklamalarıda okumanız hakikatlerin farkına varılmasında yardımcı olacaktır

    kadınların saklanması hususunda ise durum sizin aktardığınız gibi değildir !!kadının sosyal ve içtimai hayata dair katılımı ne hadsiz sınırsız derecede ölçüsüzdür nede var olan bazı olumsuz uygulamalarda da görüldüğü gibi baskıcı ve despottur !! ölçü bellidir riayet edersiniz yada etmezsiniz bu sizin bileceğiniz iş !! ancak sınırların aşıldığı durumlardan hem kadın hemde erkeğin nasıl sıkıntı ve güçlüklere maruz kaldığını günlük yaşamımızda görebiliyoruz !!örnekler sunmaya luzum varmı bilemiyorum

    erkekler gibi kadınlar da ana meşru işleri kendi adına icra edebilirler.. yani kadın isterse din alimi olabilir.. dokor. mühendis avukat.. noter.. eczacı.. kimyager.. öğretmen.. memur.. esnaf. tüccar işçi.... olabilir. islamda kadınlar ticaret yapabilirler mal mülk edinebilirler mukaveme akdedebilir senet alabilir verebilirler kendi mallarını kendileri yönetebilirler..ve yine islamda kadınlar kocalarından bağımsız olarak kendi malları ve mülkleri üzerinde idare ve tasarruf hakkına sahiptirler.. kimse onları bu haklarından mahrum edemez.. mesela erkekler kadınlarının tam izni ve rızası olmadıkça, onların mallarına mülklerine ve paralarına asla el süremezler tasarruf edemezler..yani meşru sınırlar içinde sosyal hayata katılımlarını engelleyen kayıt altına alan ne ayet nede hadis mevcuttur ..

    yahu hz ömer den sonra ki halife seçiminde istişare amaçlı toplantıda kimin halife seçileceği husunda kadınlara görüş bildirme hakkı tanınmıştır (dikkatinizi çekerim 1300 sene öncesinden bahsediyorum !!!!)

    ve yine kadın ev işlerini yapmaya mecbur değildir hatta çocuğunu bile emzirmeye mecburiyeti yoktur eğer isterse ve eşinin maddi durumu müsaitse hizmetçi ve süt anne tutmak hakkı vardır keza boşanma meselesinde de durum kadınların aleyhineymiş gibi gösterilmeye çalışılır !!ki öyle değildir

    azıcık bir araştırma neticesi kolaylıkla ele geçecek bilgiler bunlar !!

    kusura bakmayın vaktim kısıtlı olduğu için bu kadar yazabildim daha geniş bir vakitte çok daha geniş ve kapsamlı izah kaynak sunumu söz konusu olacaktır




  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    quote:

    İslam ülkesi dahi olmayan Fransada da okullarda türban yasak.


    Şu cümlenin neresini tutsam elimde kalıyor.

    1. Terimleri doğru kullanmalısınız. Türkiye de "İslam ülkesi" değil. Resmi bir kanunu bu argümana dayandıramazsınız. Anayasamızda nasıl bil ülke olduğumuzun tanımı var.

    2. "Dahi" demenize gerek yok. İnsanların çoğu müslümansa, baş örtmek de müslümanlığın bir gereği ise böyle bir yasağın olması daha anormaldir. Devletler halkları için vardır. En azından örnek verdiğiniz Avrupa ülkelerinde öyle.

    3. Laikliğin en sert uygulandığı ülke olan Fransa'da üniversitelerde türban yasağı yoktur.

    quote:

    Ayrıca Avrupadada kimse rahibe kılığında okula gitmez.


    1. Türkiye'de de kimse müftü kıyafetiyle okula gitmiyor. Rahibe bir din görevlisidir. Kıyafetleri ise görevlerinin bir nevi üniformasıdır. Başörtüsünün kullanım alanıyla bu örneğin hiçbir bağlantısı yok.

    2. Avrupa'da bir insan istese rahibe kıyafetiyle üniveristelere girebilir. Çünkü demokrasi ve insan haklarını sindirmiş olan ülkelerde insanların kılık kıyafetini denetleyen bir mekanizma yoktur.


    Siz hala kelimelere takılmaya devam edin, benim anlatmak istediğim belli zaten.

    Madde 1) Fransada ilköğretim okullarında türban yasak, yukarıda anlattığım nedenden ötürü yasak.
    Madde 2) Fransa müslüman bir ülke olmadığı halde yasak. Kaldı ki müslüman bir ülke olsa idi bu kamplaşma çok daha şiddetli olarak hissedilecekti.
    Madde 3) Müslüman erkek din görevlisinin kıyafeti sarık ve cübbedir. Oysa sarık ve cübbe ile Türkiyede sokaklarda dolaşan insanlar görmek mümkün. Türkiyede yasalar izin verse sarık ve cübbe ile üniversiyete gitmeye kalkanlar da çıkacaktır. Türkiyede türban takan bir kadının kıyafeti teorik olarak kadın din görevlisi kıyafeti ile eşdeğerdir. Dikkat ederseniz imam hatip mezunu kadın hocalar aynı şekilde giyinir. Yani sonuçta türbanlı bir kadının teorik olarak kıyafeti, hıristiyan bir rahibenin kıyafeti ile özdeştir. Dikkat edin oysa Avrupada hiç kimse "rahibe kılığında okula gideceğim" diye tutturmaz.

    -------------------------
    Sonuçta fundamentalizmin güçlenmesi demokrasinin kapsamında değerlendirilemez. Fundamentalizmin güçlenmesi demokrasinin yara almasına sebep olur. Fundamentalizm kendisinden farklı olana yaşam hakkı tanımaz. Çarşaflı bir kadın plaja gelse en fazla dalga geçilir. Oysa başı açık bir kadın fundamentalistlerin bölgesinde yaşayamaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 16 Temmuz 2009; 21:04:34 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Cagatayh

    T.C kimliklerimizde "Din" bölümü yer almakta bildiğiniz gibi, aklıma gelen ilk somut örnek bu geliyor.Kısacası laik bir ülke değiliz bence.


    O zaman son derece liberal ve demokrat bir parti olan "AKP" kaldırsın şunu da görelim demokratlıklarını.
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.