Şimdi Ara

Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
43
Cevap
5
Favori
2.131
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • cobi C kullanıcısına yanıt

    selam,

    mesela benim FH-818R nasıl bir model ?..

    daha önce Sony konusunda bahsettiğim bir olay vardı hani Arçelik'ten daha iyi ses alıyorum demiştim; Sony'ler sadece kendi kolonlarıyla mı iyi ses veriyor ?..

  • Bayberty kullanıcısına yanıt

    orjinal hoperlörü ile güze ses veriyor gibi


    Sony FH-818R | Playing Cassette TDK AD-X 90 - YouTube


    kullanmadım ama

  • Bayberty kullanıcısına yanıt

    Teşekkür ederim.


    Sorunuza gelince; hayır, FH serisinden efsane olmuş bir model yok, setler, hele mini, midi setler efsane olabilecek vasıflara sahip değiller maalesef.

  • Acaba Dünyanın Gelmiş Geçmiş En İyi Amfisi Bu Olabilir Mi?


    Audio Note Ongaku lambalı entegre amfiden söz ediyorum. Piyasaya ilk çıktığı 1989 yılından bu yana bir çok hifi eleştirmenince dünyanın hemen hemen en iyi amfisi olabileceği söylendi, hifi çevrelerinde de genellikle böyle kabul gördü.


    Piyasaya ilk çıktığında 60 bin dolarlık bir fiyat etiketi taşıyordu. Bugünün parasıyla 306.000 US dolara denk gelen bu etiket o zamanın en pahalı stereo cihaz etiketiydi. Haliyle ancak çok zenginlerin alabileceği bir müstesna cihazdan söz ediyoruz.


    1989 Audio Note Ongaku

    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri


    Evet, “dünyanın en iyisi” kavramı biraz sorunlu bir kavram. Ortada ölçülebilecek bir metrik, ölçülebilir bir parametre yoksa, dünyanın en iyisi neye göre belirleniyordu? Nihayetinde müzikal algı ve müzik deneyimi özneldir ama yine de hifi dünyasında çok kullanılan bir değerlendirme kıstası var ve oldukça nesnel sayılabilecek bir tabana dayanıyor görünüyor. O da şu: Bir stereo cihaz giriş yolundan aldığı sinyali hiç bozmadan işlemeli, hiç renklendirmemeli, giren müzik sinyaline karşı tamamen transparan olmalı, ilave hiçbir sinyal, gürültü, parazit vb. katmamalı ve sinyali aslından sapacak şekilde eğip bükmemelidir. Ayrıca sinyali daraltmamalıdır da. Analog dünyasında – dijitalde de zor ama – bu hedef hayli zorlayıcı bir hedeftir ve çok az cihaz bu nirvana düzeyine – ulaşabilir demiyorum – yaklaşabilir. Esasen bu kıstas teorik bir kıstastır. Spek bazında arada bazı ufak tefek farklar bulunan 2 ayrı cihazı dinlediğimizde kulaklarımız hiçbir fark ayırt edemeyebilir. Farklar o kadar küçüktür ki bizim algı eşiğimizin altındadır. Ama yine de bu farklar teorik olarak vardırlar.


    2020 Audio Note Kondo Ongaku

    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    İşte Audio Note Ongaku bu teorik hedefe ulaşmak amacıyla tasarlanmış ve hedefine çok yaklaşmiş bir entegre pure class A lambalı (valfli) amfi. Şimdi amfiyi bu kadar özel ve bu kadar pahalı kılan şey nedir bir göz atalım:

    Bu amfi bir kere el yapımı. Önce bunu bir not edelim. Hatta o kadar el yapımı ki içindeki gümüş levhalı kapasitörlerden tutun, gümüş tel sargılı transformatörler bile el yapımı. Cihazın içinde neredeyse her şey gümüş. Tüm elektronik bileşenlerin üzerine monte edildiği bakır plaka (kalın şase) dışında bakır yok gibi. Neden gümüş peki? Çünkü gümüş bakırdan çok daha iyi ve temiz bir iletken, üstelik titreşimi bakırdan çok daha iyi absorbe ediyor. Tüm iletken hatlar da yalıtkan olarak doğal ipekle kaplanmış gümüş tellerden oluşuyor. Kullanılan gümüş ise saflığı ile bilinen ve daha pahalı olan İtalyan gümüşü.  Dirençler ve lambalar dışında kullanılan tüm elektronik parçalar Audio Note tarafından imal edilmiş. Lamba olarak efsane NOS VT4C 211 kullanılmış. Dirençlerse nadir toprak elementlerinden tantalumdan imal. Cihaz 34 kilo ve bunun 2 kilo kadarının saf gümüş olduğu söyleniyor. Amfiyi oluşturan tüm bileşenler için 1. sınıf demek yetersiz kalıyor. Gerçekten maliyet zerrece düşünülmeden, ideal ses için ne gerekiyorsa onu kullanarak imal edilmiş son derece istisnai bir üründen söz ediyoruz. Aslında amfinin topolojisi olağandışı değil, sadece iyi düşünülüp tasarlanmış bir tek-uçlu amfi topolojisi. Aynı topolojiyi kullanıp kendi amfilerini imal edenler olmuş ama sonuç istedikleri gibi olmamış. Demek ki işin sırrı daha çok kullanılan malzemede. Kuşkusuz saf bir class A amfi olarak çıkış gücü yüksek değil, 2 x 27 watt ama bu rakam yine de class A bir amfi için iyi bir değer. Distorsiyon tek-uçlu amfilerde yüksek oluyor. Ongaku’da da 27w çıktıda %5, frekans tepkisi ise 8 Hz – 21 KHz.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri


    Amfinin sesine gelirsek; mükemmel bir sahne, müthiş bir dinamik erim, olağanüstü doğal ve gövdeli  tınılar vb. olarak tanımlanıyor. Özellikle insan seslerinin gerçeğinden ayırt edilemezliğine vurgu yapılıyor. Bunun bir nedeni ise cihazın tasarımcısı ve üreticisi prof. Hiroyusu Kondo’nun bir opera tutkunu olması. Kuşkusuz cihazın gerçek kapasitesine ulaşabilmek için mükemmel hoparlörler ve belki de doğrudan master tape’den veya orijinal dijital stüdyo kaydından dinlemek gerekiyor.


    Sonuç olarak bu amfi piyasaya çıktığı 1989 yılında dünyanın en pahalı amfisiydi ve izleyen yıllarda nerdeyse tüm stereo eleştirmenleri onu dünyanın en iyi amfisi ilan etmişlerdi. Sonra dijital devrim geldi. Artık hala dünyanın en iyisi mi tartışılır ama Audio Note Ongaku’nun hifi dünyasında yarattığı şok tartışılmaz. 1996 yılında ünlü Amerikalı prodüktör ve gitar amfisi üreticisi Steve Hoffman açık bir şekilde Ongaku’nun dünyanın en iyi amfisi olduğunu söylemiş. Keza 2013 yılında Stereophile dergisinden eleştirmen Wes Philips Ongaku’yu dinledikten sonra diğer tüm amfilerin çöp olduğu manasına gelen “after auditioning the Ongaku, all other amps are just noise” diyerek amfiye olan hayranlığını dile getirmiş.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Peki nasıl bir firma bu Audio Note ve yaratıcısı/tasarımcısı ve sahibi prof. Hiroyusu Kondo?

    Prof. Hiroyusu Kondo 1976 yılına kadar CBS Sony’de akustik ve kayıt mühendisi olarak çalışmış, orada istediklerini yapamayacağını anlayınca, ayrılıp Audio Note adında kendi şirketini kurmuş bir mühendis. Doğal sese olan tutkusu yüzünden, o dönem ve hala Japonya’da egemen olan “push-pull” amfi topolojisi yerine “single-ended” tabir edilen tek uçlu yani tek (veya çift)* triod’lu, ters polariteye dayanmayan amfi topolojisini tercih ederek onu mükemmelleştirmiş ve el yapımı amfisinde kullanmış.

    Kuşkusuz tek-uçlu topolojiyi kullanan lambalı amfilerin sesini sevmeyenler de var. Dolayısıyla Ongaku herkes için dünyanın en iyi amfisi olamaz ama büyük çoğunluk için öyle olduğu söylenebilir. Türkiye’de Ongaku amfi var mıdır bilmiyorum ama olmadığını düşünüyorum. Bu paraları verecek birileri olsa bile bu kişilerin arasında Ongaku’daki sanatı takdir edip onu satın almayı isteyecekler olduğunu sanmıyorum. Doğrusu bu amfiyi dinlemek isterdim.


    Biraz da Ongaku konusunda kafa karıştıran mesele üzerinde duralım. Bugün piyasada 2 ayrı Ongaku amfi var. Birini İngiliz Audio Note UK üretiyor, diğerini orijinal Audio Note Konda Japan üretiyor. 2006 yılında vefat eden Hiroyosu Kondo çok naif bir insanmış. Üretime ilk başladığında Japonya dışında pek bilinmiyormuş. İngiltere’den Peter Qvortrop adında bir girişimci Hiroyosu’ya gelerek distribütörü olmak istemiş. Satış ve pazarlama konusunda zayıf olan Kondo, Peter’a Japonya dışında tüm ülkelerde satış hakkını vermiş. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Peter’a Audio Note adıyla stereo bileşenler üretip satma hakkı da vermiş ki bu çok büyük bir hata. Daha sonra bu hakkı geri almış ama Peter Audio Note markasını kullanmaya devam etmiş. Çok naif bir insan olan Kondo, Peter’ı mahkemeye vermemiş. Bugün 2 ayrı Audio Note markası var. Orijinal Audio Note markası Audio Note Kondo Japan olarak biliniyor, Peter Qvortrup’un markası ise Audio Note UK olarak biliniyor. Her 2 markanın ürünleri de çok üst düzey ve seçkin. Ancak Audio Note Uk ürünlerinin Audio Note Kondo ürünleri kadar iyi olmadığı inancı hifi dünyasında taraftar buluyor.


    Audio Note UK Ongaku 2023

    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Orijinal Audio Note veya Hiroyosu Kondo San’ın Audio Note web sitesi:


    AUDIO NOTE


    Eski UK distribütörü Peter Qvortrop’un Audio Note web sitesi:


    Music's Finest Conductor | Audio Note (UK) England



    *Aynı kaynaktan ve aynı transformatörden beslenmesi kaydıyla.





  • Yamaha GT-CD1/(GT-CD2) CD Çalıcı


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    1991-1994 yılları arasında üretilen Yamaha GT-CD1 günümüzde koleksiyoncuların gözdeleri arasında yer alan, döneminin ses getirmiş vintage stereo ekipmanlarından biriydi. Her şeyden önce geleneksel ön-yüklemeli CD kompartmanı yerine üstten yüklemeli bir CD kompartmanı tasarımı tercih edilmişti. Bunun anlamı cihazın “stacked” yani diğer cihazlarla üst üste kullanılamayacağıydı. Cihaz madem tek başına bir köşeye oturtulacaktı, o halde estetik olmalıydı. Bu nedenle amerikan ceviz ağacıyla kaplanmış 6 cm kalınlığında bir sunta kaide ve bu kaide üzerine oturtulmuş silah metalinden mamul dökme bir taban üzerine bindirilmiş, üst bölümü yine parlak Amerikan ceviz ağacı ile kaplanmış 2 bölümlü bir gövdeden oluşuyordu. 2 Parçalı gövde çok şık duruyor ve cihaza müthiş bir albeni katıyordu. Cihaz hem bu yüzden hem de torroidal trafosu yüzünden ağır siklet bir cihazdı ve tam 24 kilo çekiyordu.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Transport ve DAC bölümleri tek bir kafes içinde birbirinden izole 2 ayrı kompartmana yerleştirilmişti ve referans saati düşük bir jitter değeri elde edebilmek için 2 DAC çipinin ortasına monte edilmişti. Cihaz her biri 2 kanallı 2 ayrı DAC çipi içeriyordu ve bu çipler 20 bitlik bir dijital filtreye sahipti. Çipler “bitstream”di yani 1 bitlikti ve böylece 22 bitlik bir derinliğe ulaşılmıştı. Ayrıca DAC çiplerinin arkasında 2 adet I-PDM düzeltme çipleri vardı. Trafo elektrik izolasyonluydu, 15A diyotlar ve 48.000 mikrofarad kapasitörler kullanılmıştı. Yamaha Cihazı üst seviyeye taşımak için masraf yapmaktan kaçınmamıştı. Bu amaçla 3 lazerli bir okuma kafası kullanılmış, FET çıkış transistörleri tercih edilmişti; CD kompartman kapağı 1 cm kalınlığında parlatılmış camdan imal edilmişti. Kapakta kullanılan kelepçe bile bronzdan üretilmişti ve tam 160 gram ağırlığındaydı. Ceviz ağacı üst gövde parlatılmış polyester cila ile kaplanmıştı.  Cihazın dinamik erimi 100 dB civarındaydı ve S/N oranı 120 dB olarak ölçülmüştü. Cihaz Victor (JVC) yapımı bir motor ve transportla donatılmıştı. Odyofillere göre cihazın tek kusurlu yanı buydu çünkü aynı transport Denon DP-S1 ve Yamaha CDX-1050 gibi daha mütevazı modellerde de, hatta KVC’nin kendi modellerinde de kullanılmıştı ancak diğerlerinin aksine bu modelde transport ile elektronik kompartmanı daha düşük bir S/N için birbirinden ayrılmıştı.  

     

    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri


    Cihazın ses kalitesi ise kusursuz ve mükemmeldi. Cihaz 1991’de 3500 USD (şimdinin 7500 doları) gibi çok yüksek bir fiyatla satışa sunulmasına rağmen başarılı bir satış grafiği çizdi ve 1991-1994 arası kesintisiz üretildi. Günümüzde stereo ve vintage koleksiyoncularının en gözde CD çalarlarından biri olarak piyasada bulmak neredeyse mümkün değil.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri
    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri




  • NAD 3020


    Sırada yine stereo hifi dünyasında tartışılmaz bir yer edinmiş bir ürün var: NAD 3020 (A). Piyasaya sürüldüğü 1978 yılından itibaren 3 yıl içinde yarım milyondan fazla, son üretildiği tarihe kadar da 1,1 milyon adet satarak dünyada en çok satan amfi unvanını elde etmiş bir amfi olan NAD 3020’nin bu başarısını anlamak için öncelikle tasarım felsefesini anlamak gerekiyor.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    70’li yıllarda, özellikle 2. yarısında Japon ürünleri hifi pazarını domine etmiş, hatta, deyim yerindeyse sürklase etmişti. Her kategoride bir Japon hakimiyeti söz konusuydu. Özellikle benim radyolu amfi dediğim ve doğru terminolojinin bu olduğuna inandığım “stereo receiver” segmentinde Japonlar alıp başını gitmişti. Kasetçalar segmentinde zaten tekeldiler. Japonların başarısının ardında üstün teknolojileri olduğu kadar, pazarlama taktikleri de vardı. Ürünlerini özellikle göze hitap edecek şekilde albenili ve bol ışıklı yapıyorlar,  gerçek performanstan ve kaliteli sesten daha çok lab testlerinde iyi sonuçlar verecek tasarımlar yapmaya odaklanıyorlardı. Albenili tasarıma örnek olarak o dönemim Luxman serilerini ve setlerini örnek verebilirim ki bu seriler sonik kalite açısından da üst düzey cihazlardı (RX-101, KX-101 vb.).



    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    NAD odyofil seviyesinde kaliteli ürünleri ulaşılabilir fiyatlara satmayı amaçlayan bir grup mühendis tarafından kurulmuş bir İngiliz firmasıydı ve firmanın bu kuruluş felsefesini NAD 3020 mükemmel yansıtıyordu.  NAD 3020’de temel tasarım dili, spesifikasyonlar kısmında iyi görünecek anlamsız düşüklükte distorsiyon ve parazit değerleri ve çok yüksek watlı çıkış güçleri yerine her hoparlörle iyi geçinen, düşük empedanslara tahammülü yüksek ve odyofilleri bile tatmin edecek düzeye yaklaşan bir ses kalitesi elde etme üzerine bina edilmişti. İkinci amaç ise bu ses kalitesini mümkün olduğunca  düşük maliyetli bir kasada sunmaktı. NAD 3020 eski Dolby çalışanı Norveçli tasarımcısı Bjørn-Erik Edvardsen tarafından 8 ohm 1 KHz’de kanal başına 20 watt güç verecek şekilde tasarlanmıştı. İlk anda göze çok düşük görünen bu değere karşılık amfi hemen her hoparlörü sürebiliyordu. Üstelik “transient” denilen ve speklerde “peak” (pik) çıkış gücü olarak verilen anlık veya kısa süreli sinyal sıçramalarında 40 watt’a kadar çıkabiliyordu. 2 ohm yüklerde ise hiç zorlanmıyor ve 70 watt üzeri güç üretebiliyordu.  Dahası, amfinin 107 dB’e varan bir dinamik erim ve pek çok amfinin ulaşamadığı 3 dBW seviyesinde bir dinamik rezerv güç (headroom) sunuyordu. dB logaritmik bir değer olduğu için her 3 dB’lik artış algılanan ses şiddetinin 2 katına çıkması anlamına geliyordu ve bu yüzden amfi 20 watt’lık çıkışından beklenmeyecek kadar yüksek ses seviyeleri üretebiliyordu. Amfi 2 ohm’un altındaki hoparlör dirençlerinde bile zorlanmıyordu ve bu nedenle sürmesi en zor hoparlörleri bile sürebiliyordu. Hatta Wiki’deki sayfasında yazdığına göre, NAD Şikago’daki CES fuarında amfiyi 1,1 ohma karşılık gelen bir düzenek içinde tanıtmış. Evet, yanlış okumadınız, NAD 3020 hifi tarihinde o kadar önemli bir yere sahip ki kendine ait bir Wikipedia sayfası bile var!


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Bilindiği üzere bir amfinin baş edemeyeceği yükseklikte ses düzeyine ulaşıldığında, amfi üretebildiği sinyalin genliğinden fazlasını keser. Buna teknik olarak “clipping” deniyor. NAD 3020’de durum biraz farklı. Amfi sinyalin fazla gelen kısmını aniden kesmek yerine daha aşağıdan başlayarak yumuşak bir şekilde kesiyor (giriş kazancını azaltıyor) yani bir tür çıkış “fader”i mimariye entegre edilmiş ve amfinin arkasında yer alan bir düğme ile aktif hale getirilebiliyor. Düğmeyi kaparsanız amfi diğer amfiler gibi clipping’e giriyor. Amfinin ilginç bir özelliği var; ön amfi ile güç amfisi PCB üzerinde entegre değil, ayrı  ayrı tasarlanmış ve amfinin arka panelinde kablolar ile birbirine bağlanıyor. Böylece amfiyi ister preamp isterseniz entegre amfi ya da güç amfisi olarak kullanabiliyorsunuz. Söylendiğine göre amfinin “phono” devresi döneminin harici pikap amfilerinden bile daha kaliteli ses veriyormuş. NAD 3020’nin sesi döneminin Japon rakiplerine göre daha nötr ve transparan olarak tanımlanıyor ve kaynak sesi renklendirmediği, temiz bir ses verdiği vurgulanıyor. Her güzelin bir kusuru olduğu gibi NAD 3020 de mükemmel değil elbette. Mesela “stereo imaging” denilen spatial ve derinlik algısının o kadar iyi olmadığı söyleniyor. Bu durum amfinin izleyen versiyonlarında düzeltilmiş.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Amfi 1978’de İngiltere’de 79£’dan (ABD 135$) satışa çıkmış ve haliyle olağanüstü ilgi görmüş. Fiyatını düşük tutabilmek için NAD amfiyi Tayvan’da ürettiriyordu. Bir Amerikalı ithalatçının NAD 3020 için “bira ve çerez fiyatına şampanya ve havyar” tanımlaması yaptığı söylenir. Ben NAD 3020 amfiyi bu bağlamda Peachtree’nin Nova 150 ve 300 amfilerine, Emotiva’nın BasX A2M modeline ya da daha avam ve Türkiye şartlarına uygun takılmak gerekirse, Fosi V3’e benzetiyorum. NAD 3020’nin 3020A 3020B 3020F ve 3020i gibi versiyonları var. Üretimin ne zaman sonlandığını bilmiyorum ama tahminen 2000’lerin başlarında üretimi sonlandırıldı. NAD şimdi 3020 yerine D 3020 (V2) modelini piyasaya sürdü ama bu amfi A/B değil D sınıfı bir amfi.

    NAD 3020 için çığır açan bir amfi olduğu söyleniyor. 3020’nin satış başarısı karşısında rakipleri de benzer özelliklerde amfiler piyasaya sürdüler ama 3020 kadar başarılı olamadılar. 3020 öncesinde küçük bir firma olan NAD, 3020 ile birlikte makas değiştirip prestijli büyük markalar arasına katıldı. Bu tanıtımı hazırlarken NAD’ın açılımının New Acoustic Dimension olduğunu öğrendim. Bu arada NAD artık bir İngiliz firması değil. 2002 yılında Kanadalılar satın almış ve genel merkezi Kanada’ya taşımış.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Son olarak, merak edip baktım. Malum sitede 25.000 liradan satışda var. Piyasaya ucuz olsun diye sunulan bir amfi için çok uçuk bir rakam. Üstelik, günümüz amfileri geçmiştekilerden daha iyi ses veriyorken ve NAD’ın güncel D3020 amfisi sıfır olarak 15-16 bin liradan piyasada satılırken!.. Gerçekten bu ikinci elciler saçmalamaya başladılar, fırsatçılığın bu kadarı da aç gözlülük, arsızlık.


    NAD 3020 DUNYANIN KABUL ETTİĞİ AUDIOPHILLE AMPLIFIER NADİR - NAD Electronics Entegre Amfiler alışverişte ilk adres sahibinden.com'da - 1125793093


    Neyse, NAD 3020 bir stereo efsanesi ve aslında bu topiğin ilk sayfasında yer alması gereken bir amfi ama o gün gözümden kaçmış, eklemeyi unutmuşum. Sonra fark ettim ama nedense üşendim ve yazmayı habire erteleyip durdum. O yüzden tanıtımı bugüne kaldı.

    Sonuçta daha bir çok efsane ürün var. Dynaco ST-70, Oracle Delphi, Quad ESL 55/57, Martin Logan Monolith, Stellavox PRO TD9, Mcintosh 1900 ve daha niceleri…


    Sıkılıp bırakmazsam, elim değdikçe hepsini yazmayı düşünüyorum. 





  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Yazdıklarınız ve anlatımınız o kadar güzel ve kaliteli ki büyük bir heyecanla okuyorum ne zaman yeni mesajınızı görsem.


    Devamını sabırsızlıkla bekliyorum, elinize emeğinize sağlık.

  • General Daimos kullanıcısına yanıt

    Çok teşekkür ederim. Böyle yorumlar insanı teşvik ediyor. O nedenle çok değerliler. Saygılar.

  • Hocam kendi adıma zevkle takip ediyorum. Anlatımınız çok iyi lütfen devam edin.

  • tulunoglu kullanıcısına yanıt

    Çok teşekkürler. Elimden geldiğince devam etmeye çalışacağım.

  • bende favorilerime ekledim, her yeni mesajda okuyorum  

  • Elinize sağlık, başlığı yeni farkettim ve bir çırpıda okudum, artık ben de devamını bekleyenlerdenim.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: justorcun

    bende favorilerime ekledim, her yeni mesajda okuyorum  

    Teşekkürler.

  • selamlar new audio fronties 845 kült cihaz kategorisine girermi sizce
  • Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri




  • zanzi7575 kullanıcısına yanıt

    Amfi sizinse çok çok iyi bir amfiye sahipsiniz ama bu kaliteli amfi bir kült/ikona mertebesine er,işmiş değil ne yazık ki.


    Bir stereo ekipmanın kült haline gelebilmesi hem yıllar alan bir süreç hem de bir çok etmen rol oynuyor. O yüzden görece piyasaya yeni çıkmış cihazların efsane haline gelmesi, gelebilirlerse eğer, zaman alacaktır.


    Her şeyden önce bir cihazın kült statüsüne kavuşabilmesi için aşağıdakilerden en az birinin ve esasen daha çoğunun var olması gerekiyor:


    * Endüstriye şaşırtıcı ve/veya sarsıcı bir yenilik getirmiş olması,

    * En çok satan olması,

    * Uzun yıllar üretimde kalması,

    * Çoğu uzman ve kullanıcı tarafından sınıfının en iyisi kabul edilmesi,

    * Belli özellikleriyle rakiplerinden ayrışması,

    * Çoğunlukla sınıfının en pahalıları arasında yer alması


    Bunlardan en az biri ve aslında birden çoğu olmadan bir cihaz - kaliteli bile olsa - kült mertebesine erişemiyor.





  • Simdilik benim :) lambalar upgrade edildi vienna ac hop bekliyorum.onunla surucem .baska setuplarda var evimde.ama bu en azindan trde lambali kullanan arklardan hep talep ve ovguyle bahsediyor.
  • Bu arada youtube da amatr kanalim var. Cihazlarim videoları mevcut.200 video simdilik. Adnan kılıç kanalin ismi
  • Pioneer SX-1980 Stereo Alıcı (Radyo-amfi)


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri


    Entegre amfi ve FM/AM radyonun birlikteliğinden doğan stereo cihazlara İngilizcede “Receiver” yani “Alıcı” deniyor. Neden böyle dendiğini, tarihsel kökenini bilmiyorum. Muhtemelen ne “tuner” ne de entegre amfi olan bu cihaza diğerleriyle karışmasın diye bir isim vermek gerekmiş, radyo sinyallerini “alabiliyor” olmasından dolayı da “receiver” denmiş olabilir çünkü “receiver” İngilizcede  “(sinyal) alıcı” anlamına geliyor. Stereo alıcılar FM yaygınlaşmadan önce AM radyo ve entegre amfi kombinasyonu olarak satıldılar uzun yıllar ve pikapla birlikte en çok satan stereo bileşen oldular çünkü amfi+tuner kombinasyonundan daha ucuza geliyordu ve daha az yer kaplıyordu.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Muhtemelen 1960-1990 arasında en çok satan stereo bileşen türü bu receiver’ler (bundan sonra sadece alıcı diyeceğim) olmuştur. Bir kere ortalama tüketicinin tüm ihtiyaçlarını tek bir kasada karşılıyordu. İsteyen alıcısına bir de pikap bağlıyordu. Ayrı güç amfisi, ayrı ön amfi ve ayrı tuner gibi detaylarla sıradan tüketiciler değil, ses kalitesinde %1’lik farkı bile önemseyen odyofiller uğraşıyordu. İkincisi alıcılar amfi+tuner kombinasyonundan hayli daha ucuza mal oluyordu. Bu kullanışlılık ve ucuzluk avantajı alıcıları uzun süre en popüler hi-fi bileşeni yaptı. Günümüzdeki AVR’ler aslında stereo alıcıların torunlarıdır.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Alıcıların popülaritesi 60’larda başlayıp, ’70 ve ‘80’lerde ivme kazandı. Bir çok hi-fi üreticisi ürün gamlarına onlarca model stereo alıcı ekledi. Bunlardan biri de ‘70’li yılların başlarında yeni yeni tanınmaya başlayan Pioneer’di. Pioneer SX serisi alıcılarıyla epey sükse yapmıştı ve iyi satıyordu. SX serisinin TOTL modeli SX-1250’ydi ve Pioneer biraz yaşlanan bu model yerine SX-1280’i çıkardı ama Pioneer üst yönetimi sektörde ses getirecek çılgın bir cihazın arayışındaydı. Amaçları çok satması değildi, Pioneer markasına kalıcı bir prestij kazandırmanın peşindeydiler. Ve böylece ortaya Pioneer SX-1980 çıktı.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    1978 başlarında çıkan bu model 2 x 270W (8 ohm) çıkış gücüyle o yılların en güçlü birkaç alıcısından biri oldu (330W Technics SA-1000 ve 300W Sansui G-33000’den sonra). Fiyat etiketinde 1.295 USD yazıyordu (bügünkü parayla 6,290 USD) ve gerçekten pahalıydı, hele bir stereo alıcı için çok pahalıydı ama şaşırtıcı bir şekilde model çok sattı!


    Çok sattı çünkü bu modele enteresan bir şekilde odyofiller de ilgi gösterdi. Odyofil ya da İngilizcede “purist” denilen tüketici grubu mümkün olan en kaliteli sesi alabilmek için para harcamaktan kaçınmayan ve en kaliteli sesin entegre cihazlardan değil, ayrık cihazlardan geldiğini düşünen; bu nedenle stereo alıcı gibi tümleşik cihazlardan uzak duran insanlardır. Buna rağmen SX-1980 odyofillerin önyargısını kırmayı başardı ve onların da evlerine girdi.


    Bunda kuşkusuz cihazın dönemine ve rakiplerine göre bazı üstün özelliklere sahip olmasının çok payı var. Şimdi bu özelliklerden kısaca söz edelim:


    -         10 kg toroidal transformatör

    -         Kanal başına 6 MOS-FET güç transistörü

    -         3 ayrı hoparlör seti çıkışı (A/B/C)

    -         PA-3004 Güç koruma devresi

    -         4 adet 22000uf DC voltaj kapasitörü

    -         Quartz-locked PLL analog kadranlı tuner

    -         Devasa aluminyum ısı emici paneller

    -         Çift bas ve tiz ton kontrolu

    -         Çift güç kaynağı

    -         0,03% THD (20Hz-20KHz)

    -         2,3 dB dinamik rezerv ile anlık olarak 2 x 460W a kadar güç çıktısı.

    -         3 kademeli kartuş empedans selektörü

    -         12 MOS-FET, 11 IC, 130 transistör ve 84 diyotlu PBC

    -         3 kademeli üçlü Darlington paralel “push-pull” DC OCL

    -         35,4 kg toplam ağırlık


    Pioneer SX-1980 1978 yılında piyasaya ilk çıktığında en güçlü stereo alıcıydı ve bu sektörde bir güç savaşı başlattı. Pioneer’den geri kalmak istemeyen diğer üreticiler aynı yıl ard arda kendi güçlü modellerini piyasaya sürdüler ki günümüzde hepsi koleksiyonluk değere sahiptir. Bunlar Technics SA-1010, Kenwood KR-9050, Marantz 2600, Sansui G-33000 modelleri stereo alıcılarıdırlar. Aralarında Technics SA-1010 hem içlerinde en güçlüsü hem de sadece 1000 adet üretilmiş olduğu için nadir bulunur ve çok yüksek koleksiyon değerine sahiptir ama yine de Pioneer SX-1980’in ulaştığı kült seviyesine ulaşamamıştır.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri

    Pioneer SX-1980 Kanadalı vintage stereo cihaz satıcısı Innovative Audio tarafından bir kör teste tabii tutulmuş ve Yamaha RX-V1800 model görece güncel bir AVR ile kıyaslanmış. Cihazları görmeyen dinleyiciler Pioneer’ı daha başarılı bulmuşlar. Testin detayları burada:


    Receiver Shoot-Out: Vintage vs. High-Tech – Innovative Audio (iavscanada.com)


    Buna rağmen Pioneer SX-1980’i değil, model gamında daha aşağılarda yer alan SX-1250 hatta SX-980’i ses kalitesi açısından daha tatmin edici bulanlar var. Kuşkusuz ses kalitesi biraz subjektif bir metrik ve bazen kişiden kişiye değişebiliyor ama SX-1980’in döneminin en iyi ses veren stereo alıcılarından biri olduğu tartışılmaz. Aşağıdaki linkte Pioneer’ın ‘70’li yıllrda piyasaya sürdüğü tüm stereo alıcıların bir listesini bulabilirsiniz:


    History: Pioneer SX - Audio Exchange


    Sonuç olarak Pioneer SX-1980 hi-fi tarihinde önemli köşe taşlarından biri olmayı başarmış ve firma olarak Pioneer’a ciddi bir prestij ve tanınırlık kazandırmış bir ürün. Bugün koleksiyon değeri en yüksek ikon mertebesine ulaşmış vintage hi-fi cihazlarından biri olarak göz dolduruyor. Az kullanuılmış en temiz örneklerinin 15 bin dolara kadar alıcı bulabildiği söyleniyor. Diğer örnekleri de 3000-6000 dolar arasında alıcı bulabiliyor ancak her vintage cihazda olduğu gibi yedek parça sorunu var.


    Kült/İkon Haline Gelmiş Stereo HI-FI Bileşenleri




  • Super yazı olmuş çok teşekkürler hocam.

  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.