Şimdi Ara

Açılın Ben 'Öğretmenim' - Öğrencinin suçu ne!

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
3
Favori
902
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar sizlerle, eğitim sistemimiz ve öğretmenlerin yanlışlarıyla ilgili bir yazı paylaşıcam. Yazı biraz uzun ama bu yazıda herkes kendinden bir parça görebilir. Öğretmen ve öğretmen olacak arkadaşların özellikle okumasını tavsiye ediyorum.

    Gördüğüm kadarıyla hala öğretmenliğin peygamberimizin övdüğü, Hz. Ali’nin ‘bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum‘ dediği öğretmenlikle karıştıranlar var ve düşüncelerimi söylediğimde ya yanlış anladıklarından ya anlamak istemediklerinden ya da sırf muhalefete muhalefet olmak amacıyla karşı çıkıyorlar. Saygı duyuyorum ama bu saygı sadece onların düşünce ve benim fikrime katılmama özgürlüğüne…

    Eğitim sistemimizin ne kadar berbat olduğunu yazmaya gerek duymuyorum. Çünkü eğitim sistemimizden memnun olan birisine rastlamadım henüz. Kimse memnun değil ama herkes eğitim sistemimiz berbat, elimizden ne gelir ki, yapacak birşey yok malesef nidalarıyla takılıyor. Başbakan bile memnun değil, memnun olsa değişiklik yapmazlar sistemde.

    Öğretmen nedir?

    Bir öğretmenin gözünden:

    quote:

    Açılın ben öğretmenim, öğrencilerime elime verilen müfredat dahilinde bildiklerimi aktarırım, bilmediklerimi öğrenir aktarırım yada ders kitabı, internet gibi kaynaklardan çalışmalarını söylerim. Bugün saat 10 da dersim var öğlene kadar öğlenden sonra 2 ye ders koymuş bizim idareciler, o kadar söyledim öğlen arası yüzünden vakit kaybım oluyor diye… He bide derslerim salı, çarşamba, cuma. 15 saatimi dolduruyorum, kendime biraz vakit ayırmalıyım hep okul hep öğrenci bi yere kadar. Hafta sonları memlekete gideyim diyorum. 2 gün için gitmeye deymiyor. Cumaya ders koyan idarecinin ta a… Cumaya değilde perşembeye koysa mis gibi 4 gün tatilim olacak, memlekete gidicem. Anamın babamın gönlünü yapıp duasını alıcam. ogretmenler-yatarak-para-kazaniyorHem elin bebelerinin derdiyle uğraşıyoruz, hem idarecilerin ağız kokusunu çekiyoruz… Devlet de 3 kuruşla bizi kandırıyor. Bide başbakan yatarak para kazanıyolar diyor. O ne anlar bizim derdimizden, tabi onun keyfi tıkırında…

    11B ye dersim vardı lanet olası cuma günü. Dersleri fizik laboratuvarında yapma kararı almıştım. Haftada bir 2. kata çıkmak gerçekten ölüm gibi geliyor. Hem öğretmenin öğrencinin ayağına gittiği nerde görülmüş ki. İşleri ne gelsinler işte sınıfıma mis gibi dersimizi yapalım. Sabahın 8.30 unda ders mi olurmuş… Hem cuma hem sabahın körü. Neyse kanka, sabahın körü demeden gelmiş 11B benim sınıfa ama 5-6 kişi gelmemiş. Garanti geç kaldılar, birazdan gelirler de ceza kitlerim, haftaya çiğköfte partisi yapar hem dersten yırtarız hem kafamızı dağıtmış oluruz. Arkadaki masaya tavandan su damlıyor, laboratuvar buz gibi ve dar, ısınmak için birbirimize sarılıyoruz bu kış gününde, artık kendi sınıfımızda ders işleyelim diye sitem etti çok değerli öğrenciklerim. Öğretmene karşı gelmek nerede görülmüş! Para toplayalım da laboratuvara ufo alalım dedim sustular :D

    ‘Arkadaşlar 181. sayfayı açalım okuyalım, kitapta çok güzel anlatılmış etkinlik…’ WhatsApp grubunda komikli resimler paylaşıyo arkadaşlar onlara bakarken 20 dk ne de hızlı geçmiş. ‘Evet arkadaşlar, anladınız mı olayı? Ali sen hala konuşuyon orda okumadın da zaten.’ -Valla okudum hocam, formül hakkında konuşuyoduk zaten. Soru sorun isterseniz.- Kitaptan çözümlü sorulardan birini yazdım tahtaya, gel çöz dedim. Ali tahtada, sınıfta ilgilenenler kendisi uğraşıyor ilgilenmeyenler aralarında muhabbet ediyolar. Neyse bunlar 35 buldu cevabı. ‘Yanlış çözdün 20 vericem sözlüne’ Kalktım masadan kitabı elime aldım. Çözümüne bakarak işlemleri yazdım tahtaya sonuç 28. Cavurlar hala itiraz ediyolar cevap 35 diye. Hem 8 kişi birden yanlış yapmış hem hala itiraz ediyolar. ‘Arkadaşlar bu formülden sınavda sorumlusunuz, herşeyi bilen dersane hocalarınızdan öğrenirsiniz artık konuyu, o kadar anlattım anlamadınız…’

    Teneffüste farkettim. Meğer tahtaya yazdığım çözüm bir üstteki sorunun çözümüymüş. Yanlışlıkla yanlış sorunun çözümünü yazdık. Bu kadar yüklenirlerse öğretmenlere olacağı bu, işte performansımız düşüyor. Neyse çaktırmayayım yoksa karizma fena çizilir.


    Bir öğrencinin gözünden:

    quote:

    Ben bu adamı çok seviyorum ya. Harbi kıyak adam. Edebiyatçımız Hasan İsmail Taşpınar Hoca sağolsun notlarımız hep yüksek. Sınıfta 90ın altında not yok. Haftada 3 saat dersi var adam 15 dakikasında sınavda çıkacak konuya dair bilgileri yazıyor, sınıftaki birkaç kişi not alıyor. Sınav dönemi de çoğaltıp notları ezberleyip sınava giriyoruz. 12. sınıfız üniversite sınavına hazırlanıyoruz adam bize çok fena kıyak geçiyor savolsun. Hem biz sayısalcıyız abi ne işimiz olur ki edebiyatla. Mükemmel birşey, her hoca yapmaz bunu. Hatta geçen sene bi hocamız vardı, adam bize kök söktürüyordu. Fazla ciddi bi adamdı. Tasavvuf edebiyatını hatırlıyorum anlattıklarından sadece. Abicim ne işim olur benim tasavvufla, edebiyatıyla. Sınavları da çok kazık olurdu bu adamın. Bir keresinde sınıftan birine kızdı diye öyle kazık sorular hazırladı ki, sınıftaki en yüksek not 38 di. Dayıcım derdin neydi senin. Nolurdu acık insaflı olaydın. Hoca dediğin öğrenciye lazım olan, alan derslerini anlatıcak, anlatmıyorsa sınavda kolaylık sağlayacak, derslerde kafa adam olacak. Zaten yatarak para alıyolar. 3 ay da tatilleri var anadınmı…


    Yukarıdaki görüşlerini belirten öğretmen ve öğrenci gerçek kişiler olabileceği gibi tamamen hayal ürünü olma ihtimali de vardır. Yazar çok farklı öğrenci ve öğretmen tipleri gördüğü ve bilinçaltında bu şahıslar artısıyla eksisiyle yer ettiği için sıkıcı ve tam uyumaya konsantre olduğunda otobüsün sallanmasıyla başının devrilmesi ve ense boşluğunun kopuyor derecesinde ağrıdığı bir yolculuğun yaptığı kafayla bunları aktarmış da olabilir ve hatta bu ihtimallerden herhangi birini seçme şansını da yazıyı okuyanlara tanımış olabilir.

    zorunlu-egitim-mektebi-mecburiDaha aklı legoları üst üste koyup ev yapmaya ermeyen, kaşık tutup yemek yemeyi beceremeyen 5 yaşındaki bir çocuğa 13 yıl eğitimin dayatıldığı ve adına sanki iyi bir haltmış gibi ‘eğitim hakkı‘ denilen, çocuğun çocukluğun ne demek olduğunu dedelerinden ninelerinden duyduklarıyla öğrenmeye çalıştığı bir ülkede istesek de istemesek de yaşıyoruz. Abicim bir neden zorunlu? iki madem zorunlu neden 5 yaş? üç madem 5 yaş neden 2 öğün? dört madem 2 öğün neden eğitim kalitesi yerlerde? beş madem kalite yerlerde neden kimse duruma el atmıyor? Devletin bana tanıdığı eğitim hakkı bu soruları sordurtuyorsa ben bana verilen bu hakkı reddediyorum. Devlet, bu ücretsiz eğitim hakkını bana vererek hayatımın belki de en güzel olabilecek yıllarını benden gasp ediyor. Eğer devlet, hatasını anlayıp bana 13 yıl boyunca okulda kaybettiğim zamanlarımı, çocukluğumda yaşayabileceğim ama yaşayamadığım çok güzel anları geri verebilecekse ben devletin bu gaspını affedip, bana verdiği ücretsiz -eğitim-in maddi karşılığını 2 kat olarak ödemeyi kabul ediyorum.

    Eğer Allah nasib eder de çocuklarım olursa, çocuklarımı okula göndermeyi düşünmüyorum. Sırf bu yüzden çocuklarıma öncelikle çocukluk eğitimi verebileceğim yada verdirebileceğim bir yerde, zorunlu eğitim olmayan bir yerde, çocuklarıma eğitimi anne – babası ve özel öğretmenlerinin vereceği, arkadaşlarıyla delicesine oyun oynayabilecceği bir yerde yaşamak istiyorum.

    4. sınıfta ingilizce dersi almaya başladım. Malumunuz alfabeyi, sayıları ve lisenin sonuna kadar sürecek ‘fayn tenks end yu‘ lu diyaloğu ezberletmeye başladılar. Liseden mezun oluncaya kadar eğer bir yerde “I was …” gördüğünde bir öğrenci ve bu boşluğu “born in Kütahya” diye doldurup ‘ay vaz born in‘ i bir deyim falan sanıyorsa bu, ilgili hocaların ingilizceyi bilmemesinden ya da ingilizceyi bu şekilde öğrendiğindendir. Bu zorunlu eğitim sürecinde kaçınızın yabancı dil öğretmeni Türkçeye çeviri yapmadan anlattı dersini? Kaçınız “hav ar yu tudey” dendiğinde bunu Türkçeye “bugün nasılsın” diye çevirip kendisine sene başında ezberletildiği gibi anlamını 8 sene boyunca bilemediği “fayn tenks end yu” diye cevap vermedi? (Ezberci eğitim sözü bu noktada küfür bile edilerek zikredilebilir)

    Çoğu öğrencinin kabusu olan matematik, neden kabus? Yada benim Türkçe derslerim ortaokuldan beri neden hep en kötü dersim oldu? Sevmediğimden dur pardon sevdirilmediğinden olabilir mi? Dersi sevdirmek hocanın görevi değil mi? Öğretmenin görevinin sadece derse girip müfredat konularından bahsetmek olduğunu düşünmüyorum. Eğer kanunlar böyle söylüyorsa, ileride başbakan olursam ilk bu kanunu değiştireceğim.

    Öğretmen, eğitim fakültesinden mezun olmuş yada formasyon almış, kendisine verilen ders süresini bir şekilde geçiren kişi değildir. Öğretmen, öğreten demektir. Doğruyu veya yanlışı, gerçeği veya ütopyayı öğretendir. Öğretmen her yönüyle öğretmendir, öğrencisine örnek olandır. Eğer bir edebiyat öğretmeni, derse girdiğinde öğrencisine, en azından dersle ilgili olanlara dersi sevdirebilmişse, dersinde çıt çıkmadan dinleniliyorsa, dersle ilgili olmayanlar bile arkalarda biyerlerde kendisine saygı gösteren bu öğretmene olan saygısından ötürü sessizce dikkat çekmeden duruyorsa, bir öğrencinin nasıl derler idolü olabilmişse, öğretmen sıfatını yada ünvanını (Türkçem kötü, doğru kelimenin hangisi olacağını bilemiyorum) sonuna kadar haketmiş demektir. Kırk yıl böyle bir köleye sahip olmayı haketmiş demektir. Ve bu öğretmen, diğer diploma sahibi olup kapeseseyle 657ye tabi olup okulun birine kapağı atmış tek derdi para olan ve aldığı parayı beğenmeyen kendini bulunmaz hint kumaşı sanan, öğrencilerini sadece boş bıraktığı derslerde tatmin edebilen kişiye ‘hocam’, ‘öğretmenim’ dediğimde az önce bahsettiğim Edebiyat Öğretmeni gibi çok değerli insanlarla aynı sıfatı kullandığım için hakaret etmiş olduğumu anladım. Ana-baba yarısı olan çok değerli öğretmenlerimden bu haksızlığı onlara yaptığım için özür diliyorum. İnşallah haklarını helal ederler… Öğretmenlerimden çok şey öğrendim… Verdikleri bilginin parayla bir karşılığı olmadığını mesela. Hatta gerektiğinde böyle bir yazı yazma cüretinde bulunmayı bile… Onlar çok daha fazlasını hak ediyorlar. Allah onlardan razı olsun.

    ALINTIDIR (Kaynak: Açılın Ben 657ye Tabi Öğretmenim)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi antmusti -- 31 Ocak 2014; 13:43:09 >







  • Durumumuz yoktu okuyamadık.
  • Ezberlemesi öğretmenin değil öğrencinin suçu bence bende öyle yapıyorum kimya'da da öyle ezberle gir salla çık basit.
  • Öğretmenden öğretmene fark var

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ne yazık ki en bozuk kurumlardan biri meb.

    sınıf öğretmeni olarak 2007 de doguya atandım. 88 puan ile sırf dogu gorevini aradan cıkarayım diye.. benim arkadaslarım 80 - 85 puanlarla sozlesmeli atandılar memlekete. sonra onlar kadroya gectiler ben 7 yıldır dogudayım.atandıgım zaman 70 kişilik sınıfta 1. sınıfları okutmustum. tayin yok gibi. bu benim ve benim gibi dogudan kıpırdayamayan öğretmenler acından olan sorundu.

    genel sorun ise.

    doguya öğretmen bulamıyoruz dediler, 2010 da rotasyon ( zorunlu dogu gorevi ) affı getirdiler. kendi okulumda 19 sınıf öğretmeni kadrosu var. 7 tane kadrolu sınıf ogretmeni var 12 tanesi ucretli. gecen yıl okulumuzda ücretli ogretmen dahi bulamadıgımız için bircok sınıfın dersi bos gecti.

    ortaöğretime gecis sınavı 10 yılda 3 5 kez değişti. gecen gun de yanlıs hesaplandıgı ortaya cıktı.

    özluk hakları iyilestirilmedi. bizzat basbakan tarafından öğretmenlik itibarsızlastırıldı. meb bakanı kendi öğretmenine sahip cıkmadı. veya cıkamadı.

    gelelim öğretmenlere;

    ne yazık ki o eski öğretmenler yok. saygı duyulmaması meslektaslarımız yapıyor. hatırlıyorum bu yıl taynciyim diyip de sınıfını umursamayan öğretmen. bir ömür boyle sevmeyerek gecmez ki. eger ugrastıgınız bir de insansa. sonucu felaket...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mondschein66 -- 28 Ocak 2014; 21:13:38 >




  • Bizim öğretmenlerde varya herşeyi istiyo günde 1 saat dersleri olsun 4 gün tatili olsun ey yavrum ey.Hadi birde astsubayları tartışalım hiç mesai saatleri olmayan aylar boyu dağlarda yatan.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mondschein66

    ne yazık ki en bozuk kurumlardan biri meb.

    sınıf öğretmeni olarak 2007 de doguya atandım. 88 puan ile sırf dogu gorevini aradan cıkarayım diye.. benim arkadaslarım 80 - 85 puanlarla sozlesmeli atandılar memlekete. sonra onlar kadroya gectiler ben 7 yıldır dogudayım.atandıgım zaman 70 kişilik sınıfta 1. sınıfları okutmustum. tayin yok gibi. bu benim ve benim gibi dogudan kıpırdayamayan öğretmenler acından olan sorundu.

    genel sorun ise.

    doguya öğretmen bulamıyoruz dediler, 2010 da rotasyon ( zorunlu dogu gorevi ) affı getirdiler. kendi okulumda 19 sınıf öğretmeni kadrosu var. 7 tane kadrolu sınıf ogretmeni var 12 tanesi ucretli. gecen yıl okulumuzda ücretli ogretmen dahi bulamadıgımız için bircok sınıfın dersi bos gecti.

    ortaöğretime gecis sınavı 10 yılda 3 5 kez değişti. gecen gun de yanlıs hesaplandıgı ortaya cıktı.

    özluk hakları iyilestirilmedi. bizzat basbakan tarafından öğretmenlik itibarsızlastırıldı. meb bakanı kendi öğretmenine sahip cıkmadı. veya cıkamadı.

    gelelim öğretmenlere;

    ne yazık ki o eski öğretmenler yok. saygı duyulmaması meslektaslarımız yapıyor. hatırlıyorum bu yıl taynciyim diyip de sınıfını umursamayan öğretmen. bir ömür boyle sevmeyerek gecmez ki. eger ugrastıgınız bir de insansa. sonucu felaket...

    doğru diyorsunuz aslında. ama öğretmenlerin itibarsızlaştırılmasından başbakanın sorumlu tutulması gülünç olur.
    öğretmenler itibarsızlaştırılamaz. bu konuda yatarak para kazanıyorlar diye genelleme yapan herkes muhakkak 'ama şöyle bir hocam vardı sonuna kadar hakediyordu.' demiştir.

    Yüzde bir bile olsa diğer doksandokuzu gerekirse meslekten ihraç edilmeli. mesleğin adını, yatarak o kadar para alıp da lekelemelerinin karşılığı 6 ayda bir yapılan zamlı maaş olmamalı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prochnow

    Bizim öğretmenlerde varya herşeyi istiyo günde 1 saat dersleri olsun 4 gün tatili olsun ey yavrum ey.Hadi birde astsubayları tartışalım hiç mesai saatleri olmayan aylar boyu dağlarda yatan.

    +1

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: antmusti

    quote:

    Orijinalden alıntı: mondschein66

    ne yazık ki en bozuk kurumlardan biri meb.

    sınıf öğretmeni olarak 2007 de doguya atandım. 88 puan ile sırf dogu gorevini aradan cıkarayım diye.. benim arkadaslarım 80 - 85 puanlarla sozlesmeli atandılar memlekete. sonra onlar kadroya gectiler ben 7 yıldır dogudayım.atandıgım zaman 70 kişilik sınıfta 1. sınıfları okutmustum. tayin yok gibi. bu benim ve benim gibi dogudan kıpırdayamayan öğretmenler acından olan sorundu.

    genel sorun ise.

    doguya öğretmen bulamıyoruz dediler, 2010 da rotasyon ( zorunlu dogu gorevi ) affı getirdiler. kendi okulumda 19 sınıf öğretmeni kadrosu var. 7 tane kadrolu sınıf ogretmeni var 12 tanesi ucretli. gecen yıl okulumuzda ücretli ogretmen dahi bulamadıgımız için bircok sınıfın dersi bos gecti.

    ortaöğretime gecis sınavı 10 yılda 3 5 kez değişti. gecen gun de yanlıs hesaplandıgı ortaya cıktı.

    özluk hakları iyilestirilmedi. bizzat basbakan tarafından öğretmenlik itibarsızlastırıldı. meb bakanı kendi öğretmenine sahip cıkmadı. veya cıkamadı.

    gelelim öğretmenlere;

    ne yazık ki o eski öğretmenler yok. saygı duyulmaması meslektaslarımız yapıyor. hatırlıyorum bu yıl taynciyim diyip de sınıfını umursamayan öğretmen. bir ömür boyle sevmeyerek gecmez ki. eger ugrastıgınız bir de insansa. sonucu felaket...

    doğru diyorsunuz aslında. ama öğretmenlerin itibarsızlaştırılmasından başbakanın sorumlu tutulması gülünç olur.
    öğretmenler itibarsızlaştırılamaz. bu konuda yatarak para kazanıyorlar diye genelleme yapan herkes muhakkak 'ama şöyle bir hocam vardı sonuna kadar hakediyordu.' demiştir.

    Yüzde bir bile olsa diğer doksandokuzu gerekirse meslekten ihraç edilmeli. mesleğin adını, yatarak o kadar para alıp da lekelemelerinin karşılığı 6 ayda bir yapılan zamlı maaş olmamalı.

    ne yazık ki insanın kişiliği ahlak anlayısıyla alakalı bir sorun bu. bir de egitim sistemimizle de alakalı. universite sınavı yapıyorsun. puana gore bir yer yazılıyor. adam demiyor ki bu meslegi 30- 40 yıl yapabilir miyim sever miyim faydalı olur muyum. ülkemizdeki bir sorunda devlete sırtı yaslama. bir sekilde devlete yaslanınca emekli olana kadar meslekten atılamıyorsun. eger ciddi bir ceza alıp hapis yatmazsan.

    diğer sıkıntı ise öğretmenin sevmevip sevmediginin ve yeterli olup oldugunun ölçülemesi. herhangi bir sınavla veya mulakatla bunu ölçemezsizniz ki mulakat adı ustunde adam kayırma.

    sistem bastan yanlıs hani ne deyim bir kısmı duzeltseniz, alttan sorunlu sekilde geldigi için olumlu sekilde ilerlemiyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mondschein66

    quote:

    Orijinalden alıntı: antmusti

    quote:

    Orijinalden alıntı: mondschein66

    ne yazık ki en bozuk kurumlardan biri meb.

    sınıf öğretmeni olarak 2007 de doguya atandım. 88 puan ile sırf dogu gorevini aradan cıkarayım diye.. benim arkadaslarım 80 - 85 puanlarla sozlesmeli atandılar memlekete. sonra onlar kadroya gectiler ben 7 yıldır dogudayım.atandıgım zaman 70 kişilik sınıfta 1. sınıfları okutmustum. tayin yok gibi. bu benim ve benim gibi dogudan kıpırdayamayan öğretmenler acından olan sorundu.

    genel sorun ise.

    doguya öğretmen bulamıyoruz dediler, 2010 da rotasyon ( zorunlu dogu gorevi ) affı getirdiler. kendi okulumda 19 sınıf öğretmeni kadrosu var. 7 tane kadrolu sınıf ogretmeni var 12 tanesi ucretli. gecen yıl okulumuzda ücretli ogretmen dahi bulamadıgımız için bircok sınıfın dersi bos gecti.

    ortaöğretime gecis sınavı 10 yılda 3 5 kez değişti. gecen gun de yanlıs hesaplandıgı ortaya cıktı.

    özluk hakları iyilestirilmedi. bizzat basbakan tarafından öğretmenlik itibarsızlastırıldı. meb bakanı kendi öğretmenine sahip cıkmadı. veya cıkamadı.

    gelelim öğretmenlere;

    ne yazık ki o eski öğretmenler yok. saygı duyulmaması meslektaslarımız yapıyor. hatırlıyorum bu yıl taynciyim diyip de sınıfını umursamayan öğretmen. bir ömür boyle sevmeyerek gecmez ki. eger ugrastıgınız bir de insansa. sonucu felaket...

    doğru diyorsunuz aslında. ama öğretmenlerin itibarsızlaştırılmasından başbakanın sorumlu tutulması gülünç olur.
    öğretmenler itibarsızlaştırılamaz. bu konuda yatarak para kazanıyorlar diye genelleme yapan herkes muhakkak 'ama şöyle bir hocam vardı sonuna kadar hakediyordu.' demiştir.

    Yüzde bir bile olsa diğer doksandokuzu gerekirse meslekten ihraç edilmeli. mesleğin adını, yatarak o kadar para alıp da lekelemelerinin karşılığı 6 ayda bir yapılan zamlı maaş olmamalı.

    ne yazık ki insanın kişiliği ahlak anlayısıyla alakalı bir sorun bu. bir de egitim sistemimizle de alakalı. universite sınavı yapıyorsun. puana gore bir yer yazılıyor. adam demiyor ki bu meslegi 30- 40 yıl yapabilir miyim sever miyim faydalı olur muyum. ülkemizdeki bir sorunda devlete sırtı yaslama. bir sekilde devlete yaslanınca emekli olana kadar meslekten atılamıyorsun. eger ciddi bir ceza alıp hapis yatmazsan.

    diğer sıkıntı ise öğretmenin sevmevip sevmediginin ve yeterli olup oldugunun ölçülemesi. herhangi bir sınavla veya mulakatla bunu ölçemezsizniz ki mulakat adı ustunde adam kayırma.

    sistem bastan yanlıs hani ne deyim bir kısmı duzeltseniz, alttan sorunlu sekilde geldigi için olumlu sekilde ilerlemiyor.

    sistemin yanlış oluşundan söz etmeye gerek yok. bu zaten biliniyor. öğretmenlik mesleğine gelmiş her kişi öğretmen ünvanındadır ve yaptırımları olmak zorundadır, ki o da yok. yine eğitim sisteminin bozukluğuna gidiyor.

    lise son sınıftayken idarecilerimiz biz öğrencilere hoca seçme hakkı tanımıştı. bu büyük bir sorumluluk. Çünkü idareci elindeki öğretmen kadrosuna birşekilde ders dağıtmalı. Bizim idarecimiz bu sorumluluğu kabullendi ve her ders için gizli oylamayla öğretmenimizi seçtik. Hatta daha üst seviyedeki fen liselerinden vs. hocalar getirttik ve eğitim hayatımın en verimli yılı oldu diyebilirim. İşte idareci böyle bir sorumluluk alıp öğrencisini tatmin edebiliyorsa bunu diğer idareciler de yapabilir. yada bu idareciye ideal idareci de denebilir. ayrıca idarecinin de bir öğretmen oldyuğunu unutmayalım.

    üniversite hazırlık sınıfındayken ilk aydan sonra bizlere birer form verildi. yine gizli oylamayla hocalarmıza puan verdik. sınıfça yetersiz gördüğümüz hocamız değiştirildi bu sayede.

    Demekki istendiğinde öğrenciye değer verilebiliyor. öğrencinin istekleri göz önünde bulundurulabiliyor. bizlere bu imkanlar sunanlar da öğretmen. eğer eğitim personelleri öğretmen sıfatını hakettiğini düşünüyorsa, öğrencilerine not verdiği gibi kendisine de not verilmeli. Eğitim kutsal birşeydir, dingonun ahırı değildir. 4 yıl okuyup kendini öğretmen sananlara yazıklar olsun diyorum.

    evet dediğiniz gibi ahlakla, yetiştiriliş tarzıyla iligli bi durum. Ama kişisel gelişim boyutu da unutulmamalı. bu tarz insanlara ahlaksız tabiri biraz hafif kalıyor bana göre.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: antmusti

    quote:

    Orijinalden alıntı: mondschein66

    quote:

    Orijinalden alıntı: antmusti

    quote:

    Orijinalden alıntı: mondschein66

    ne yazık ki en bozuk kurumlardan biri meb.

    sınıf öğretmeni olarak 2007 de doguya atandım. 88 puan ile sırf dogu gorevini aradan cıkarayım diye.. benim arkadaslarım 80 - 85 puanlarla sozlesmeli atandılar memlekete. sonra onlar kadroya gectiler ben 7 yıldır dogudayım.atandıgım zaman 70 kişilik sınıfta 1. sınıfları okutmustum. tayin yok gibi. bu benim ve benim gibi dogudan kıpırdayamayan öğretmenler acından olan sorundu.

    genel sorun ise.

    doguya öğretmen bulamıyoruz dediler, 2010 da rotasyon ( zorunlu dogu gorevi ) affı getirdiler. kendi okulumda 19 sınıf öğretmeni kadrosu var. 7 tane kadrolu sınıf ogretmeni var 12 tanesi ucretli. gecen yıl okulumuzda ücretli ogretmen dahi bulamadıgımız için bircok sınıfın dersi bos gecti.

    ortaöğretime gecis sınavı 10 yılda 3 5 kez değişti. gecen gun de yanlıs hesaplandıgı ortaya cıktı.

    özluk hakları iyilestirilmedi. bizzat basbakan tarafından öğretmenlik itibarsızlastırıldı. meb bakanı kendi öğretmenine sahip cıkmadı. veya cıkamadı.

    gelelim öğretmenlere;

    ne yazık ki o eski öğretmenler yok. saygı duyulmaması meslektaslarımız yapıyor. hatırlıyorum bu yıl taynciyim diyip de sınıfını umursamayan öğretmen. bir ömür boyle sevmeyerek gecmez ki. eger ugrastıgınız bir de insansa. sonucu felaket...

    doğru diyorsunuz aslında. ama öğretmenlerin itibarsızlaştırılmasından başbakanın sorumlu tutulması gülünç olur.
    öğretmenler itibarsızlaştırılamaz. bu konuda yatarak para kazanıyorlar diye genelleme yapan herkes muhakkak 'ama şöyle bir hocam vardı sonuna kadar hakediyordu.' demiştir.

    Yüzde bir bile olsa diğer doksandokuzu gerekirse meslekten ihraç edilmeli. mesleğin adını, yatarak o kadar para alıp da lekelemelerinin karşılığı 6 ayda bir yapılan zamlı maaş olmamalı.

    ne yazık ki insanın kişiliği ahlak anlayısıyla alakalı bir sorun bu. bir de egitim sistemimizle de alakalı. universite sınavı yapıyorsun. puana gore bir yer yazılıyor. adam demiyor ki bu meslegi 30- 40 yıl yapabilir miyim sever miyim faydalı olur muyum. ülkemizdeki bir sorunda devlete sırtı yaslama. bir sekilde devlete yaslanınca emekli olana kadar meslekten atılamıyorsun. eger ciddi bir ceza alıp hapis yatmazsan.

    diğer sıkıntı ise öğretmenin sevmevip sevmediginin ve yeterli olup oldugunun ölçülemesi. herhangi bir sınavla veya mulakatla bunu ölçemezsizniz ki mulakat adı ustunde adam kayırma.

    sistem bastan yanlıs hani ne deyim bir kısmı duzeltseniz, alttan sorunlu sekilde geldigi için olumlu sekilde ilerlemiyor.

    sistemin yanlış oluşundan söz etmeye gerek yok. bu zaten biliniyor. öğretmenlik mesleğine gelmiş her kişi öğretmen ünvanındadır ve yaptırımları olmak zorundadır, ki o da yok. yine eğitim sisteminin bozukluğuna gidiyor.

    lise son sınıftayken idarecilerimiz biz öğrencilere hoca seçme hakkı tanımıştı. bu büyük bir sorumluluk. Çünkü idareci elindeki öğretmen kadrosuna birşekilde ders dağıtmalı. Bizim idarecimiz bu sorumluluğu kabullendi ve her ders için gizli oylamayla öğretmenimizi seçtik. Hatta daha üst seviyedeki fen liselerinden vs. hocalar getirttik ve eğitim hayatımın en verimli yılı oldu diyebilirim. İşte idareci böyle bir sorumluluk alıp öğrencisini tatmin edebiliyorsa bunu diğer idareciler de yapabilir. yada bu idareciye ideal idareci de denebilir. ayrıca idarecinin de bir öğretmen oldyuğunu unutmayalım.

    üniversite hazırlık sınıfındayken ilk aydan sonra bizlere birer form verildi. yine gizli oylamayla hocalarmıza puan verdik. sınıfça yetersiz gördüğümüz hocamız değiştirildi bu sayede.

    Demekki istendiğinde öğrenciye değer verilebiliyor. öğrencinin istekleri göz önünde bulundurulabiliyor. bizlere bu imkanlar sunanlar da öğretmen. eğer eğitim personelleri öğretmen sıfatını hakettiğini düşünüyorsa, öğrencilerine not verdiği gibi kendisine de not verilmeli. Eğitim kutsal birşeydir, dingonun ahırı değildir. 4 yıl okuyup kendini öğretmen sananlara yazıklar olsun diyorum.

    evet dediğiniz gibi ahlakla, yetiştiriliş tarzıyla iligli bi durum. Ama kişisel gelişim boyutu da unutulmamalı. bu tarz insanlara ahlaksız tabiri biraz hafif kalıyor bana göre.

    doğuda öğretmenim aynı okulda 7 senem. bu yıl da müdür yardımcısıyım.

    öğretmen secmekten bahsetmişsiniz. okulda 19 sınıf ögretmeni kadrosu. kadrosunda olan ise 6 tane. 12- 13 tanesi ucretli. yani gecici ve bu işin içinde olmayan, gelip gecici öğretmen ( kendini gelistiren de vardır ama cogu idareten yaptıgı için önemsemiyor )

    sınıfa girecek öğretmen bulamazken öğretmen secmek ....

    sıkıntı cok siz de haklısınız, olması gerekn de bu. performansa dayalı öğrencinin istedigi öğretmen daha iyi olur ama ne yazık ki ülkemizde bu alt yapı yok.

    yoksa cok guzel işle de yapılır. ama imkanlar kısıtlı, üniversitede yeterli pratik bilgi yok. öğretmenlik kagıt uzerinde. atandıgı zaman ilk birkaç yılki öğrenciler egitim zzyiati.




  • İmkan olmayan (misal çalıştığınız bölge) bölgeler için size hak veriyorum. Lakin imkan olan bölgelerde bu imkanın kullanılmaması acı, üzücü..
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.