Şimdi Ara

Adeviye Meydanı ve Kararlar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
286
Cevap
2
Favori
6.684
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Çaresizlerin çaresi oldu ölüm, Adeviye Meydanında toplanan insanlar için. Zalimden bir kurtuluş. ölüm. Her an bir başka sokak başında tüfek ve satırla gösteriyor yüzünü. Meydana ismini veren Rabiatül Adeviye annemiz şöyle demişti bir gece, seccadesini gözyaşlarıyla ıslatırken; “Ya rabbi (c.c) şu vakitte bir çok kimse uyudu,bir çoğu sevdiğine gitti,ben de sana geldim,çünkü benim sevdiğim sensin”

    Meydanı dolduran binler, sevgililerine koşar gibi koşuyorlar. Rabia annemizin sözlerini vasiyet gibi algılamış ve hakkını veriyorlar, yüzlerce, binlerce “Rabiatül Adeviye” Rablerine kavuşuyor. Zalim zalimliğiyle hem hal. Bir tarafta kendi öz vatandaşına ateş açmaya memur hisseden, hükumet bile diyemeyeceğimiz “darbe şaşkınları” varken diğer tarafta “batı” denilen mimsiz medeniyet kendi yavuklularının kuş tüyünden koynunda, kendi rüyalarında boğulmuş uyuyor.

    İslam dünyası kendi öz sözüne henüz sahip olamamış, yeni doğmuş bir sabi halde. Ne diyeceğini ve nasıl davranacağını büyükleri talim ediyor. Hücreleri isyan etse de beden emirber. Bedende isyanda bir kısım hücreler, kansere dönüşmüş. Hücre içindeki hücreyiz vicdanlı hepimiz.

    Müslümanın vefa kalmamış çehresine, bir umut, ağlamaklı bakıyor bir diğer müslüman. “Kardeş” diyor, “yardım et” diyor. Yere uzanmış, kızıl entari içindeki yavrusunu gösteriyor.

    Ramazanın bereketinden, soframızı paylaşmaktan ve yaz sıcağında, ter içinde oruç tutmanın zorluğundan dem vururken, mükellef iftar sofrasındaki çoğu çöpe gidecek yiyeceklere kayıyor gözlerimiz, utanmaksızın.

    Tencereler ve tepsilerle dolu sofra seni beklerken birkaç saati beklemenin telaşı nedir ki, iftarda ve sahurda yemek yiyemeden oruç tutanların yanında.

    Ey Allah’ım! Ebu Cehillerin ağızlarında cehalet sloganlarıyla cirit attığı bu ortamda Ebu Bekirler, yüreklerindeki hakikatlerle sığınacak bir “Erkam Evi” bile bulamıyorlar. Ümitsizlik tek hissiyatımız olmuşken sen bize merhamet et!

    Sığınabilecek tek kapı, senin kapında bendelerin pas pas üstünde günahlarını silkelerken affet bizleri. Sahip çıkamadığımız emanetine ehil ve onda emin eyle yine bizi. Eyle ki, artık dizlerde mecal, gözlerde yaş ve yüreklerimizde zulme karşı buğz edecek bir vicdan kalmadi.

    Www.edebliyat.blogspot.com sitesinden alintidir.

    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    Adalet ve Ergen....

    Toplum olarak mahkeme kararlarını iki yönlü bulmuşuzdur hep. Bir yönü bize bakar; lehimize ise doğrudur, diğer yönü ise karşımıza bakar; lehine ise yanlıştır. Adaletten farklı bir şekilde bahseden Hekimoğlu İsmail’ e kulak verelim hele: “Mahkumlar konuşurken bir tanesi bağırıyor, “Ah ulan adalet, nerdesin?” Diğer mahkûm da cevap veriyor, “Kral Faruk’un koynunda.” Mısır’da o zamanki kral’ın hanımının adıdır Adalet.

    Adalet kimsenin dudusu değil ki bir öyle bir böyle konuşsun ve hükmetsin. Kimsenin gömleği değildir ki giyilsin ve eskiyip kirlenince çıkarılıp atılsın.


    Yıllar öncesini hatırladım. 28 Şubat’ı takip eden bir yıldı. Yurt dışındaki üniversitemden mezun olmuş diploma tercümelerim ve transkriptlerimle Ankara’ya, YÖK binasına, denklik başvurusu için gelmiştim. Kapıdaki güvenlik görevlisinin önünde sıraya girmiştim. Hemen önümdeki bayanın başı kapalıydı. O da ellerinde dosyalarıyla denklik için başvuracakmış. Gözyaşları ceyhun, güvenlik görevlisine derdini anlattı ama cevap olumsuzdu: “Bacım! Ne olur beni zor durumda bırakma. Ben de emir kuluyum. Sana izin verirsem kapıya koyarlar beni de. Başı kapalı almayacaksın dediler.”

    Ben girmiştim çünkü erkektim ve başım açıktı. İşlerimi halletmek için YÖK binasındaydım artık. Bütün belgelerimi eksiksiz verdim ve memurun yüzüne mütebessim bir çehreyle baktım. Keşke mukabele aynı olsaydı. Olmadı. Ne zaman denkliğimi alabileceğimi sorduğumda, o zaman için alacağımın denklik değil de şu sözlerden başkası olmayacağını anlamıştım; “Siz, bence hiç beklemeyin. Sizin kim olduğunuz yüzünüzden ve ince bıyıklarınızdan belli oluyor.”

    Başörtülü kız ve ince bıyıklı erkek öğrencilere nefretle bakan ve düşman olarak tahayyül eden kimleri gördü bu gözlerim. Şimdi o gözlerim verilen mahkemenin kararlarını yüzlerine okuduğu sanıklara karşı kapalı. Bakmıyorum bile onlara. Görmüyorum adaletin onlarda başka nasıl tecelli edeceğine.

    Ahmet Alp Altay



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ahze23 -- 7 Ağustos 2013; 16:23:25 >







  • Mısırda şeriat isteyen Mursi yanlılarının demokrasiden bahsetmesi komediden öteye geçemiyor.Adeviyede olanların derdi demokrasi değil.Mursi bu sonu haketmiştir.Mübareke karşı ayaklananlar Mursiye karşıda ayaklanmıştır.Çünkü insanlar baskı istemiyorlar..Mursi ise demokrasiyi kullanıp Firavun olmak istedi..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kei$er$oZe -- 30 Temmuz 2013; 1:37:01 >
  • Taksim meydanı var önce, hele bir onu halledelim sonra Adeviye'ye de geliriz! Bu ülke dertleri yığınla, Araplara göz yaşı dökmekte moda oldu nedense?
  • Numan ibni Beşir radıyallahu anhüma' dan rivayet edildiğine göre, Rasülullah saîlallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

    "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar."
  • Tüm bu olaylardan sonra Batı'nın ne mal olduğunu bir kez daha gördük.
  • İnsan her yerde insandır; katilliğin meşruluğu, devrim için olur öyle şeyleri(!) olmaz,

    bu yazıyı neommy ve kaisersoze gibi hal-i pürmelal içerisinde bulunan sayın üyelere ithaf ediyorum;

    Gerekirse Değil Ancak ve Sadece Silahla

    28 Şubat cuntasının Hürriyet gazetesinin manşetinden “Topyekûn Savaş” ilanını izleyen manşetlerden biri de “Gerekirse Silah Bile Kullanırız” tehdidiyle çıkmıştı karşımıza.

    Hem hakka-hukuka hem de toplumsal meşruiyete sahip olmayan, olamayan resmi ideoloji ve iktidar sınıflarının tepeden tırnağa askeri bir örgütlenme, propaganda ve mücadele yöntemini benimsemeleri çok da beklenmedik bir siyasi pozisyon alış sayılmamalı.

    Bekasını en temelde askeri darbe ve silahlı bürokrasiye dayandıran bu siyasi pozisyon alış sadece Türkiye’deki laik-ulusalcı kesimlerle ilgili ve sınırlı olmadığını uzun uzun anlatmaya gerek var mı? Bakın Suriye ve Mısır’a. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi laik-ulusalcısı da liberal demokratı da sol-sosyalisti de iktidar yolunun ancak askeri cuntanın kanatları altında mümkün olduğunu hiç utanıp sıkılmadan nasıl da bütün bir dünyaya şevkle, neşeyle ilan ediyorlar.

    Darbe; Katliam, Tecavüz ve Yolsuzluktur!

    Görünen köy kılavuz istemez ama durum şudur: İslam coğrafyası ve toplumlarında Batıcı ideoloji ve sınıfların iktidar olabilmelerinin/iktidarda kalabilmelerinin yolu “gerekirse” değil her daim ancak ve sadece silahla mümkündür. Bu sebeple Batıcılar prosfesyonel bir meslek anlamında askeri darbe örgütlenmeleriyle muktedir olmanın, Batılılar da askeri darbeleri meşrulaştırmanın uzmanıdırlar.

    AB ve ABD sadece askeri darbeyi değil darbeciler eliyle işlenen katliam ve tecavüzleri de görmezden gelmekte. Özellikle de halkın iradesiyle işbaşına gelen İslami siyasi hareketleri itibarsızlaştırma noktasında geniş çaplı bir seferberlik başlatarak tecavüzcülerin masumiyetini hatta mecburiyetini ihsas etmeye girişmektedir. General Sisi ve Nobel ödüllü liberal Baradey’in darbe ve katliam politikaları Batıya rağmen değil ancak Batıyla birlikte icra edilebilmekteyken şu husus vurgulanmasa eksik kalır: Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez monarşileri de İran’da bu süreçte el birliği edip “Siyasal İslam’ın İflası” için dayanışmaktadırlar.

    Mısır’daki darbe ve katliamlar karşısında sessiz kalan AB ve ABD’nin, yaklaşık otuz aydır Suriye’deki katliamlar karşısında nasıl bir ahlaksızlık ve iğrenç bir tavır takındığı bilenleri hiç de şaşırtmıyor. Afganistan ve Irak’ın işgalinden bu yana sergiledikleri kanlı siyasetleri neyse bu dönemde Suriye ve Mısır’da sergiledikleri kanlı siyasette odur. Bu kanlı siyasetin temelinde hiç şüphe yok ki sömürgecilik ve İslam düşmanlığı yatmaktadır.

    Bu düşmanlığın temelindeki İslam karşıtlığını görmek için CNN, BBC, AFP, Reuters’e olduğu kadar Cumhuriyet, Aydınlık, Sözcü, BirGün, Sol, Yurt, Yeni Mesaj, Yeni Çağ gibi Kemalist-sol siyasi çizgiye bakmak yeterlidir. Esed ve Sisi gibi katillerin sadece Amerikalı, Suudlu işbirlikçileri yok. İran’ı ve Kemalist-solun düşmanlığı diğerlerinden hiç de geri kalır gibi değil.

    Suriye ve Mısır halkının iradesine tecavüzü haklı görenler, Suriye ve Mısır’daki İslami hareketlerin ve Müslüman halkın tecavüzcüsüne âşık olmasını bekliyor ve istiyorlar. Müslüman toplumların kimliklerinden ve bütün haklarından vazgeçip Suriye ve Mısır’ı Batı’nın kullanımına teslim etmeye zorluyorlar.

    Katliam Güç Değil Güçsüzlük Gösterisidir

    Suriye vampiri Beşşar Esed, Sisi’nin askeri darbesini ilk kutlayanlardan biri olarak durumu “Mısır’da yaşananlar Siyasal İslam'ın çöküşüdür" şeklinde özetlemişti ya! İşte Esed vampirinin buradaki kadrolu aydınlarından biri olan (bunlara Şebbiha ya da Muhaberat denmesi daha yaygındır) Hüsnü Mahalli’de yeni mekânı CHP’nin Yurt gazetesinden dev bir yazı dizisini güle oynaya ilan edivermiş: “Siyasal İslam’ın Sonu, Mısır’da neler oldu?”

    Hâlbuki “Siyasal İslam’ın Sonu/İflası” söylemi “yüzünü Batıya, sırtını halka dönmüş” kimi liberal demokrat kimi ulusalcı-laik kimi de sol-sosyalist siyasi aktörlerin askeri darbeleri, işgal ve katliamları meşrulaştırmak için sarıldığı bir acziyet itirafıdır.

    Türkiye’de Kemalizmi, Suriye’de Baasçılığı, Mısır’da Mübarek rejimini veya İslam coğrafyasının başka diğer noktalarında İslam karşıtı herhangi bir ideoloji ve iktidar sınıfını silah zoru olmaksızın ayakta tutmak mümkün mü? Hayır, silah zoru ve askeri vesayet mantığı olmaksızın ne Türkiye’de ne de Suriye ve Mısır’da mevcut rejimlerin bekasını sağlamak mümkündür. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır.

    Cumhurbaşkanı Mursi’yi “Hamas’ın Ajanı” olmakla suçlayan mahkeme adındaki çadır tiyatrosunun halkın en büyük siyasal temsilcisi Müslüman Kardeşler’iyse “terörizmle” itham etmesine kim, niçin itibar etsin ki? Zaten Müslüman Kardeşler’in “bu saçmalıkları ciddiye almıyoruz” tarzındaki açıklamalarına eşlik eden sabırla, sebatla bütün şehirlerde büyük kitleler halindeki direniş eylemleri esasen kimin iflas ettiğini ayan beyan ortaya koyuyor.

    İflas eden bir ideoloji ve siyasi proje/kadro arayanlar hiç uzaklara bakmasınlar.

    Sisi’nin ve Esed’in sembolize ettiği iflas öncelikle Batının da Batıcıların da iflasıdır. Gerisi laf-ı güzaftır. Neyin laf-ı güzaf olup olmadığı test etmek isteyenler dönüp bir de “28 Şubat bin yıl sürecek!” efelenmelerini bir hatırlasınlar.

    Esed gibi Sisi’nin de bir zaman daha katletmesi mümkündür. Ancak Müslüman bir halkı silahla mağlup etmesi mümkün değildir.

    Kenan Alpay

    Ayrıca başka bir yazı daha, uzun olduğu için sadece link vermekle yetiniyorum, okunası;

    http://www.haksozhaber.net/mahallemizin-iktidari-tankla-calan-yeni-horoz-generali-27249yy.htm




  • Neden gezi de ölenlere ses çıkaramadınız.
    O kadar insanın gözü çıktı, hiç sesiniz çıktı mı?
    Kendi işinize gelince her türlü zalimliği savunursunuz.
    Adamlar şeriat getirmeye çalışıyor haberiniz var mı?
    Böyle rejimlerde kadınlar tek başlarına sokağa çıkamıyor, araba kullanamıyor, boşanamıyor bir çok insani haktan mahrum kalıyor.
    Sizin kız kardeşinizin kocası, sizin kız kardeşinizin üstüne 3 tane daha kız getirse bunu hoş mu karşılayacaksınız.
    Sizin kız kardeşinizi kocası sürekli dövse, kız kardeşiniz boşanma hakkı olmadan buna katlansa hoşunuza gidecek mi bu durum.
    Müslüman ülkeler şeriat ile yönetilmek zorunda değildir.
    Ama sizin gibi adamların ciğerini bilirim.
    İçki içmezler, domuz eti yemezler ama iş kul hakkına gelince öyle bir yerler ki şaşırısınız.
    Kağıt üstünde dindarlardır ama bütün işleri para üstünedir.
    Masonlara kızarlar ama aynı şekikde yapılanırlar, tarikat kurarlar ve aynı ticari örgütlenme sisteminş uygularlar.
    Masonlar ile aynı şekilde örgütlenirler ama masonlara kızlarlar. Tabi deli deliyi görünce sopasını saklarmış.
    İşte bu sözde dindarların aslında din ile ilgisi falan yoktur. Dini ve kültürel eğitimsizlikle beslenirler.
    Dinin Türkçe olmasını istemezler. Çünkü dini bilmeyen cahil toplulukları kolayca kandırmak isterler.
    Vatan tehlikeye girdiğinde ise Hristiyanlarla ve Yahudilerle el ele vermekten çekinmezler. Bunların dedeleri işgal kuvvetlerinin safında yer almıştır.
    Bir kısmıda vatanı değil kendi iktidarını düşünen padişah tarafında yer almıştır. Bunların vatan sevgileri veya millet sevgileri olmaz.
    İnönü'ye laf ederler ama açın tarihe bakın 1. ve 2. İnönü zaferleri tarihe altın harflerle kazınmıştır. Hangi şıh bu millet için böyle savaş kazanmıştır.
    Hiç birisi kazanmamıştır. Onlar düşman kuvvetleri ile ele ele verip maddi çıkar elde etmeye çalışmışlardır.
    O yüzden bunların derdi insan hakları, özgürlük falan değil.
    Bunların tek isteği kendi düşüncelerini zorla uygulamak, herkese kabul ettirmek, kendisi gibi düşünmeyeni de dinden atmaya çalışmaktır.
    Bu uğurda da yapmayacakları şey yoktur. Bugün onu savunurlar yarın işlerine başkası gelir onu savunurlar. Esas dertleri ise paradır.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • antonidas kullanıcısına yanıt
    buna riyakarlık diyoruz kısaca
  • quote:

    Orijinalden alıntı: blackshine

    Numan ibni Beşir radıyallahu anhüma' dan rivayet edildiğine göre, Rasülullah saîlallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

    "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar."

    +571
  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Neden gezi de ölenlere ses çıkaramadınız.
    O kadar insanın gözü çıktı, hiç sesiniz çıktı mı?
    Kendi işinize gelince her türlü zalimliği savunursunuz.
    Adamlar şeriat getirmeye çalışıyor haberiniz var mı?
    Böyle rejimlerde kadınlar tek başlarına sokağa çıkamıyor, araba kullanamıyor, boşanamıyor bir çok insani haktan mahrum kalıyor.
    Sizin kız kardeşinizin kocası, sizin kız kardeşinizin üstüne 3 tane daha kız getirse bunu hoş mu karşılayacaksınız.
    Sizin kız kardeşinizi kocası sürekli dövse, kız kardeşiniz boşanma hakkı olmadan buna katlansa hoşunuza gidecek mi bu durum.
    Müslüman ülkeler şeriat ile yönetilmek zorunda değildir.
    Ama sizin gibi adamların ciğerini bilirim.
    İçki içmezler, domuz eti yemezler ama iş kul hakkına gelince öyle bir yerler ki şaşırısınız.
    Kağıt üstünde dindarlardır ama bütün işleri para üstünedir.
    Masonlara kızarlar ama aynı şekikde yapılanırlar, tarikat kurarlar ve aynı ticari örgütlenme sisteminş uygularlar.
    Masonlar ile aynı şekilde örgütlenirler ama masonlara kızlarlar. Tabi deli deliyi görünce sopasını saklarmış.
    İşte bu sözde dindarların aslında din ile ilgisi falan yoktur. Dini ve kültürel eğitimsizlikle beslenirler.
    Dinin Türkçe olmasını istemezler. Çünkü dini bilmeyen cahil toplulukları kolayca kandırmak isterler.
    Vatan tehlikeye girdiğinde ise Hristiyanlarla ve Yahudilerle el ele vermekten çekinmezler. Bunların dedeleri işgal kuvvetlerinin safında yer almıştır.
    Bir kısmıda vatanı değil kendi iktidarını düşünen padişah tarafında yer almıştır. Bunların vatan sevgileri veya millet sevgileri olmaz.
    İnönü'ye laf ederler ama açın tarihe bakın 1. ve 2. İnönü zaferleri tarihe altın harflerle kazınmıştır. Hangi şıh bu millet için böyle savaş kazanmıştır.
    Hiç birisi kazanmamıştır. Onlar düşman kuvvetleri ile ele ele verip maddi çıkar elde etmeye çalışmışlardır.
    O yüzden bunların derdi insan hakları, özgürlük falan değil.
    Bunların tek isteği kendi düşüncelerini zorla uygulamak, herkese kabul ettirmek, kendisi gibi düşünmeyeni de dinden atmaya çalışmaktır.
    Bu uğurda da yapmayacakları şey yoktur. Bugün onu savunurlar yarın işlerine başkası gelir onu savunurlar. Esas dertleri ise paradır.

    Gezi ile adeviye yi karşılaştırmak sivri biber ile elmayı karşılaştırmak gibidir. Biri tatlıdır, biri acıdır; biri sebzedir, biri meyvedir.

    Gezi de toplumun çoğunluğunun oyunu almış bir hükümeti anarşist yollarla yıkma düşüncesi varken adeviye de ise gene halkın çoğunun oyunu almış bir hükümeti darbe yoluyla indiren askere karşı baş kaldırış ve demokratik haklarının geri iade edilmesi vardır. Keşke karşılaştırma yaparken insaflı olunsa. Demokrasiyi siz isterken iyi de başkaları isteyince neden hak olmaktan çıkıyor. Sizin demokrasi anlayışınız gibi bazıları da şeriatı kendi kafalarına göre yorumluyorsa bu şeriatın kötü olduğunu değil kafalarda sorun olduğunun göstergesidir. Ayrıca medeni kanuna göre zina suç değil; sizin kız kardeşinizin kocası (savaş veya daha kötü durumlarda izin verilen) 3 hanımla evlenme iznini kullanmak yerine her gece başka bir aleme aksa ve cinsel hastalıklarını kız kardeşinize de bulaştırsa buna ne dersiniz.? Lütfen daha dikkatli ve mantıklı düşünüp yazalım.

    Saygılar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: blackshine

    Numan ibni Beşir radıyallahu anhüma' dan rivayet edildiğine göre, Rasülullah saîlallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

    "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar."

    Mısırda ölen Mursi yandaşları müslümanda Mursiye karşı çıkanların hepsi kafirmi ? Halk Mursiye karşı sokağa çıktığında ortaya çıkan görüntülerdeki kadınların çoğu İslami tesettürlüydü.Selefiler darbecilerden ayrıldı ama Selefiler gibi bazı radikal İslamcı gruplarda Mursiye karşı.
  • Önce kapının önünü süpür derler adama.
    Arkadaş yıllardır aynı muhabbet. Ülkedeki ölümlere ses çıkarmayanlar, söz konusu Filistin, Somali, Zimbabve olunca gözyaşlarına boğuluyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ahze23

    quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Neden gezi de ölenlere ses çıkaramadınız.
    O kadar insanın gözü çıktı, hiç sesiniz çıktı mı?
    Kendi işinize gelince her türlü zalimliği savunursunuz.
    Adamlar şeriat getirmeye çalışıyor haberiniz var mı?
    Böyle rejimlerde kadınlar tek başlarına sokağa çıkamıyor, araba kullanamıyor, boşanamıyor bir çok insani haktan mahrum kalıyor.
    Sizin kız kardeşinizin kocası, sizin kız kardeşinizin üstüne 3 tane daha kız getirse bunu hoş mu karşılayacaksınız.
    Sizin kız kardeşinizi kocası sürekli dövse, kız kardeşiniz boşanma hakkı olmadan buna katlansa hoşunuza gidecek mi bu durum.
    Müslüman ülkeler şeriat ile yönetilmek zorunda değildir.
    Ama sizin gibi adamların ciğerini bilirim.
    İçki içmezler, domuz eti yemezler ama iş kul hakkına gelince öyle bir yerler ki şaşırısınız.
    Kağıt üstünde dindarlardır ama bütün işleri para üstünedir.
    Masonlara kızarlar ama aynı şekikde yapılanırlar, tarikat kurarlar ve aynı ticari örgütlenme sisteminş uygularlar.
    Masonlar ile aynı şekilde örgütlenirler ama masonlara kızlarlar. Tabi deli deliyi görünce sopasını saklarmış.
    İşte bu sözde dindarların aslında din ile ilgisi falan yoktur. Dini ve kültürel eğitimsizlikle beslenirler.
    Dinin Türkçe olmasını istemezler. Çünkü dini bilmeyen cahil toplulukları kolayca kandırmak isterler.
    Vatan tehlikeye girdiğinde ise Hristiyanlarla ve Yahudilerle el ele vermekten çekinmezler. Bunların dedeleri işgal kuvvetlerinin safında yer almıştır.
    Bir kısmıda vatanı değil kendi iktidarını düşünen padişah tarafında yer almıştır. Bunların vatan sevgileri veya millet sevgileri olmaz.
    İnönü'ye laf ederler ama açın tarihe bakın 1. ve 2. İnönü zaferleri tarihe altın harflerle kazınmıştır. Hangi şıh bu millet için böyle savaş kazanmıştır.
    Hiç birisi kazanmamıştır. Onlar düşman kuvvetleri ile ele ele verip maddi çıkar elde etmeye çalışmışlardır.
    O yüzden bunların derdi insan hakları, özgürlük falan değil.
    Bunların tek isteği kendi düşüncelerini zorla uygulamak, herkese kabul ettirmek, kendisi gibi düşünmeyeni de dinden atmaya çalışmaktır.
    Bu uğurda da yapmayacakları şey yoktur. Bugün onu savunurlar yarın işlerine başkası gelir onu savunurlar. Esas dertleri ise paradır.

    Gezi ile adeviye yi karşılaştırmak sivri biber ile elmayı karşılaştırmak gibidir. Biri tatlıdır, biri acıdır; biri sebzedir, biri meyvedir.

    Gezi de toplumun çoğunluğunun oyunu almış bir hükümeti anarşist yollarla yıkma düşüncesi varken adeviye de ise gene halkın çoğunun oyunu almış bir hükümeti darbe yoluyla indiren askere karşı baş kaldırış ve demokratik haklarının geri iade edilmesi vardır. Keşke karşılaştırma yaparken insaflı olunsa. Demokrasiyi siz isterken iyi de başkaları isteyince neden hak olmaktan çıkıyor. Sizin demokrasi anlayışınız gibi bazıları da şeriatı kendi kafalarına göre yorumluyorsa bu şeriatın kötü olduğunu değil kafalarda sorun olduğunun göstergesidir. Ayrıca medeni kanuna göre zina suç değil; sizin kız kardeşinizin kocası (savaş veya daha kötü durumlarda izin verilen) 3 hanımla evlenme iznini kullanmak yerine her gece başka bir aleme aksa ve cinsel hastalıklarını kız kardeşinize de bulaştırsa buna ne dersiniz.? Lütfen daha dikkatli ve mantıklı düşünüp yazalım.

    Saygılar.

    önce git matematik öğren.
    Hükümetin aldığı oy %50'dir.
    %50 azınlık, %50 çoğunluk olmaz.
    Gezi olayları insanların haklı isyanıdır.
    Toplumun bir kesimini temsil eden hükümete karşı bir tepkidir.
    Her yere kendi adamını yerleştiren, her sınavda hile hurda yapan, kendi adamını zengin eden, dini sömürerek islam dinine karşı günah işleyen, baş örtü yasağını tamamen kaldırmayan, insanları birbirine düşüren, vatan üzerinde teröristlerle pazarlık yapan bir hükümete karşı gösterilen tepkidir.
    Siz, yani kul hakkı yiyerek bir yere gelen sözde müslümanlar özde günahkarlar tabiki buna karşı çıkacaksınız çünkü işinize gelmiyor.
    Bir adam sırf kendine muhalif olduğu için birilerini işten atıyorsa, birilerinin ekmeğini alıyorsa bu, senin rıskın benim elimde demektir.
    İslama göre kişinin rıskı Allah'ın elindedir. İşte bunların yaptığı Allah'a şirk koşmaktır ve siz sözde müslümanlar özde günahkarlar bunu kabul edersiniz.
    Sizin anlayışınız islam değildir. Sizin anlayışınız para ve güç için bir zincir oluşturmaktır.
    Ben kız kardeşimi doğru düzgün biriyle evlendirim o da cinsel hastalık kapmaz. Senin anlayışına göre toplumun yarısının cinsel hastalığa sahip olması lazım.
    Gelelim şeriata, devlet 4 kişiyle evlenmene izin verirse, eşine sormadan evlenirsin. O zaman senin bütün kız kardeşlerini alabilirim.
    Şimdi gelelim islama. İslam dini kadına bir sürü haklar vermiştir. O zaman kadınların hiç bir hakkı yoktu. Şimdi kadınların bir sürü hakkı var si ellerinden almak istiyorsunuz.
    Hz Muhammed kadınlara yeni hakkar vermiştir, siz bizim peygamberimizin aksine kadınların elinden haklarını almak istiyorsunuz git islamı öğren, biat ederek el öperek, etek öperek bir yere varamazsın.
    İnsanlar şeriat istemiyor. Bu Şeriatçılar Mısır'a seçimle mi geldi sanki. Onlar da devrimle geldi. O zaman niye sesinizi çıkarmadınız. Neden Mısır'ın eski yönetimi devriml geldiğinde ses çıkarmadınız.
    Çünkü işinize gelmedi.
    Senin adamların el kaideye bağlı özgür suriye ordusunu desteliyor. Özgür suriye ordusu hakkını demokratik yollarla mı arıyor acaba?
    İşte siz bu kadarsınız. İşinize nasıl gelirse her şeyi öyle yorumlarsınız. Bir de utanmadan Yüce İslam dinini kullanırsınız.
    Çekin o kirli ellerinizi İslamdan. Çekin o pis ve para hırslı ellerinizi islam dininden.
    Dine en büyük kötülüğü siz yapıyorsunuz. Sizin anlayışınız yüzünden islam coğrafyası gelişemiyor, bütün Dünya müslümanlara kötü gözle bakıyor.
    Siz bu dinin yüz karasısınız. Bu dine en büyük kötülüğü siz yapıyorsunuz. Sizin gibiler oldukça İslam coğrafyası huzura kavuşamayacak.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 1881

    Önce kapının önünü süpür derler adama.
    Arkadaş yıllardır aynı muhabbet. Ülkedeki ölümlere ses çıkarmayanlar, söz konusu Filistin, Somali, Zimbabve olunca gözyaşlarına boğuluyor.

    bunlar böyle işte.
    Kardeşim bizim garibanımız ölüyor. Onlara ağlamazlar. Bizim insanımız onlardan bin kat daha müslümandır, bin kat daha düzgün adamdır.
    Bizim insanımız ölüyor, bunların umurmda değil ama Filistinde, Somali de müslümanmı ölmüş herkesden çok bunlar ağlıyor.
    Ona ağlıyorsunda bu vatanın müslüman evladına niye ağlamıyorsun.
    İşte bunların zihniyeti böyle çarpık ve hastalıklı bir zihniyettir.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mübarek devrilirken ve ordu yönetime el koyarken, bu sözde demokratlar neredeydi.
    O olaya darbe değil devrim diyorlardı.
    Şimdiki halk hareketi Mursi'yi devirip ordu yönetime el koyunca da darbe diyorlar.
    Artık yalancı çoban gibi oldunuz.
    Bir dediğiniz bir dediğinizi tutmuyor.
    Tabi ki artık savlarınız ve sözlerinizi kimse tutmuyor.
    Çelişkiler içinde boğuluyorsunuz.
    Artık bu tavrınıza insanlar gülüyor, çünkü herkes sizi çok iyi anladı.
    Yavaş yavaş devriniz geçiyor, telaşeniz de bundan kaynaklanıyor.
    Türkiye çok şey öğrendi. Sizin zihniyetinizin masum görünüp aslında nasıl bir canavar olduğunu gördü.
    Zaman içerisinde herkesin birbirine saygı gösterdiği bir Türkiye oluşacak.
    Başı açık, kapalı gibi ayrımların kalmadığı, isteyenin istediği gibi davrandığı bir Türkiye oluşacak.
    İnsanlar güvenilirliği ve adaleti; kılda,tüyde, kumaşda aramayı bırakacak.
    İnsanlar bir kere şunu gördü: her kesimin içerisinde çok iyi insanlar da var çok kötü insanlar da var. İnsanların giyimi, kuşamı, dine bakış açıları onların gerçekten iyi veya kötü olduğunu göstermiyor.
    En son komşuları birbirine düşürecek kadar alçaldınız. Halbuki komşusu aç yatarken kendi tok yatan bizden değildir, mantığına bile ters sizin yaptığınız.
    Muhtemelen bizim torunlarımız tarihten önemli dersler çıkararak, herkesin tam anlamıyla eşit ve özgür olduğu bir Türkiye oluşturacaklardır.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Mübarek devrilirken ve ordu yönetime el koyarken, bu sözde demokratlar neredeydi.
    O olaya darbe değil devrim diyorlardı.
    Şimdiki halk hareketi Mursi'yi devirip ordu yönetime el koyunca da darbe diyorlar.
    Artık yalancı çoban gibi oldunuz.
    Bir dediğiniz bir dediğinizi tutmuyor.
    Tabi ki artık savlarınız ve sözlerinizi kimse tutmuyor.
    Çelişkiler içinde boğuluyorsunuz.
    Artık bu tavrınıza insanlar gülüyor, çünkü herkes sizi çok iyi anladı.
    Yavaş yavaş devriniz geçiyor, telaşeniz de bundan kaynaklanıyor.
    Türkiye çok şey öğrendi. Sizin zihniyetinizin masum görünüp aslında nasıl bir canavar olduğunu gördü.
    Zaman içerisinde herkesin birbirine saygı gösterdiği bir Türkiye oluşacak.
    Başı açık, kapalı gibi ayrımların kalmadığı, isteyenin istediği gibi davrandığı bir Türkiye oluşacak.
    İnsanlar güvenilirliği ve adaleti; kılda,tüyde, kumaşda aramayı bırakacak.
    İnsanlar bir kere şunu gördü: her kesimin içerisinde çok iyi insanlar da var çok kötü insanlar da var. İnsanların giyimi, kuşamı, dine bakış açıları onların gerçekten iyi veya kötü olduğunu göstermiyor.
    En son komşuları birbirine düşürecek kadar alçaldınız. Halbuki komşusu aç yatarken kendi tok yatan bizden değildir, mantığına bile ters sizin yaptığınız.
    Muhtemelen bizim torunlarımız tarihten önemli dersler çıkararak, herkesin tam anlamıyla eşit ve özgür olduğu bir Türkiye oluşturacaklardır.


    ya o aynı şey mi

    muhaletefetin katılımın kısıtlandığı seçimle seçilen i indirmekle

    bu son olaylar aynı şey mi




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ahm3tt

    quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Mübarek devrilirken ve ordu yönetime el koyarken, bu sözde demokratlar neredeydi.
    O olaya darbe değil devrim diyorlardı.
    Şimdiki halk hareketi Mursi'yi devirip ordu yönetime el koyunca da darbe diyorlar.
    Artık yalancı çoban gibi oldunuz.
    Bir dediğiniz bir dediğinizi tutmuyor.
    Tabi ki artık savlarınız ve sözlerinizi kimse tutmuyor.
    Çelişkiler içinde boğuluyorsunuz.
    Artık bu tavrınıza insanlar gülüyor, çünkü herkes sizi çok iyi anladı.
    Yavaş yavaş devriniz geçiyor, telaşeniz de bundan kaynaklanıyor.
    Türkiye çok şey öğrendi. Sizin zihniyetinizin masum görünüp aslında nasıl bir canavar olduğunu gördü.
    Zaman içerisinde herkesin birbirine saygı gösterdiği bir Türkiye oluşacak.
    Başı açık, kapalı gibi ayrımların kalmadığı, isteyenin istediği gibi davrandığı bir Türkiye oluşacak.
    İnsanlar güvenilirliği ve adaleti; kılda,tüyde, kumaşda aramayı bırakacak.
    İnsanlar bir kere şunu gördü: her kesimin içerisinde çok iyi insanlar da var çok kötü insanlar da var. İnsanların giyimi, kuşamı, dine bakış açıları onların gerçekten iyi veya kötü olduğunu göstermiyor.
    En son komşuları birbirine düşürecek kadar alçaldınız. Halbuki komşusu aç yatarken kendi tok yatan bizden değildir, mantığına bile ters sizin yaptığınız.
    Muhtemelen bizim torunlarımız tarihten önemli dersler çıkararak, herkesin tam anlamıyla eşit ve özgür olduğu bir Türkiye oluşturacaklardır.


    ya o aynı şey mi

    muhaletefetin katılımın kısıtlandığı seçimle seçilen i indirmekle

    bu son olaylar aynı şey mi



    Ahmet 3t bir git kardeşim.
    Seninle hiç bir şey tartışmam.
    Bunu nasıl yorumlarsan yorumlayabilirsin.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas



    laf salatasına gerek yok

    senin fikirlerine karşı bir fikri kabulleneceksin, kabul etmiyor musun saygı duyacaksın

    kusura bakma saçmalamışsın
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ahm3tt

    quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas



    laf salatasına gerek yok

    senin fikirlerine karşı bir fikri kabulleneceksin, kabul etmiyor musun saygı duyacaksın

    kusura bakma saçmalamışsın

    ben karşıt fikirlere saygı duyuyorum.
    Sadece senin fikirlerine saygı duymuyorum.
    Çünkü hiç bir şey bilmeden sallıyorsun.
    Evrim hakkında kaç kitap okudun, Lamarkcı evrim nasıldır, Darwinci evrim nasıldır. Şimdiki evrim teorisi ile Darwinci evrim teorisi arasındaki farklar nelerdir, bu gibi şeyleri bilmeden atıp tutuyorsun. Bende evrime karşıyım ama en azından bir iki şey okumuşluğumuz var.
    Her konuda böylesin.
    Seninle neyi tartışayım, bir şey bildiğin yok ki.
    Yazdığın yorumlardan kendinle ilgili her şeyi belli ediyorsun zaten.
    Kör değiliz.
    Ayrıca foruma üye olurken kimse bana kesinlikle Ahmet 3t ile tartışacaksın gibi bir şey imzalatmadı.
    Sende benimle tartışma, olsun bitsin.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Ahm3tt A kullanıcısına yanıt
    Hiç saçmalamamış Sayın Antonidas, zaten saçmaladığına şahit olmadım hiç, kusura bakmayın sayın Ahm3tt!
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.