YouTube’a RTÜK denetimi geliyor (7. sayfa)

Ahlak zaten matah bir şey değil. Bir şeyi eleştirmek için o konuda biraz bilginiz de olması gerekiyor. Bilgi derken sosyal medya bilgisi veya eş-dost muhabbeti değil. Tarihsel bir fikriniz olması gerekiyor. Şimdi bu görsel üzerinden lafa gireceğim ama söyleyeceklerimi üstünüze alınmayın. Ahlak dediğiniz şey iki sokak ötede değişen bir şey. Toplumun ürettiği bir kültür. Arkasında öyle müthiş bir birikim veya bilimsel bir fikir yok. Örneğin Ortadoğu'da 14 yaşında bir kız ile evlendiğinizde sorun olmaz. Oranın kültürüne ve ahlakına uygundur ama Avrupa'da pedofili olarak görülürsünüz. O yüzden insanın ahlaki değerlerden ziyade evrensel etik değerlere sahip olması daha önemli. Yani bu pankartlarda size çok ahlaksızca gelen şeylerin pek bir kıymeti yok. Hiç karşılaşmadığımız veya çok sık karşılaşmadığımız şeyler bize zaten rahatsız edici gelir. Mesela ben İslam'dan ziyade keşke Göktürk inancı ile Türkiye'de yaşasaydık diye düşünüyorum. Bu arada sosyalistim ben. Milliyetçi duygularım yok. Ama Türk mitolojisini ve arkasındaki kültürü seviyorum. Yunan ve/veya İskandinav kadar yaşatılamamasının da sebebi muhtemelen Orta Doğu'daki Arap kültürünün de İslam ile beraber yayılması. Öte yandan günümüzde daha saçma bir şey var. Bilim ve tarih bilmeden insanlar entelektüel olunabileceğini zannediyor. Sadece edebiyat, müzik, sinema vb. alanlarda bir şey bilmek aslında ilgi alanı oluşturmak dışında bir katkı sağlamaz. Arkasındaki tarihi, gelişimin sebeplerini ve bilimsel değerlerini de bir miktar bilmek gerekiyor. Daha dün gördüm sosyal medyada Hematoloji Profesörü bir bilgi paylaşmış. Altında sıradan bir vatandaş aktar bilgisi ile bilim insanını küçümsüyor. Ki farkında değil muhtemelen ne yaptığının. Bir kaç sayfa önce bir eleştiride bulundum birine. İnsanın çok bilerek ve inanarak konuşması ikna edici görünebilir. Ama günümüzde insanlar kendi doğrularını yaratmak için bir sürü element uyduruyorlar.

Konuya gelince yasaklar hiç bir şeyi çözmüyor. Çözmesi de beklenemez. Milattan sonra 2024 yılındayız. "Medeniyet'in" ulaştığı noktaya bakarsanız 500 yıl önce konuşulan şeyleri konuşuyoruz hala. Yani kim yönetiyor ise diğerini yasaklıyor. Diğeri başa gelince o da başkalarına aynısını yapıyor. Genel olarak böyle bir döngü var. Avrupa'da görece dönemsel olarak daha demokratik ve adil yönetilen ülkeler var ama dünyanın geri kalanı Türkiye'nin de çok gerisindeydi. Eskiden öyleydi. Şimdi çoğu bizden ileride. Ama kötü örneklere bakılacak olursa İran'da zenginler istedikleri gibi yaşıyorlar. Ev partileri, alkol ve diğer her şey bulunabiliyor. Sadece para ile ilgili. Yasaklar aslında mafya dediğimiz şeyin de temelini doğuruyor. Kaçak işler yapan gruplar. Öte yandan Prens Selman mesela kadınlar için daha fazla alan vurgusu yapıyor Suudi Arabistan'da. Tam okumadım ama laiklik ile ilgili de paylaşımlar gördüm.

Ezcümle bizim de yasaklar ve/veya ötekini kısıtlayan beklentileri bırakmamız lazım. Bunu sadece iktidardan da beklemiyorum. Muhalefetin de yıllarca AKP seçmenine veya muhafazakar insanlara karşı ön yargısı değişmedi. Hala bir aşağılama veya cahil görme olayı da var. Oysa ki muhalefetin de büyük kısmı aynı toplumdan oluşuyor. Kömür ve makarna karşılığında oy sattınız denilen insanlar yoksul. Metallica konseri için oy verecek hali yok. Bunu anlamak yerine bir sürü saçma şey söylendi. Şimdi İBB de sosyal belediyecilik deniyor. Okullarda süt, yardım kolileri, lokantalar vb. işler yaptı. Yoksula kızmak yerine sebebi ile ilgilensek bu durumda olmazdık. Aşağıda biz bir birimizi yerken yukarıda yönetenler el ele. Sermayenin dini, imanı, ırkı yoktur arkadaşlar. Mesela ben de kumar ve şiddet içerikli yayınların olmaması gerektiğini düşünüyorum. Sosyal medyanın da keza aynı şekilde leş bir yer olduğunu düşünüyorum. Twitter dışında pek sosyal medyaya girmiyorum. Orada da spor, teknoloji ve oyun gibi alanları takip etmeye çalışıyorum. Ama asıl mesele bunları yasaklamak ile çözülmüyor. Hem dünyada sağ popülizm dediğimiz Irkçılıktan ve dincilikten beslenen bir akım var. Hem de ülkemizde durum aynı. Birbirinden nefret etmek için tuttuğu takımdan tutun da oturduğu mahalleye kadar basit yüzlerce sebebi olan insanlarız. Önce bunu değiştirmek gerekiyor. Biz önce ortak taleplerimiz ve temel hak ve özgürlükler için bir araya gelmeyi öğrenmeliyiz. Birbirimizi aşağılamayı bırakmamız gerekiyor.

Not: Lilith mitlerde Havva'dan önce kadın olarak dünyaya gönderilmiş fakat Adem'i istemediği için tanrı tarafından farklı şekillerde "cezalandırılan" bir karakter. Erkeğe boyun eğmeyen kadının sonu. Bu hikaye bana daha çok egemen olan erkeğin yazdığı bir hikaye gibi geliyor mesela. Tek tanrılı dinlerin hepsinde coğrafi ve erkek egemen kültürel kurallar var. Genelde böyle mecralarda bir şey anlatmaya girişmem. Çünkü her şey çok toksik ve maalesef trollemek veya zorbalamak dışında sohbet edebileceğimiz bir ortam oluşmuyor. Yalnız şunu biliyorum; eğer yukarıda bir yaratıcı varsa bugün ona inandığı iddiasıyla herkesi kendisi gibi yaşamaya zorlayanların milyonlarca kul hakkı ile cennete nasıl gideceklerini merak ediyorum. Çünkü tanrıya inandığını söyleyen insanların onu unuttuğunu düşünüyorum. Ben bu kadar büyük bir fikre inanıyor olsaydım hiç bir canlı üzerinde tahakküm kurmaya çalışmazdım. Cüret edemezdim. Ama tanrının ağzından konuşanlar tarafından baskıya uğruyoruz. Bir tek kul hakkı bile affedilmeyecek iken bu kadar çok firavun nasıl olur da tanrının yolunda olduklarını iddia ederler ki? Bu yasaklar tanrıdan değil insandan geliyor. Bugün buradaki yasalara ve haksızlığa karşıyım. Kime uygulandığı ile ilgilenmiyorum. O yüzden benim yüz kelime ile zor anlattığımı 2 cümle ile özetleyen Yaşar Kemal ile bitireyim; “Dünyanın bütün kötülüklerine başkaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de başkaldır.”

Isıtılan sudaki kurbağalar bugün nasılız, haşlanmaya az kaldı.

şu anki sansürcü zihniyeti en iyi şekilde özetleyen ifade budur...  

sisteme o kadar körü körüne bağlılar ki, sistemin düzelmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar...

Aman hocam böyle şey yazılır mı? Bu ülkede yasak uyarı tabelalarını gördüğü an zıttını yapma ihtiyacı hisseden milyonlar var. "Buraya park etmek yasaktır, çimlere basmayın, burada sigara içmek yasaktır, çöp dökmek yasaktır" gibi. Bu mesajını görüp taş yemeye kalkarlar sonra...

Amaç tabiki youtube da milyondan fazla abonesi olan muhalif kanalları kapattırmak, çocukları korumak vs işin hikaye kısmı. Bakalım google ile nasıl anlaşacaklar

Sevgili Youtuber'lar,

Eğer RTÜK'ten ötürü sıkıntı yaşarsanız, yurtdışı bazlı medya şirketi kurmaya ben varım. Bana müşteri olursunuz. Yayınınız Karadağ, Hollanda, artık neresi denk gelirse oradan çıkılır. Hollanda daha mantıklı, çünkü savunmasını "biz Hollanda ve Almanya'daki gurbetçi kardeşlerimize yayın yapıyoruz, Türkiye'de yaşayan insanlar da izliyorsa ona ne yapabiliriz?" diye yapacağız. Siz medya şirketine içerik üretip, gelirden komisyon alan kişi olacaksınız. Normalde bu tarz oluşumlarda kazancın büyüğünü medya şirketi kazanır. Bizim durum ise tam tersi. Benim tek amacım sizin içeriğinizi yurtdışından çıkmanızı sağlamak olacak. Hali ile kazancın büyüğünü siz elde edeceksiniz.

Bu durumda engelleme zaten sorun değil. İçeriği çıktığımız ülkenin yasalarına ve youtube'un genel kurallarına uygunsa içerik kaldırılmaz. Türkiye'de otorite, Youtube'dan bu içeriğe Türkiye'den erişim engeli koymasını isteyebilir. Dolayısı ile o içeriğe sadece Türkiye'den erişilemeyecek. İzleyici kitlenizin %50'sinde VPN var. Bu tarz uygulamalar neticesinde sayısı da hızla artar.

-----------------------

Biraz biz de para kazanalım kardeşim!?  

Ben sadece %2-3 komisyonumu alacağım. Bir de benim medya şirketimden çıkış yapacağız, tüm haklar size ait olacak; ama terör seviciliği, devlet düşmanı söylem (otoriteyi sorgulamaya varım, ama "kaldıralım" gibi laflara sirellleeee), ayrılıkçı ifadeler ve ırkçılığa yokum. Bu tarz içeriklerin benden çıkılamayacağını da peşinen sözleşmemize yazarız.

RTÜK'ün derdi para

lisans ücreti, ceza vs. adı altında para alacaklar.

zaten bir suç unsuru olduğunda

mahkemeler ve TİB

- yayın yasağı

- erişimin engellenmesi

- bant daraltılması

gibi yaptırımlar uygulayabiliyor.

ha şu da var;

cezai niteliği olmayıp bazılarının hoşuna gitmeyen yayınları denetlemek istiyor olabilirler.

mesela;

-diamond tema

-uçaktaki ateist

-efe aydal

-din ve mitoloji

-evrim ağacı

-sedat peker videoları

-muhammet yakut videoları

-ali yeşildağ videoları

-fetöcü gazetecilerin videoları

-milli piyango çekilişlerindeki videolar

-çok izlenen muhalif gazetecilerin ve youtuberların kanalları

vs....

Zararlı veya faydalı olmasını size mi soracağız? Denetleyeceksen kendi kendini denetle. Bana ne senin akpartinden? Bu yayınlardan oy kaybediyorsan yine senin sorunun. Sizin %52'ye denetlesin diğerleri zaten sizden değil. Aynı ülkede yaşayan ayrı millet gibiyiz.

Rtük değil ağababasını kursan yine engel aşılır.

boşverin. ghost hesaplardan bir tanesi muhtemelen.

2020 kayıtlı, 4 adet mesaj var...